Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fransa’da tartışmalı göç yasası parlamentodan geçti

Hiç yorum yok

20 Aralık 2023

Fransa parlamentosu, aylarca süren siyasi çekişmelerin ardından Fransa'nın göç politikasını sertleştiren yasayı kabul etti.

 


 

Güçlenen aşırı sağ, Avrupa’nın her yerinde gıdasını göçmen karşıtlığından alıyor. Gündem ne olursa olsun; ekonomik kriz, siyasal istikrarsızlık, sosyal sorunlar fatura hemen kolayca göçmenlere kesiliyor. Hal böyle olunca da göçü zorlaştıran yasalar çeşitli Avrupa ülkelerinin parlamentolarından bir bir geçiyor.

İngiltere’de hükümet geçtiğimiz günlerde sponsor vizesiyle gelenler ve aile birleşimi için yıllık gelir garantisini önümüzdeki bahardan itibaren 38.700 sterline yükseltme kararı almıştı.  

Fransa’da da yeni göçmen yasası hem Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un merkezci Rönesans partisi hem de Marine Le Pen'in aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi tarafından desteklendi.

Solcular, değişiklik konusunda Macron'u aşırı sağa taviz vermekle suçlasa da alt meclisteki çoğunluk, iktidar partisinin Le Pen'in desteğine ihtiyaç duyurmuyordu.

Yeni düzenlenmeye göre, göçmenlerin aile üyelerini Fransa'ya getirmeleri ve sosyal yardımlara erişimleri daha da zorlaşacak.

Fransa’da daha önce benzer bir düzenleme aşırı sol ve aşırı sağdan milletvekillerinin birbirine düşmesi nedeniyle başarısız olmuştu.

İnsan hakları grupları ise son düzenlemeyi Fransa'da on yıllardır gündeme gelen en gerici göç yasası olarak kınadı.

Aşırı sağcı Le Pen, değiştirilen tasarıyı memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Aynı şekilde Muhafazakârlar da değişiklikleri memnuniyetle karşıladı. Cumhuriyetçi partinin lideri Eric Ciotti, “Bu bizim tasarımız” dedi ve tasarıyı “sağlam ve cesur” olarak nitelendirdi.

Solcular ise Macron'u aşırı sağa izin vermekle suçlayarak hayal kırıklıklarını dile getirdiler.

Fransız Komünist Partisi lideri Fabien Roussel, “Doğrudan Le Pen’in göçmen karşıtı söylemlerinden ilham alan bu metinle, cumhuriyet tarihinde ve temel değerlerinde bir değişimle karşı karşıyayız” dedi.

Macron'un merkezci Rönesans partisi, Haziran 2022'de yapılan seçimlerde parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. O zamandan beri, hükümet sık sık parlamentodaki oylamalarda kazanamıyor.

 

Kaynak: BBC

 

 

Hükümet Kanal'dan göçmen akışını durduramıyor

Hiç yorum yok

18 Mayıs 2023

Muhfazakâr hükümeti tüm engelleme çabalarına rağmen Manş Denizi'nden İngiltere'ye göçmen akışını durduramıyor.                                                                                          

 


Göç, İngiltere gündemindeki sıcak konulardan biri olmayı sürdürüyor. Brexit referandumunun ana malzemelerinden biri olan göçmenler, mültecilerin Ruanda’da kamplara gönderilmek istenmesiyle tekrar gündeme gelmişti. Bütün bu tartışmalar boyunca Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye düzensiz göçmen akışları devam etti. İngiltere Savunma Bakanlığı, geçtiğimiz pazartesi günü, 27 tekneyle 1.295 sığınmacının İngiltere sahillerine giriş yaptığını açıkladı. Bu sayı, geçen Kasım ayında, bir günde gerçekleşen 1.185 göçmen girişini de aşarak rekor seviyeye ulaştı.

İngiltere hükümetinin bu konudaki katı tutumuna rağmen göçmenler Fransa üzerinden deniz yoluyla ülkeye gelmeye devam ediyor. Ağustos ayında toplam 6.168 kişi küçük teknelerle geçiş yaparken bu sayı Temmuz ayında 3.683 kişi idi. Bu yıl şimdiye kadar 22.560'tan fazla kaçak göçmen Manş Denizi’ni geçerken 2021'de aynı dönemde bu sayı 12.500'ün biraz altındaydı.

Yaz aylarında Kanal üzerinden kaçak göçmen akışının hızlanacağı biliniyordu ancak hükümet yetkilileri teknelere el koyma ve Ruanda'ya sığınmacı gönderme tehdidinin caydırıcı olacağına ve günlük rakamların 1.000'in altına düşeceğini umuyordu. Anlaşılan o ki hükümetin bu konudaki caydırıcı tedbirleri de dünyanın en yoksul ve kaotik bölgelerinden gelen ve kaybedecek bir şeyleri olmayan göçmenleri vaz geçirmişe benzemiyor.

Uluslararası Af Örgütü İngiltere Mülteci ve Göçmen Hakları Direktörü Steve Valdez-Symonds konuya ilişkin olarak şunları söyledi: "Hükümetin utanç verici duruşuna ve acımasız mülteci politikasına rağmen, basit gerçek şu ki, hükümet gelenlere güvenli rotalar sağlamayı reddederse, çocuklar da dahil olmak üzere savaştan ve zulümden kaçan birçok insan ister tekneyle ister başka yollarla olsun, bu tehlikeli yolculukları yapmaya devam edecekler."

 

Fransa’da seçimlere bir hafta kaldı

Hiç yorum yok

18 Nisan 2022

Fransa’da mevcut Başkan Macron ve aşırı sağcı Le Pen’in yarışacağı seçimlere bir hafta kaldı. Ancak bilindiği üzere bütün dikkatler Urayna-Rusya savaşında. Dolayısıyla bu seçim biraz da savaşın gölgesinde geçiyor.

M. Zewal Dogan

Daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım; yarı-başkanlık sistemi ile idare edilen Fransa Cumhuriyeti, üniter yapısı ve laiklik ilkeleri ile de biliniyor.

Her ne kadar "rönesans" uyanışı İtalya düşünürler tarafından başlatılmışsa da, -yeniden doğuş- anlamına gelen rönesansa daha çok Fransız aydınlanmasına katkı sağlamış olan düşünürler (gerçek anlamda aydınlar) öncülük etmiştir. Hayatları pahasına dönemin katı kurallı hükümdarları olan kilise yönetimine karşı tutarlı davranışlarıyla tarihe isimlerini yazdırmayı başaran Jules Michelet, Jean Calven, Clement Marot, François Villon, François Rabelais ve daha birçok kimse toplumu düşünmeye teşvik etmiş ve uygarlığın gelişmesine katkı sağlamışlardır.

Tam olarak 9 Aralık 1905'te yürürlüğe giren Laiklik Kanunu ile din ve devlet işleri birbirinden ayrıştırılmış, bu tarihten beri hiçbir din adamı veya başka bir kültürel etkinlik çalışanına devlet tarafından maaş ödenmemiştir. Bütün dini cemaatler devletin denetiminde olup, diledikleri gibi serbestçe çalışma yapma hakkına sahiptirler.

Yeniden yapılanma anlayışını topluma indirgeyip pratiğe geçiren Fransa, bilindiği üzere burjuva devrimine öncülük etmiş (1789), hatta onun da ötesine vararak -kısa süreli de olsa- komün deneyimi de yaşamışıtr (1871).

Tarihsel geçmişi klasik anlamda sömürgelerle dolu olan Fransa'da birçok ulustan (ya da ayrı etnik kökenden) insan topluluklarına rastlamak mümkündür.

Halk arasındaki ilişkiler için kesin bir yaklaşımı dile getirmek zor ama, -ister yerli ister yabancı olsun- kanunlar karşısında herkesin eşit olduğu ilkesi devletin resmi politikasıdır. Herhangi bir devlet dairesinde, -münferit memur yaklaşımları hariç- yabancı kökenli olduğunuzdan dolayı ayrı bir muameleye tabii tutulmasınız.

Bisikletli Gazete’ye aslında seçimlerle ilgili yazmam gerekirken, okurlar için biraz da bahsini ettiğimiz ülkenin geçmişi hakkına bilgi sunmayı yararlı görüyorum. Umarım, özetle sunmaya çalıştığım hususlar işe yarıyordur.

Konumuza dönersek eğer, seçimlere bir hafta kaldı. Ancak, bilindiği üzere bütün dikkatler Urayna-Rusya savaşında. Dolayısıyla bu seçim, biraz da savaşın gölgesinde geçiyor.

Seçimlerin -İki Tur- yapıldığını daha önceki bilgilendirmede yazmıştım. Birinci tur seçimde 12 aday yarıştılar. İlk tur elemelerinde mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen en çok oy alan iki lider oldu.

Göçmenler ve yabancı düşmanlığından başka hiçbir programı olmayan Bayan Le Pen'in bu yarışı kazanma şansı var mı? Evet var. Eğer cumhuriyetçiler, çevreciler (yeşiller), Merkez sol, aşırı sol ve marjinal gruplar geçmişte Baba Le Pen'e (Jean-Marie Le Pen) karşı yaptıkları gibi baraj oluşturup Macron'u desteklemez iseler, bu kez Bayan Le Pen'in seçilme olasılığı var gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Macron için iki söz söylemek gerekirse; birincisi: Macron, gençlik tarafından fazlaca sevilmemektedir. Seçim propagandası döneminde dile getirdiği "emeklilik yaşını 65'e çıkarma önerisi" de kendisine oy kaybettirecek gibi görünüyor. Bu bakımdan ilk tur seçimlerinde oyların %28'ini alarak en çok oy alması, ikinci tur için fazlaca bir şey ifade etmemektedir.

Sonuç olarak, işin sonuna gelindi neredeyse. Şunun şurasında bir hafta kaldı. Bakalım, göreceğiz... Anadolu'da bir söz vardır: Her şeyin hayırlısı olsun!



Fransa'da seçimlere bir ay kaldı

Hiç yorum yok

22 Mart 2022

Başkanlık seçimlerine yaklaşık bir ay kalan Fransa’da seçimler Rusya – Ukrayna savaşının yarattığı gündemin gölgesinde gerçekleşiyor. On iki adayın yarışacağı başkanlık seçiminin sonucu Fransa kamuoyu tarafından merakla bekleniyor.  


M. Zewal Doğan

Fransa’da seçimler Rusya – Ukrayna savaşının gölgesinde gerçekleşiyor. 24 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek olan seçimin ilk turuna katılacak olan 12 aday kendi programlarını açıkladılar.

Yarı-başkanlık sistemine sahip olan Fransa'da seçimler iki tur biçiminde yapılır. Birinci turdan önce seçime katılacak olan adaylar toplantı yaparak kendi tabanlarına seslenir, medya aracılığıyla kamuoyunun karşısına çıkar, yönetime geldiklerinde "neler yapacaklarına dair" programlarını projelerini duyururlar.

Seçimlere yaklaşık bir ay kala aralarında mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da olduğu 12 aday, geçtiğimiz aylardaki tartışmalara nazaran daha sakin bir propaganda dönemi geçiriyorlar. Zira kamuoyunun bütün dikkati Ukrayna'da yaşanan drama kilitlenmiş durumda.

Emmanuel Macron'un Partisi La République En Marche (Cumhuriyet Partisi) ve merkez sağ parti olan Parti Les Rebuplicains (Cumhuriyetçiler Partisi) dışında kalan partiler, sağ ve sol cenahlarda yer alıyor ve daha radikal programlarla kamuoyuna sesleniyorlar.

Geçtiğimiz aylarda "yabancı düşmanlığı" üzerinden propaganda yaparak öne çıkan kimi aşırı sağ partiler daha çok ulusalcılık-milliyetçilik söylemleri üzerinden ırkçılığı körükleyerek seçime hazırlanıyorlar.

Bu arada seçimlerin hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Macron’un Korsika adasına özerklik tanınacağını açıklaması Fransa kamuoyunda ciddi tartışmalar yarattı.

Fransa’da her partinin serbestçe kendi seçim programını kamuoyuna duyurması, basın-yayın organlarının her partiye sansürsüz bir şekilde yer vermesi, seçimlerin demokratik bir ortamda yapılmasına olanak sağlamaktadır. Demokrasinin bir gereği olarak Fransa’da başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümet yetkililerinin tamamı, sınırsız bir şekilde eleştirilebilmektedir.

Ukrayna-Rusya savaşının bir an önce durması, herkesin temennisidir. Sebebi ne olursa olsun, savaşlar lanetlidir. Yeryüzünde yaşayan insan toplulukları iyi ki farklı farklıdır. Farklılıklar zenginliktir. Irkçılık, mantıkla izahı olmayan iyileşmez bir hastalıktır. Barış, huzur ve güven atmosferinin soluduğu yarınlar hepimizin umudu olması dileğiyle…

Selam saygılarımla,

M. Zewal Doğan


 

Fransa'da göçmen karşıtlığı bazı sol politikacıların da gündeminde

Hiç yorum yok

20 Aralık 2021

Fransa'da tek argümanları yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı olan sağcı-partilerin yanı sıra ne yazık ki yer yer sol partilerde görev yapmış olan kimi oportünist politikacılar da göçmenleri kötü emellerine alet etmektedir.



 Mustafa Z. DOĞAN

azaddogan@live.fr

Merhaba sevgili okuyucular. Geçen hafta Fransa'da yaşayan yabancıları, göçleri ve göçmenleri konu alan özet bir yazı sunmuştum size. Bisikletli Gazete'yi izleyen okuyucular için, belli aralıklarla bu ve benzeri konuları işleyeceğimi de not etmiştim.

ÖZGÜRLÜĞÜN BEŞİĞİ FRANSA

Fransa, aydın ve ihtilalci yapısıyla bilinir dünyaca. 17. 18. ve 19'uncu yüzyılda Fransa’da yaşanan birçok toplumsal, siyasal gelişme Batı dünyasında köklü değişimlere yol açmıştır.

Fransa, yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans dönemine de damgasını vurmuş ardından özellikle de 1781 Burjuva Devrimi ile monarşiyi alaşağı edip toleranslar ve eşitlikler ülkesi olarak evrensel aydınlanma düşünesine öncülük etmiştir.

Marx’ın “Nedir proletarya diktatörlüğü? Dönün Paris Komün'üne bakın” dediği, 1871 Paris Komünü; işçilerin, küçük esnafların ve hatta işsizlerin içerisinde bulunduğu eşitliğe dayalı radikal bir devrim hareketidir. Sözün kısası Fransa, yüzyıllar boyunca kendi toprağının millerce kilometre uzağındaki sömürge politikalarına rağmen dünyada özgür düşüncenin doğduğu yerlerden biridir. İçerisinde yaşadığımız çağda, "ulus-devlet yapılanması" olarak pratik edilen sistemin teorisi de yine Fransa’da ortaya çıkmıştır.  

Günümüzde hâlâ, "düşünce ve ifade özgürlüğünün" tavizsiz savunucusu konumunda görünen Fransa; edebiyat, müzik, tiyatro, sanat gibi akla gelebilecek olan her türlü kültürel konularda yine özgürlükler ülkesi olarak bilinmektedir.

Bütün bu tespitleri yaptıktan sonra üzülerek belirtmeliyim ki, Fransa'da, bütün belediye binalarının girişlerine yüzyıllardır kazınmış olan köklü slogan: "Liberté, Égalité, Fraternité" (Özgürlük - Eşitlik - Kardeşlik) ilkesi bugün aşınmakta ve tartışmaya açık hale gelmektedir.



GÖÇMENLER SÖZ KONUSU OLUNCA ÖZGÜRLÜKLER BİTİYOR MU?

Bitirirken, geçen yazımda ırkçılığın göçmenler üzerinden geliştiğini vurgulamaya çalışmıştım. Irkçılık ve göçmen düşmanlığı hemen her ülkede, sağ partilerin olmasa olmazı haline gelmektedir. Tek argümanları yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı olan sağcı-partilerin yanı sıra ne yazık ki yer yer sol partilerde görev yapmış olan kimi oportünist politikacılar da göçmenleri kötü emellerine alet etmektedir. Bir önceki yazıda Bayan Le Pen'in politikalarını (Marine Le Pen) ve yine gazeteci-yazar Eric Zemour'un yabancılara yönelik düşüncelerini özetlemiştim.

Şimdi, bu koroya sol-görüşlü olarak bilinen (F. Hollande döneminde başbakanlık yapmış olan, sosyalist parti yöneticisi) Manuel Valls da katıldı.  Valls, "Göçmenlerin ülkeye girişlerini derhal durdurmalı, sınırları tamamen kapatmalıyız!" gibi bir çıkışla sağ-görüşlü politikacıların ekmeğine yağ sürerken, bir parantez açarak, güya sol cenahta olduğunu ima eden kimi öneriler getiriyor. Valls, bir taraftan göçmenlerde "aile birleşiminin önüne geçilmesini!" vurgularken, "ülkemizde bulunan öğrenciler, ülkelerinde can güvenliği olmayan yazarlar, sanatçılar, politikacıların iltica etme haklarını koruyacağız... Zira Fransa, düşünce ve ifade özgürlüğüne daima ev sahipliği yapmış bir ülkedir..." şeklinde açıklamalar da yapmaktadır. Valls’in bu söylemleri, seçimlerden sonra yeni kurulacak kabinede bir bakanlık koltuğu kapma manevraları olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden bu vb. yaklaşımlar oportünizm, yani fırsatçılık olarak değerlendirilmektedir. Fransa'da seçimler Nisan, 2022'de olacak. Bakalım köprülerin altından daha ne sular akacak…

Birlikte göreceğiz. 







 

Fransa'da ırkçılık göçmen karşıtlığından besleniyor

Hiç yorum yok

13 Aralık 2021

21. yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız şu son yıllarda, sadece Fransa'da değil, hemen hemen Avrupa Birliği'ne üye olan bütün ülkelerde merkezi partilerin esas gündemini göçler, göçmenler oluşturmaktadır. Bu yazıda, genel olarak Fransa'da göçmenlerin politakaya nasıl malzeme yapıldığına değineceğiz.





Mustafa Z. DOĞAN

azaddogan@live.fr

Öncelikle merhaba. Her ilk yazının bir açıklaması olur düşüncesiyle, iki cümlelik açıklama gereği duydum. Bisikletli Gazete’yi, bir arkadaşımdan öğrendim. Daha sonra, arkadaşımın gazetede yazdığı yazıları okudum ve de diğer kimi makaleleri. Bu tarihte insanlar hâlâ okuyorlar mı? Bilemem… Ben okuyorum. Okumanın yerini hiçbir seslendirmenin, hiçbir elektronik cihazın tutmayacağı kanaatindeyim.

Tabii göçlerle ilgili bir çalışma yaptığından, Bisikletli Gazete'yi önemsiyorum. Zira kendim de bir göçmenim. Fransa'daki göçmenlerin yaşamını siz okuyuculara aktarmam önerildiğinden, fırsat buldukça bu hususta sizlere duyuracağım gelişmeler olacağına inanıyorum. Ayrıca, Fransa sahiden bir göç ülkesi, göçmen ülkesi konumundadır.

DEĞİŞEN GÖÇMEN ALIM POLİTİKASI

1800'lü yılların sonlarına doğru önce yakın komşularından Almanya, İspanya, İtalya gibi ülkelerden göç almaya başlayan Fransa'nın daha sonraları -ihtiyaç talebine göre- başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere, kendi sömürgelerinden göç aldığı bilinmektedir. Fransa, özellikle I. Dünya Savaşı ve ardından II. Dünya Savaşı boyunca genç nüfusunu kaybettiğinden, aynı zamanda yıkıntıları gidermek adına iş gücüne dayalı göçü, planlı olarak teşvik etmiştir. Ancak günümüzdeki gelişmeler bunun tersi niteliğindedir. Bu bilinen yaşanmışlığa tezat olarak Fransa'nın bugün göçmen akışını engellemeye yönelik tedbirler alması bu konuya duyarlı kamuoyu tarafından eleştirilmektedir.

21. yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız şu son yıllarda, sadece Fransa'da değil; hemen hemen Avrupa Birliği'ne üye olan bütün ülkelerde merkezi partilerin esas gündemini göçler, göçmenler oluşturmaktadır.


POLİTİKANIN NEGATİF ÖZNESİ "GÖÇMENLER"

Hele hele sağ-kanatta yer alan kesimler, aşırı sağ olarak bilinen, kimi zaman aşırı-milliyetçi, hatta "ırkçı" olarak tabir edilen marjinal partilerin günümüzde dile getirecek bir teorileri (ideolojileri) olmadığından, göçmenleri hedef göstermek bu partilerin adeta tek propaganda malzemesi haline gelmiştir.

Örneğin başta Paris olmak üzere, Fransa'nın çoğu görkemli şehrinin yapılandırılmasında göçmenlerin sınırsız emeği vardır. Yer üstündeki harikulade kentlerden tutun da yollara, köprülere, bulvarlara, kavşaklara, geçitlere kadar aklınıza gelebilecek olan her türlü yapıdan, yeraltındaki kat kat metrolarına, kanalizasyonlara kadar ülkenin hemen her santimetre karesinde göçmenlerin alın teri vardır.

Buna rağmen, herhangi bir konuda aklı karışan, hemen göçmenlere çatmakta, geçimini sağlayamayan olursa hırsını sistemin genel gidişinden değil göçmenlerden almaktadır. Dahası var... Yer yer göçmenlerden birinin yaptığı bir hata, herhangi bir sosyal vaka bütün göçmenlere mal edilmekte, böylesi durumlarda göçmenlerin tamamı potansiyel suçlu ilan edilmektedir.



FRANSA'DA IRKÇILIK GÖÇMEN KARŞITLIĞINDAN BESLENİYOR

Yarı-başkanlık sistemi ile idare edilen Fransa'da, önümüzdeki yıl, 2022'nin baharında seçim var. Seçim tartışmaları, açık oturumlar, seminerler, propagandalar dönüp dolaşıp göçmenler üzerine odaklanmaktadır. Yıllardır, FN (Front National-Milliyetçi Cephe) olarak bilinen Parti'nin yabancılara yönelik politikası herkesin malumudur. Bu ırkçı cephe, iktidar olduğunda, "çoğu yabancıyı ülkelerine göndermekle" tehdit ediyordu. Önceleri Baba Le Pen'in (Jean Marie Le Pen) başkanlığını yaptığı partinin başında şimdi, kızı Marine Le Pen bulunmaktadır. Bu partiye göre, Fransa'da herhangi bir şey yolunda gitmese, bunun sebebi yalnızca göçmenlerdir.

Tam da Fransa göçmenleri bu duruma alışmışken, daha önceleri gazetecilik yapan ve son yıllarda yazdığı kimi kitapları ile ünlenen Eric Zemmour da "Reconquete" adıyla oluşturduğu partisinin bütün propagandasını göçmenlere endekslemiştir. Yeni kurulan bu parti özellikle göçmenler üzerinden suni çelişkiler oluşturmakta, kamuoyunu yabancılara karşı kışkırtarak taraftar oluşturmaya çabalamaktadır...

Okumaya sabrı olanlar olursa eğer, gelecek yazılarımda bu konuyu adım adım detaylandırırım.




© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan