Showing posts with label İngiltere. Show all posts
Showing posts with label İngiltere. Show all posts

İngiltere – Fransa “göçmenlerin geri kabul anlaşması” insan hakları açısından tartışma yaratıyor

No comments

11 July 2025

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa ile varılan göçmen iade anlaşmasını "çığır açıcı" olarak nitelendirdi. Ancak insan hakları savunucuları ve göçmen hakları örgütleri, bu pilot uygulamanın temel hak ve özgürlükler açısından endişe verici boyutlara ulaşabileceğini belirtiyor.



Anlaşmaya göre, İngiliz güvenlik güçleri, her hafta Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçen 50 kişiyi gözaltına alarak Fransa’ya geri gönderecek. Bu kişilerin biyometrik verileri kaydedilecek ve tekrar İngiltere’ye geçmeleri halinde yeniden iade edilecekler. İngiliz hükümeti, Fransa'nın "güvenli bir ülke" olduğunu belirterek insan hakları temelli itirazların başarılı olma ihtimalini düşük görüyor. Ancak bu yaklaşım, mülteci hukukunun temel ilkeleriyle çelişebilecek bir uygulamaya işaret ediyor.

Yenilik olarak sunulan "güvenli ve yasal başvuru yolu" ise çevrimiçi başvuru sistemiyle işletilecek. Göçmenler bu platform üzerinden güvenlik kontrollerine tabi tutulup vize başvurusu yaparak İngiltere’ye yasal yollardan giriş yapabilecek. Ancak sistemin ne zaman tam olarak işler hâle geleceği, kimlerin bu haktan yararlanabileceği ve başvuru sürecinin ne kadar şeffaf olacağı henüz belirsiz.

Uzmanlara göre, anlaşma göçmen kaçakçılarına karşı verilen mücadelede sembolik bir adım olabilir. Haftada 50 kişinin iadesi, deniz yoluyla gelen göçmenlerin yalnızca küçük bir kısmını kapsıyor. Ayrıca anlaşmanın Fransa içinde ve diğer Avrupa ülkelerinde nasıl karşılanacağı da henüz net değil. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, uygulamanın başlaması için diğer AB ülkelerinin onayının da önemli olduğunu vurguladı.

Göçmen hakları savunucuları, bu tür politikaların insan kaçakçılığıyla mücadelede etkili olamayacağını, aksine göçmenlerin daha tehlikeli rotalara yönelmesine sebep olabileceğini belirtiyor. İngiltere ve Fransa’nın, sınır güvenliğine odaklanmak yerine, mültecilerin neden kaçtığına dair yapısal sorunlara eğilmesi ve uluslararası koruma yükümlülüklerini gözetmesi gerektiği vurgulanıyor. Anlaşma, geçmişte defalarca reddedilmiş bir öneriyi hayata geçirirken, göçmenlerin insan hakları perspektifinden korunup korunmadığı sorusunu da yeniden gündeme taşıyor.

 Kaynak: The Guardian

“Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin” belgeseli 4 Temmuz, Cuma akşamı Cemevi'nde gösterilecek

No comments

02 July 2025

 Rengin Kadın Korosu’ndan belgesel film: “Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin”

 

Rengin Kadın Korosu başarılı çalışmalarına bir yenisini eklemeye hazırlanıyor. Koronun kuruluş aşamasını ve çalışmalarını kadın hikâyeleri ile harmanlayarak anlatan “Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin” adlı belgesel 4 Temmuz’da galasını yaparak seyirci ile buluşacak.

 



Londra’da Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) bünyesinde kurulan ve Göçmen İşçiler Kültür Derneği’nde (GİKDER) 2020 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Rengin Kadın Korosu, sanatsal etkinliklerine bir yenisini ekledi. Kadınların yeteneklerini keşfedip geliştirmeleri için alan açan koro bu kez bir belgesel ile sahnede. 

Aynı zamanda koro üyesi olan belgesel fotoğrafçı- gazeteci Gülseren Daş’ın yönettiği belgeselin gösterimi 4 Temmuz Cuma akşamı Londra Cemevi’nde gerçekleştirilecek. Birçok davetlinin katılması beklenen gösterime koro üyeleri de bir müzik dinletisi ile renk katacak. 

“Belgelemek kaçınılmazdı”

Kuzey Londra'da etkinlik gösteren, seksenin üzerinde üyesiyle her gün daha da büyüyen Rengin Kadın Korosu'nu anlatan belgesel, göçmenlik, annelik, kadınlık nedir, nasıl yaşanıyor bu süreçler ekseninde dolaştırıyor seyirciyi. Koronun kurulduğu 2020 yılından bu yana yaşadığı gelişim ve değişimi koro üyelerinin ağzından aktaran belgeselin çekimleri dört kurgusu ise bir yıl sürdü. 

Belgesel ile ilgili açıklama yapan Yönetmen Gülseren Daş, belgesel fikrinin kendiliğinden ortaya çıktığını belirterek, “Kadınların yoğun üretimine gözümüzü kapatmak mümkün değil. Bu kadar üretimin olduğu bir yerde de elbet belgelemek gerekliydi’’ dedi. Farklı alanlardaki çalışmalarıyla bilinen Rengin’in artık toplumsal bir oluşuma dönüştüğünü ifade eden Daş, “Hikâye yazmaktan kitap çıkarmaya, şarkı söylemekten enstrüman çalmaya uzanan bir süreçte belgesel sinema gibi bir sanatsal yapıya uzak kalmak mümkün değildi. Kadınların emeği, yaratıcılığı ve başarısı belgeseli doğurdu demek yanlış olmaz” dedi. Koroda yer alan bazı kadınların hikâyelerine yer verdiğini ifade eden Daş, bütün koro üyelerinin ve göçmen olarak yaşayan diğer tüm kadınların da belgeselde kendilerinden bir parça bulacaklarını ifade etti.

Zuhal Yıldırım

“Kolektif akıl, üretimi harladı”

Kadınları mutlu etmek, pandemi günlerinde onlara bir nefes alanı yaratmak için yola çıktıklarını söyleyen Koro Şefi Zuhal Yıldırım ise aslında birçok çalışmaya da bu yolda karar verdiklerini söyledi. Yıldırım, bütün üretimin kadınların ihtiyaçları, beklentileri ve yetenekleri çerçevesinde şekillendiğini ifade etti. Rengin’in artık bir kadın dayanışmasına evrildiğine vurgu yapan Yıldırım, kolektif aklın ve emeğin üretimlerini harladığını aktardı.  

Başlangıçta bir film yapma fikrinden çok, arşiv oluşturmak, sosyal medyada paylaşmak, anı olarak saklamak gibi hedeflerle kayıt yapmaya başladıklarını söyleyen Yıldırım, “Fakat Rengin bu alanda gerçekten önemli ve adından söz ettiren başarılı bir model haline geldi. Bu nedenle deneyimlerimizi paylaşmak ve hikâyemizi başka kadınlara da aktarmak istedik. Zor koşullarda çalışmaya omuz veren, pes etmeyen arkadaşlarımızın kişisel hikâyeleri de çok öğretici oldu” dedi.

Rengin’de yer alan bütün kadınları bir belgesele sığdırmanın mümkün olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti, “Her şeyin ve herkesin bir hikâyesi var fakat bugüne kadar 300’ ü aşkın kadının sesini buluşturan, evin dört duvarına mahkûm olmayı reddeden, ben de varım ve çalınan hayallerimin izini sürüyorum diyen, yazan, çalıp-söyleyen, beste yapan, sarılan, kahkahalar atan kadınların yurdu oldu Rengin. Galiba hikâyesi bir film olmayı hak ediyor.’’

Bedriye Avcıl

“Baskılara karşın üretmeye devam”

SKB üyesi ve GİKDER Başkanı Bedriye Avcıl ise, belgeselin büyük emekler sonucu ortaya çıktığına vurgu yaptı. Kurum olarak kadınlara ve sanatsal üretimlerine başından beri destek verdiklerini ifade eden Avcıl, “Rengin, Londra’da birçok yapıya örnek teşkil edecek bir oluşum. Başından beri gerek kadın dayanışması gerekse sanatsal üretim konusunda sınırları zorlayan ve hayranlık uyandıran koronun belgeselini yapmamak olmazdı’’ dedi. Son dönemlerde GİK-DER özelinde Avrupa’da kültürel ve toplumsal çalışmalar yürüten demokratik kurumlara yönelik baskılara da değinen Avcıl, üretmeye ve hayatı anlamlandırmaya devam edeceklerini belirterek, “Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin” belgeselinin 4 Temmuz’da Cemevinde yapılacak olan galasına tüm duyarlı toplum kesimlerinin katılması çağrısında bulundu. Avcıl, “Biz kadınlar buradayız, ev içi ve dışı bütün baskılara karşı sanatımızla, türkülerimizle var olacağız. Bütün kadınların yurdu olmaya devam edeceğiz” dedi.

 

EMAR Vakfı'nın düzenlediği “Kıbrıs 1974" başlıklı panel 4 Temmuz'da

No comments

30 June 2025

Emek tarihi araştırmalarıyla bilinen, Londra merkezli Emek Araştırmaları Vakfı (EMAR), 4 Temmuz Cuma günü,  Prof. Vassilis K. Fouskas’ın panelist olarak katılacağı "Kıbrıs 1974" başlıklı bir panel düzenliyor. 


“Cyprus 1974: Anatomy of an Invasion” (Kıbrıs 1974: Bir İşgalin Anatomisi) adlı kitapta, Fouskas Kıbrıs’ın 1974’teki bölünmesini yalnızca etnik gerilimlere değil, daha geniş jeopolitik stratejilere dayandırıyor.

Fouskas, Kıbrıs’taki bölünmenin NATO’nun 1950’lerden beri uyguladığı politikaların bir sonucu olduğunu savunuyor. CIA ajanlarının Yunanistan’daki faaliyetleri ve dönemin Yunan cuntası tarafından desteklenen bir darbe ile Başpiskopos Makarios’un devrilmesi, kitabın merkezinde yer alan olaylar arasında. Kitap, ayrıca Ege Denizi'nde Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimlerin arka planını da irdeliyor.

Etkinlikte Keele Üniversitesi’nden Bülent Gökay ve Middlesex Üniversitesi’nden Tunç Aybak panelist olarak yer alacak.

Etkinlik Detayları:

  • Tarih: 4 Temmuz 2025, Cuma

  • Saat: 18:30 – 20:30

  • Yer: Meeting Room 3, Finsbury Park Trust FinSpace, 225-229 Seven Sisters Road, Finsbury Park, Londra, N4 2DA



Avrupalı Türk Markalar Birliği, Birleşik Krallık İş Dünyasını Parlamento’da Bir Araya Getirdi

No comments

27 June 2025

 ATMB ve UK Asian Business Council ortak etkinliğinde ticari iş birlikleri, STA güncellemesi ve yeni dönem hedefleri konuşuldu



Avrupalı Türk Markalar Birliği (ATMB) ile Birleşik Krallık Asya İş Konseyi (UK Asian Business Council) tarafından düzenlenen “Leadership Circle” resepsiyonu, 25 Haziran 2025’te İngiltere Parlamentosu’nun Churchill Salonu’nda gerçekleştirildi. Türkiye ile Birleşik Krallık arasında ticari ilişkilerin derinleştirilmesi, yeni yatırım alanları ve diaspora temelli ekonomik köprülerin güçlendirilmesi etkinliğin ana gündemini oluşturdu.

STA güncellemesi yolda: “Bir yılı aşkın süredir hazırlanıyoruz”

Etkinlikte konuşan Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Koray Ertaş, mevcut Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) güncellenmesine yönelik teknik görüşmelerin başlamak üzere olduğunu açıkladı. Sürecin bir yılı aşkın süredir hazırlandığını belirten Ertaş, bu konuda Birleşik Krallık Türkiye Ticaret Temsilcisi Afzal Khan’ın desteğine dikkat çekti. Ertaş ayrıca, ilişkilerin güçlenmesinde parlamenter destek, Türk diasporası ve Britanyalı yatırımcıların önemli rol oynadığını vurguladı.

İkinci ve üçüncü kuşak Türk girişimciler ön planda

ATMB Başkanı ve GIMA UK LTD CEO’su Vehbi Keleş, Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren Türk işletmelerinin büyük bölümünün ikinci ve üçüncü kuşak liderler tarafından yönetildiğini söyledi. Keleş, STA’nın güncellenmesinin iki ülke arasındaki ticareti orta vadede 50 milyar sterlin seviyesine çıkarabileceğini belirtti.

Tahir Ali: “Bu köprü örnek bir ilişkiye dönüşmeli”

Birleşik Krallık Türkiye Parlamento Grubu Başkanı Tahir Ali, İngiltere genelinde Türk işletmelerine olan ilginin arttığını ve bu durumun ilişkilerin daha derin bir düzeye taşınabileceğinin göstergesi olduğunu söyledi. “Bu köprüyü inşa etmeye devam edeceğiz. Örnek bir ilişki kuracağız,” ifadelerini kullanan Ali, ülkede yaşayan 400 bini aşkın Türkiye kökenli nüfusa dikkat çekti.

Afzal Khan: “450 yıllık bağ STA ile geleceğe taşınacak”

Birleşik Krallık Türkiye Ticaret Temsilcisi ve Manchester Gorton Milletvekili Afzal Khan ise iki ülke arasındaki 450 yılı aşkın diplomatik geçmişe atıf yaparak, güncellenen STA’nın bu ilişkinin yeni temel taşlarından biri olacağını ifade etti. “Birlikte daha güçlüyüz,” diyen Khan, Türk diasporasının bu süreçte stratejik rol oynadığını vurguladı.

Barones Uddin: “İpek Yolu artık dijital, ama ruhu yaşıyor”

Etkinliğin önemli konuşmacılarından Baroness Uddin ise küresel ticaretin dönüşümüne dikkat çekerek, Avrupa ve Asya arasındaki ilişkilerin dijitalleşen İpek Yolu üzerinden yeniden tanımlandığını söyledi. “Türk zanaatkârlığı ile Asya inovasyonu birleşirse, yeni bir ekonomik koridor inşa edilebilir,” dedi.

UK Asian Business Council Başkanı: “Londra dışına açılın”

UK Asian Business Council Başkanı Taha Coburn-Kutay, Türk markalarının yalnızca Londra’da değil, Birleşik Krallık genelinde daha görünür olması gerektiğini söyledi. Kuzey İrlanda, Manchester ve Birmingham gibi bölgelerde yeni iş birlikleri kurulması çağrısında bulunan Coburn-Kutay, “Coğrafi çeşitlilik büyük fırsatlar sunuyor” dedi.

Etkinlik, siyaset ve iş dünyasından geniş katılımla gerçekleşti. Sunuculuğunu Neslihan Gündeş’in üstlendiği organizasyon, yeni iş birliklerine zemin hazırladı.

 

İngiltere’deki doktorlar Türkiye'de yapılan mide küçültme ameliyatları konusunda uyardı

No comments

22 June 2025

Türkiye'de yapılan kilo verme ameliyatlarında 100'den fazla komplikasyonla karşılaşılması İngiltere’deki doktorları harekete geçirdi.  Luton & Dunstable Hastanesi'nden Tanveer Adil, İzmir'deki Özel Gözde Hastanesi'nde mide ameliyatı sonrası organ yetmezliğinden hayatını kaybeden 40 yaşındaki Hayley Butler'ın ameliyatının tıbbi koşullara uygun yapılmadığını belirtti. Norfolk Bölge Adli Tıp Sorumlusu Yvonne Blake ise ameliyatın "doğru şekilde yapılmadığının" açık olduğunu kaydetti.




Ucuz Paket, Ölümcül Sonuç

Norwich'teki soruşturmada edinilen bilgilere göre, Hayley Butler, İngiltere'de yardım alamadığını düşünerek Eylül 2024'te bir arkadaşıyla İzmir'e gitti. Yaklaşık 2.500 sterlin (100 bin TL civarı) karşılığında uçuşlar, transferler, konaklama, ameliyat öncesi testler ve ilaçların dahil olduğu bir paketle tüp mide ameliyatı oldu. Ameliyat sonrası hastaneden taburcu olan Butler, iki gün sonra evine döndü ancak kendini zaten hasta hissediyordu. Annesi Gill Moore'un ifadesine göre Butler, "sürekli susuzluk çekiyor ve enerjisi olmuyordu... ama bunun normal olduğunu düşündü."

Hızla Kötüleşen Sağlık ve Kayıp Hayat

Butler'ın sağlık durumu 5 Ekim hafta sonu hızla kötüleşti; fışkırır tarzda kusuyor ve çok az şey tüketebiliyordu. Norfolk ve Norwich Hastanesi'ne kaldırıldı, 11 Ekim sabahı Luton'daki uzmanlaşmış bariatrik üniteye sevk edildi. Aynı gün saat 17:00'de acil ameliyata alındı. Moore'a, kızının hayatta kalma şansının %30 olduğu söylendi. Hayley Butler, sepsise (kan zehirlenmesi) bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 24 Ekim'de hayatını kaybetti. Moore, bir doktorun kendisine bunun "gördüğü en kötü vaka" olduğunu söylediğini aktardı.

"Ameliyat ve Sonrasındaki Eksiklikler Öldürdü”

Dr. Adil, mahkemeye yaptığı açıklamada, ameliyat sırasında Butler'ın karnında sıvı ve organlarında dört delik (perforasyon) tespit edildiğini belirterek ölüm nedeninin "Türkiye'de olanlar ve büyük bir bariatrik cerrahi sonrası güvenlik ağının eksikliği" olduğu görüşünü tekrarladı. Adil, kendi hastanelerindeki üçüncü basamak bariatrik ünitesinin, Türkiye'de benzer ameliyatlar geçiren hastalardan kaynaklanan komplikasyonlarda "kayda değer bir artış" gözlemlediğini vurgulayarak, "Ünitemizde 100'den fazla bu tür komplikasyonu yönettik, bu durum endişe verici" dedi. Adli Tıp Sorumlusu Blake, annenin yaşadığı iletişim kopukluklarını da eleştirerek, Hayley'nin yaşam desteği kapatılırken ve ölüm anında annesinin yalnız bırakılma şeklini "şaşırtıcı" bulduğunu ifade etti ve Türkiye'deki düzenleyici kurumlara endişelerini ileteceğini söyledi.

 

Kaynak: BBC

Bizim ne işimiz var burada!

8 comments

13 June 2025

Güzel kardeşim mis gibi işin, şahane maaşın var; orada düzenin kurulu, ne işin var Londra’da? Buranın havası hava değil, canım memleketimin yeşili ayrı yeşil denizi ayrı deniz, ne ararsan elinin altında, boş ver sen kal ülkende... Yıllarını göçmen olarak yurt dışında yaşamış bazı güzidelerimiz başka diyarlara göç etme niyeti olanlara böyle akıl veriyor bazen.



                                                                                                          Charlie Chapter


Öyle mi? Buyurun o zaman sizi alalım güzel yurdumuza...


Göçmenliğimin ilk günlerinde bir tanıdık vasıtasıyla Türkçe yayınlanan bir gazeteye iş görüşmesine gitmiş, çok bilmiş beyefendiye CV'mi uzatmıştım. Şöyle bir göz ucuyla bakmıştı cv'me ve sonra bana "Burası öyle bir memleket ki hanımefendi, havalimanına iner inmez şimdiye kadar yaptığınız her şeyi unutmalısınız, burada cv'nizin ne kadar iyi olduğunun bir önemi yok" demişti.

Burası bambaşka bir dünyaydı ve ben özgeçmişimle birlikte burada bir böceğe dönüşmüştüm. Usulca cv'mi önünden alıp çantama geri koyup sonra da esenlikler dileyerek yanından uzaklaşmıştım.


Izgarada bacon pişiyordu ve kafede son ses Sibel Can çalıyordu. İngiliz müşteriler “kapa artık şu müziği” diyor, patron kimseyi iplemiyor müziğin sesini sonuna kadar açıyordu. Londra'nın göbeğinde kimliğinin hakkını veriyordu abimiz. Büyük dayım bir görüşmemizde "kızım sen caaanım plazadan çık, kafede çalışmaya başla olacak iş değil" diye burun kıvırmıştı yeni kariyerime. Ben ise kafedeki mesaime doğru ilerlerken kendimi Stanley and Iris filmindeki Jane Fonda kadar güçlü ve gururlu hissediyordum.  Alnımın teriyle çalışmamın nesi tuhaftı? Değişik insanlar görüyor onları izliyor küçük notlar alıyordum arada. Her şey gayet normal ve güzeldi bence.

Bir keresinde çok sevdiğim Londra'ya turist olarak geldiğimde, caddenin birinde gecenin bir vakti mini eteğimle kendimi bir aşağı bir yukarı nedensizce koşarken bulmuştum. O zamanların sevgilisi şimdilerin çocuğumun babası yarim, deli danalar gibi koştuğumu görünce bana “ne yapıyorsun?” diye sormuştu gülerek, "ben bu ülkede kendimi çok özgür hissediyorum!" diye haykırmıştım. Gezi'den hemen sonraydı.  Özgürlüğümün kısıtlandığını daha çok hissetmeye başladığım günlerdi.  Beyaz yakalılar dünyasındaki çetrefilli ilişkiler ve etrafımdaki insanların samimiyetsiz tavırları derken her şey bir araya gelmiş, yoğun bıkkınlık hissiyle kaçmış buralara gelmiştim. Üstelik geldiğimde her şey bugünkü kadar kötü de değildi canım memleketimde. Hayatımın öngörüsüydü belki de ve göçme kararı almıştım.

İlk işim tezgâhtarlıktı. Afrika kumaşları satılan minik bir dükkândı. Siyah tenli beyaz dişli bir arkadaşımla beraber dükkânı açıp kapıyorduk. Esnaf olmuştum. Kendi kendime dükkânın önüne iki iskemle bir de tavla attık mı, bir de demlik ve çaydanlık ayarladım mı bu iş tamam, diyordum. Özgür ve mutluydum; geleceğe güvenle bakıyordum fakat tezgâhtarlık konusunda pek muvaffak olamamıştım. İnci dişli güzel kardeşim benimle iletişim kurmamış, beni biraz incitmişti ama olsundu.  Günü gelecek tüm bunları bir yerde yazacaktım. Hayatı boyunca pek fazla dibe batmamış biri olarak bunlar heybeciğime attığım bir avuç malzeme, geleceğe  manidar bir yatırım gibi geliyordu. Hem pek çok yazar çizer hep zor günlerden geçmemiş miydi; işte bunlar da benim o günlerimdi.

Evde kuru fasulye pilav pişiyor, cacıkla rakı içiliyor, Neşet Ertaş dinleniyordu.  Çok şükür bu yaştan sonra asimile olacak halimiz yoktu. Yerimiz yurdumuz belliydi. Londra'nın göbeğinde vatanımızın geleceği için oy kullanırken gözümüzden hıçkırıklı gözyaşı dökmüşlüğümüz vardı. İnsan gurbette daha farklı oluyordu. Güreş müsabakasında dünya birincisi olmuşken ve ay yıldızlı bayrağımız en yukarıya taşınırken hissedilen tüylerin diken diken olma hali gibiydi gurbette oy verme.  

Bence havalimanları bir şehir ve ülke hakkında pek çok ipucu verir. Vatanıma her gittiğimde daha havalimanında bile birçok farklılık hissetmeye başlamıştım. Orada kalan dostlarım arkadaşlarım zaten değişimin artık daha hissedilir olduğundan söz ediyorlardı. Sen uzaktan maval okuma diyenler oluyordu elbette ama hepimizin bildiği üzere bazı şeyler uzaktan daha iyi fark edilebiliyordu. Üzülüyorduk, çok üzülüyordum. Kaçıp gideceğine ülkende kalsaydın diyen dostlarımın da ülkemizde benim gibi üzülmek dışında bir şeyler yaptığına bir eyleme geçtiğine şahit olamamıştım. Olsun onlar benden daha vatanseverdi; çünkü Türkiye sınırları içindeydiler.


Sonra birçok arkadaşım bana göç etme niyetinden bahsetti. Kimseye sakın gelme demedim. Aksine herkese bildiğim kadarını anlattım, onlara elimden geldiğince cesaret vermeye çalıştım. Ben yapabildiysen siz de yapabilirsiniz dedim, dönmek isteyene gitme, dayan dedim. Bir avukat mesleğini burada yapamayacağını bile bile buralara gelmeyi göze aldıysa mutlaka bunun bir nedeni vardır. Yılların mühendisi ben bisikletle pizza dağıtıcam diyorsa bir şeyler canına tak etmiştir. Bir yazar çocuğunu alıp başka dillere doğru yollara düşüyorsa, bir marangoz bana orada daha çok değer verirler diyorsa ya da bir kız çocuğu kendini daha özgür hissetmek için, bir erkek çocuğu baskılara dayanamadığından, bir öğretmen yıllardır atanamadığı ve aç kalmak istemediği için buralara geliyorsa birilerinin gözü dönmüş ve bir şeyler ters gidiyor demektir. Birileri oralarda mutsuz demektir. Hakkettiği mutluluğu aramak isteyen canım insanlara “ne işin var buralarda ya da ne işin var oralarda?” deniyor.

Bir kız çocuğu ve bir kız çocuğunun annesi olarak ben kararımdan ötürü mutluyum. Başka bir ülkede, o ülkenin vatandaşı bile değilken daha çok saygı duyulduğunu hissediyorum. Kendi ülkemde duymadığım kadar çok teşekkür ediliyor, özür dileniyor. Ya sıradayken kuyruktayken birinin araya kaynamaması bile birini huzurlu hissettirir mi? İnşaatın altından geçerken kafama tuğla düşer mi diye endişelenmemek, yaya kaldırımdan geçerken bu araba acaba durur mu diye düşünmemek, daha birçok gündelik ve basit örnek sıralanabilir elbette... Bunlar kendimi iyi ve huzurlu hissettiriyor. Sırf bu nedenlerle bile evet bizim işimiz var buralarda. Gönül ister ki vatanımıza aynı iç huzuruyla yasayabilecek günler gelsin, hepimizin güneşli günleri olsun.


Türk Profesör Başak Akdemir’in liderliğindeki 35 Education, İskoçya'daki 178 yıllık Glenalmond College’i devraldı

1 comment

04 June 2025

 İngiltere merkezli 35 Education, İskoçya’daki  Glenalmond College ile Craigclowan School & Nursery,  eğitim kurumlarını devralarak burs, altyapı ve küresel büyüme hedeflerini içeren geniş kapsamlı bir dönüşüm başlattı.




İskoçya’nın önde gelen eğitim kurumlarından Glenalmond College ile Craigclowan School & Nursery, İngiltere merkezli eğitim girişimi 35 Education ile stratejik ortaklık kurdu. Yeni yapı, okullarda burs imkânlarını artırmayı, kampüs altyapısını yenilemeyi ve uluslararası öğrenci potansiyelini büyütmeyi hedefliyor.

35 Education, daha önce uluslararası eğitim kurumlarında üst düzey yöneticilik yapan ve hâlihazırda Londra’da yaşayan Profesör Başak Akdemir liderliğinde faaliyet gösteriyor. Akdemir, Glenalmond’un geleneksel yapısını koruyarak akademik ve sportif alanda küresel bir başarı modeli oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.

Glenalmond College, 1847 yılında kurulan köklü bir yatılı okul olarak İskoçya’nın eğitim tarihinde önemli bir yere sahip. Okul, geleneksel değerleriyle tanınırken, aynı zamanda çağdaş eğitim anlayışına da açık bir yapıya sahip. Yaklaşık 122 hektarlık alana yayılan kampüsüyle Glenalmond, ülkenin en büyük okul kampüslerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu geniş alan, öğrencilere doğayla iç içe, güvenli ve ilham verici bir öğrenme ortamı sunuyor.

Akademik Programlara ve Kampüse Yatırım

Yapılan anlaşma kapsamında Glenalmond College’da eğitim almak isteyen başarılı öğrencilere yüzde 100’e kadar burs sağlanacak. Ayrıca, iki okulun kampüslerinde öğrenci yurtlarından spor alanlarına, teknoloji altyapısından açık hava eğitim imkânlarına kadar birçok alanda büyük ölçekli yatırımlar planlanıyor.

Profesör Akdemir, özellikle Türkiye’de Darüşşafaka ve benzeri kurumların başarılı öğrencilerine yüzde 100 burslu eğitim için kontenjan sağlayacağını ve bundan çok memnun olacağını ifade etti.

Anlaşma kapsamında, akademik başarı gösteren öğrenciler için Glenalmond College’da eğitim ücretinin tamamını kapsayabilecek 40 tam burs sağlanacak. Eğitimde fırsat eşitliğini önceleyen bu destek programı, nitelikli öğrencilere büyük bir kapı aralayacak. Buna ek olarak, uzun vadeli mali kaynaklarla okulun ekonomik dayanıklılığı güçlendirilecek ve eğitim sektöründeki dalgalanmalara karşı yapısal bir güvence oluşturulacak.

Her iki okulun kampüslerinde de büyük çaplı yenilemeler planlanıyor; öğrenci yurtları, spor ve sanat tesisleri, teknoloji altyapısı ve açık hava eğitim alanlarında kapsamlı iyileştirmeler yapılacak. Ayrıca, girişimcilik ve liderlik odaklı, çağdaş ihtiyaçlara cevap veren yeni akademik programlar geliştirilecek.  

Glenalmond yönetim kurulunda daha önce Eğitim Komitesi’ne başkanlık eden ve Francis Holland School’un eski müdürü Lucy Elphinstone, strateji ve gelişim çalışmalarına liderlik edecek. Elphinstone, öğrencilere bireysel gelişim ve zihinsel dayanıklılık kazandırmayı hedefleyen bir müfredat hazırladıklarını belirtti.



Spor Programlarında Hedef: Uluslararası Seviye

Okulun spor alanındaki dönüşümünü ise Manchester United International’ın eski yöneticilerinden Mike Farnan yönetecek. Farnan, Jordan ve Williams Formula 1 takımlarında da üst düzey görevler üstlenmiş bir spor yöneticisi. Yeni dönemde Glenalmond’un halihazırda güçlü olduğu rugby, tenis, futbol ve golf gibi alanlarda uluslararası düzeyde bir spor programı hedefleniyor.

Küresel Model Olma Hedefi

Glenalmond College, bu değişimle yalnızca Birleşik Krallık'taki eğitim sistemine değil, aynı zamanda uluslararası pazarlara da örnek olabilecek bir model oluşturmayı planlıyor. 35 Education’ın açıklamasına göre, ilerleyen süreçte Glenalmond eğitim modelinin yurt dışında da uygulanması hedefleniyor.

Glenalmond College Vakfı Başkanı Ian Gray, ortaklığı “mali ve vizyoner açıdan sürdürülebilir bir gelecek planı” olarak tanımlarken, kurumun köklü yapısının korunarak yenilikçi bir yaklaşımla geliştirileceğini vurguladı.

Bu yeni dönemle birlikte, Glenalmond Group’un hem yerel hem de küresel ölçekte daha geniş bir öğrenci kitlesine ulaşması bekleniyor.

 

İngiltere’de net göç rakamları yarı yarıya düştü

No comments

31 May 2025

Birleşik Krallık’ta 2024 yılında net göç, bir önceki yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya azalarak 431.000’e geriledi. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), bu keskin düşüşün arkasında “özellikle öğrencilerin aile üyeleri olmak üzere, çalışmak ve eğitim amacıyla gelenlerin sayısındaki azalma” olduğunu açıkladı. 2023’teki net göç 800.000’in üzerindeyken, son rakamlar hükümet politikalarının ve pandeminin gecikmiş etkilerinin göç dengelerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdi. 



Muhafazakar Politikaların Etkisi 

ONS analizine göre, düşüşün temel nedeni, eski Muhafazakar hükümetin 2023 sonunda getirdiği kısıtlamalar. Bakım işçilerinin ve öğrencilerin ailelerini ülkeye getirmesini yasaklayan düzenlemeler, özellikle “öğrenci dependant” kategorisinde 100.000 kişilik bir azalmaya yol açtı. Ayrıca, AB dışından gelen çalışanların sayısı 100.000, bu kişilerin aile üyeleri ise 80.000 azaldı. Muhafazakar siyasetçiler, düşüşteki paylarını vurgularken, pandemi takip eden dönemde uluslararası hareketliliğin normalleşmesinin de etkili olduğu belirtiliyor. 

Labour Hükümeti İçin “Memnuniyet Verici” Ama Yol Uzun

Geçen yılki seçim kampanyasında göçü azaltma sözü veren Labour hükümeti, bu düşüşü “önemli ve memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanı Yvette Cooper, “Beyaz Kitap’ta net göçü daha da düşürmek için radikal reformlar önerdik” açıklamasını yaptı.

Zorunlu Geri Gönderimler Artıyor Ancak AB Engeli Devam Ediyor

Göçmen politikalarındaki sıkılaşma, zorunlu geri dönüşlerde de kendini gösterdi. Son bir yılda 30.000 kişi (başarısız sığınmacılar, suçlular ve vizesizler) ülkeden çıkarılırken, zorla geri gönderimler pandemi öncesine kıyasla %20 artışla 7.000’i aştı. Labour’ın 1.000 ek personel istihdam etmesi, bu artışta etkili oldu. Ancak AB ile varılan Brexit anlaşması sonrası geri dönüş protokolünün olmaması, Fransa’ya iadeleri imkansız kılıyor. Küçük botlarla gelen 38.000 kişiden  2.240’ı geri gönderildi.  

Afganlar En Büyük Grup, Sığınma Başvurularında Artış

İltica başvurularında Afganlar (%16) başı çekerken, Mart 2025’e kadar 109.343 kişi sığınma talebinde bulundu. Bu, bir önceki yıla göre %17’lik bir artış anlamına geliyor. Başvuruların üçte biri küçük botlarla, diğer üçte biri ise vizeyle gelenlerden oluşuyor. 

Sonuç: Rakamlar Düşüyor Ama Siyasi Tartışma Bitmiyor

Net göçteki düşüş, hükümetlerin politikalarının istatistiklere yansıdığını gösteriyor. Ancak sığınmacı akını ve AB ile yaşanan geri dönüş sorunu, göç meselesinin hâlâ İngiltere’nin gündeminde üst sıralarda yer alacağının işareti. Labour’ın “radikal reform” vaadiyle Reform partisine kayan seçmenleri geri kazanma manevraları ne kadar ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. 


İşçi Partisi’nin içinden Reform Partisi çıktı: İşçi Partisi, Reform Partisi’ne kaçan seçmenleri geri kazanmak için göçmenlik koşullarını zorlaştırıyor

No comments

11 May 2025

İşçi Partisi, yerel seçimlerde yaşadığı hezimeti örtbas etmek ve göçmen karşıtlığıyla bilinen Reform Partisi’ne kaptırdığı seçmenleri geri kazanmak için göçmenlik koşullarını daha da zorlaştıran uygulamaları hayata geçirmeye hazırlanıyor.

 




İngiltere İçişleri Bakanı Yvette Cooper, ülkenin net göç rakamlarını düşürmek için yeni bir plan paketini önümüzdeki hafta açıklamaya hazırlanıyor. Resmi verilere göre, geçen yıl net göç 728.000 olarak kaydedilirken, Haziran 2023’te bu sayı 906.000 ile rekor seviyeye ulaşmıştı.

İSTİHDAMDA ÖNCELİK YEREL KAYNAKLAR OLACAK

Belgede, işverenlerin yurtdışından çalışan getirebilmek için öncelikle Birleşik Krallık’ın işgücüne yatırım yaptığını kanıtlaması gerekeceği belirtiliyor. Özellikle bilişim ve telekomünikasyon sektörlerini hedefleyen bu madde, İşçi Partisi’nin uzun süredir vaat ettiği bir adım. Cooper, Göç Danışma Komitesi’nin uluslararası işe alımlara aşırı bağımlılık yaşayan sektörleri tespit etmesini sağlamayı hedeflediklerini vurgulamıştı. 

Vize Kısıtlamaları ve Sıkı Denetimler 

Planlar kapsamında, vize başvurularında İngiltere’de kalıp sığınma talebinde bulunma olasılığı yüksek ülke vatandaşlarına yönelik kısıtlamalar öngörülüyor. Pakistan, Nijerya ve Sri Lanka gibi ülkelerden gelen öğrenci ve çalışan adayları, daha katı sorgulama ve arka plan kontrolüne tabi tutulacak. İçişleri Bakanlığı, bu üç ülkenin vizeyle girdikten sonra sığınma başvurusu yapanların ana kaynağı olduğunu açıklamıştı. 

Kalıcı İkamet Süresi Uzayabilir 

Mevcut kurallara göre, İngiltere’de beş yıl çalışan ve yaşayan göçmenler kalıcı ikamet (süresiz oturum) başvurusu yapabiliyor. Ancak yeni düzenlemeyle bu sürenin bazı göçmenler için on yıla kadar uzatılması gündemde. Bu değişikliğin, göçmenlerin ülkeye entegrasyonunu derinleştirmeyi amaçladığı ifade ediliyor. 

DİL YETERLİLİK ŞARTI ZORLAŞTIRILIYOR 

Yapılacak düzenlemede göçmenler için İngilizce dil yeterlilik şartlarının sıkılaştırılması da yer alabilir. Ancak çalışma vizesi başvurularında A-Level seviyesinde İngilizce zorunluluğu getirileceği iddiaları resmi makamlarca yalanlandı. Ayrıca, 9 Nisan’dan itibaren yürürlükte olan yeni kurala göre, bakım sektöründeki işverenlerin yurtdışından çalışan alabilmek için önce İngiltere’deki işgücü piyasasından eleman aradığını kanıtlaması gerekiyor. 


Kaynak: BBC

https://petition.parliament.uk/petitions/727360


Keep the 5-Year ILR pathway for existing Skilled Worker visa holders

Do not apply the proposed 10-year ILR rule to existing Skilled Worker visa holders. Keep the 5-year ILR route for those already in the UK on this visa. Apply any changes only to new applicants from the date of implementation.

More details

Many skilled visa holders moved to the UK for better opportunities and in return have contributed to the UK economy, paid taxes, and supported critical sectors like health, care, and engineering. We think that changing ILR rules mid-journey is unfair and causes stress for families. Apply the 10-year rule only to future Skilled Worker entrants, not those already building a life here under the current system.

Sign this petition

1,784 signatures

Show on a mapthe geographical breakdown of signatures by constituency

10,000

At 10,000 signatures...

At 10,000 signatures, government will respond to this petition

At 100,000 signatures...

At 100,000 signatures, this petition will be considered for debate in Parliament

Share this petition



 



Göçmen karşıtı Reform Partisi yerel seçimlerden zaferle çıktı

No comments

02 May 2025

İngiltere’nin bazı bölgelerinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde, Nigel Farage liderliğindeki Reform Partisi önemli bir başarı kazandı. Northumberland yerel meclisinde 23 sandalye elde eden parti, ilk kez bu düzeyde temsil gücüne ulaştı. Muhafazakâr Parti 26, İşçi Partisi ise sadece 8 sandalye kazanırken, bağımsızlar ve diğer partiler geride kaldı.




 

İngiltere'de 23 şehirde yerel seçim, 1 bölgede ise ara seçim yapıldı.  İktidardaki Labour Parti,  Runcorn and Helsby bölgesindeki bir milletvekilini sadece 6 oy farkla Reform Partisi'ne kaptırdı.

 “SIĞINMACILAR Otelde değİl çadırda kalsın”

Reform Partisi’nin Greater Lincolnshire belediye başkanı seçilen Andrea Jenkyns, zafer konuşmasında göçmen politikalarına sert eleştiriler yöneltti: "Yumuşak politikalarla yönetilen Birleşik Krallık dönemi sona erdi. İltica başvurusunda bulunanlar lüks otellerde değil, Fransa’daki gibi çadırlarda kalmalı." Jenkyns, Trump’ın söyleminden esinlenerek partisinin "ülkeyi görkemli geçmişine döndüreceğini" ve Nigel Farage’ın bir gün başbakan olacağını savundu.

Farage: "Artık Ana Muhalefet Bİzİz"
Reform lideri Nigel Farage, Runcorn’daki zaferin ardından yaptığı açıklamada, "Muhafazakar Parti’yi geride bırakarak ana muhalefet olduk" iddiasında bulundu. İşçi Partisi’nin geleneksel kalelerinde bile etkili olduklarını vurgulayan Farage, "Artık hem Muhafazakarlara hem de İşçi Partisi’ne eşit düzeyde tehdit oluşturuyoruz" dedi. Göçmen karşıtı politikaların seçmenlerden destek gördüğünü belirten Farage, "İngiltere’nin kontrolünü yeniden ele alacağız" mesajı verdi.

İşçi Partisİ’nde Şok: "Lİderlİk Değişimi Gerekebİlİr"
Reform’un yükselişi, İşçi Partisi’nde şok etkisi yarattı. Northumberland’da sandalye sayısını 17’den 8’e düşüren parti yetkilileri, "Seçmenlerin tepkisini ciddiye almalıyız" açıklaması yaptı. Kabine üyesi Peter Kyle, "Muhafazakar seçmenin çöküşü şaşırtıcı, ancak Reform ile ittifak tartışmaları da oy kaybettirdi" ifadelerini kullandı.

Yeşİller: "Hükümet Zenginlerİ Vergilendirmelİ"
Yeşiller Partisi, yerel seçimlerde rekor sayıda temsilci kazanırken, eş lider Adrian Ramsay, İşçi Partisi’ni "Reform’a taviz vermekle" eleştirdi. Ramsay, "Sağlık hizmetleri ve sosyal konutlar için servet vergisi şart. Hükümet, çalışanların sorunlarına odaklanmalı" çağrısı yaptı. Öte yandan, Liberal Demokratlar’ın da bazı bölgelerde güçlenmesi bekleniyor.

Sonuçlar, İngiltere’de siyasetinde göçmen karşıtı politikaların yeniden gündeme geleceğini gösteriyor. 


Kaynak: BBC

Birleşik Krallık'ta göçmen suç oranlarına ilişkin ilk rapor yayınlandı

No comments

08 April 2025

Birleşik Krallık'ta ilk kez göçmen suç oranlarına ilişkin bir rapor yayınlandı. Göç Kontrol Merkezi (CMC) tarafından hazırlanan bu rapor, göçmenlerin suç oranlarına dair çarpıcı veriler sunuyor. Rapora göre yabancı uyruklular, İngiliz vatandaşlarına kıyasla neredeyse iki kat daha fazla suç işliyor. 



Raporun Ortaya Koyduğu Veriler

CMC'nin ülkedeki 43 polis teşkilatına gönderdiği bilgi talepleri sonucunda derlenen veriler, 2024'ün ilk 10 ayında İngiltere ve Galler'de toplam 131 bin yabancı uyruklu tutuklaması gerçekleştiğini gösteriyor. Bu rakam, toplam tutuklamaların %16.1'ini oluşturuyor. (Yabancı uyruklular, ülke nüfusunun %9'unu oluşturuyor.)

Rapora göre, 2024 yılının ilk 10 ayında yabancı uyruklular arasında cinsel suçlardan tutuklanma oranı, İngiliz vatandaşlarından 3.5 kat daha fazla. Bu dönemde toplam 2.775 yabancı uyruklu kişi tecavüz suçlamasıyla tutuklandı.

En Fazla Suç Oranına Sahip Ülkeler

Rapor, en fazla tutuklama oranına sahip beş ülkeyi de belirledi. Buna göre, Birleşik Krallık'ta en fazla suç işlendiği tespit edilen beş ülke şu şekilde sıralandı: Arnavutluk, Afganistan, Irak, Cezayir ve Somali. Raporda toplamda 48 ülkenin Birleşik Krallık vatandaşlarından daha yüksek suç işleme oranına sahip olduğu vurgulandı.



Hükümet ve Kamuoyundan Tepkiler

Raporun yayınlanmasıyla birlikte siyasetçiler ve kamuoyundan farklı tepkiler geldi. Muhafazakar Parti'den Robert Jenrick, "Britanya halkı bu gerçekleri bilmeye hakkı var," diyerek, verilerin kamuya açıklamasının önemini vurguladı. Reform Partisi lideri Nigel Farage da daha önce bu bilgilerin kamuya sunulması için çaba harcamış, ancak başarılı olamamıştı.

CMC Araştırma Direktörü Robert Bates ise, "Toplumun dokusunu bozan kitlesel göç politikaları şu ana kadar ciddi güvenlik sorunlarına yol açtı. Yetkililerin, kamu güvenliği konusunda daha ciddi adımlar atması gerekiyor," şeklinde konuştu.

Göçmen karşıtlarının ekmeğine yağ sürecek

Rapor, göç politikalarına ilişkin yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Hükümetin, göçmen politikalarını ve vize sistemlerini daha sıkı denetlemesi gerektiği yönünde çağrılar yapılırken, insan hakları savunucuları ise suç oranlarının uluslararası hukuka uygun olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Anlaşılan o ki İngiltere’deki göçmen karşıtı politik oluşumlar bu tür raporlardan cımbızladıkları istatistikleri göçmen karşıtı politikalara malzeme yapmaya devam edecek.

 

Kaynak: https://migrationctrl.substack.com/p/uks-first-migrant-crime-report


Göçmen Suçları Zirvesi’ne Türk ve Kürt kaçakçılık çeteleri damgasını vurdu

No comments

01 April 2025

İngiltere’de 31 Mart'ta gerçekleştirilen, kırktan fazla ülke ve kuruluşu bir araya getiren ‘Örgütlü Göçmen Suçları Zirvesi’nde, başta Türk ve Kürt kökenli kaçakçılık çeteleri olmak üzere küresel insan ticareti ağlarının finansal kaynakları, teknoloji kullanımı ve sınır ötesi operasyonlarla çökertilmesi konusu masaya yatırıldı. Zirvede, sosyal medya devleri Meta, X ve TikTok’un temsilcileri de kaçak göçün dijital platformlarda çekici hale getirilmesine ilişkin alınacak önlemler de tartışıldı.



Operasyonlar İçin 33 Milyon Sterlinlik Fon
İçişleri Bakanı Yvette Cooper, kaçakçılıkla mücadele için Avrupa, Balkanlar, Asya ve Afrika’daki operasyonları desteklemek üzere 30 milyon sterlinlik fon ayırdıklarını duyurdu. Ayrıca, Savcılık Ofisi’ne (CPS) eklenen 3 milyon sterlinle uluslararası kaçakçıların yargılanması ve sınır ötesi iş birliklerinin güçlendirilmesi planlanıyor. Başbakan Sir Keir Starmer, “Örgütlü göçmen suçlarını, terörle mücadele eder gibi ele almalıyız. Kaynakları birleştirip istihbarat paylaşarak bu ağları kökünden sökebiliriz” dedi.

Türk ve Kürt Kökenli Çetelere Büyük Darbe
Zirve kapsamında, son dönemdeki operasyonlarda Türk ve Kürt kökenli kaçakçılık şebekelerine yönelik önemli tutuklamalar gerçekleştirildiği vurgulandı. Türkiye vatandaşı bir şüpheli, İngiltere’ye bot temin ettiği iddiasıyla gözaltına alınırken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilk kez iş birliği yapılarak Kürt kökenli bir kaçakçılık çetesine bağlı 3 kişi tutuklandı. Bu işbirliği, bölgedeki hassas göç rotalarında istihbarat paylaşımının artırılması açısından dönüm noktası olarak nitelendirildi.

Suriye ve Avrupa’da Çokuluslu Çete Operasyonları
İngiltere Ulusal Suç Dairesi (NCA), Suriyeli bir örgütlü suç grubunun 750 göçmeni Avrupa’ya kaçırdığına dair soruşturma kapsamında tutuklamalar yaparken, Galler’de binlerce kişiyi kaçıran iki şüpheli de mahkum edildi. Belçika’da Şubat ayında gözaltına alınan 6 kişi ise Avrupa’daki çokuluslu bir kaçakçılık ağının parçası olmakla suçlanıyor. Bu operasyonlar, küresel kaçakçılık gelirinin 10 milyar doları aştığı bir dönemde, çetelerin finansal akışlarını kesmeye odaklanıyor.

Teknoloji ve Uluslararası İş Birliği Vurgusu
Zirvede, uzay tabanlı gözetim teknolojileriyle kaçak botların takip edilmesi ve Turks and Caicos Adaları’ndaki düzensiz göçün önlenmesi için JMSC’nin çalışmaları ele alındı. Fransa’nın mobil timler kurarak botları denize indirilmeden engellemesi, Almanya’nın kaçakçılık yasalarını sertleştirmesi ve İtalya ile ortak finansal takip ekipleri oluşturulması da uluslararası taahhütler arasında yer aldı.

“Sınırlar Arası Suç, Sınırlar Arası Çözüm İster”
İçişleri Bakanı Cooper, “Kaçakçılık çeteleri sınırları istismar ederek para kazanıyor. Onları durdurmak için tüm ülkelerin koordineli hareket etmesi şart” ifadelerini kullanırken, hükümetin sığınmacı sistemini iyileştirerek kamu hizmetlerindeki yükü azaltmayı hedeflediği belirtildi. Zirvenin somut çıktıları arasında, NCA’nın Temmuz’dan bu yana 600 bot ve motor ele geçirmesi de dikkat çekti. Uzmanlar, Türk ve Kürt kökenli çetelerin hedef alınmasının Akdeniz ve Balkan rotalarında etkili olacağını öngörüyor.

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan