İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Birleşik Krallık'ta göçmen suç oranlarına ilişkin ilk rapor yayınlandı

Hiç yorum yok

08 Nisan 2025

Birleşik Krallık'ta ilk kez göçmen suç oranlarına ilişkin bir rapor yayınlandı. Göç Kontrol Merkezi (CMC) tarafından hazırlanan bu rapor, göçmenlerin suç oranlarına dair çarpıcı veriler sunuyor. Rapora göre yabancı uyruklular, İngiliz vatandaşlarına kıyasla neredeyse iki kat daha fazla suç işliyor. 



Raporun Ortaya Koyduğu Veriler

CMC'nin ülkedeki 43 polis teşkilatına gönderdiği bilgi talepleri sonucunda derlenen veriler, 2024'ün ilk 10 ayında İngiltere ve Galler'de toplam 131 bin yabancı uyruklu tutuklaması gerçekleştiğini gösteriyor. Bu rakam, toplam tutuklamaların %16.1'ini oluşturuyor. (Yabancı uyruklular, ülke nüfusunun %9'unu oluşturuyor.)

Rapora göre, 2024 yılının ilk 10 ayında yabancı uyruklular arasında cinsel suçlardan tutuklanma oranı, İngiliz vatandaşlarından 3.5 kat daha fazla. Bu dönemde toplam 2.775 yabancı uyruklu kişi tecavüz suçlamasıyla tutuklandı.

En Fazla Suç Oranına Sahip Ülkeler

Rapor, en fazla tutuklama oranına sahip beş ülkeyi de belirledi. Buna göre, Birleşik Krallık'ta en fazla suç işlendiği tespit edilen beş ülke şu şekilde sıralandı: Arnavutluk, Afganistan, Irak, Cezayir ve Somali. Raporda toplamda 48 ülkenin Birleşik Krallık vatandaşlarından daha yüksek suç işleme oranına sahip olduğu vurgulandı.



Hükümet ve Kamuoyundan Tepkiler

Raporun yayınlanmasıyla birlikte siyasetçiler ve kamuoyundan farklı tepkiler geldi. Muhafazakar Parti'den Robert Jenrick, "Britanya halkı bu gerçekleri bilmeye hakkı var," diyerek, verilerin kamuya açıklamasının önemini vurguladı. Reform Partisi lideri Nigel Farage da daha önce bu bilgilerin kamuya sunulması için çaba harcamış, ancak başarılı olamamıştı.

CMC Araştırma Direktörü Robert Bates ise, "Toplumun dokusunu bozan kitlesel göç politikaları şu ana kadar ciddi güvenlik sorunlarına yol açtı. Yetkililerin, kamu güvenliği konusunda daha ciddi adımlar atması gerekiyor," şeklinde konuştu.

Göçmen karşıtlarının ekmeğine yağ sürecek

Rapor, göç politikalarına ilişkin yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Hükümetin, göçmen politikalarını ve vize sistemlerini daha sıkı denetlemesi gerektiği yönünde çağrılar yapılırken, insan hakları savunucuları ise suç oranlarının uluslararası hukuka uygun olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Anlaşılan o ki İngiltere’deki göçmen karşıtı politik oluşumlar bu tür raporlardan cımbızladıkları istatistikleri göçmen karşıtı politikalara malzeme yapmaya devam edecek.

 

Kaynak: https://migrationctrl.substack.com/p/uks-first-migrant-crime-report


Göçmen Suçları Zirvesi’ne Türk ve Kürt kaçakçılık çeteleri damgasını vurdu

Hiç yorum yok

01 Nisan 2025

İngiltere’de 31 Mart'ta gerçekleştirilen, kırktan fazla ülke ve kuruluşu bir araya getiren ‘Örgütlü Göçmen Suçları Zirvesi’nde, başta Türk ve Kürt kökenli kaçakçılık çeteleri olmak üzere küresel insan ticareti ağlarının finansal kaynakları, teknoloji kullanımı ve sınır ötesi operasyonlarla çökertilmesi konusu masaya yatırıldı. Zirvede, sosyal medya devleri Meta, X ve TikTok’un temsilcileri de kaçak göçün dijital platformlarda çekici hale getirilmesine ilişkin alınacak önlemler de tartışıldı.



Operasyonlar İçin 33 Milyon Sterlinlik Fon
İçişleri Bakanı Yvette Cooper, kaçakçılıkla mücadele için Avrupa, Balkanlar, Asya ve Afrika’daki operasyonları desteklemek üzere 30 milyon sterlinlik fon ayırdıklarını duyurdu. Ayrıca, Savcılık Ofisi’ne (CPS) eklenen 3 milyon sterlinle uluslararası kaçakçıların yargılanması ve sınır ötesi iş birliklerinin güçlendirilmesi planlanıyor. Başbakan Sir Keir Starmer, “Örgütlü göçmen suçlarını, terörle mücadele eder gibi ele almalıyız. Kaynakları birleştirip istihbarat paylaşarak bu ağları kökünden sökebiliriz” dedi.

Türk ve Kürt Kökenli Çetelere Büyük Darbe
Zirve kapsamında, son dönemdeki operasyonlarda Türk ve Kürt kökenli kaçakçılık şebekelerine yönelik önemli tutuklamalar gerçekleştirildiği vurgulandı. Türkiye vatandaşı bir şüpheli, İngiltere’ye bot temin ettiği iddiasıyla gözaltına alınırken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilk kez iş birliği yapılarak Kürt kökenli bir kaçakçılık çetesine bağlı 3 kişi tutuklandı. Bu işbirliği, bölgedeki hassas göç rotalarında istihbarat paylaşımının artırılması açısından dönüm noktası olarak nitelendirildi.

Suriye ve Avrupa’da Çokuluslu Çete Operasyonları
İngiltere Ulusal Suç Dairesi (NCA), Suriyeli bir örgütlü suç grubunun 750 göçmeni Avrupa’ya kaçırdığına dair soruşturma kapsamında tutuklamalar yaparken, Galler’de binlerce kişiyi kaçıran iki şüpheli de mahkum edildi. Belçika’da Şubat ayında gözaltına alınan 6 kişi ise Avrupa’daki çokuluslu bir kaçakçılık ağının parçası olmakla suçlanıyor. Bu operasyonlar, küresel kaçakçılık gelirinin 10 milyar doları aştığı bir dönemde, çetelerin finansal akışlarını kesmeye odaklanıyor.

Teknoloji ve Uluslararası İş Birliği Vurgusu
Zirvede, uzay tabanlı gözetim teknolojileriyle kaçak botların takip edilmesi ve Turks and Caicos Adaları’ndaki düzensiz göçün önlenmesi için JMSC’nin çalışmaları ele alındı. Fransa’nın mobil timler kurarak botları denize indirilmeden engellemesi, Almanya’nın kaçakçılık yasalarını sertleştirmesi ve İtalya ile ortak finansal takip ekipleri oluşturulması da uluslararası taahhütler arasında yer aldı.

“Sınırlar Arası Suç, Sınırlar Arası Çözüm İster”
İçişleri Bakanı Cooper, “Kaçakçılık çeteleri sınırları istismar ederek para kazanıyor. Onları durdurmak için tüm ülkelerin koordineli hareket etmesi şart” ifadelerini kullanırken, hükümetin sığınmacı sistemini iyileştirerek kamu hizmetlerindeki yükü azaltmayı hedeflediği belirtildi. Zirvenin somut çıktıları arasında, NCA’nın Temmuz’dan bu yana 600 bot ve motor ele geçirmesi de dikkat çekti. Uzmanlar, Türk ve Kürt kökenli çetelerin hedef alınmasının Akdeniz ve Balkan rotalarında etkili olacağını öngörüyor.

 

İngiltere’de yaşamanın olumlu ve olumsuz yanları nelerdir?

1 yorum

31 Mart 2025

Bu yazıda, İngiltere'de yaşamanın olumlu ve olumsuz yanlarını sorduğum görüşmecilerin sözlerine yer veriyorum. Güvenlik, huzur, istikrar, dünya vatandaşı olmak olumlu yönler olarak öne çıkarken yalnızlık ve memleket özlemi olumsuz yanlar olarak zikredilen başlıklar arasında yer alıyor. 

Tuncay Bilecen





Regent’s University’de misafir araştırmacı olarak bulunduğum sırada Türkiyeli göçmenlerin geri dönme eğilimleri ve geri döndükten sonra neler yaşadıklarına ilişkin bir alan araştırması yaptım. Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler kitabında topladığım bu araştırma sırasında  görüşmecilere sorduğum sorulardan biri de iki ülkeye ilişkin olumlu ve olumsuz izlenimleriydi.  

Kuşkusuz göçmenler Türkiye ve Birleşik Krallık’a ilişkin değerlendirmelerde bulunurken kendi kişisel tarihlerinden, göç deneyimlerimden yola çıkmaktadırlar. Dolayısıyla bu soruya verilen cevaplar bir bakıma göç etme nedeni, uyum süreçleri, çalışma ilişkileri, sosyalleşme biçimleri, politik görüş, dini inanç, değerler ve tutumlar, aile ve akrabaya yakınlık, kişisel özellikler gibi birçok faktörü içinde barındırıyordu. 

İNGİLTERE'DE YAŞAMANIN OLUMLU YÖNLERİ

Katılımcıların Birleşik Krallık’ta yaşamanın olumlu yanlarına ilişkin yaptıkları değerlendirmeleri; öngörülebilirlik, yaşam kalitesi, güvenlik, istikrar, sistemin iyi işlemesi, ulaşımda rahatlık, yeşil çevre, parkların çok olması, kültür sanat etkinliklerinin bolluğu, diğer ülkelere kolay ve ucuz ulaşım, çok kültürlülük şeklinde sıralayabiliriz.

Örneğin 59 yaşındaki bir kadın görüşmeci, yaşadığı kent olan Londra’ya dair yaptığı değerlendirmede yukarıda sözü edilen birçok faktörü sıralıyordu:

“İngiltere’nin olumlu yanları bana göre öngörülebilirlik; yarın, öbür gün, gelecek ay, gelecek sene konusunda daha emin olmak. Gelecekle ilgili tahmin edilebilirlik ve güvenlik. Geceleyin polis evimi basıp beni tutuklamayacak.  Ondan sonra elektriklerin kesilmesi çok muhtemel değil. Hakkımda dava açılması pek mümkün değil. Yarın evden çıktığımda evin önünde bir çukur bulmayacağım. Bunlar beni ilk geldiğimde çok etkilemişti, kalıcı ve değişmeyeceğini bildiğin şeylerin olması, istikrar. Belli mekanizmalar, belli kurumlar, belli şeyler bugünden yarına asla değişmez. Bu bana müthiş bir dinlenme imkânı veriyor. (…) Geçim sıkıntısını hallettikten sonra ancak bu istikrarı yakalayabiliyorsunuz. İki bilgiye ulaşabilme… İstediğiniz bilgiye istediğiniz zaman ulaşma hakkı. Üç, kültürel olarak da gerçekten zevk alıyorum, en büyük zevklerim sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek, konserlere gidiyorum, sergileri geziyorum. Ve bunu böyle büyük bir şey yapıyor gibi yapmanıza gerek kalmıyor. Dört, yaşam kalitesinin iyiliği… Bu şehirde istediğim yere istediğim şekilde tahmin edilebilir bir zamanlarda gidip spor, yüzme her türlü imkândan parasıza yakın bir düzeyde yararlanabilirsiniz. Aynı şekilde sağlık imkânları… İnsana önem verilmesi, bireyin hakkının önemli olduğu bir yer burası. Bir şikâyetiniz olduğu zaman milletvekiline mektup yazıyorsunuz, o size belki kişisel olarak yazmıyor belki ama imzalı bir cevap göndermek zorunda. Milletvekili benim kapıma geliyor ve onunla Brexit tartışabiliyorum. Bunlar istisnai şeyler değil, oluyor ve bunlardan da çok memnunum”

 GÜVENLİK DUYGUSU

Bu görüşmecinin dile getirdiklerinin başında Londra’ya ilişkin sıraladığı güvenlik ve öngörülebilirlikle ilgili olumlu faktörler Türkiye’de bulamadığı için göç etmesine sebep olan faktörlerdir. Çalışmanın ilgi çekici sonuçlarından biri de bu husustur. Çoğu göçmen için politik nedenlerden kaynaklanan “güvenlik endişesi” Türkiye’yi terk etmenin temel nedenlerinden biridir. Dolayısıyla Birleşik Krallık’ta bireysel anlamda elde edilen ve hissedilen güvenlik duygusu birçok katılımcı tarafından olumlu bir unsur olarak zikredilmiştir.

Başka bir kadın görüşmeci ise kültürel yaşamın zenginliği, ucuz ve kolayca seyahat edebiliyor olmak Londra’da yaşamanın en önemli avantajları arasında sıralıyor:

“Sosyal yaşam olanakları, bunun içinde sporu, pilatesi, eğitimler, sanat, meditasyon burada daha yaygın daha uygun fiyatlarda. (…) Onun dışında seyahat burada daha iyi… İki saatte İtalya’dayız. Prag’a baktım, 30 pounda bilet buldum. İki sigara parasına Prag’a gidiyorum” (Kadın, 34).

Kadın görüşmecilerin birçoğu Londra’da kadın olarak yaşamanın daha özgür ve güvenli hissetmelerine yol açtığını ifade etmiştir. “Londra her zaman, bir kadın olarak kendimi güvende ve medeni insanların arasında olduğumu hissettirdi bana” (Kadın, 45).

YALNIZLIK VE AİLE HASRETİ

Katılımcıların Birleşik Krallık’ta yaşamanın olumsuz yanlarına ilişkin yaptığı tespitlerde en çok zikrettikleri husus yalnızlık olmuştur. Aileden, tanıdıklardan ve arkadaşlardan uzak kalmak ve buna bağlı olarak yalnızlık yaşamak çalışmada geri dönüş sebepleri arasında da sıkça söz edilmişti. Anavatan ile duygusal bağ kurmak, geride bırakılan aile bireylerini özlemek yalnızlık duygusunu pekiştirmektedir. “Buradaki kötü yönler sadece yalnızlık ve aile özlemi… Arkadaşlarım var görüştüğüm kişiler ama çocuklar dostlarım gibi değil. Ailemi özlüyorum. Kardeşlerimi özlüyorum. Benim için buranın en kötü tarafı bu” (GD12, Kadın, 46).

“İngiltere’de yaşamanın kötü tarafları iklimi ve aile ve akrabaların burada olmaması” (GD13, Kadın, 34).

“Yalnızlık sanırım. (düşünüyor) Evet yalnızlık… Burada arkadaşların oluyor ama ilişkiler çok sınırlı ve mecburi oluyor” (GD10, Kadın, 38).

Göçün ardından yıllar geçmiş olmasına rağmen görüşmeciler Türkiye’de kurdukları ilişkilerin daha güçlü ve kalıcı olduklarını düşünmekte, Birleşik Krallık’ta kurulan ilişkilere ise geçici veya zorunluluk olarak bakmaktadırlar. Bir diğer kadın görüşmeci göçün ardından Türkiye’deki gibi ilişki kurulamamasını ülkelerin farklı kültürlere sahip olması ve Londra’nın yoğun tempolu hayatıyla açıklamaktadır.

“Biz sıcak insanlarız. Gece benim arkadaşlarım toplanıp gelirlerdi mesela. Gece toplanıp kısır partisi yaparız. Burada zor. Çünkü hayat çok koşturmacalı. Herkesin bir sürü işi var. İngiliz bir arkadaş Türkiye’de bizi ziyaret etmişti, şaşırdı. ‘Why is life so slowly?’ (Hayat neden çok yavaş akıyor?) dedi. Ben Adanalıyım. Adana’da insanlar uzun süreli çalışırlar. Ama çalışma aralarında oturur tavla atarlar. O mutluluk o coşku yok burada. Burada insanlar daha mutsuzlar, bunun farkında da değiller. Ne kadar mutsuz olduklarını bilmiyorlar” (GD2, Kadın, 56).


YÜKSEK KİRA ÜCRETLERİ

Görüşmecilerin Londra’ya ilişkin olumsuzluk olarak dile getirdikleri bir başka husus ise şehrin pahalı olmasıdır. Ancak bazı görüşmeciler ücretlerle kıyaslandığında kira fiyatları hariç Londra’da özellikle yiyecek, içeceklerin Türkiye’ye göre çok ucuz olduğunu belirtmektedir. “Londra’nın kötü yanları; çok yoğun, stresli, devamlı bir koşturmaca var. Bir şeylere yetişmeye çalışıyorsun. Pahalı bir şehir” (GD17, Kadın, 37).

“İngiltere’nin olumsuz yanı kiralar çok yüksek. Türkiye’de ayakta kalmanız daha kolay. İngiltere’de ise paranız olsa bile düşük geliriniz varsa, dört kişilik bir aileye İngiltere hükümetinin belirlediği para 29 bin pound. Benim gördüğüm bu parayı bir Ankara Anlaşmalının kazanması çok zor” (GG8, Erkek, 40).       

İKLİM FAKTÖRÜ

Bazı görüşmecilerin geri dönme nedenleri arasında saydığı iklim faktörü de Birleşik Krallık’a ilişkin olumsuzluklar arasında zikredilmektedir. Türkiye’de dört mevsimi, güneşli günleri yaşamaya alışanlar için Londra’nın gri gökyüzü ve sürekli yağmurlu havası depresyon nedeni olarak görülmektedir. GG5, bu soruya verdiği yanıtla Londra’nın iklimiyle insanını bir tutmaktadır.

“Ama buranın havası kötü yani kardeşim. Ne yapayım, soğuk, yağmurlu… Gri olmasından kaynaklı insanlar depresifler… Bir de bizim memleketin insanlarının sıcaklığı başka bir şey” (GG5, Erkek, 41). 

İklime de alışamadığı için Türkiye’ye dönen GK3, Türkiye’de daha mutlu uyandığını ifade etmektedir.


“Burada mutlu olmak için avutmak zorunda kalmıyorum kendimi. Mutlu uyanıyorum, mutlu kalkıyorum, mutlu yaşıyorum burada. Orada hep böyle karanlık olması beni çok etkiliyordu” (GK3, Kadın, 43).  


* Sizin için İngiltere'nin olumlu ve olumsuz yanları neler? Yorum bölümünde paylaşabilirsiniz. 😊


“Bir Barmenin Anıları" kitabının yazarı Ahmet Sapaz'la söyleşi

Hiç yorum yok

10 Mart 2025

Ahmet Sapaz’ın, Londra’nın merkezi St. James’te bulunan Oxford ve Cambride Üniversitesi mezunu üyelerin girebildiği Centilmenler Kulübü’nde çalıştığı 38 yıl boyunca tuttuğu günlükleri Londra merkezli Press Dionysus yayınları tarafından İngiltere'nin ardından Türkiye'de de yayımlandı yayımlandı.



Ankara Otelcilik Okulu mezunu olan Ahmet Sapaz’ın Londra macerası 1970’li yılların başında başlıyor. Bu dönemde birçok otelde çalıştıktan sonra yolu meşhur Wimpy Kralı Ali Salih Usta’nın restoranlarına da düşen Sapaz, ardından 38 yıl boyunca çalışacağı, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’ne adım atıyor. Sapaz’ın yarım asrı bulan çalışma hayatının anılarıyla dolu olan “Bir Barmenin Anıları” adlı kitap, Londra merkezli Press Dionysus tarafından Türkçe olarak yayımlandı. Biz de Sapaz’la kişisel tarihi ve kitabı hakkında sohbet ettik.

Ahmet Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben 1948 Çorum doğumlu bir köylü çocuğuyum. Burada şunu itiraf edeyim ki köyüm Çorum’un en aydın birkaç köyünden bir tanesidir. Çocukluk yıllarım köyümde, okul yıllarım ilçem Sungurlu ve Ankara'da geçti. İlçemde ortaokuldan mezun olduktan sonra kısmetime turizm için eleman yetiştirmek amacıyla kurulan Ankara Otelcilik Okulu adıyla bilinen yatılı bir meslek lisesi çıktı.

Çalışma hayatıma önce stajyer öğrenci, mezun olduktan sonra ise daimî personel olarak, o yılların yıldız oteli İzmir Büyük Efes otelinde başladım. Yirmi ay süren vatani görevimi Ankara Orduevi’nde tamamladıktan sonra bazı okul mezunu ağabeylerimizin izinden giderek yurt dışında çalışmaya karar verdim. Çünkü Türkiye’de o yıllarda turizmin t'si bile henüz olmadığından hem kendimi geliştirmek ve hem de sınırlı olan İngilizcemi ilerletmek için böyle bir tercihte bulundum. Yıl 1970, iyi ki de bulunmuşum!

Bir Barmenin Anıları, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 Yıl kitabının yazılma öyküsünden kısaca söz eder misiniz?

Çalıştığım Centilmenler Kulübü üyelerinin takip ettiği alışkanlıklarından esinlenerek böyle bir kitabı yazma fikri ortaya çıktı. Çünkü emekli olan kulüp üyelerinin birçoğu muhakkak bir şeyler yazar. Çalışma hayatlarından, içinde bulundukları meslek dallarından topluma bir şeyler anlatır, bazen de başlarından geçen ve şahit oldukları olaylardan okuyucuların da faydalanmalarını arzu ederler. Kısacası yaşadıkları tecrübeleri paylaşarak insanları bilgilendirirler. Bu durumu yakından bildiğim için ben de böyle bir hevese kapıldım diyebilirim. Zaten çalışma hayatıma başladığım yıllardan beri, kısa kısa da olsa günlük tutarım. Dolayısıyla bir şeyler yazmak bana yabancı değildir.

Kitapta yazılanların hepsi yaşanmış olaylar mı? Yoksa içine kurgu da kattınız mı?

Bu kitapta yazılmış olan bütün konular ne bir kurgudur ne de içinde bir nebze olsun abartı bulunmaktadır. Hepsi bire bir yaşanmış hadiselerdir. Hatta bazı hallerde kitaptaki bazı olaylar sansürlenmiştir. Bunun nedeni ise bu önemli kişiliklerin çok özel durumlarının korunma isteğidir. Bazı isimler ise bir sorun yaşanmaması adına değiştirilmiştir ama bu durum kitabın geneline kıyasla çok az uygulanmıştır.

38 yıl boyunca İngiliz seçkin sınıfının üye olduğu bir mekânda çalıştınız. Bu nasıl bir tecrübeydi? Size neler kattı?

Elbette bu eşsiz deneyim bana birçok şey kattı. Bu insanlar seçkin ailelerin iyi eğitim görmüş seçkin evlatlarıdırlar. Kişisel ilişkilerinde birbirleriyle en nazik bir şekilde tartışır, tartışmadan haz duymaya çalışırlar. Konuşmalarında kesinlikle ses tonu yükseltilmez. Herkes herkesin görüşüne saygı duyar, beğenmese bile anlayışla dinler veya cevaplandırır. Tartışma konusunda biz Türklerle kıyasladığımız zaman bunların ağzı var dili yoktur dersiniz. Çünkü bizde hangi seviyede olursa olsun çoğu zaman tartışmalarımızda kırıcı oluruz ve bazı hallerde bunlar kavgayla neticelenir. Özür dileyerek söylüyorum; maalesef bizde çok bilmişlik, ukalalık, konu dışı konuşmalar çok yaygındır.



Centilmenler Kulübü’ne ilişkin gözlemlerinizden biraz söz eder misiniz?

Fransızların “creme de la creme” diye tarif ettikleri bir terim vardır. Bu herhangi bir toplumun kaymak tabakası için kullanılır. Kulüp, İngiliz toplumunun olgun, görgülü, kibar ve bilgili insanlarının yani kaymak tabakasının bir arada olduğu sosyal bir tesistir. Centilmenler Kulübü, seviyeli insanların sosyalleşme mekândır.

İki yüz yıl önce kurulmuş olan kulüp hâlâ canlı ve gözdedir. Kulüp, ticari kaygıların dile getirilmediği, üyeleri hangi alanda çalışırsa çalışsın bu gibi konulardan söz edilmediği, kimsenin kimseyi küçümsemediği huzur ortamının yaşandığı bir tesistir. Hep böyle midir? İstisnalar kaideyi bozmaz denilir; uymayanlar olmaz mı, evet olur ama o kişiler hemen fark edilir, göze batar ve itibar görmezler. Deyim yerindeyse dışlanırlar. Dışlandığını anlayan kişi veya kişiler kulübe uzun süre devam edemez, çekip giderler. Üyelerin birbirleriyle olan ilişkileri, arkadaşlıkları centilmence devam eden dostluk bağlarıyla sürdürülür. Kulübün aile ortamı gibi olan havası da buradan gelir. Dolayısıyla mutlu insanların bir yuvasıdır kulüp, çünkü bu insanların müşterekleri çoktur. İşte ben de “Bir Barmenin Anıları” adlı kitabımda, Centilmenler Kulübü’nde 38 yıl boyunca bu seçkin insanların arasında neler yaşadığımı, anılarımı ve gözlemlerimi kaleme aldım.  

Londra merkezli Press Dionysus yayınları tarafından yayımlanan Ahmet Sapaz’ın Bir Barmenin Anıları, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 Yıl adını taşıyan kitabı aşağıdaki linkten temin edilebilir.


Kitap Yurdundan sipariş vermek için tıklayın


Türkiye dışından sipariş vermek için tıklayın

 

* Bu yazı ilk defa 19 Aralık 2022'de Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 

https://olaygazete.co.uk/turk-toplumu/centilmenler-kulubunde-gecen-38-yilin-anilarini-bir-kitapta-topladi.html

İngiltere uluslararası öğrenciler için cazibesini kaybediyor mu?

Hiç yorum yok

04 Mart 2025

Uluslararası öğrenciler için en popüler destinasyonlardan biri olarak bilinen İngiltere son yıllarda bu özelliğini kaybetmeye başladı. İçişleri Bakanlığı'nın rakamlarına göre, İngiltere'deki yabancı öğrenci vizesi sayısı 2023'te 600.024 iken, 2024'te %31 düşüşle 415.103'e geriledi. Bu düşüş, özellikle uluslararası öğrencilerin ekonomik katkısına bağımlı olan üniversite şehirlerini olumsuz etkiliyor.

 


İngiltere'nin göçmen öğrenciler için çekiciliği, hem politik hem de ekonomik nedenlerle azalıyor. Bu durum, hem üniversiteler hem de öğrenciler için belirsiz bir gelecek anlamına geliyor.

Uluslararası Öğrencilerin Yaşadığı Zorluklar

Coventry Üniversitesi, İngiltere'de Londra dışında en yüksek uluslararası öğrenci oranına sahip üniversitelerden biri. 2022-23 akademik yılında, üniversitenin 35.405 öğrencisinden 16.285'i yabancı uyrukluydu. Ancak, özellikle mezuniyet sonrası iş bulma ve vize kısıtlamaları, göçmen öğrenciler için büyük engeller oluşturuyor. Çinli öğrenci Jingwen Yuan, Coventry Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamladıktan sonra iş bulmak için 3.000 sterlin harcayarak mezun vizesi aldı ancak işsiz kaldı. Yuan, "Çin'deki sınıf arkadaşlarımın hepsi geri döndü. Eğer kalırsak İngiltere hükümetine para ödüyoruz, ama geri dönersek Çin hükümetinden destek alıyoruz" diyerek yaşadığı zorluğu dile getiriyor.

Vize Politikalarının Etkisi

2024 Ocak ayında yürürlüğe giren yeni vize kuralları, uluslararası öğrencilerin ailelerini yanlarında getirme hakkını kaldırdı ve öğrencilerin eğitimlerini tamamlamadan çalışma vizesine geçişini engelledi. Bu değişiklikler, bağımlılar için verilen öğrenci vizesi sayısında %85'lik bir düşüşe neden oldu. Hindistanlı öğrenci Mohammed Abdullah Sayyed, "Uluslararası öğrenciler İngiliz öğrencilerden daha fazla ödeme yapıyor. Bu da birçok öğrenci için İngiltere'yi daha az cazip hale getiriyor" diyor.

Brexit'in Etkileri

Brexit, İngiltere'nin AB öğrencilerini çekme yeteneğini de önemli ölçüde etkiledi. 2021-22 yılında vize ve finansman kurallarındaki değişiklikler, AB'den gelen öğrenci sayısında keskin bir düşüşe neden oldu. İspanyol öğrenci Laura Alonso, Coventry Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler okuyor ve şehirdeki çok kültürlü ortamın kendisini evinde hissettirdiğini söylüyor. Ancak, İngiltere'nin Erasmus+ programından çekilmesinin birçok İspanyol öğrenciyi caydırdığını belirtiyor.

Ekonomik Sonuçlar

Uluslararası öğrencilerin azalması, sadece üniversitelerin finansmanını değil, şehir ekonomilerini de olumsuz etkiliyor. Coventry Üniversitesi'nin analizine göre, uluslararası öğrenciler şehrin ekonomisine yılda yaklaşık 651 milyon sterlin katkı sağlıyor.



Geleceğe Dair Endişeler

Üniversiteler Birliği (Universities UK) CEO'su Vivienne Stern, uluslararası öğrencilerin azalmasının yerel ekonomileri ciddi şekilde etkilediğini vurguluyor. Stern, "Üniversitelerin öğrenci çekmesi, sadece eğitim sektörü için değil, yerel işletmeler, kafeler, berberler ve taksi şoförleri için de büyük bir ekonomik katkı sağlıyor" diyor. Ancak, mevcut politikalar ve vize kısıtlamaları, İngiltere'nin uluslararası öğrenciler için cazip bir destinasyon olma özelliğini koruyup koruyamayacağı konusunda endişelere neden oluyor.


Kaynak: BBC

 

“Hayal kurmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için yaşıyorum”

Hiç yorum yok

03 Mart 2025

 Besteci ve şarkıcı Melis Bilen dört yıldan bu yana Londra’da yaşıyor. “Londra’yı görür görmez bu şehre âşık oldum” diyen şarkıcıyla, hayatı ve müzik çalışmaları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.  

         


                                                                                     

Melis merhaba, Yüzmeden su balesine, danstan şarkıcılığa kadar birçok alanda çalışmaların bulunuyor. Seni kısaca tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da doğdum. Darüşşafaka Lisesi ve ardından Sabancı Üniversitesi'ni bitirdim. Müzik ve dans çocukluk hayalimdi, oldukça hiperaktif ve sanat ve spor meraklısı bir yapım vardı. İlkokul korosunda, lisede okul orkestrasında yer aldım, dans takımıyla basketbol maçlarında akrobatik şovlar yaptım.

Daha sonra yüzme ve su balesi takımıyla beraber spor ve sanat kollarımı genişlettim. Su Balesi'nde Yunus 3 yarışmasında Türkiye birinciliğim bile var. Benim için su balesi, suda dans ve müzik demekti. Dans ve müzik, suda, karada ya da havada, hiç fark etmez, en büyük tutkumdu. Aslında bu noktada şanslı bir çocuktum, enerjimi yönlendirebileceğim bu farklı dallar bana daha çocukken sunulmuştu.

Derken üniversitede bambaşka bir dal okudum; Endüstri Mühendisliği. Bunun nedeni biraz da ülkemizin garanti meslek mantığıyla bizi, doktorluk, mühendislik, hukuk vs. gibi kesin para kazanacağımız mesleklere doğru yönlendirmesiydi. Sabancı Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra kalbimdeki sahne ve sanat fırtınalarına dayanamayıp mühendisliği bir kenara bırakarak hayalimi gerçekleştirmeye karar verdim. O sıra Yetenek Sizsiniz yarışması ilk defa Türkiye'ye gelmişti. Katıldım ve yarı finallere kalarak müzik yolculuğumu başlattım. O günden beridir de 12 yıldır sahnedeyim.

Sanatçı, söz yazarı, besteci, model ve dansçı kimliklerimle yoluma devam ediyorum. Hayal kurmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için yaşıyorum.

Bugüne kadar müzikle ilgili yaptığın çalışmalardan biraz söz eder misin?

2014'te İngilizce bir bestemle İsviçre Eurovision Ulusal Seçmeleri’nde yarı finale kaldım. Bugüne kadar 200 kadar Türkçe ve İngilizce beste yaptım. Avrupa'da ve Kıbrıs'ta pek çok konser verdim ve sonunda İngiltere'ye yerleştim.

2019'da Pamuk Kalplim adli single'ımı yayınladım ve şarkının klibini İngiltere'de çok meşhur bir şatoda çektim. Bu şatoda Sherlock Holmes ve Robin Hood gibi dünyaca ünlü filmler de çekilmişti. Şarkımı çok beğenen North Manchester FM radyosu, beni konuk alarak İngilizce şarkılarımın yanı sıra bana bu Türkçe şarkımı da canlı seslendirtti.

2022 Mayıs'ta yayınladığım This is My Year şarkım BBC Radyo'da çalındı. Türkiye'de ise bu şarkımla "Yılın En İyi Besteci, Söz Yazarı ve Ses Sanatçısı Ödülü"nü aldım. Şu sıralar yeni yayınlayacağım şarkılarım çok daha heyecan verici olarak ilerliyor. Ayrıca İngiltere'deki konserlerim yaz tatilinin ardından başlıyor.

Sizi Londra’ya hangi rüzgâr attı?

Yurt dışında yaşamak benim en büyük hayallerimden biriydi. Daha önyargısız bir ortam, daha özgür davranabilmek, kadınların değerinin bilindiği, sanatı ve sanatçıyı destekleyen medeni bir düzen hayal ediyordum. Kendimi geliştirebileceğim, kendim olabileceğim, ayrıca İngilizce müzik yapıp dünyaya açılabileceğim bir yer arıyordum. Bu niyetle ciddi ciddi dünyayı gezmeye başladım. Beni en çok Los Angeles ve Amsterdam etkilemişti. Bu sırada yöntem de düşünüyordum. Derken bir gün Los Angeles'tan İstanbul'a dönerken Londra aktarmalı olan uçağımı kaçırdım ve bir gece zorunlu olarak Londra'da kalmam gerekti. İste o gün bu şehrin enerjisine vuruldum. Londra'ya âşık oldum. Döndüğümde acaba nasıl İngiltere'yle yollarım kesişir diye bir arayışa girdim. Sağ olsun, yakın bir arkadaşım Ankara Anlaşması'ndan bahsetti. Havalara uçtum. Ben de sanatçı mesleğimle Ankara Anlaşması'na başvurdum ve şükür ki dört yıldır buradayım.

Londra’daki çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz?

Londra, Manchester, Liverpool, Cheshire gibi birçok şehirde özel davetlerde sahne alıyorum. Ayrıca Londra ve Essex'te düzenli sahne aldığım mekânlar vardı. Yaz itibariyle ara verdim. Yakında tekrar başlayacağım. Yeni bir şarkım üzerinde çalışıyorum. Çok pozitif, mod yükselten, kıpır kıpır dans ettiren bir parça.

Öte yandan modellik yapmaya devam ediyorum. Cheshire'da düzenli olarak modelliğini yaptığım ve katalog çekimlerine gittiğim butikler var. Çok keyifli geçiyor. Ayrıca partnerimle beraber üç yıldır bir pırlanta dükkânı işletiyoruz. Yolunuz Cheshire"a düşerse beklerim: "Pink Diamond Tarporley".

Düzenli olarak sahne aldığınız mekânlar var mı?

Şu an için halka açık olacak iki büyük konser üzerinde çalışıyorum. Biri Londra'da, diğeri Chester'da. Dansçı ekibimle renkli koreografik şovlarımızla İngilizce ve Türkçe şarkılarımı harmanlayacağım müthiş keyifli bir şölen olacak. Bunun için oldukça heyecanlıyım. Tarihler netleştiğinde buradan herkese duyuracağım. Hepinizi şimdiden bu coşkulu geceye davet ediyorum. Takipte kalın!

 

Instagram: @melisbilenmusic

Youtube: www.youtube.com/piyannooo

Tiktok: @melisbilenmusic

Facebook - https://www.facebook.com/melisbilen

Twitter - https://twitter.com/melisbilen

Website: www.melisbilen.com

 


* Bu yazı ilk defa Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 

https://olaygazete.co.uk/video/hayal-kurmak-ve-hayallerimi-gerceklestirmek-icin-yasiyorum.html

 

İngiltere'ye uluslararası öğrenci göçünde yüzde yirmi azalma yaşandı

Hiç yorum yok

24 Şubat 2025




Ulusal İstatistik Ofisi'nin (ONS) yayınladığı 2024 yılına ait veriler, İngiltere’ye uluslararası öğrenci göçünde çarpıcı değişiklikler yaşandığını gösteriyor. Haziran 2024 itibarıyla, uzun vadeli göç kapsamında eğitimle ilişkili vizeyle gelen uluslararası göçmenlerin net sayısı 262.000 olarak kaydedildi. Bu rakam, bir önceki yılın 326.000 seviyesinden %20 oranında bir düşüş anlamına geliyor ancak hâlâ 2019 yılındaki 24.000 rakamına göre dokuz kat daha yüksek.

Vize Türlerinde Değişim

2021 yılında uygulamaya konulan Mezun Vizesi (Graduate Visa), uluslararası öğrencilerin eğitim sonrası İngiltere'de kalmalarını kolaylaştıran önemli bir araç oldu. Bu vize, lisans mezunlarına iki yıl, doktora mezunlarına ise üç yıl boyunca çalışma izni sağlıyor. Verilere göre, 2019 yılında eğitim vizesiyle gelenlerin yalnızca %9’u üç yıl içinde farklı bir vize türüne geçiş yaparken, 2021 yılında bu oran %48’e yükseldi.

Brexit ve Pandemi Sonrası Göç 

ONS, Brexit sonrası göçmen davranışlarının değiştiğine dikkat çekiyor. Pandemi sonrası dönemde özellikle Nijerya, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerden gelenlerin sayılarındaki artış dikkat çekti. Ancak, yeni politikaların etkisiyle bu gruplardaki göçmen sayılarında da belirgin bir düşüş gözlendi.

Öğrenci Göçündeki Değişim

2024 yılı verileri, bu tür vizelere yönelik politika değişikliklerinin etkilerinin tam olarak görülmesi için yeterli değil. ONS, bu değişikliklerin etkilerinin Temmuz 2024 sonrası verilerde daha net anlaşılacağını belirtiyor. Ancak, şu ana kadarki veriler uluslararası öğrenci göçünde genel bir azalmaya işaret ediyor.

Ekonomik ve Sosyal Etkiler

Uluslararası öğrenciler, yalnızca eğitim sektörü değil, aynı zamanda İngiltere ekonomisi için de büyük bir öneme sahip. Öğrenci göçündeki azalma, kampüslerdeki kültürel çeşitliliğin azalmasının yanı sıra yerel ekonomiler üzerinde de etkili olabilir. Uzmanlar, bu alandaki düşüşün sürdürülebilir bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyor.

 

 

Muhafazakâr Parti’nin önerisine karşı imza kampanyası başlatıldı

Hiç yorum yok

09 Şubat 2025

İngiltere’de Reform Partisi’nin anketlerde birinci parti olmasının ardından Muhafazakâr Parti, göçmen karşıtlarını konsolide etmek için süresiz oturuma başvuru süresini beş yıldan on yıla çıkarmayı teklif etmişti. Muhafazakâr Parti’nin bu önerisine karşı change.org üzerinden imza kampanyası başlatıldı.

 


"Adil Göçmenlik Politikaları Talep Ediyoruz: Oturma ve Vatandaşlık Bekleme Sürelerinin Uzatılmasına Hayır!" başlığıyla başlatılan kampanya, süresiz oturma izni (ILR) için bekleme süresini 10 yıla, vatandaşlık hakkı için ise 15 yıla çıkaran düzenlemeye karşı başlatıldı. Düzenlemeye karşı çıkanlar, bu sert önlemlerin göçmenlerin entegrasyonunu zorlaştıracağını, aileleri parçalayacağını ve Birleşik Krallık’ın çok kültürlü yapısına zarar vereceğini savunuyor.

Temel İnsan Hakları İhlal Ediliyor

Kampanyayı destekleyenler, önerilen değişikliklerin temel insan haklarına aykırı olduğunu vurguluyor.

Change.org üzerinden paylaşılan kampanya metninde şu hususlar vurgulanıyor:

15 yıl boyunca vatandaşlık hakkı elde edememek, göçmenlerin sosyal hayata tam anlamıyla katılımını engelleyecek. Göçmenler de bu toplumun bir parçasıdır ve eşit muamele görmelidir. Ayrıca, bekleme süresinin uzaması, aile birleşimini zorlaştıracak ve binlerce ailenin ayrılmasına neden olabilecektir. Çocukların ebeveynlerinden, eşlerin birbirlerinden kopmasına yol açacak bu düzenleme, insan hayatını zorlaştıracaktır.

Ekonomik Katkılar Görmezden Geliniyor

Birleşik Krallık ekonomisine büyük destek sağlayan göçmenler, önerilen düzenlemelerle birlikte sosyal yardımlardan yararlanma hakkını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bu durum, özellikle düşük gelirli göçmenleri daha da zor duruma sokacak. İşsizlik gibi sorunlar çözülmeden göçmenlere "net katkı sağlama" gibi şartlar koşulması, hayatlarını daha da zorlaştıracaktır. Göçmenler, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına önemli katkılar sağlamaya devam ederken, bu tür kısıtlamaların adil olmadığını belirtiyor.

Göçmenler Ne Talep Ediyor?

Kampanyayı başlatanlar, mevcut bekleme sürelerinin korunmasını talep ediyor. Mevcut kurallar gereği 5 yıl sonunda süresiz oturma izni alınabiliyor ve 1 yıl sonra vatandaşlık başvurusu yapılabiliyor. Bu düzenlemenin korunması, entegrasyon süreçlerinin sağlıklı işlemesi açısından hayati önem taşıyor. Ayrıca, göçmenlerin topluma entegrasyonunu kolaylaştıran, aile birleşimini destekleyen ve insan haklarına saygılı bir göçmenlik politikası benimsenmesi gerektiği vurgulanıyor.

Siyasi Çıkarlar İnsan Haklarının Önüne Geçmemeli

Kampanya destekçileri, siyasi çıkarların insan haklarının önüne geçmemesi gerektiğini savunuyor. Muhafazakâr Parti’nin bu önerisi, Reform Partisi’nin göçmen karşıtı söylemlerine karşı seçmen desteğini geri kazanma amacı taşıyor. Ancak, insanların hayatlarının siyasi hesaplarla tehlikeye atılması kabul edilemez bir durumdur. Göçmenler, siyasi çekişmelerin mağduru olmamalı ve adil bir şekilde muamele görmelidir.

 

Kampanyayı imzalamak için aşağıdaki linke tıklayın

https://chng.it/LFTCWyHqLz

Muhafazakâr Parti'nin süresiz oturum süresi beş yıldan on yıla çıkarılsın” önerisi tartışma yarattı

Hiç yorum yok

06 Şubat 2025

İngiltere’de Muhafazakâr Parti lideri Kemi Badenoch, göçmenlerin süresiz oturum izni almasını zorlaştıracak yeni bir göç politikası önerisini duyurdu. Buna göre, çalışma vizesiyle İngiltere'ye gelen göçmenlerin süresiz oturum izni alabilmesi için gereken süre beş yıldan on yıla çıkarılacak. Ayrıca, bu süreçte sosyal yardım veya sosyal konut talep eden göçmenler, kalıcı oturum hakkı elde edemeyecek.




Badenoch, vatandaşlık ve süresiz oturum hakkının yalnızca İngiltere'ye gerçek anlamda bağlılık gösteren göçmenlere verilmesi gerektiğini savundu. Yeni plana göre, sabıka kaydı bulunan veya kamu fonlarına bağımlı olan göçmenlerin başvuruları da reddedilecek.

İçişleri Bakanlığı’na göre, süresiz oturum izni alan kişiler 12 ay sonra İngiltere vatandaşlığına başvurabiliyor. Ancak Muhafazakâr Parti, vatandaşlık başvurusu için süresiz oturum hakkına sahip olma süresini bir yıldan beş yıla çıkarmayı öneriyor. Eğer bu değişiklik kabul edilirse, göçmenlerin İngiltere vatandaşlığına başvurabilmesi toplamda 15 yıl sürecek.

Yeni düzenlemenin, hükümetin önümüzdeki hafta parlamentoda görüşeceği Sınır Güvenliği, Sığınma ve Göçmenlik Yasası’na eklenmesi planlanıyor. Muhafazakâr Parti, önerinin 2021 yılına kadar geriye dönük olarak uygulanmasını istiyor. Ancak insan hakları savunucuları, bu düzenlemenin binlerce göçmenin haklarını kısıtlayacağını ve entegrasyonu zorlaştıracağını dile getiriyor.

Göç politikaları konusundaki sert açıklamalar, Reform UK partisinin artan popülaritesiyle bağlantılı olarak değerlendiriliyor. Bazı gözlemciler, Muhafazakâr Parti’nin göçmen karşıtı seçmenlerin desteğini kaybetmemek için bu tür açıklamalar yaptığını öne sürüyor. Yeni düzenlemeler, İngiltere’de göçmen hakları konusundaki tartışmaları daha da alevlendirecek gibi görünüyor.

 

Ukraynalı mülteciler, Birleşik Krallık'ta vize belirsizliği nedeniyle işlerini ve evlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya

Hiç yorum yok

03 Şubat 2025

Birleşik Krallık'ta yaşayan Ukraynalı mülteciler, vize uzatma sürecindeki belirsizlik nedeniyle işlerini ve barınma olanaklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Ukraynalı mülteciler, özellikle dil bariyeri ve karmaşık evrak işleri nedeniyle vize yenileme sürecinde büyük zorluklar yaşıyor.

 


Bazı mülteciler, vizelerinin yakında sona erecek olması nedeniyle kira sözleşmelerini yenileyemediklerini belirtirken, diğerleri işverenlerinin ve ev sahiplerinin hukuki yaptırımlardan korkarak onlarla çalışmayı ve kontratlarını sürdürmeyi reddettiğini dile getiriyor. Aktivistler, hükümeti vize yenileme sürecini otomatik hale getirmeye çağırıyor.

Birmingham for Ukraine grubunun yöneticisi Simone Schehtman, bu sürecin Ukraynalı aileler için büyük bir stres kaynağı haline geldiğini belirterek, "Bu otomatik olmayan sistem büyük bir karmaşaya neden oluyor. Savaştan kaçan, çocuklarıyla birlikte burada olan kadınlar çok endişeli. Avrupa Birliği ülkeleri vize uzatma süresini otomatik olarak gelecek ilkbahara kadar uzattı ama Birleşik Krallık'ta durum belirsiz," dedi.

Ukraynalıların Birleşik Krallık'taki üç yıllık kalma süresinin vatandaşlığa sayılmamasının da büyük bir hayal kırıklığı yarattığını belirten Schehtman, "Dört buçuk yıl kesinlikle geçici bir süre değil. İnsanlar burada kök saldı, çocuklar okullara başladı, burada bir hayat kurdular. Ancak sürekli belirsizlik içinde yaşamaları bekleniyor," diye ekledi.

Solihull'da mültecileri destekleyen Brama Trust'ın yöneticisi Olga Meglinskaya, pek çok Ukraynalının kira sözleşmelerini yenileyemediklerini ve evsiz kaldıklarını söyledi. "Çok sayıda mülteci bu belirsizlik nedeniyle psikolojik çöküntü yaşıyor. Savaşın yaralarını sararken, şimdi bu stres yeniden travmaya yol açıyor," dedi.

Queen’s University Belfast tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Ukraynalı mültecilerin çoğu iş bulmakta zorlanıyor. Birçok işverenin ve emlak sahibinin, güncellenmemiş vize statüsü nedeniyle Ukraynalılarla sözleşme yenilememesi, ekonomik sıkıntıları artırıyor.

Hükümet sözcüsü, "Putin’in yasadışı işgalinden bu yana 300.000’den fazla Ukraynalıya sığınma hakkı verdik. Ukrayna İzin Uzatma Programı, Ukraynalılar için 18 aylık ek kalma izni sağlayacak ve bu süreci sürekli gözden geçiriyoruz," dedi. Ancak mülteciler, belirsizliğin sona ermesi ve Birleşik Krallık'taki yaşamlarının istikrara kavuşması için acil adımlar atılmasını talep ediyor.

 

Kaynak: The Guardian

Brexit 5. yılında: ne değişti?

Hiç yorum yok

31 Ocak 2025

31 Ocak 2020'de Birleşik Krallık, Avrupa Birliği'nden (AB) resmen ayrıldı. Bu tarih, Birleşik Krallık'ın 47 yıl boyunca sürdürdüğü siyasi bağları kopardığı bir dönüm noktası oldu. BBC, Brexit’le birlikte neler değiştiğini özetleyen bir yazı yayınladı.



Brexit'in beş yıl sonrasında etkileri halen tartışma konusu olmaya devam ediyor. Hem ekonomik hem de siyasi yönden yeni değişikliklerin olası olduğu belirtilirken, AB ile ilişkilerin geleceği de belirsizliğini koruyor.

Ticarette Düşüş Gözlemlendi

Ekonomistler, Birleşik Krallık'ın 1 Ocak 2021'de AB tek pazarı ve gümrük birliğinden çıkışının ticarete olumsuz yansıdığı görüşünde. AB ile serbest ticaret anlaşması yapılmasına ve gümrük vergilerinin önlenmesine rağmen, artan evrak işlemleri ve lojistik engeller, işletmeler için ticareti zorlaştırdı. Ancak bazı ekonomistler, uzun vadede AB düzenlemelerine tabi olmamanın yapay zeka gibi belirli endüstrilerde avantaj sağlayabileceğini belirtiyor.

Göç Politikaları Değişti

Brexit kampanyasında göç ana tartışma konularından biriydi. AB serbest dolaşım hakkı sona erdi ve 2021'de yeni bir göç sistemine geçildi. AB vatandaşları ve diğer ülkelerden gelenler, Birleşik Krallık'ta çalışabilmek için çalışma vizesi almak zorunda kaldı. Bu düzenleme AB'den göçü azaltırken, sağlık ve bakım sektörlerinde büyük bir işgücü açığının ortaya çıkmasına neden oldu. Aynı zamanda, AB dışından gelen göçmen sayısında artış gözlemlendi.

Seyahat Kuralları Değişti

AB ile serbest dolaşım sona erdiği için Birleşik Krallık vatandaşları, AB sınırlarında "AB/EEA/CH" geçiş noktalarını kullanamıyor. AB'ye vizesiz seyahat 90 günle sınırlandırıldı. 2025 itibariyle, AB yeni bir Elektronik Giriş-Çıkış Sistemi (EES) uygulamasını devreye sokacak. Bu sistemin sınır geçişlerinde bekleme sürelerini artırabileceği belirtiliyor.

Hukuki ve Vergisel Bağımsızlık

Brexit'in en büyük savunucularından biri, Birleşik Krallık'ın AB yasalarına tabi olmamasıydı. Brexit sonrasında 6.900'den fazla AB yasası Birleşik Krallık hukukuna dahil edildi. Ancak, 2023 itibariyle 600 yasa iptal edildi ve 500 finans yasasının kaldırılması planlanıyor.

Ekonomik Sonuçlar Tartışılmaya Devam Ediyor

2016 referandumunda tartışma konusu olan "AB'ye gönderilen para" meselesi de halen gündemde. Brexit öncesinde Birleşik Krallık, AB bütçesine yıllık 18.3 milyar sterlin katkıda bulunuyordu. Ancak AB'den ayrılmak, bu fonların yeniden dağıtımını gerektirdi. Şimdiye kadar AB tarım destekleri ve yapısal fonlarının yerini ulusal programlar aldı.

 

Kaynak: BBC

“İngiltere’de suç oranının en düşük olduğu grup Ankara Anlaşmalılar olabilir”

Hiç yorum yok

28 Ocak 2025

 

 Bu yazıda, Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı kitabımdan hareketle görüşmecilerin gözünden Ankara Anlaşmalıları ve sahaya ilişkin gözlemlerimi paylaşıyorum.

 Tuncay Bilecen




“GARDAŞ BİZİ DE ARAŞTIRSANA”

2014 – 2015 döneminde akademisyen olarak İngiltere’ye ikinci defa geldiğimde niyetim Türkiyeli göçmenlerin siyasal katılımı üzerine bir çalışma yapmaktı. Oldukça bereketli bir dönemde gelmiştim, çünkü hem Türkiye’de hem de Birleşik Krallık’ta seçimler vardı. Bu sırada sahada sürekli görüşmeler gerçekleştiriyor, yeni yeni insanlarla tanışıyordum. Onlardan biri olan ve sonradan arkadaş olacağımız Onur kendine has üslubuyla “gardaş bizi de araştırsana” diyerek Ankara Anlaşmalılar üzerine çalışma yapmayı aklıma soktu.

YENİ GÖÇ DALGASININ ÖZELLİKLERİ

Böylece, Home Office’ten o zamana kadar anlaşma yapanların sayısını isteyerek yola koyuldum. Toplumdaki abartılı rakamlara rağmen 2015’e kadar anlaşma yapanların sayısı 5 bini geçmiyordu. Daha sonra sahada görüşmeler yaptıkça Ankara Anlaşmalıların, birinci dalga göçle gelen göçmenlerden birçok bakımdan ayrıldıklarını gördüm. Bu yeni göç dalgasıyla gelenler hem demografik, sosyo-kültürel ve sınıfsal özellikleriyle hem de göç etme sebepleri (ekonomik, politik, kültürel, eğitim, ailevi sebepler, akraba ilişkisi vs.) ve sosyal hayattaki ilişkileri (uyum süreçleri, diğer toplumlarla ve ev sahibi toplumla ilişkileri, yaşadıkları bölgeler vs.) bakımından farklılık gösteriyordu.

ANKARA ANLAŞMALILARA KÖRÜN FİL TARİFİYLE BAKMAK

Körün fil tarifi örneğinde olduğu gibi toplum olarak meselelere durduğumuz yerden bakmayı seviyoruz. Ankara Anlaşmalılar meselesinde de aynı bakış açısına sahada çok sık rastlıyorum. Hal böyle olunca devreye çeşitli önyargılar giriyor. Çok duyduğumuz; “Ankara Anlaşmalılar var ya, bunların alayı aslında cemaatçi”, “Ankara Anlaşmalılar çok zenginler hepsi Richmond’da oturuyor” örneklerinde olduğu gibi. Oysa anlaşma yapanlar arasında Türkiye’nin politik ikliminden kaçanlar olduğu gibi kariyerinde yeni bir sayfa açanlar da var ya da en uygun göç yolu olduğu için zincir göçün devamı olarak hemşerilerinin veya ailesinin yanına gelmek isteyenler de var.


                                                    

RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?

TÜİK verilerine göre; 2016’da 69.326, 2017’de 113.326, 2018’de 136.740’ı, 2019’da ise 84.863 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yurtdışına göç etmiş. Bu göçlerin önemli güzergâhlarından biri de Ankara Anlaşması nedeniyle İngiltere. Sadece 2019’da anlaşmaya başvuranların sayısı 12 binden fazla. Göç edenlerin yaş dağılımlarına baktığımızda ise yüzde elliden fazlasının 20-39 yaş aralığında olduğunu görüyoruz. Bu yaş dağılımı aslında dünyadaki ortalama göç etme yaş aralığından farklı değil. Ankara Anlaşmalılarla ilgili bir başka hususu da ekleyelim, göç son yıllarda gittikçe “aile göçü” görünümü kazanıyor. Yine de başvuru yapanların üçte ikisi erkek ki bu da dünya göç parametreleriyle örtüşen bir veri.

ANKARA ANLAŞMALILAR NASIL ALGILANIYOR?

Yaklaşık iki hafta önce Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara – Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı bir kitap yayımladım. Bu kitabın odağında başlığından da anlaşılacağı gibi Birleşik Krallık’ta yaşayan Türkiyeli göçmenler yer alıyor. Görüşmeler sırasında sorduğum “Türkiyeli toplum dışarıdan nasıl görünüyor” sorusuna verilen yanıtlardan Ankara Anlaşmalıların nasıl algılandığı az çok görülebilir.

 “Açık söyleyeyim, son iki yıldır bir değişim var. Buranın göç geçmişinde köyden, tarımdan kopmuş gelmiş olanlar vardı. Şimdi ise beyin göçü var. Seksenlerdeki göç ile şimdiki göç farklı, özellikleri de farklı. Kent hayatını yaşamış insanlar şimdi geliyorlar. Eğitim daha yüksek. Gelip burada kafe barlarda çalışıyorlar ama mecburlar. Çünkü başka bir ilişkileri yok. Nasıl bir etki yaptı diye düşünecek olursam yeni gelenler, pozitif ve negatif yönlerinin olacağını düşünüyorum. Buraya bir nitelik katıyorlar bir kere bu pozitif yönü. Ancak bunu yaparken de eziliyorlar, sömürülüyorlar bu da negatif yönü. Hayat mücadelesi kısmını çok ağır yaşıyorlar.”  

 

SINIF DÜŞMEK

Türkiye’de beyaz yakalı olup da Birleşik Krallık’ta hizmet sektöründe ucuz işgücü olarak çalışmak birçok görüşmeci tarafından dile getirilen, Ankara Anlaşmalıların çoğu için alışılageldik bir örnektir. Bir görüşmeciye göre, ilk dönemlerde iyimser bir ruh halinde olan göçmenler zamanla acı gerçeklerle karşılaşmaktadır.

“Benim gözlemim, bu insanlar ilk üç ay ütopyayı yaşıyorlar. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyorlar. Ondan sonraki üç dört aylık süre boyunca gerçekle yüzleşiyorlar. Bu sefer nereden para kazanabiliriz? derdi başlıyor. Bu sefer üniversite mezunu, doktora yapan, çok iyi yerlerde çalışan insanlar restoranlarda, off licencelarda çalışmaya başlıyor. Para gelirse nereden gelirse gelsin yani benim tanıdığım vardı, adam Türkiye’deki bir bankada iyi derecede bir yöneticiyken en son patates soyuyordu restoranda. Gelir gideri karşılamak zorunda.”

 

SUÇ ORANI EN DÜŞÜK GRUPLARDAN BİRİ Mİ?

Yukarıda Ankara Anlaşmalılara ilişkin yazılanlar alandaki gözlemlere ve yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Elbette bu, her Ankara Anlaşmalının zorluk yaşadığı veya etnik ekonomi içinde sömürüldüğü manasına gelmemektedir. Uyum sürecini son derece hızlı atlatan, dil yeterliliği ve profesyonel bir işi olduğu için bu tür zorluklar yaşamayan birçok Ankara Anlaşmalı da bulunmaktadır.

Son yıllarda Ankara Anlaşması yapanlarda Londra dışında yaşama konusunda bir eğilim bulunmaktadır. Bunda Londra’nın pahalı bir şehir olmasının önemli bir payı bulunmaktadır. Birleşik Krallık’ın çeşitli şehir ve kasabalarına yayılan Ankara Anlaşmalılar, ıssız kasabalarda gördüğümüz dönerci aile ya da kafe shop işleten Türkiyeli göçmen profili dışında yeni bir Türkiyeli göçmen kategorisi oluşturmaktadır. 

Yazının başlığını bir gözlem olarak ifade ederek yazıyı sonlandırayım. Sahada gözlemlediğim kadarıyla Ankara Anlaşmalılar vizelerine bir halel gelmesin diye o kadar dertleniyorlar ki bu temkinlilik hali onlarda kurallara kayıtsız şartsız uyma yönünde bir temayül oluşturuyor. Elimde bu konuya ilişkin bir data yok, ama Ankara Anlaşmalılar İngiltere’de suç oranı en düşük gruplardan biri olabilir.


                                                   



Birleşik Krallık'a göç edenlerin sayısı azalıyor mu?

Hiç yorum yok

27 Ocak 2025

The Office for National Statistics (ONS) göçe ilişkin güncel istatistikleri yayınladı. Buna göre, Haziran 2024 itibariyle bir önceki yıla göre % 20’lik (175 bin kişi) düşüşle  Birleşik Krallık’a 728.000 kişi geldi.  

 


Kaynak: BBC


ONS’ye göre ilgili dönemde gelen 1,2 milyon kişiden 479.000 kişinin Birleşik Krallık'tan ayrıldığını tahmin ediliyor.

Haziran 2024'e kadar olan 12 ayda Birleşik Krallık'ta yaşamaya gelen 1,2 milyon kişinin % 5'i (58.000) zaten Britanya vatandaşıydı.

% 10'u (116.000) AB vatandaşı veya Norveç, İzlanda, Lihtenştayn ve İsviçre'dendi.

Yaklaşık % 86'sı ise (1,0 milyon) AB dışındaki ülkelerden gelenlerden oluşuyordu.
Bunların da % 82'si (845.000) çalışma yaşında, (16-64 yaş arası) % 17'si (179.000) çocuk (16 yaşın altında), % 8'i (84.000) sığınma talebinde bulundu
.

Hintli göçmenler (116.000) bu bir yıllık bu süre boyunca gelen AB dışındaki göçmenler arasındaki en büyük grubu oluşturuyor.

İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre, ilgili dönemde 432.225 öğrenci vizesi verildi. Bu da önceki 12 aylık döneme göre % 13’lük bir azalmaya tekabül ediyor.

ASGARİ GELİR GARANTİSİ ARTTI

Birleşik Krallık'ta çalışmak isteyen çoğu kişinin hala puan tabanlı sistem (PBS) aracılığıyla vize başvurusunda bulunması gerekiyor. Ancak yeni yürürlüğe giren kurallar uyarınca 11 Nisan 2024'ten beri daha yüksek maaşlı bir iş teklifi sunmaları gerekiyor.

Başvuru sahiplerinin yıllık en az 38.700 £ kazanmaları gerekiyor. Bu da önceki kuralda yer alan yıllık gelir (26.200 £) garantisine göre neredeyse %50'lik bir artışa tekabül ediyor.

Yeni kuralları açıklayan o zamanki İçişleri Bakanı James Cleverly, 2022'de Birleşik Krallık'a gelmeye hak kazanmış 300.000 kişinin artık hak kazanmayacağını iddia etmişti.

AİLE BİRLEŞİMİNE BAŞVURANLARIN SAYISI ARTTI

İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Haziran 2024'te sona eren yılda 84.403 aile birleşimi vizesi verildi; bu, önceki 12 aylık döneme göre %12'lik bir artış anlamına geliyor.

Aile birleşimi vizesine aşağıdaki gruplar başvurabilir:
* Eşiniz veya partneriniz
* Nişanlınız veya evlilik öncesi sivil partner adayınız
* Çocuğunuz
* Ebeveyniniz
* Size uzun süreli bakım sağlayacak akrabanız
Aile irleşimi vizesinden yararlanmak için ayrıca iyi derecede İngilizce bildiğinizi göstermeniz  ve Birleşik Krallık'ta birlikte yaşayacağınız kişinin minimum gelir eşiğini karşılaması gerekir.


Bu, başlangıçta önceki 18.600 £ rakamından keskin bir artışla 38.700 £'a yükseltilecekti. Ancak yeni kuralların aileleri ayırma riskini taşıdığına dair uyarılardan sonra, önceki hükümet yeni minimumu 29.000 £ olarak düşürdü. Daha önce aile birleşimi vizesini yapan bir çiftin yeni gelir eşiğini karşılaması gerekmez.

İçişleri Bakanlığı istatistikleri, Haziran 2024'e kadar olan 12 ayda Birleşik Krallık'ta sağlık ve sosyal hizmetlerde çalışmak üzere gelen kişilere 89.095 vize verildiğini gösterdi. Bu, önceki 12 aya göre % 26'lık bir düşüşe tekabül ediyor.


© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan