Birleşik Krallık’ta barınma krizi derinleşirken, sığınmacılar bu sorunun adeta merkezine yerleştiriliyor.
İngiltere'de Business Secretary Jonathan Reynolds, sığınmacı
sisteminin konut arzı üzerindeki baskısının toplumda ciddi hayal kırıklığı
yarattığını kabul etti. Ancak bu açıklama, çözüm yerine göçmenlerin hedef
gösterilmesini meşrulaştırmakla eleştiriliyor.
Başbakan Sir Keir Starmer, geçtiğimiz günlerde
Meclis’in Komite Toplantısı’nda, birçok yerel yönetimde geçici barınma için
kullanılabilecek çok sayıda konut olduğunu dile getirdi. Ancak bu sözleri,
Muhafazakâr Parti'den tepkiyle karşılandı. Yeni gölge konut bakanı Sir James
Cleverly, Starmer’ın açıklamalarının, konut almak isteyen vatandaşların
öfkesini daha da artırdığını savundu. Gözlemcilere göre bu söylemler,
İngiltere’deki barınma krizini siyasi bir silaha dönüştürerek, sığınmacıları
günah keçisi ilan eden tehlikeli bir dilin yaygınlaşmasına neden oluyor.
Yerel yönetimlerden gelen veriler, krizin gerçek
boyutunu gözler önüne seriyor. Barınma Komitesi Başkanı Florence Eshalomi,
belediyelerin konut sağlama kapasitesinin çöküş noktasına geldiğini ve sadece
2023-2024 döneminde geçici konutlara 2,3 milyar sterlin harcandığını açıkladı.
Aynı dönemde geçici konutlarda barınan kişi sayısı %11 artış gösterdi.
Eshalomi, İçişleri Bakanlığı ile yerel yönetimlerin aynı sınırlı konut
kaynakları için rekabet etmesini “anlamsız ve zararlı” bulduğunu belirtti.
Mart 2025 itibarıyla 32.345 kişi hâlen otellerde
barındırılıyor. Hükümet, otel kullanımını azaltmaya çalıştığını ve sığınmacı
aileleri daha uygun konutlara yönlendirdiğini söylüyor. Ancak sığınmacıların
çoğu, başvuruları sonuçlanana kadar çalışamadıkları için ekonomik olarak
tamamen devlete bağımlı hâle geliyorlar. Süreçlerin yavaş işlemesi, onları
yıllarca belirsizlik içinde yaşamaya mahkûm ediyor.
Uzmanlar, yaşanan konut krizinin yapısal nedenleri
olduğunu, ancak göçmenlerin siyasi tartışmalarda sürekli sorun kaynağı olarak
sunulmasının sosyal uyumu zedelediğini vurguluyor. Göçmen karşıtı söylemlerin
artması, çözümden çok kutuplaşmayı derinleştiriyor. Gerçek çözüm ise daha fazla
sosyal konut üretimi, daha hızlı ve adil sığınma süreçleri ve siyasi malzeme
hâline getirilmeyen insani bir göç politikası ile mümkün olabilir.
Kaynak: BBC