Showing posts with label Göçmenlerin Gündemi. Show all posts
Showing posts with label Göçmenlerin Gündemi. Show all posts

İngiltere – Fransa “göçmenlerin geri kabul anlaşması” insan hakları açısından tartışma yaratıyor

No comments

11 July 2025

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa ile varılan göçmen iade anlaşmasını "çığır açıcı" olarak nitelendirdi. Ancak insan hakları savunucuları ve göçmen hakları örgütleri, bu pilot uygulamanın temel hak ve özgürlükler açısından endişe verici boyutlara ulaşabileceğini belirtiyor.



Anlaşmaya göre, İngiliz güvenlik güçleri, her hafta Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçen 50 kişiyi gözaltına alarak Fransa’ya geri gönderecek. Bu kişilerin biyometrik verileri kaydedilecek ve tekrar İngiltere’ye geçmeleri halinde yeniden iade edilecekler. İngiliz hükümeti, Fransa'nın "güvenli bir ülke" olduğunu belirterek insan hakları temelli itirazların başarılı olma ihtimalini düşük görüyor. Ancak bu yaklaşım, mülteci hukukunun temel ilkeleriyle çelişebilecek bir uygulamaya işaret ediyor.

Yenilik olarak sunulan "güvenli ve yasal başvuru yolu" ise çevrimiçi başvuru sistemiyle işletilecek. Göçmenler bu platform üzerinden güvenlik kontrollerine tabi tutulup vize başvurusu yaparak İngiltere’ye yasal yollardan giriş yapabilecek. Ancak sistemin ne zaman tam olarak işler hâle geleceği, kimlerin bu haktan yararlanabileceği ve başvuru sürecinin ne kadar şeffaf olacağı henüz belirsiz.

Uzmanlara göre, anlaşma göçmen kaçakçılarına karşı verilen mücadelede sembolik bir adım olabilir. Haftada 50 kişinin iadesi, deniz yoluyla gelen göçmenlerin yalnızca küçük bir kısmını kapsıyor. Ayrıca anlaşmanın Fransa içinde ve diğer Avrupa ülkelerinde nasıl karşılanacağı da henüz net değil. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, uygulamanın başlaması için diğer AB ülkelerinin onayının da önemli olduğunu vurguladı.

Göçmen hakları savunucuları, bu tür politikaların insan kaçakçılığıyla mücadelede etkili olamayacağını, aksine göçmenlerin daha tehlikeli rotalara yönelmesine sebep olabileceğini belirtiyor. İngiltere ve Fransa’nın, sınır güvenliğine odaklanmak yerine, mültecilerin neden kaçtığına dair yapısal sorunlara eğilmesi ve uluslararası koruma yükümlülüklerini gözetmesi gerektiği vurgulanıyor. Anlaşma, geçmişte defalarca reddedilmiş bir öneriyi hayata geçirirken, göçmenlerin insan hakları perspektifinden korunup korunmadığı sorusunu da yeniden gündeme taşıyor.

 Kaynak: The Guardian

“Hepimiz Göçmeniz” Etkinliği 12 Temmuz’da Goldsmiths, University of London’da

No comments

05 July 2025

New Vic Borderlines ve Migrant Futures Institute tarafından organize edilen “We Are All Migrants – Hepimiz Göçmeniz” başlıklı etkinlik, 12 Temmuz, Cumartesi günü  Goldsmiths, University of London'da gerçekleştirilecek. 







Etkinlik kapsamında 12 Temmuz, Cumartesi günü saat 13.00 ile 16.00 arasında Richard Hoggart Binası’nda halka açık atölyeler düzenlenecek. Atölyeler, katılımcıların kendi göç hikâyelerini paylaşmalarına ve farklı kökenlerden gelen insanlarla ortak noktalar bulmalarına olanak tanıyacak. Etkinlik ücretsiz olsa da sınırlı kontenjan nedeniyle kayıt yaptırmak gerekiyor.

Günün akşamında ise saat 19.00’da George Wood Tiyatrosu’nda “Londoner” adlı tiyatro oyunu sahnelenecek. 16 yaş üzeri izleyicilere hitap eden tek kişilik bu performans, Fatma adlı bir kadının Türkiye-Suriye sınırındaki küçük bir Kürt köyünden başlayıp, Kıbrıs üzerinden Londra’ya uzanan göç yolculuğunu etkileyici bir dille anlatıyor. Londra TV’nin sempatik sunucusu Fatma Yüksel’in daha önce Türkçe olarak Londralı olarak sergilediği tek kişilik oyun etkinlik kapsamında bu defa İngilizce olarak sahnelenecek.

We Are All Migrants  etkinliği göçün sadece ekonomik ya da politik değil, aynı zamanda psikolojik ve kültürel bir deneyim olduğunu vurgularken, bireylerin kendi hikâyelerini paylaşarak ortak bir toplumsal bellek oluşturmasını hedefliyor. Organizasyon ekibi, “Herkesin bir göç geçmişi vardır – ister kendi yolculuğu, ister ailesinden gelen miras” diyerek tüm toplumu bu anlamlı buluşmaya davet ediyor.

Etkinliğin biletleri, Eventbrite üzerinden temin edilebilir.

 

Trump’un hayalindeki göçmen gözaltı merkezi: “Alligator Alcatraz”

No comments

03 July 2025

ABD Başkanı Donald Trump, Florida Everglades bölgesinde inşa edilen ve “Alligator Alcatraz” adı verilen yeni göçmen gözaltı merkezini ziyaret etti. Tesiste 3.000 kadar göçmenin tutulması planlanıyor. Ancak, insan hakları savunucuları ve çevreciler, bu adımın hem göçmenlerin temel haklarını tehdit ettiğini hem de doğaya geri dönülemez zararlar verebileceğini söylüyor.




Trump, tesiste “en tehlikeli göçmenlerin” tutulacağını belirterek, çevredeki timsahlar, yılanlar ve bataklıkların kaçışı imkânsız hale getireceğini söyledi. Göçmen hakları savunucuları, göçmenleri kriminalize eden ve insan onurunu zedeleyen bu zihniyeti eleştirerek insanların doğal yırtıcılardan medet umularak caydırılmasının insan haklarına aykırı olduğunu savunuyor.

Tesiste, göçmenlerin hızla sınır dışı edilmesini sağlamak amacıyla Florida Ulusal Muhafızları’na bağlı askeri hukukçuların “göçmen yargıcı” olarak yetkilendirileceği belirtiliyor. Ancak uzmanlar, bu uygulamanın adil yargılanma ve hukuki temsil haklarını zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu tür hızlandırılmış süreçlerin göçmenlerin bireysel durumlarını yeterince değerlendirmeden sınır dışı edilmesine yol açabileceğini vurguluyor.

Çevreciler ise Everglades gibi hassas bir ekosisteme bu tür devasa yapıların inşa edilmesinin, milyonlarca dolarlık çevre restorasyon çabalarını boşa çıkarabileceğini belirtiyor. Yerel halk ve çevreci örgütler, geçici olarak planlanan bu gözaltı merkezinin kalıcı hale geleceğinden ve çevredeki doğal yaşamın geri dönüşü olmayan şekilde zarar göreceğinden endişe ediyor. 


KAYNAK: BBC

Trump göçmenlerin üzerine Ulusal Muhafız Birimi'ni gönderdi

No comments

08 June 2025

Cuma ve Cumartesi günü federal görevliler ile protestocular arasında yaşanan çatışmaların ardından, Ulusal Muhafız birlikleri Los Angeles’a ulaştı. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Trump’ın asker çağırma kararının yalnızca “gerilimi artıracağını” söyledi. Savunma yetkilileri CBS News’e, gerginlik tırmanırsa aktif görevdeki deniz piyadelerinin de çağrılabileceğini, yüzlercesinin konuşlanma hazırlığına başladığını söyledi.



Görsel: ChatGPT

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, dün gece Paramount'ta yaşanan çatışmaların ardından Ulusal Muhafızların Los Angeles’a "hukuk ve düzeni sağlamak" amacıyla gönderildiğini vurguladı.

BBC’nin ABD’deki ortağı CBS News’e konuşan Noem, Ulusal Muhafız birliklerinin şehirdeki bir federal binada araçlarıyla birlikte görülmesine rağmen, tam olarak nereye konuşlandırılacaklarını belirtmekten kaçındı.

“Onlar başkanın talimatıyla oradalar; amaçları barışı sağlamak ve insanların protesto edebilmesine olanak tanımak,” dedi. “Barışı sağlamak için özel becerilerini kullanabilirler.”

Donald Trump’ın, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un yetkisini aşarak Ulusal Muhafızları göndermesine ilişkin olarak ise Noem, Trump’ın bunu Demokrat Valiyle süregelen anlaşmazlığı nedeniyle yaptığını ima ederek, “Newsom kötü kararlar aldığını defalarca kanıtladı,” dedi.

“Bu yüzden başkan, Vali Newsom’un aklı başına gelmesini beklemek yerine bu toplumun güvenliğini tercih etti,” ifadelerini kullandı.

Los Angeles’ta geçtiğimiz hafta sonu yapılan federal göçmen gözaltı operasyonları, kentte yoğun protestolara neden oldu. Göçmen hakları savunucuları, hukuki ikilemler yaşayan kişilerin haksız şekilde gözaltına alındığını ve bazılarının yasal statüye sahip olmasına rağmen zarar gördüğünü vurgulayarak, “İnsanlık onuruna saygı duyulmalı” çağrısı yaptı.

Göçmen hakları savunucuları, yasal yollarla ABD'de yaşayan ancak göçmenlik uygulamaları nedeniyle gözaltına alınan kişilerin durumunun derinlemesine incelenmesini talep etti. Los Angeles İlçe Göçmen Hakları Koalisyonu’ndan bir yetkili, bazı kişilerin temel haklardan mahrum bırakıldığını ve süreçte hukuki danışmanlık desteğine erişemediklerini belirterek, “Adil süreç ve hukuki savunma, göçmen haklarının merkezidir” dedi .

Kentteki bu gerilim, göçmen haklarının korunması, hukuki süreçlere erişim ve devletin zor kullanımının sınırlarının yeniden tartışılacağı bir dönemi başlattı. Ulusal Muhafız’ın yasal statüye sahip göçmenleri bile kapsayacak şekilde devreye sokulması, hukuk çevrelerinde “anayasal haklara müdahale” olarak değerlendiriliyor.



İngiltere’de net göç rakamları yarı yarıya düştü

No comments

31 May 2025

Birleşik Krallık’ta 2024 yılında net göç, bir önceki yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya azalarak 431.000’e geriledi. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), bu keskin düşüşün arkasında “özellikle öğrencilerin aile üyeleri olmak üzere, çalışmak ve eğitim amacıyla gelenlerin sayısındaki azalma” olduğunu açıkladı. 2023’teki net göç 800.000’in üzerindeyken, son rakamlar hükümet politikalarının ve pandeminin gecikmiş etkilerinin göç dengelerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdi. 



Muhafazakar Politikaların Etkisi 

ONS analizine göre, düşüşün temel nedeni, eski Muhafazakar hükümetin 2023 sonunda getirdiği kısıtlamalar. Bakım işçilerinin ve öğrencilerin ailelerini ülkeye getirmesini yasaklayan düzenlemeler, özellikle “öğrenci dependant” kategorisinde 100.000 kişilik bir azalmaya yol açtı. Ayrıca, AB dışından gelen çalışanların sayısı 100.000, bu kişilerin aile üyeleri ise 80.000 azaldı. Muhafazakar siyasetçiler, düşüşteki paylarını vurgularken, pandemi takip eden dönemde uluslararası hareketliliğin normalleşmesinin de etkili olduğu belirtiliyor. 

Labour Hükümeti İçin “Memnuniyet Verici” Ama Yol Uzun

Geçen yılki seçim kampanyasında göçü azaltma sözü veren Labour hükümeti, bu düşüşü “önemli ve memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanı Yvette Cooper, “Beyaz Kitap’ta net göçü daha da düşürmek için radikal reformlar önerdik” açıklamasını yaptı.

Zorunlu Geri Gönderimler Artıyor Ancak AB Engeli Devam Ediyor

Göçmen politikalarındaki sıkılaşma, zorunlu geri dönüşlerde de kendini gösterdi. Son bir yılda 30.000 kişi (başarısız sığınmacılar, suçlular ve vizesizler) ülkeden çıkarılırken, zorla geri gönderimler pandemi öncesine kıyasla %20 artışla 7.000’i aştı. Labour’ın 1.000 ek personel istihdam etmesi, bu artışta etkili oldu. Ancak AB ile varılan Brexit anlaşması sonrası geri dönüş protokolünün olmaması, Fransa’ya iadeleri imkansız kılıyor. Küçük botlarla gelen 38.000 kişiden  2.240’ı geri gönderildi.  

Afganlar En Büyük Grup, Sığınma Başvurularında Artış

İltica başvurularında Afganlar (%16) başı çekerken, Mart 2025’e kadar 109.343 kişi sığınma talebinde bulundu. Bu, bir önceki yıla göre %17’lik bir artış anlamına geliyor. Başvuruların üçte biri küçük botlarla, diğer üçte biri ise vizeyle gelenlerden oluşuyor. 

Sonuç: Rakamlar Düşüyor Ama Siyasi Tartışma Bitmiyor

Net göçteki düşüş, hükümetlerin politikalarının istatistiklere yansıdığını gösteriyor. Ancak sığınmacı akını ve AB ile yaşanan geri dönüş sorunu, göç meselesinin hâlâ İngiltere’nin gündeminde üst sıralarda yer alacağının işareti. Labour’ın “radikal reform” vaadiyle Reform partisine kayan seçmenleri geri kazanma manevraları ne kadar ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. 


ABD’de göçmen öğrencilerin hakları tehlikede

No comments

28 May 2025

ABD yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik vize süreçlerinde sertleştirmeye gitti. Başkan Donald Trump’ın talimatıyla, ABD büyükelçiliklerinde öğrenci vizesi için yeni randevuların verilmesi durdurulurken, sosyal medya incelemelerinin kapsamı da genişletilecek. Bu gelişme, göçmen öğrencilerin haklarında ciddi bir gerilemeyi ve küresel eğitimde belirsizliği beraberinde getiriyor.



Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan resmi bir talimata göre, öğrenci ve değişim programı vizeleri için sosyal medya hesaplarının daha kapsamlı şekilde inceleneceği bildirildi. Vize görüşmesi için daha önce randevu alanlar işlemlerine devam edebilecek; ancak yeni randevular, ikinci bir talimata kadar askıya alındı. Bu uygulamanın, özellikle Çin’den ve diğer ülkelerden gelen yüzbinlerce öğrenciyi etkilemesi bekleniyor.

Çin hükümeti, ABD’yi uluslararası öğrencilerin meşru haklarını korumaya davet ederken, Amerikan üniversiteleri de bu karar karşısında kaygılarını dile getirdi. Çünkü birçok üniversite, uluslararası öğrencilerin ödediği yüksek öğrenim ücretleri sayesinde mali sürdürülebilirliğini sağlıyor. Harvard gibi önde gelen kurumlar, bu tür kısıtlamaların sadece akademiyi değil, ABD’nin bilimsel ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini savunuyor.

Trump yönetimi ise bu adımları, antisemitizmle mücadele ve ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Özellikle kampüslerdeki Filistin yanlısı protestoların antisemitik eylemlere dönüştüğünü öne süren Beyaz Saray, bazı üniversiteleri federal fonlardan mahrum bıraktı, bazı öğrencilere yönelik sınır dışı işlemleri başlattı. Ancak bu uygulamalardan bazıları mahkemeler tarafından geçici olarak durdurulmuş durumda.

Eleştirmenler, sosyal medya taramasının genişletilmesini ifade özgürlüğüne açık bir müdahale olarak değerlendiriyor. ABD Anayasası'nın Birinci Ek Maddesi ile güvence altına alınan bu özgürlüğün, göçmen öğrencilere uygulanacak dijital incelemelerle ihlal edileceği endişesi dile getiriliyor.

ABD’nin uluslararası öğrencilere kapılarını kısmen kapatması, yalnızca bireysel hak ihlallerine değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ekonomik alanda geri dönüşü zor bir boşluğa yol açabilir. Eğitim yoluyla küresel işbirliği ve barışın teşviki hedeflenirken, bu tarz politikaların göçmen haklarını gölgelemesi uluslararası kamuoyunun da tepkisini çekmeye devam ediyor.

Kaynak: BBC


Avrupa Konseyi Lideri: "Göçmen Hakları, AİHM’in Tarafsızlığı İle Doğrudan Bağlantılı"

No comments

25 May 2025

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić, İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) göçmen haklarına ilişkin kararlarının siyasi tartışmalara kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı. 25 Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada Burić, özellikle sığınmacıların geri gönderilmesi yasağı ve insani koşullar gibi konularda AİHM’in belirleyici rolünün altını çizdi.




Göçmen Krizi ve AİHM’in Kritik Kararları

Son yıllarda artan göçmen hareketleri, Avrupa’da pek çok ülkenin sınır politikalarını sertleştirmesine neden oldu. AİHM ise, göçmenlerin insan hakları ihlallerine karşı son çare mekanizması olarak devreye giriyor. Örneğin, Yunanistan’daki aşırı kalabalık mülteci kampları veya Polonya-Belarus sınırındaki geri gönderme iddiaları gibi davalarda mahkeme, ulusal hükümetleri uyarıcı kararlar aldı. Ancak bazı ülkelerin bu kararları "iç işlerine müdahale" olarak yorumlaması, AİHM’in otoritesini zedeliyor.

Burić’ten Çarpıcı Uyarı: "Hukuk, Sınır Politikalarının Önünde Olmalı"

Strazburg’daki bir insan hakları panelinde konuşan Burić, “AİHM’in göçmenlerin yaşam hakkı, işkence yasağı ve aile birliği gibi temel haklara dair kararları, siyasi kaygılarla görmezden gelinemez” dedi. Özellikle Macaristan ve İtalya’nın son dönemde sığınmacıları geri gönderme politikalarının mahkeme tarafından defalarca ihlal olarak nitelendirildiğini hatırlatan Burić, “Göç, bir insan hakları meselesidir ve çözümü uluslararası hukukla uyumlu olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Sivil Toplum: "AİHM Kararları Uygulanmazsa Kriz Derinleşir"

Uluslararası Af Örgütü ve Mülteci Hakları Merkezi gibi kuruluşlar, Burić’in çağrısını destekleyerek, AİHM’in göçmenler lehine aldığı kararların uygulanmamasının insani krizi büyüteceği uyarısında bulundu. Örgütlerin hazırladığı raporlarda, Yunan adalarındaki kamplarda çocukların kötü muamele gördüğüne dair AİHM kararlarının hâlâ hayata geçirilmediği öne sürüldü.

Çözüm Önerisi: Diyalog ve Hukuk İş Birliği

Burić, göçmen hakları konusunda yaşanan gerilimlerin aşılması için üye devletlerle daha etkin bir iş birliği çağrısı yaptı. “AİHM, devletlerin egemenlik haklarını kısıtlamak için değil, insan onurunu korumak için var” diyen Burić, yargıçların göçmen davalarında siyasi baskılardan uzak hareket etmesinin şart olduğunu vurguladı.

Sonuç: İnsan Hakları ile Sınır Güvenliği Arasındaki Denge

Uzmanlar, Avrupa’nın göçmen krizi karşısında sınır kontrollerini artırma ihtiyacı ile AİHM’in insan hakları garantileri arasında denge kurmakta zorlandığına dikkat çekiyor. Burić’in uyarılarına rağmen, bazı hükümetlerin mahkeme kararlarını uygulamama ısrarının devam etmesi halinde, hem göçmenlerin hakları hem de Avrupa’nın hukuk birliği risk altında kalabilir. İnsan hakları savunucuları, “Göçmenler siyasi malzeme değil, hakları olan bireylerdir” diyerek acil adım talep ediyor.


Kaynak: The Guardian


İşçi Partisi’nin içinden Reform Partisi çıktı: İşçi Partisi, Reform Partisi’ne kaçan seçmenleri geri kazanmak için göçmenlik koşullarını zorlaştırıyor

No comments

11 May 2025

İşçi Partisi, yerel seçimlerde yaşadığı hezimeti örtbas etmek ve göçmen karşıtlığıyla bilinen Reform Partisi’ne kaptırdığı seçmenleri geri kazanmak için göçmenlik koşullarını daha da zorlaştıran uygulamaları hayata geçirmeye hazırlanıyor.

 




İngiltere İçişleri Bakanı Yvette Cooper, ülkenin net göç rakamlarını düşürmek için yeni bir plan paketini önümüzdeki hafta açıklamaya hazırlanıyor. Resmi verilere göre, geçen yıl net göç 728.000 olarak kaydedilirken, Haziran 2023’te bu sayı 906.000 ile rekor seviyeye ulaşmıştı.

İSTİHDAMDA ÖNCELİK YEREL KAYNAKLAR OLACAK

Belgede, işverenlerin yurtdışından çalışan getirebilmek için öncelikle Birleşik Krallık’ın işgücüne yatırım yaptığını kanıtlaması gerekeceği belirtiliyor. Özellikle bilişim ve telekomünikasyon sektörlerini hedefleyen bu madde, İşçi Partisi’nin uzun süredir vaat ettiği bir adım. Cooper, Göç Danışma Komitesi’nin uluslararası işe alımlara aşırı bağımlılık yaşayan sektörleri tespit etmesini sağlamayı hedeflediklerini vurgulamıştı. 

Vize Kısıtlamaları ve Sıkı Denetimler 

Planlar kapsamında, vize başvurularında İngiltere’de kalıp sığınma talebinde bulunma olasılığı yüksek ülke vatandaşlarına yönelik kısıtlamalar öngörülüyor. Pakistan, Nijerya ve Sri Lanka gibi ülkelerden gelen öğrenci ve çalışan adayları, daha katı sorgulama ve arka plan kontrolüne tabi tutulacak. İçişleri Bakanlığı, bu üç ülkenin vizeyle girdikten sonra sığınma başvurusu yapanların ana kaynağı olduğunu açıklamıştı. 

Kalıcı İkamet Süresi Uzayabilir 

Mevcut kurallara göre, İngiltere’de beş yıl çalışan ve yaşayan göçmenler kalıcı ikamet (süresiz oturum) başvurusu yapabiliyor. Ancak yeni düzenlemeyle bu sürenin bazı göçmenler için on yıla kadar uzatılması gündemde. Bu değişikliğin, göçmenlerin ülkeye entegrasyonunu derinleştirmeyi amaçladığı ifade ediliyor. 

DİL YETERLİLİK ŞARTI ZORLAŞTIRILIYOR 

Yapılacak düzenlemede göçmenler için İngilizce dil yeterlilik şartlarının sıkılaştırılması da yer alabilir. Ancak çalışma vizesi başvurularında A-Level seviyesinde İngilizce zorunluluğu getirileceği iddiaları resmi makamlarca yalanlandı. Ayrıca, 9 Nisan’dan itibaren yürürlükte olan yeni kurala göre, bakım sektöründeki işverenlerin yurtdışından çalışan alabilmek için önce İngiltere’deki işgücü piyasasından eleman aradığını kanıtlaması gerekiyor. 


Kaynak: BBC

https://petition.parliament.uk/petitions/727360


Keep the 5-Year ILR pathway for existing Skilled Worker visa holders

Do not apply the proposed 10-year ILR rule to existing Skilled Worker visa holders. Keep the 5-year ILR route for those already in the UK on this visa. Apply any changes only to new applicants from the date of implementation.

More details

Many skilled visa holders moved to the UK for better opportunities and in return have contributed to the UK economy, paid taxes, and supported critical sectors like health, care, and engineering. We think that changing ILR rules mid-journey is unfair and causes stress for families. Apply the 10-year rule only to future Skilled Worker entrants, not those already building a life here under the current system.

Sign this petition

1,784 signatures

Show on a mapthe geographical breakdown of signatures by constituency

10,000

At 10,000 signatures...

At 10,000 signatures, government will respond to this petition

At 100,000 signatures...

At 100,000 signatures, this petition will be considered for debate in Parliament

Share this petition



 



Göçmen karşıtı Reform Partisi yerel seçimlerden zaferle çıktı

No comments

02 May 2025

İngiltere’nin bazı bölgelerinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde, Nigel Farage liderliğindeki Reform Partisi önemli bir başarı kazandı. Northumberland yerel meclisinde 23 sandalye elde eden parti, ilk kez bu düzeyde temsil gücüne ulaştı. Muhafazakâr Parti 26, İşçi Partisi ise sadece 8 sandalye kazanırken, bağımsızlar ve diğer partiler geride kaldı.




 

İngiltere'de 23 şehirde yerel seçim, 1 bölgede ise ara seçim yapıldı.  İktidardaki Labour Parti,  Runcorn and Helsby bölgesindeki bir milletvekilini sadece 6 oy farkla Reform Partisi'ne kaptırdı.

 “SIĞINMACILAR Otelde değİl çadırda kalsın”

Reform Partisi’nin Greater Lincolnshire belediye başkanı seçilen Andrea Jenkyns, zafer konuşmasında göçmen politikalarına sert eleştiriler yöneltti: "Yumuşak politikalarla yönetilen Birleşik Krallık dönemi sona erdi. İltica başvurusunda bulunanlar lüks otellerde değil, Fransa’daki gibi çadırlarda kalmalı." Jenkyns, Trump’ın söyleminden esinlenerek partisinin "ülkeyi görkemli geçmişine döndüreceğini" ve Nigel Farage’ın bir gün başbakan olacağını savundu.

Farage: "Artık Ana Muhalefet Bİzİz"
Reform lideri Nigel Farage, Runcorn’daki zaferin ardından yaptığı açıklamada, "Muhafazakar Parti’yi geride bırakarak ana muhalefet olduk" iddiasında bulundu. İşçi Partisi’nin geleneksel kalelerinde bile etkili olduklarını vurgulayan Farage, "Artık hem Muhafazakarlara hem de İşçi Partisi’ne eşit düzeyde tehdit oluşturuyoruz" dedi. Göçmen karşıtı politikaların seçmenlerden destek gördüğünü belirten Farage, "İngiltere’nin kontrolünü yeniden ele alacağız" mesajı verdi.

İşçi Partisİ’nde Şok: "Lİderlİk Değişimi Gerekebİlİr"
Reform’un yükselişi, İşçi Partisi’nde şok etkisi yarattı. Northumberland’da sandalye sayısını 17’den 8’e düşüren parti yetkilileri, "Seçmenlerin tepkisini ciddiye almalıyız" açıklaması yaptı. Kabine üyesi Peter Kyle, "Muhafazakar seçmenin çöküşü şaşırtıcı, ancak Reform ile ittifak tartışmaları da oy kaybettirdi" ifadelerini kullandı.

Yeşİller: "Hükümet Zenginlerİ Vergilendirmelİ"
Yeşiller Partisi, yerel seçimlerde rekor sayıda temsilci kazanırken, eş lider Adrian Ramsay, İşçi Partisi’ni "Reform’a taviz vermekle" eleştirdi. Ramsay, "Sağlık hizmetleri ve sosyal konutlar için servet vergisi şart. Hükümet, çalışanların sorunlarına odaklanmalı" çağrısı yaptı. Öte yandan, Liberal Demokratlar’ın da bazı bölgelerde güçlenmesi bekleniyor.

Sonuçlar, İngiltere’de siyasetinde göçmen karşıtı politikaların yeniden gündeme geleceğini gösteriyor. 


Kaynak: BBC

Avrupa'ya düzensiz göç yüzde 30 azaldı ama?!

No comments

16 April 2025

 Avrupa Birliği (AB) sınırlarına yönelik düzensiz göç geçişleri, 2025 yılının ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30 azaldı. Ancak bu düşüş, insan hakları örgütleri tarafından AB’nin Libya ve Tunus gibi ülkelerdeki hak ihlallerine göz yumarak uyguladığı caydırıcı politikaların bir sonucu olarak yorumlanıyor. AB, benzer bir politikayı Afgan ve Suriyeli göçmenleri ülkede tutmak kaydıyla  iktidarın otoriterleşmesine göz yumarak Türkiye  için de uyguluyor.  

 


Veriler Ne Gösteriyor?
AB sınır koruma ajansı Frontex’in açıklamasına göre, düzensiz göçmen akımlarında en belirgin düşüş (yüzde 64) Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ ve Kuzey Makedonya güzergâhında kaydedildi. İngiltere’ye geçişlerde ise yalnızca yüzde 4’lük bir azalma görüldü.

İnsan Hakları Gözlemevi’nden (HRW) Judith Sunderland, 2024’teki yüzde 38’lik düşüşle devam eden bu eğilimin, “AB’nin sınırları kapatma stratejisinin insanları daha tehlikeli rotalara zorladığını” vurguladı.

İnsani Bedel: Ölümler ve İhlaller Devam Ediyor
Örgütler, azalan sayıların arkasında büyük bir insani maliyet olduğuna dikkat çekiyor. Sunderland, “Bu istatistikler, Akdeniz’de boğulanların, Belarus-Polonya sınırında geri itilenlerin veya çöllerde mahsur kalanların hikâyelerini gizliyor” ifadelerini kullandı. AB’nin Libya ve Tunus’la yaptığı anlaşmalar, işkence, cinsel şiddet ve keyfi gözaltıların belgelendiği kamplarda mültecilerin tutulmasına yol açıyor.

AB’nin ‘İş Birlikleri’ Suçlama Konusu
Avrupa Anayasal ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR), Akdeniz’deki mültecilere yönelik muamele nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikâyette bulundu. ECCHR Hukuk Danışmanı Allison West, “Resmi rakamlar azalmış olsa da Libya ve Tunus’taki insanlık dışı koşullar, AB desteğiyle sürüyor” dedi. Batı, AB’nin “korumadan çok kontrolü önceleyen” politikalarının insan hakları ihlallerini kaçınılmaz kıldığını belirtti.

Ölümler Artıyor, Çocuklar Hedefte
Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Kuzey Afrika’dan hareket eden teknelerin durdurulmasının geçişleri azalttığını ancak ölümlerin sürdüğünü açıkladı. 2025’in ilk çeyreğinde en az 555 kişi hayatını kaybetti. UNICEF ise son 10 yılda 3.500 çocuğun Akdeniz’de öldüğünü veya kaybolduğunu duyurdu. IOM, “Düzensiz göç yerine güvenli kanallar oluşturulmalı” çağrısı yaptı.

Sonuç: İstatistikler Gerçeği Yansıtmıyor
Uzmanlar, AB’nin göçü durdurmak için insan hakları ihlallerine ortak olmasını kınarken, rakamların gerçeği tam olarak yansıtmadığını vurguluyor: Daha az “resmi” varış, daha çok gizlenen acı anlamına geliyor.

 

Kaynak: The Guardian

 

Göçmenler olmazsa Avrupa’yı büyük bir nüfus krizi bekliyor

No comments

12 April 2025

Avrupa Birliği (AB) genelinde aşırı sağ partilerin yükselişi ve göçmen karşıtı politikalar, kıtanın demografik geleceğini tehdit ediyor. 2024 seçimlerinde aşırı sağ partilerin kazandığı başarılar, göçmen karşıtı söylemlerin siyasi gündemi şekillendirdiğini gösteriyor. Ancak uzmanlar, göçmenleri dışlayan politikaların Avrupa'nın nüfus krizini daha da derinleştireceği konusunda uyarıyor. 

 


AB'nin resmî istatistik kurumu Eurostat'ın tahminlerine göre, mevcut eğilimler devam ederse AB nüfusu 2100 yılına kadar %6 azalarak 447 milyondan 419 milyona düşecek. Ancak göçmenlerin tamamen dışlandığı bir senaryoda bu düşüş çok daha sert olacak. Eurostat, göçmenlerin olmadığı bir durumda AB nüfusunun 295 milyona kadar gerileyebileceğini öngörüyor. Bu, kıtanın nüfusunun üçte birinden fazlasının kaybedilmesi anlamına geliyor. 

Göçmenler Olmadan İş Gücü ve Ekonomi Tehlikeye Giriyor 

Göçmen karşıtı politikaların yükseldiği İtalya, Fransa ve Almanya gibi ülkeler, göçmenlerin tamamen dışlandığı bir senaryoda ciddi nüfus kayıpları yaşayacak. Örneğin yapılan nüfus projeksiyonlarına göre; İtalya'nın nüfusu 2100 yılına kadar yarıya inebilirken, Almanya'nın nüfusu 83 milyondan 53 milyona düşebilir. Fransa'da ise nüfus 68 milyondan 59 milyona gerileyebilir. Bu durum, iş gücünün azalması ve yaşlı nüfusun artması nedeniyle ekonomik büyümeyi yavaşlatacak ve emeklilik ile sağlık harcamalarını artıracak. 

Avrupa'nın yaşlanan nüfusu, özellikle sağlık ve sosyal hizmetler sektöründe göçmenlere olan ihtiyacı artırıyor. Birçok AB ülkesinde doktor ve hemşire açığının göçmenler tarafından kapatıldığı biliniyor. Uzmanlar, göçmenlerin iş gücüne katılımının artırılmasının, yaşlanan toplumun ihtiyaçlarını karşılamada kritik bir rol oynayacağını vurguluyor. 

Göçmenlerin Katkısı: Camini Köyü Örneği 

İtalya'nın güneyindeki Camini köyü, göçmenlerin nüfus azalmasına karşı bir çözüm olabileceğini gösteren umut verici bir örnek sunuyor. 20. yüzyılın sonlarında genç nüfusun göç etmesiyle neredeyse terk edilme noktasına gelen köy, mültecilerin yeniden yerleştirilmesi projesi sayesinde yeniden hayat buldu. Bugün, 50 mültecinin kalıcı olarak yerleştiği Camini'nin nüfusu 350'ye ulaştı. Köydeki okulun yeniden açılması da projenin sembolik başarılarından biri oldu. 

Camini projesinin kooperatif başkanı Rosario Zurzolo, "Köy yavaş yavaş ölüyordu. Evler, içinde yaşayan olmadığı için yıkılıyordu" diyerek projenin önemini vurguluyor. Köydeki mülteciler, yalnızca nüfusu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni iş alanları ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesine de katkı sağlıyor. 

Göçmenlerin Ekonomiye Entegrasyonu Kritik Öneme Sahip 

Uzmanlar, göçmenlerin Avrupa'nın demografik sorunlarını tek başına çözemeyeceğini, ancak bu sorunların hafifletilmesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Göçmenlerin iş gücüne etkin bir şekilde entegre edilmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve vergi reformları gibi diğer önlemlerle birlikte, göçmenlerin katkısı daha anlamlı hale gelebilir. 

LSE’den Profesör Alan Manning, "Göçmenlerin iş bulması ve çalışması kritik öneme sahip. Aksi takdirde, göçmenlerin sosyal yardıma ihtiyaç duyması durumunda bu, sorunu daha da kötüleştirebilir" diyor. 

Göçmenler Avrupa'nın Geleceği İçin Hayati Öneme Sahip 

Avrupa'nın nüfus krizi, göçmenlerin katkısı olmadan çözülemeyecek kadar derin. Göçmen karşıtı politikaların kısa vadeli siyasi kazanımlar sağlasa da, uzun vadede ekonomik ve sosyal maliyetleri ağır olacak. Camini örneği, göçmenlerin yalnızca nüfusu artırmakla kalmayıp, toplumları yeniden canlandırabileceğini gösteriyor. Avrupa'nın geleceği, göçmenlerin entegrasyonunu sağlayacak akılcı politikaların hayata geçirilmesine bağlı.

 

Kaynak: The Guardian

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan