Hüseyin Mirza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hüseyin Mirza etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DIŞ MİHRAKLAR SÖYLEMİ ENKAZ ALTINDA KALDI

Hiç yorum yok

24 Şubat 2023

Son 20 yıldır politikacılar halkı kendi taraflarına çekmek için her seferinde dış düşman klişesine sığındılar. Ancak deprem felaketi bu klişeyi yerle bir etti.

 


                                                                                                Hüseyin Mirza Karagöz

Önce o klasik slogan ile başlayalım:

 “TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR”

Deprem felaketi sonrası 100 ülke Türkiye’ye yardım etti ve 10 binden fazla kişi arama-kurtarma faaliyetlerine katılıp depremzedeleri kurtarmaya çalıştı. Bu yalnızca devletlerin yaptıkları yardımlardı.

Peki ya yardım kuruluşları, yerel dernekler ve bireysel olarak uzatılan eller?

Maddi destek vermek için evlerde kek, baklava ve kurabiye yapıp caddelerde satanlar…

Türkiye sınırları dışında bütün bunlar yaşanırken, bu sloganı diyenlerin ülküsü de o deprem enkazın altında kaldı.

Huylu huyundan vazgeçmez misali, uzatılan eller için ne yapıldı?

"AYIP EDİYORUZ"

Enkazlardan yüzlerce canı kurtarmak için koşup gelen o ekiplerin bir kısmı bir süre sonra güvenlik riski olduğunu belirterek ülkeden erken ayrıldılar. Bazı fanatik sosyal medya hesapları, oturdukları konforlu koltuklarından bu ekiplere yönelik “ajan” suçlaması yaptılar.

Konuyla ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ithamlar için “iftira” dedi. Çavuşoğlu "Bunların dönüşü ile ilgili dezenformasyon yapılıyor. Ayıp ediyoruz" dedi. Bu açıklama çok önemli, çünkü Cumhur ittifakın sürekli bu dilde besleniyordu.

Bu ırkçı-milliyetçi-şoven fanatikler yardımların “insani” yönünü görüp uzatılan ellere daha kibar yaklaşsalardı belki de enkaz altında çok daha insan hayatı kurtarılırdı.

Eee ne dedik; huylu huyundan vazgeçmez, çünkü bu sloganı kullanan dil, kendileri dışında herkesi düşman gözüyle görüyor. Dışişleri Bakanı dahil, fabrika ayarlarına dönmeleri uzun sürmez.

DEĞİL KARDEŞİM DEĞİL!

Tasada, kederde uzatılan eller düşman değiller!

“ANCAK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR”

Deprem felaketinden sonra hükûmet çağrı yapınca, maddi ve manevi yardım elini uzatan ve ekipman gönderenler yine “gavurlar” oldu.

Hepimiz biliyoruz ki zengin Körfez Ülkeleri, çıkarları olmayan bir şey için parmaklarını oynatmazlar, ki öyle de oldu. Bunu bir kez daha ispatladılar.

DEĞİL KARDEŞİM DEĞİL!

Tasada, kederde uzatılan eller, gavur değil, insanlık elleridir!

 "BİR GECE ANSIZIN GELİRİZ”

Her sıkıştığında taraftarların gazını almak için Yunanistan'a karşı “Bir gece ansızın geliriz” diye haykıran zehirli dile karşılık depremde yardıma İLK koşan ülke Yunanistan oldu. Hem de ekibin başında bizzat yetkili bakan ile Adana'ya indiler ve hemen olay yerlerine koştular. Yunan gazeteleri acıyı o kadar içlerinde hissettiler ki, Ta Nea gazetesi "Acı çekerken hepimiz Türk’üz" manşeti ile çıktı ve televizyonlar programlarına deprem görüntülerine eşlik eden yanık Karadeniz türküleri ile başladılar.

 "Bir gece ansızın geliriz" tehditleri yapanlar, bir baktılar ki ansızın o "düşman eli” enkaz altında can kurtarıyor.

Bu slogan sahipleri bundan sonra bu sloganı kullanmaktan vazgeçerler mi?

Tahmin etmiyorum

Eee ne de olsa bu da para (oy ediyor). Taraftarı bol bir slogan daha. Oy demek mevki-makam demektir.

DİŞ BİLEYEN İSVEÇ’TEN YARDIM ELİ ÇABUK GELDİ

İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili olarak sürekli yeni taleplerde bulunarak Stockholm’e diş gösteren, diğer taraftan Helsinki’ye göz kırpan Erdoğan bu ülkelerde elindeki NATO kartı nedeniyle muhatap alınıyordu.

Ama depremden hemen sonra İsveç hükümeti, önce 7 milyon SEK (2'si Suriye için), sonra yapılan ihtiyaç değerlendirmelerinde ayrıca 30 milyon SEK daha yardımda bulundu. Depremden sonra 45 kişilik arama-kurtarma ekibi bölgeye gönderildi. İsveç AB dönem başkanı olarak AB kurumlarını hemen harekete geçirip mart ayı içinde Brüksel’de bir bağış konferansı planlanıyor.

Teşekkürler Killian

İSVEÇ'İN KÖPEĞİ KİLLIAN BİLE DOSTMUŞ BE….

Depremden sonra 45 kişilik arama-kurtarma ekibi ile Türkiye’ye giden köpeklerden biri de “Killian”dı. “Hassas burunlu” Golden Retriever cinsi Killian göçük altında 18 Anteplinin canlı çıkarılmasını sağladı ve Killian İsveç’e yorgun, ama memnun olarak döndü.

Kimi fanatikler yabancı arama-kurtarma ekiplerine ajan suçlamalarında bulundu, ama sağ olsunlar Killian’a ödül verenler dahi oldu. Hatta, Killian ve sahibi itfaiye eri Kiril Hristov Stokholm büyükelçiliğini ziyaret etti. Büyükelçi Can Tezel Killian’i kapıda bizzat karşıladı. 



Özet olarak, tasada, kederde ve acıda uzatılan eller, gavur elleri değil, insanlık elleridir!

“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyenler ve “Ancak Müslümanlar kardeştir” diyenler enkaz altında kaldı.

Bizi parçalamaya çalışan “dış mihraklar ve dış düşmanlar” sloganları da çöktü ve o enkazlara gömüldü.

Diş bilediğimiz İsveç, tasada, kederde meğer dostumuzmuş

İsveç’in köpeği Killian bile dostmuş be… 

Selam, sevgi ve saygı ile

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere

Hoşça kalın, dostça kalın

Rusya'nın tehdidine karşı İsveç NATO'ya girecek mi?

Hiç yorum yok

23 Ocak 2022

Rusya'nın, Ukrayna'yı işgal ederek Kuzey Karadeniz sahil şeridindeki kontrol alanını genişletme planı ve Baltık Denizi'ndeki güç gösterileri, uzun zamandır Baltık ülkelerini tedirgin ediyor.  Bu durumdan son derece rahatsız olan İsveç'in NATO üyeliği yeniden gündemde. Bu yazımda, Rusya tehdidi ve NATO üyeliği konusunda İsveç parlamentosundaki partilerin tutumunu siz Bisikletli Gazete okuyucuları için özetleyeceğim.

 


Hüseyin Mirza Karagöz

hmkaragoz@hotmail.com

 

RUS TEHDİDİNE KARŞI PATRİOT VE ROBOT ALIMI

İsveç, Rus tehdidi karşısında tedbir almak amacıyla son yıllarda orduya eskisinden çok fazla bütçe ayırdı. Hava savunma sistemini güçlendirmek için patriot füzelerini ve robotları ordu envanterine katmaya başladı. Bunlardan dört tanesi 2021 yılı içinde kuruldu.  Aralık ayının ortalarında da tatbikat yapılarak bu füzelerin denemesi yapıldı. Füzelerin tamamı en geç 2025'te teslim edilecek. Sadece bunlar için ayrılan bütçe yaklaşık 30 milyar SEK tutarında.

Bir savaş durumunda, ordu ve hükümetin yanı sıra belediyelerin ve bölge meclislerinin de buna hazırlıklı olması gerektiği konusunda tartışmalar sürüyor. Geçen hafta, özellikle de korunma önceliği olan Nükleer Enerji Santralleri üzerinde ve Stockholm semalarında kim tarafından uçurulduğu bilinmeyen dronlar görüldü. Bu da söz konusu tartışmaları alevlendirdi. 

RUS GEMİLERİ BALTIK DENİZİNDE 

Rusya, geçen yıldan bu yana Ukrayna sınırına asker yığarak Ukrayna’yı rahatsız ediyor. Bu durumda NATO da Rusya’yı frenlemek için Ukrayna’nın yanında durduğunu hissettiriyor ve haliyle Karadeniz’de Rusların daha fazla kıyı kontrol etmesini önlemeye çalışıyor. Çünkü NATO'nun da uzun yıllara dayanan Karadeniz’i bir "NATO DENİZİ" yapma planı var.

Rusya'dan temsilciler hafta içi ABD, NATO ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) temsilcilerle üç ayrı toplantıda bir araya geldiler. Diğer taraftan Rusya, Baltık Deniz'indeki varlığını da zaman zaman gösteriyor. Geçen haftanın sonunda, üç Rus çıkarma gemisi Baltık Denizi bölgesine girerken gözlemlendi. İsveç Hava Kuvvetleri de dahil olmak üzere birçok ülkenin savunma kuvvetleri gemileri takip etti. İsveç, ayrıca denizdeki en büyük adası olan Gotland’a aniden asker ve teçhizat taşıdı. Ordu sözcüsü, geçen hafta başı Rus çıkarma gemilerinin Baltık Denizi'ni terk etmeye başladığını açıkladı.

 



İSVEÇ GÜVENLİK POLİTİKASI VE NATO İLİŞKİLERİ

İsveç'in güvenlik politikası İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana birçok kez değişti.

- 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra da İsveç, tarafsız bir politika izlemeyi seçti. Savaş olması durumunda tarafsız davranacağını deklare etti.

- 1992 yılında soğuk savaş bitince Avrupa’daki koşullar da değişti.

- 1995 yılında İsveç AB’ye üye olunca güvenlik politikasından değişiklik yaptı, ama “askeri ittifak özgürlüğüne” bir kez daha vurgu yaparak, bir savaş olması durumunda askeri olarak tarafsızlığını devam edeceğini ilan etti

- 2002 yılında tarafsızlığı belirtilmekle beraber, güvenlik ve askeri işbirliği politikası daha da genişletilerek “askeri ittifak ve işbirliği özgürlüğü” ve “AB topluluğu içinde ve diğer ülkelerle işbirliği içinde” olduğu vurgulandı. 

- 2009 yılında “güvenlikte dayanışma politikası” vurgusu yapıldı ve meclis “bir üye devlet veya bir İskandinav ülkesi, bir felaket veya saldırıdan etkilenirse İsveç'in pasif durmayacağı" ifade edildi. 

- 2020 yılında meclisteki çoğunluk, hükûmetin NATO-Finlandiya modeli gibi bir çalışma başlatmasını gündeme getirdi. Şu ana kadar hükûmet böyle bir çalışma başlatmadı. Bunun yerine, 2002 yılında kararlaştırdığı ve başlattığı ilişkilerin o şekilde devam etmesinden yana oldu. Zaten 2018 yılında Norveç’te yapılan en büyük NATO tatbikatı için askerlerin ve teçhizatın taşınması esnasında İsveç topraklarının kullanımına izin vermişti. 

Bu bağlamda İsveç Başbakanı NATO Genel sekreteri ile geçen hafta bir görüşme gerçekleştirdi. Başbakan Andersson, toplantıdan sonra Twitter hesabında "Avrupa güvenlik düzenini korumanın ve İsveç ile NATO arasındaki ortaklığı derinleştirmenin önemi konusundaki görüşmemiz için NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e teşekkür ederim" dedi.

Stoltenberg de Twitter hesabında "İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile Rusya'nın Ukrayna ve çevresindeki askeri yapısını ve Avrupa güvenliğini konuştuğumuz güzel bir sohbet oldu. İsveç, saygın bir NATO ortağıdır ve tüm ülkelerin kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkını destekliyoruz” yazarak toplantıdaki memnuniyetini dile getirdi

NATO ÜYELİĞİ KONUSUNDA MECLİSTEKİ PARTİLERİN GÖRÜŞÜ

İsveç’in NATO’ya üyeliği çok uzun zamandır, özellikle sağ partilerin çok sık gündeme getirdiği bir konu. 

Peki, İsveç'in NATO üyeliği konusunda meclisteki partiler ne düşünüyorlar?

 -Sosyal Demokrat İşçi Partisi (S), Hayır

İsveç'in NATO'ya katılmasını istemiyor, ancak parti, İsveç'in NATO tarafından düzenlenen barışı koruma operasyonlarına ve NATO'nun NATO Mukabele Gücü (NRF) gibi çeşitli tatbikat konseptlerine katılımından yana. Başbakan Magdalena Andersson da NATO ile ortaklığı derinleştirmek istediğini belirtti.

 -Muhafazakârlar (M), Evet

Ülkenin güvenliğini güçlendirmek ve İsveç'in güvenliğini etkileyen kararlar alınırken masaya oturmasına izin verilmesi için bir NATO üyesi olmasını istiyor. Ayrıca, "İsveç'in üyelik başvurusu için kapıyı açık tuttuğunu gösteren" bir NATO üyeliği sunmasını istiyor.

 -Sol Parti V), Hayır

İsveç'in NATO üyeliğine hayır diyor. Parti, İsveç'in güvenlik ve savunma politikasının dış etki olmaksızın kararlaştırılmasını istiyor ve üyeliğin yeniden silahlanmaya yol açacağına ve İsveç'in bu sayede dış dünyada kötüleşen güvenlik sorununun bir parçası olacağına inanıyor. 

 -Merkez Sağ Partisi C), Evet

İsveç'in NATO'ya katılmasını istiyor. "İsveç, katılıp katılmayacağımıza kendisi karar verir, ancak üyelik konusunda Finlandiya ile işbirliği için çaba gösterir. Merkez Parti, İsveç'in güvenlik politikası çizgisinde bir NATO seçeneği belirtmesini de istiyor."

 -Hristiyan Demokratlar (KD), Evet

İsveç'in NATO'ya ait olduğuna inanıyor ve Batı dünyası için ittifakın barış, güvenlik ve askeri kapasitenin ana garantörü olduğuna inanıyor.

"Sınırlarımızın ve çıkarlarımızın askeri bir güç tarafından tehdit edildiği bir durumda güvenliğimizi kendi başımıza sağlayamayız. Güvenlik başkalarıyla birlikte inşa edilmelidir ve Avrupa'da demokrasi ve bağımsızlığı korumak için hem AB hem de NATO gereklidir."

-Yeşiller Partisi (MP), Hayır

İsveç'in tarafsız kalmaya devam etmesini istiyor. Partiye göre bu, diyalog fırsatlarını artırıyor. İsveç bir barış komisyoncusu olarak hareket ederse rahatlamaya katkıda bulunur. 

-Liberaller L), Evet

NATO üyeliği konusunda olumlu bakmaya devam ediyor.

"20 yılı aşkın bir süredir Liberaller, İsveç'in NATO'ya üyeliği için savaşıyor. Liberallere göre NATO, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana özgür Avrupa'yı savunuyor ve diğer üyeleriyle birlikte barış ve özgürlüğü sağlıyor. Bugün güvenlik ittifaklarla mümkündür. İsveç kendisini dış dünyadan ne izole etmeli ne de izole edilmeli.”

-İsveç Demokratları (SD), (şartlı) Evet

Irkçı SD, İsveç'in referandum yapmadan önce NATO'ya katılmasını istemiyor. Öte yandan parti, Finlandiya'dakine benzer bir sözde NATO üyeliği görmek istiyor. Parti programında;

“Yakın çevremizdeki güvenliğin aniden bozulması durumunda İsveç'in NATO üyeliğine başvurma fırsatını elinde bulundurduğu anlamına gelir. Bu aynı zamanda İsveç'in güvenlik politikasını Finlandiya ile uyumlu hale getirmesi anlamına geliyor ve bu da ülkeler arasında artan savunma işbirliği için olumlu ", diye yazıyor.

Özet olarak, şu anki meclis aritmetiğinde dört sağcı parti evet diyor ve ırkçı partinin referandum şartı koşuyor. NATO üyeliği için meclis çoğunluğu var, ancak Sol parti, Yeşiller ve Sosyal Demokrat hükümeti hayır demeye devam ediyor.

Bir sonraki makalede görüşmek üzere


İyi pazarlar...

 

İsveç’te başbakanın evinde gerçekte ne oldu?

Hiç yorum yok

10 Ocak 2022

İsveç'te Başbakan'ın evinde tam olarak ne oldu? Oda TV’nin yazdığı gibi polis Başbakan'ın evine baskın mı yaptı? ya da Duvar gazetesinin yazdığı gibi İsveç'te polis aradığı kaçak göçmeni başbakanın evinde mi buldu? Bu olayı siz Bisikletli Gazete okurları için özetlemeye çalışacağım.

Hüseyin Mirza Karagöz

hmkaragoz@hotmail.com





TAM OLARAK NE OLDU?

Devlet televizyonu SVT’nin Expressen gazetesini referans alarak geçtiği haberde (https://www.svt.se/nyheter/inrikes/statsministern-anlitade-stadfirma-utan-kollektivavtal) olay şöyle başladı:

Magdalena Andersson, başbakan olmadan önce yani kendi özel evinde kalırken evinin temizliği için özel bir temizlik firmasıyla anlaşmıştı. Andersson’un evini bu temizlik firmasının çalışanları temizliyordu.

Andersson başbakan seçildiğinde 18 Aralık günü başbakanlık konutuna taşındı ve boşalttığı evini temizlemeleri için yine aynı firmayı aradı. 21 Aralık günü temizlik firması çalışanları temizlik için eve gittiler. Eve girerken alarmı yanlış tuşladıkları için alarm çaldı ve haliyle olay yerine polis geldi. Polis içeridekilerin kim olduklarını öğrenmek için kimlik bilgilerini sordu. Böylece ilgili temizlik firmasında Nikaragualı 25 yaşındaki temizlik işçisi kadının yasa dışı olarak çalıştığı tespit edildi.

Bu kişi Gazete Duvar’ın yazdığı gibi polisin fellik fellik aradığı kaçak göçmen değildi. Kadının oturumu yoktu, çünkü kadın İsveç'e ilticasının Mart 2020'de reddedilmesiyle ülkede kaçak olarak yaşamaya başladı.



BAŞBAKAN TEMİZLİK FİRMASINI SUÇLADI

Olay sonrası başbakan, temizlik firması tarafından aldatıldığını belirterek, hizmet aldığı temizlik firmasına çok sert tepki gösterdi ve bu firmayla tüm ilişkilerini kestiğini duyurdu. Andersson, "temizlik hizmeti alırken de her şeyin kurallara göre olmasına dikkat ediyorum. Bu tür sahtekâr firmalar tarafından kandırılmamak ve hilelerle mücadele için daha sıkı kanunlar çıkarmamız gerekiyor" dedi.

Olay bundan ibarettir. “Polis başbakanın evini bastı” veya “polis başbakanın evinde kaçak bir kişi yakaladı” şeklinde sansasyonel başlık atmak olayı çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Alarm sinyali çalmasaydı, bu durum ortaya çıkmayacaktı ve kaçak olarak çalışan temizlikçi kadın da diğer çalışanlar gibi temizliğini yapıp evden ayrılacaktı.

 

Avrupa Birliği'nde 2021'in önemli olayları

Hiç yorum yok

09 Ocak 2022

Siz Bisikletli Gazete okurlarına 2021 yılında Avrupa Birliği’nin (AB) gündeminde yer alan olayları ve AB dönem başkanlığını devralan Fransa'yı bekleyen sıcak gündemi özetleyeceğim.




Hüseyin Mirza Karagöz

hmkaragoz@hotmail.com

 

AB’nin gündeminde, 1 Ocak 2021’de Portekiz’in Almanya’dan alıp 1 Temmuz günü Slovenya’ya devrettiği başkanlık döneminde birçok önemli başlık yer aldı. Bunların başında demokrasi ve insan haklarına ilişkin konular geliyordu.

MACARİSTAN VE POLONYA ÜZERİNDEKİ ARTAN AB BASKISI

Macaristan ve Polonya’daki popülist yönetimler üzerindeki AB baskısı arttı. Çünkü bu iki ülkedeki yönetimler daha fazla otoriterliğe yöneldiler. Bu yüzdendir ki uzmanlar demokrasi sıralamasında en çok kaybedenin Macaristan ve Polonya olduğu görüşünde hemfikirler. Bu iki ülkenin AB Komisyonunda almaları gereken mali yardım donduruldu. Ayrıca mahkemede birçok cezai yaptırım ile de karşılaştılar.

Haziran ayındaki fırtınalı AB zirvesinde ilk kez Macar lider Viktor Orbán'dan birlikten ayrılması istendi. Dönem başkanı Hollanda Başbakanı Mark Rutte, "Bana göre Avrupa Birliği'nde yerleri yok yok" dedi. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise AB’nin tutumuna ilişkin "AB, Varşova'nın başına silah dayayarak taleplerini dayatıyor" ifadelerini kullandı. Macaristan ve Polonya’daki otoriterleşme eğilimlerinin bir başka sonucu da AB’nin bu iki ülkeyle uğraşmaktan Türkiye’de odaklanamaması oldu. Böylece AB Türkiye’ye insan hakları ihlalleri konusunda yeterli baskıyı yapamadı.


AB'DEN RUSYA VE ÇİN'E YENİ YAPTIRIMLAR

AB ayrıca muhalefet liderlerini hapse attığı için Rusya'ya, uçak kaçırma suçundan Beyaz Rusya'ya, ülkedeki Müslüman azınlığa yönelik hak ihlallerinden dolayı Çin’e yaptırımlar uyguladı.
Rusya, AB’nin gündeminden bir türlü düşmüyor. Daha önce Çek Cumhuriyeti, 2014’te ülkedeki bir mühimmat deposundaki patlamada parmakları olduğu nedeniyle 140 Rus diplomatı sınır dışı etmişti. Bu yıl da Rus birliklerinin Ukrayna sınırında yoğunlaşması ve Vladimir Putin'in tehditkâr açıklamaları yüzünden gerilim devam etti. Bu konu 2022 yılının da en sıcak gündemlerinden biri olacağa benziyor.
Çin, AB üyesi Litvanya'yı tehdit ederek ülke ile diplomatik ilişkilerini kopardı, İsveçli politikacılar bile Çin rejiminin doğrudan baskısına maruz kaldı. Bu duruma Avrupa Parlamentosu, AB-Çin yatırım anlaşmasının onayını dondurmak için Tayvan'a yaklaşarak yanıt verdi.

ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA BELİRSİZLİK

Bir diğer konu da İsveç için benzersiz olan ve sonuçları henüz net olmayan asgari ücret sorununu AB bünyesinde ele alınmasıydı. Bu konu, bir yandan İsveç’te ücretler ve çalışma koşulları üzerinde büyük bir etkiye sahip olan sendikaların ve işverenlerin gelecekteki konumunu diğer taraftan ise bu tartışmalar üzerinden AB üyeliğine ilişkin yurttaşlar ve politikacıların tutumlarını belirleyecek.

İKLİM POLİTİKASI SIKILAŞTIRILDI

AB bakanları ve Avrupa Parlamentosu, AB'nin CO2 emisyonlarını 2030 yılına kadar %40'tan %55'e düşürme hedefi konusunda anlaştılar. Komisyon, iklim sorunlarıyla ilgili önemli bir yasal düzenleme hazırladı.

PANDEMİ DEVAM ETTİ

2021 boyunca pandemi gündemin ilk sırasındaki yerini korudu. Korona virüs ve çeşitli mutasyonları nedeniyle yapılan kısıtlamalar Avrupa insanını rahatsız etmeye devam etti. Bu arada AB ülkelerinde aşılamanın aynı seviyede ilerlemediğini hatırlatalım. Bazı ülkelerde aşılama %80'in üzerindeyken, bazılarında ise bu orana ulaşılamadı bile.

AB İÇİN 2022’NİN ÖNEMLİ BAŞLIKLARI

1 Ocak’tan itibaren Fransa AB dönem başkanlığını devraldı. Bakalım AB, Viktor Orbán'ı ve Mateusz Morawieck’yi demokrasi ve insan hakları ihlalleri konusunda izaha mı getirecek yoksa bu iki ülkedeki muhalefet birleşerek otoriter yönetimlerden kurtulacak mı? Gelen haberlere göre Macaristan muhalefeti birleşme yönünde adımlar atıyor.

Bunun yanı sıra, Vladimir Putin’in Ukrayna’ya saldırma planları ve Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yaptığı zulüm konusunda nasıl bir politika izlenecek, bunu zaman gösterecek. 2020 Dünya Raporu’nda, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Genel Direktörü Kenneth Roth, Çin hükümetinin, insan haklarının savunulması için kurulmuş küresel sisteme yönelik yoğun bir saldırı yürüttüğünü belirtti.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

İyi pazarlar…


 

 


2022'ye girerken İsveç'in gündeminde ne var?

Hiç yorum yok

05 Ocak 2022

Yılın bu ilk makalesi ile siz Bisikletli Gazete okurlarına 2022'ye girerken İsveç gündemini özetleyeceğim. Gerçi Türkiye gündemi gibi çok hareketli ve neredeyse her saat değişen bir gündem değil, ama olsun.  

 


Hüseyin Mirza Karagöz 

hmkaragoz@hotmail.com

 

HALK DA SİYASET DE NOEL TATİLİNDE 

İsveç'te Noel arifesine girerken genel olarak halk da politikacılar da ve hükümet de Noel Bayramı'nı sakin bir şekilde kutlarlar. Noel haftasında ve hatta yılbaşında ekranlarda pek siyasetçi göremeyiz. Bu gelenek bu yıl da bozulmadı. İki haftadır ne bir bakanı ne bir parti başkanını ekranlarda gördük. Hatta başbakan dahi ortalarda görünmedi. "Ara günler" dediğimiz Noel ile yılbaşı arasında ulaştırma bakanı, yollardaki buzlanma vesilesiyle trafik kazaları konusunda açıklamalarda bulundu.

 

ELEKTRİK VE BENZİN FİYATLARI HIZI KESMİYOR

Bunun dışında, elektrik ve akaryakıt fiyatların yüksekliğinden dolayı enerji bakanı da açıklama yaptı. Ayrıca, Ringhals Nükleer Elektrik santralinde geçici bir arızadan dolayı reaktörün biri otomatik olarak durmuştu. Dün itibariyle santral tam kapasite ile çalışmaya başladı. Bu arada elektrik fiyatlarındaki yükselişin santralle alakası yoktur. 




 

"KÖTÜ ŞANS KURABİYESİ BAKANI"

İsveç’te bu dönem, Türkiye'deki gibi ne enflasyon ne faiz ne de döviz gündem oldu. Bu yüzden, "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur" diyen eğlenceli bir siyasetçi de maalesef olmadı. Çünkü İstatistik Kurumu (scb.se) Kasım ayında enflasyon oranını 3,6% olarak duyurdu. İsveç'te hükümet veya ekonomistler ekonomiden bahsetmediler, ama İsveçli ekonomist Erik Meyersson, Hazine ve Maliye bakanı Nureddin Nebati'nin "FED'in sahipleri 5 ailedir" açıklaması üzerine sosyal medya hesabından Nebati için “Kötü şans kurabiyesi bakanı” yorumu yaptı.

 

COVİD CAN ALICI EN SICAK GÜNDEM

Bütün dünyada olduğu gibi İsveç'te de en çok pandemi ve yeni ortaya çıkan Omigron varyantı konuşuluyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü sürekli uyarılar yapıyor ve yeni önlemler alıyor. Hükümet, Noel öncesi kalabalıkları önlemek için birçok kısıtlama getirdi ve tavsiyelerde bulundu. Bu yüzden de birçok lokantada toplu Noel yemekleri iptal edildi. Buna rağmen, hastanelerde tedavi gören hasta sayısı bütün ülkede çok arttı. Yoğun bakım doluluk oranı son altı ayın en yüksek oranına ulaştı.

 

Acil servis doktoru Lina Stålhane'un P4 Stockholm radyosuna yaptığı açıklamada başkent Stockholm'de bütün acil servis ve yoğun bakım servislerin tamamen dolduğunu söyledi. Bu arada Covid-19'a yakalananlarda da çok büyük artışlar tespit edildi. Sağlık yetkilileri, artışın nedenini Noel kutlamaları vesilesiyle insanların büyük gruplar halinde bir araya gelmesine bağlıyorlar.

 



KRAL VE KRALİÇE'NİN COVİD TESTİ POZİTİF ÇIKTI

Üç aşılarını yaptıkları halde İsveç Kralı 16. Şarl Gustaf ve eşi Kraliçe Silvia’nın 4 Ocak günü yaptıkları Covid testleri pozitif çıktı. Noel'i torunlarıyla birlikte kutladıkları için saraydan yapılan açıklamada, virüsün çocuklardan kendilerine geçmediği ve nasıl bulaştığının tespit edilmeye çalışıldığı belirtildi.  

 

YILIN GÜNDEMİ SEÇİM 2022

2018 genel seçiminden bu yana geçen üç yıl içinde İsveç Parlamentosu beş defa başbakan seçmek için oylama yaptı. Stefan Löfven'den sonra ikinci defa seçilen ve ilk kadın başbakan olan Magdalena Andersson'un kurduğu azınlık hükümeti görevine devam ediyor. Partiler de sonbahar aylarında yaptıkları kongrelerle ve seçim konferansları ile seçim programlarını ve aday listelerini netleştirdiler. İsveç'te seçim takvimi 28 şubattan itibaren işlemeye başlayacak.

 

Magdalena Andersson, Sosyal Demokrat İşçi Partisi Başkanı ve başbakan olduktan sonra partisine ilgi bir hayli arttı. Şu anda kendisine olan güveni en üst düzeyde gözüküyor. Uzmanlar bu yüksek ilgi ve sempatinin oya dönüşeceğini tahmin ediyorlar. 

 

İsveç'te seçim barajı % 4 ve şu anda sekiz partinin mecliste temsil hakkı bulunuyor. Anketlere göre Yeşiller ve Liberal partileri sınırda gözüküyorlar. 

Siyaset bilimci Jenny Madestam'a göre Yeşiller Partisi, çevre sorunlarını dile getirerek belki barajı rahat aşabilir, ama 1934 yılında kurulan köklü bir parti olan Liberal partisinin barajı aşmasının çok kolay olmayacağı düşünülüyor.



YENİ ANKETİN SONUÇLARI ÇOK ÇARPICI

5 Ocak günü yılın ilk anket sonuçları yayınlandı. Bu ankete göre;

- Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne ilgi daha da artmış ve %31,3 olmuş.

- Yeşiller Partisi biraz daha düşerek %3,4 ve Liberaller de daha çok düşerek%2,2 seviyesine inmiş. Seçimde bu şekilde oy almaları durumunda meclise giremiyorlar.

- Sağ blokun en büyük partisi olan Muhafazakârlar üçüncü sıraya düşerek yerini ırkçı İsveç Demokratlarına (SD) bırakmışa benziyor. Detaylara baktığımızda ise muhafazakar seçmenin ırkçı partiye kaydığı görülüyor.

- Böylece ırkçı SD yükselmeye devam ederek İsveç’in en büyük ikinci partisi konumuna geliyor.

 

11 Eylül günü nasıl bir meclis aritmetiği ortaya çıkacağı şimdiden merak konusu.


Herkese sağlıklı ve mutlu bir yıl dilerim.  

İsveç’te Magdalena Andersson nihayet başbakan seçildi

Hiç yorum yok

29 Kasım 2021

 Geçen hafta meclisteki dramatik bütçe oylamasından önce başbakan seçilen ve sonra Yeşiller Partisi’nin koalisyon hükümetinden çekilmeyle ancak 7 saat görevde kalan Magdalena Andersson bugün yapılan oylamayla tekrar  başbakan seçildi.

 


Hüseyin Mirza Karagöz


PARTİLER POZİSYONLARINI DEĞİŞTİRMEDİLER

Liberal Merkez Partisi (C), Yeşiller Partisi (MP) ve Sol Parti (V), daha önce basına duyurdukları gibi, Magdalena Andersson’un yarın görevi devralacağı Sosyal Demokrat İşçi Partisi azınlık hükûmetinin kurulması yönünde oy kullandılar.

Günün sürprizi ise, Liberal Partisi’nden Nina Lundström'ün grup kararına uymayarak Magdalena’ya oy vermesi oldu.

KABAK İSVEÇ’TE DE KÜRTLERİN BAŞINA PATLADI

Yine beklendiği gibi Sol Parti’den ayrılan Peşmerge kökenli bağımsız milletvekili Amineh Kakabaveh Magdalena Andersson’un başbakanlığına destek verdi. Bu durum ırkçı parti (SD) genel başkanı Jimmie Åkesson’u kızdırmış olmalı ki;

 "Böyle gitmemesi gerektiğine karar verenin bir Kürt komünisti olması dikkat çekici. Yani bu oylamayı bir oy farkla kazandınız ve bunun PKK ile bağlantılı Kürt Komünist Partisi PYD ile ilişkileri derinleştirmek için bir tür anlaşmaya vardığınız gerçeğine dayandığını" söyledi ve şöyle devam etti:

"Elbette İsveç'in dış ilişkilerini etkileyecek. Çok kötü görünüyor ve hepsinden öte, İsveç'in başbakanının kim olacağına Kürt komünistleri karar veriyor" diyerek tepki gösterdi.

Çünkü muhalif kanat Amineh Kakabaveh’in verdiği bir oy nedeniyle olumsuz yönde karar sayısı olan 175’i bir oy ile kaçırdılar.

Amineh Kakabaveh da ırkçı partinin liderine cevap olarak "Etnik kimliğimin ön planda olmasına şaşırmıyorum ama SD'nin Kürtleri DAEŞ'e karşı desteklediklerini söylemesine şaşırdım. Bugün bahsettiği parti, PYD ile 2019'da tanıştı. Bu da Jimmie Åkesson'un ne kadar kontrole sahip olduğu hakkında çok şey söylüyor" diyerek ırkçı partinin çelişen politikalarına dikkat çekti.

 Bu yaşananların ardından rahat bir nefes alan eski Başbakan Stefan Löfven artık Örvik’teki evine gidip hayal ettiği saunasının (bastu) inşaatına başlayabilir.




 İLK BAKANLAR KURULU TOPKANTISINI KRAL YÖNETECEK

Magdalena Andersson yarın önce mecliste kuracağı hükûmet programını okuyacak ve bakanlar kurulunun oylaması yapıldıktan sonra meclis; başkan ve bakanlar kurulu ile birlikte kraliyet sarayına gidecek. İsveç geleneklerinde olduğu üzere sembolik de olsa kanun gereği ilk bakanlar kurulu toplantısını Kral 16. Şarl Gustaf yönetecek.

Kraliyet Saray’ında yapılan açıklamada, kralın yanı sıra büyük kızı prenses Viktoria da toplantıda babasının yanında oturacak. Bir prenses olarak ilk kadın başbakanın ilk toplantısında olmak Viktoria için de çok önemli olsa gerek.

 MAGDALENA ANDERSSON’U BEKLEYEN ZOR SÜREÇ

Seçimlere 10 ay kala başbakanlık koltuğuna oturan Magdalena Andersson’u bundan sonra zor bir dönem bekliyor. Çünkü bir taraftan ırkçı partinin de desteklediği sağcı partilerin bütçesini yönetecek ve aynı zamanda partisini de seçimlere hazırlayacak.

 Partisinde aktif politika yapan biri olarak İsveç’in 34. Başbakanı seçilen Magdalena Andersson’a, 10 aylık başbakanlığı ve 11 Eylül 2022 seçimlerinde başarılar dilerim.




 

İsveç tarihinin ilk kadın başbakanı görevde sadece 7 saat kaldı

1 yorum

26 Kasım 2021

İsveç’in ilk kadın başbakanı Magdalena Andersson’un görev süresi sadece yedi saat sürdü. Hüseyin Mirza Karagöz, İsveç’in yedi saat görevde kalan başbakanının hikâyesini yazdı.




Dün İsveç tarihin en hareketli günlerinden biri yaşandı. Gidişatı öngören birçok uzman daha günün ilk saatlerinden itibaren bu özel gün için “Süper Çarşamba” ifadesini kullandılar.  

NELER YAŞANDI?

Bisikletli Gazete’deki bir önceki yazımda belirttiğim gibi, Başbakan Stefan Löfven istifa ettiği için Sosyal Demokrat İşçi Partisi, 4 Kasım günü 41. Kongresinde beklendiği gibi Magdalena Andersson’u parti başkanlığına seçti. Ertesi hafta da Meclis Başkanı meclisteki en büyük parti başkanı olarak Magdalena Andersson’a hükümeti kurması için görev verdi.

Sosyal Demokrat Partisi ile Yeşiller Partisi koalisyon hükümetinin içinde olmaya devam edeceklerdi. Yani iki parti, diğer partilerden (Liberal Merkez Partisi ve Sol parti) destek almak için birlikte görüşmeler yaptılar.

Liberal Merkez Partisi ile görüşmeler çok kısa süre içinde sonuçlandı ve anlaşma yapıldı. Liberal Merkez Partisi’nin tek talebi, daha esnek sahil (plaj) koruması ve ormandaki özel mülkiyet haklarının güçlendirilmesiydi. Bu talepten başta Yeşiller Partisi hoşnut değildi ama ara formül ile kısa zamanda anlaşma sağlandı.

Sol parti ile hükümet görüşmeleri çok uzun sürdü. Bu yüzden Magdalena Andersson meclis başkanından 16 Kasım günü ekstra zaman istedi. İki haftalık gizli görüşmelerden sonra 22 Kasım günü meclis başkanı, çarşamba günü oylama yapılmak üzere Magdalena Andersson’un başbakanlık adaylığını duyurdu. Sol parti ile de önceki gece anlaşma sağlandığı duyuruldu. Anlaşmadaki taleplerin en önemlisi, İsveç vatandaşlarının birçoğunun emekli maaşlarına zam yapılmasıydı.



MAGDALENA’NIN ŞANSIZLIĞI

Önceden planlandığı gibi dün öğleden sonra bütçe meclisten onaylanacaktı ve başbakanlık oylaması da öğleden önceye konuldu. Çok yoğun görüşmeler olacağından dolayı, gerçekten baş dondurucu bir “Süper Çarşamba” yaşandı.

Liberal Merkez Partisi, Magdalena’nin başbakanlığına evet dedi ve meclis başkanı, cuma günü mecliste oylanmak üzere kendisine bakanlar kurulu kurmak için görev verdi.

Fakat öğleden sonraki bütçe oylamasında Liberal Merkez Partisi, Sosyal Demokrat Partisi’nin Yeşiller Partisi ile hazırladığı ilkbahar bütçesine destek vermedi. Böylece diğer sağ blok partilerin ırkçı partisi ile hazırladıkları bütçe mecliste onaylandı. İşte kıyamet burada koptu, çünkü bu bütçeyi uygulamayacaklarını duyuran Yeşiller Partisi hükûmet kurma çalışmalarından çekildiklerini duyurdu.

İşte bu yüzden de akşamın geç saatlerinde Magdalena meclis bakanından aldığı hükûmeti kurma görevini iade etti. Çünkü hükûmet Sosyal Demokrat Partisi ile Yeşiller Partisi koalisyon hükûmeti olarak kurulacaktı.

Böylece, kâğıt üzerinde Magdalena Andersson 7 saat başbakan olarak kaldı. Basın toplantısında yabancı bir gazetecinin kendisine sorduğu gibi kimin ülkenin başbakanı belli değildi. Aslında hâlâ Stefan Löfven resmi olarak başbakandır. Çünkü Magdalena’nin kuracağı hükûmet ve programı cuma günü güvenoyu alacaktı. Yani fiili olarak hâlâ ülkeyi Stefan Löfven yönetiyor. Eğer öğleden sonra başbakanlık sarayından ayrılıp Örvik’teki evine gitmek üzere yola çıkmışsa yolda geri dönmüş olmalı.

Magdalena Anderson’un şanssızlığı aynı gün içinde bütçe oylamasının da olmasıydı.

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Seçimlere 10 ay kala ne olacak? 10 ay için yeni bir seçim mi olacak?

Her şeyden önce 10 ay için yeni bir seçim yapılması ihtimali çok mümkün gözükmüyor, çünkü hiçbir parti bunu istemiyor ve hepsi 11 Eylül 2022 seçimine hazırlanıyorlar.

Magdalena görevi iade etti ama meclis başkanı bugün tekrar görevi kendisine vermeyi ve Sosyal Demokrat Partisi tek başına azınlık hükûmeti kurmayı planlıyor.

Akşamın geç saatlerinde, Liberal Merkez Partisi (C ), Yeşiller Partisi, Sol parti ve Sol Parti’den ayrılan peşmerge kökenli bağımsız milletvekili Amineh Kakabaveh de Magdalena Andersson’un başbakanlığına yeşil ışık yakacaklarını duyurdular.

İsveç’teki gelişmeleri Bisikletli Gazete’de duyarmaya devam edeceğiz….

 

 

 

İsveç tarihinin ilk kadın başbakanını seçecek mi?

Hiç yorum yok

05 Kasım 2021

İsveç tarihi bir dönemeçte ilk kadın başbakanını seçmeye hazırlanıyor. Magdelana Anderson, Mona Sahlin’den sonra seçilen ikinci kadın parti başkanı, ancak selefi Stefan Löfven hâlâ başbakan olduğu için büyük bir olasılıkla gelecek hafta mecliste yapılacak olan oylamayı bekleyeceğiz.



Hüseyin Mirza Karagöz

İsveç’te seçimler her dört yılda bir, Eylül ayının ikinci Pazar günü yapılır. Bir sonraki seçimler, planlandığı şekilde 11 Eylül 2022’de gerçekleştirilecek. Şu sıralar İsveç’teki partiler hummalı bir çalışma içinde genel kongrelerini yaparak seçim programlarında neleri vadedeceklerini, üyelerden gelen önerileri tartışarak  şekillendiriyorlar. Böylece meclisteki sekiz partiden çoğu kongrelerini Eylül ve Ekim aylarında düzenlediler.

BAŞBAKAN "BENDEN BU KADAR DEDİ"

Bu dönem İsveç politikasında çok şey yaşandı. Başbakan Stefan Löfven’in, Yeşiller Partisi ile kurduğu azınlık hükümeti aynı dönem içinde üç defa düşürüldü ve Löfven üç defa da tekrar başbakan seçildi. Yedi yıldır başbakan olan Stefan Löfven, “bu kadar süre politik sahnede olmak bana yeter” diyerek kongreye aylar kala hem parti başkanlığından hem de başbakanlıktan istifa ettiğini duyurdu.

1889 yılında kurulan Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin 41. kongresini 3-7 Kasım tarihlerinde yapıyor. Başbakan Stefan Löfven ağustos ayında istifa ettiği için, 2014 yılından bu yana Maliye Bakanlığı yapan Magdalena Andersson 4 Kasım günü 350 kongre delegesinin tamamının oyunu alarak parti başkanlığına seçildi.



ANDERSON İLK KADIN BAŞBAKAN OLACAK MI?

Anderson; Mona Sahlin’den sonra seçilen ikinci kadın parti başkanı, ancak selefi Stefan Löfven hâlâ başbakan olduğu için gelecek hafta mecliste yapılacak olan oylamayı bekleyeceğiz. Çok büyük ihtimalle Magdalena Andersson’un İsveç’in ilk kadın başbakanı olacak.

Bütün delegelerin oyunu alarak daha yeni seçilen Magdalena Andersson’un önünde üç çok zor sınav bulunuyor.

Bunların ilki Meclis başbakanlığını onaylayarak İsveç’in ilk kadın başbakan olmasını onaylayacak mı? 349 milletvekili bulunan İsveç Meclisinde, oylama sırasında Anderson’un seçilebilmesi için hayır oyların 175’i (yarısından bir fazlası) geçmemesi gerekiyor. Bu yüzden oylamada bütün gözler Liberal Merkez Partisi (Centerpartiet) ve Sol parti (Vänsterpartiet) de olacak, çünkü bu partilerin nasıl bir tutum takınacakları oylamanın sonucunu belirleyecek. 



GÖZLER MECLİSE ÇEVRİLDİ

Söz konusu partiler şu ana kadar karşı çıkan net bir tavır sergilemediler. Velhasıl hafta sonu bu iki parti ile yapılacak görüşmelerden sonra, gelecek hafta mecliste oylamanın yapılması bekleniyor.

İkinci zor sınavı ise, önümüzdeki haftalar mecliste oylanacak bütçe. Tabii ki yine gözler bu birbirine zıt iki partinin alacakları karara bağlı. Kanımca, Magdalena’nın bütçe görüşmeleri çok daha çetin geçecektir.

Magdalena Andersson’un üçüncü zor sınavı da 11 Eylül 2022’de yapılacak seçimlerde başarıyla çıkıp çıkmamasıdır. Sosyal Demokrat İşçi Partisi bu dönem, birbiri ile zıt partilerle iş birliği yaparak ülkeyi yönetti. Bazı politikalar partinin ve LO konfederasyonun içindeki sol fraksiyonları hoşnutsuz etti. Politika öyle bir şey ki ne kadar “alırsan” bir o kadar da “vermek” zorundasındır. Yani dışarıdan destek verecek partilerin politikalarını da uygulamak onların da çıkarların gözetmek mecburiyeti bulunuyor.

Bakalım Magdalena Andersson bu önündeki üç büyük sınavı başarı ile geçecek mi?

İsveç’in tarihi bir dönemeçte ilk başbakanını seçmeye hazırlanıyor… Ben de Sosyal Demokrat Parti’de aktif siyaset yapan biri olarak Magdalena’nın başarısı için elimden gelen katkıyı sunacağım.

 

 

Hüseyin Mirza Karagöz

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Halland Bölge Meclis üyesi

Halland Bölgesi Sağlık Poliklinikleri Yönetim Kurulu Üyesi



 









© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan