avrupabirliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupabirliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Göçmenler olmazsa Avrupa’yı büyük bir nüfus krizi bekliyor

Hiç yorum yok

12 Nisan 2025

Avrupa Birliği (AB) genelinde aşırı sağ partilerin yükselişi ve göçmen karşıtı politikalar, kıtanın demografik geleceğini tehdit ediyor. 2024 seçimlerinde aşırı sağ partilerin kazandığı başarılar, göçmen karşıtı söylemlerin siyasi gündemi şekillendirdiğini gösteriyor. Ancak uzmanlar, göçmenleri dışlayan politikaların Avrupa'nın nüfus krizini daha da derinleştireceği konusunda uyarıyor. 

 


AB'nin resmî istatistik kurumu Eurostat'ın tahminlerine göre, mevcut eğilimler devam ederse AB nüfusu 2100 yılına kadar %6 azalarak 447 milyondan 419 milyona düşecek. Ancak göçmenlerin tamamen dışlandığı bir senaryoda bu düşüş çok daha sert olacak. Eurostat, göçmenlerin olmadığı bir durumda AB nüfusunun 295 milyona kadar gerileyebileceğini öngörüyor. Bu, kıtanın nüfusunun üçte birinden fazlasının kaybedilmesi anlamına geliyor. 

Göçmenler Olmadan İş Gücü ve Ekonomi Tehlikeye Giriyor 

Göçmen karşıtı politikaların yükseldiği İtalya, Fransa ve Almanya gibi ülkeler, göçmenlerin tamamen dışlandığı bir senaryoda ciddi nüfus kayıpları yaşayacak. Örneğin yapılan nüfus projeksiyonlarına göre; İtalya'nın nüfusu 2100 yılına kadar yarıya inebilirken, Almanya'nın nüfusu 83 milyondan 53 milyona düşebilir. Fransa'da ise nüfus 68 milyondan 59 milyona gerileyebilir. Bu durum, iş gücünün azalması ve yaşlı nüfusun artması nedeniyle ekonomik büyümeyi yavaşlatacak ve emeklilik ile sağlık harcamalarını artıracak. 

Avrupa'nın yaşlanan nüfusu, özellikle sağlık ve sosyal hizmetler sektöründe göçmenlere olan ihtiyacı artırıyor. Birçok AB ülkesinde doktor ve hemşire açığının göçmenler tarafından kapatıldığı biliniyor. Uzmanlar, göçmenlerin iş gücüne katılımının artırılmasının, yaşlanan toplumun ihtiyaçlarını karşılamada kritik bir rol oynayacağını vurguluyor. 

Göçmenlerin Katkısı: Camini Köyü Örneği 

İtalya'nın güneyindeki Camini köyü, göçmenlerin nüfus azalmasına karşı bir çözüm olabileceğini gösteren umut verici bir örnek sunuyor. 20. yüzyılın sonlarında genç nüfusun göç etmesiyle neredeyse terk edilme noktasına gelen köy, mültecilerin yeniden yerleştirilmesi projesi sayesinde yeniden hayat buldu. Bugün, 50 mültecinin kalıcı olarak yerleştiği Camini'nin nüfusu 350'ye ulaştı. Köydeki okulun yeniden açılması da projenin sembolik başarılarından biri oldu. 

Camini projesinin kooperatif başkanı Rosario Zurzolo, "Köy yavaş yavaş ölüyordu. Evler, içinde yaşayan olmadığı için yıkılıyordu" diyerek projenin önemini vurguluyor. Köydeki mülteciler, yalnızca nüfusu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni iş alanları ve ekonomik faaliyetlerin gelişmesine de katkı sağlıyor. 

Göçmenlerin Ekonomiye Entegrasyonu Kritik Öneme Sahip 

Uzmanlar, göçmenlerin Avrupa'nın demografik sorunlarını tek başına çözemeyeceğini, ancak bu sorunların hafifletilmesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtiyor. Göçmenlerin iş gücüne etkin bir şekilde entegre edilmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve vergi reformları gibi diğer önlemlerle birlikte, göçmenlerin katkısı daha anlamlı hale gelebilir. 

LSE’den Profesör Alan Manning, "Göçmenlerin iş bulması ve çalışması kritik öneme sahip. Aksi takdirde, göçmenlerin sosyal yardıma ihtiyaç duyması durumunda bu, sorunu daha da kötüleştirebilir" diyor. 

Göçmenler Avrupa'nın Geleceği İçin Hayati Öneme Sahip 

Avrupa'nın nüfus krizi, göçmenlerin katkısı olmadan çözülemeyecek kadar derin. Göçmen karşıtı politikaların kısa vadeli siyasi kazanımlar sağlasa da, uzun vadede ekonomik ve sosyal maliyetleri ağır olacak. Camini örneği, göçmenlerin yalnızca nüfusu artırmakla kalmayıp, toplumları yeniden canlandırabileceğini gösteriyor. Avrupa'nın geleceği, göçmenlerin entegrasyonunu sağlayacak akılcı politikaların hayata geçirilmesine bağlı.

 

Kaynak: The Guardian

Brexit 5. yılında: ne değişti?

Hiç yorum yok

31 Ocak 2025

31 Ocak 2020'de Birleşik Krallık, Avrupa Birliği'nden (AB) resmen ayrıldı. Bu tarih, Birleşik Krallık'ın 47 yıl boyunca sürdürdüğü siyasi bağları kopardığı bir dönüm noktası oldu. BBC, Brexit’le birlikte neler değiştiğini özetleyen bir yazı yayınladı.



Brexit'in beş yıl sonrasında etkileri halen tartışma konusu olmaya devam ediyor. Hem ekonomik hem de siyasi yönden yeni değişikliklerin olası olduğu belirtilirken, AB ile ilişkilerin geleceği de belirsizliğini koruyor.

Ticarette Düşüş Gözlemlendi

Ekonomistler, Birleşik Krallık'ın 1 Ocak 2021'de AB tek pazarı ve gümrük birliğinden çıkışının ticarete olumsuz yansıdığı görüşünde. AB ile serbest ticaret anlaşması yapılmasına ve gümrük vergilerinin önlenmesine rağmen, artan evrak işlemleri ve lojistik engeller, işletmeler için ticareti zorlaştırdı. Ancak bazı ekonomistler, uzun vadede AB düzenlemelerine tabi olmamanın yapay zeka gibi belirli endüstrilerde avantaj sağlayabileceğini belirtiyor.

Göç Politikaları Değişti

Brexit kampanyasında göç ana tartışma konularından biriydi. AB serbest dolaşım hakkı sona erdi ve 2021'de yeni bir göç sistemine geçildi. AB vatandaşları ve diğer ülkelerden gelenler, Birleşik Krallık'ta çalışabilmek için çalışma vizesi almak zorunda kaldı. Bu düzenleme AB'den göçü azaltırken, sağlık ve bakım sektörlerinde büyük bir işgücü açığının ortaya çıkmasına neden oldu. Aynı zamanda, AB dışından gelen göçmen sayısında artış gözlemlendi.

Seyahat Kuralları Değişti

AB ile serbest dolaşım sona erdiği için Birleşik Krallık vatandaşları, AB sınırlarında "AB/EEA/CH" geçiş noktalarını kullanamıyor. AB'ye vizesiz seyahat 90 günle sınırlandırıldı. 2025 itibariyle, AB yeni bir Elektronik Giriş-Çıkış Sistemi (EES) uygulamasını devreye sokacak. Bu sistemin sınır geçişlerinde bekleme sürelerini artırabileceği belirtiliyor.

Hukuki ve Vergisel Bağımsızlık

Brexit'in en büyük savunucularından biri, Birleşik Krallık'ın AB yasalarına tabi olmamasıydı. Brexit sonrasında 6.900'den fazla AB yasası Birleşik Krallık hukukuna dahil edildi. Ancak, 2023 itibariyle 600 yasa iptal edildi ve 500 finans yasasının kaldırılması planlanıyor.

Ekonomik Sonuçlar Tartışılmaya Devam Ediyor

2016 referandumunda tartışma konusu olan "AB'ye gönderilen para" meselesi de halen gündemde. Brexit öncesinde Birleşik Krallık, AB bütçesine yıllık 18.3 milyar sterlin katkıda bulunuyordu. Ancak AB'den ayrılmak, bu fonların yeniden dağıtımını gerektirdi. Şimdiye kadar AB tarım destekleri ve yapısal fonlarının yerini ulusal programlar aldı.

 

Kaynak: BBC

AB, göçmenlere yönelik ihlaller nedeniyle Tunus’a yaptığı yardım ödemelerini yeniden düzenliyor

Hiç yorum yok

24 Ocak 2025

Avrupa Birliği (AB), Tunus’ta göçmenlere yönelik cinsel şiddet, dayak ve insan kaçakçılığına iş birliği gibi çok sayıda insan hakları ihlalinin ortaya çıkmasının ardından bu ülkeye yaptığı yardım ödemelerini yeniden düzenliyor.



Guardian gazetesinin yayımladığı soruşturma raporunda, Tunus Ulusal Muhafızlarının göçmenlere tecavüz ve şiddet uyguladığı, hatta bazı durumlarda insan kaçakçılarıyla ortak hareket ettiği ileri sürülmüştü. Bu vahim iddialar, AB’nin Tunus ile olan mali iş birliğini sorgulamasına yol açtı.

AB Komisyonu, gelecekteki yardım ödemelerinin, insan hakları ihlali olmadığının doğrulanması şartına bağlı olacağını duyurdu. Yeni düzenlemeler, önümüzdeki üç yıl boyunca Tunus’a aktarılması planlanan milyonlarca avroyu kapsayacak. Bu karar, AB’nin 2023 yılında Tunus ile yaptığı ve eleştirilere konu olan göç anlaşmasında insan haklarından çok, göç akışını azaltmaya odaklandığına dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Guardian’ın raporu, Tunus’ta göçmenlerin sistematik bir şekilde tecavüz ve dayak gibi uygulamalara maruz kaldığını ortaya koymuş, bu durum uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Özellikle çocukların da bu şiddet döngüsüne dahil edilmesi, AB’yi harekete geçmeye zorlayan önemli bir faktör oldu.

AB Komisyonu, bu insan hakları ihlallerine karşı daha sıkı önlemler alınacağını ve 2027’ye kadar insan haklarını merkeze alan bir dizi alt komite kurularak denetim mekanizmalarının geliştirileceğini belirtti. AB Komisyonu Sözcüsü, bu değişimi bir “yeniden dinamizm kazandırma” adımı olarak tanımladı.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçen yıl ikinci kez seçilmesinin ardından, ülkede göçmen hakları aktivistlerine ve medyaya yönelik baskılar arttı. Bu durum, Tunus’un otoriter bir yönetim anlayışına kaydığı eleştirilerini beraberinde getirdi.

AB Ombudsmanı Emily O’Reilly, AB’nin göç politikalarında insan haklarının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. O’Reilly, özellikle AB fonlarının insan hakları ihlalleri durumunda askıya alınması için açık kriterlerin belirlenmesi gerektiğini ifade etti.

İnsan hakları örgütleri, AB’nin Tunus’a karşı sergilediği daha sert tutumun, diğer göç anlaşmaları yapılan Mısır ve Moritanya gibi ülkeler için de benzer bir örnek teşkîl edebileceğini düşünüyor.


Kaynak: The Guardian

 

Hükümet Kanal'dan göçmen akışını durduramıyor

Hiç yorum yok

18 Mayıs 2023

Muhfazakâr hükümeti tüm engelleme çabalarına rağmen Manş Denizi'nden İngiltere'ye göçmen akışını durduramıyor.                                                                                          

 


Göç, İngiltere gündemindeki sıcak konulardan biri olmayı sürdürüyor. Brexit referandumunun ana malzemelerinden biri olan göçmenler, mültecilerin Ruanda’da kamplara gönderilmek istenmesiyle tekrar gündeme gelmişti. Bütün bu tartışmalar boyunca Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye düzensiz göçmen akışları devam etti. İngiltere Savunma Bakanlığı, geçtiğimiz pazartesi günü, 27 tekneyle 1.295 sığınmacının İngiltere sahillerine giriş yaptığını açıkladı. Bu sayı, geçen Kasım ayında, bir günde gerçekleşen 1.185 göçmen girişini de aşarak rekor seviyeye ulaştı.

İngiltere hükümetinin bu konudaki katı tutumuna rağmen göçmenler Fransa üzerinden deniz yoluyla ülkeye gelmeye devam ediyor. Ağustos ayında toplam 6.168 kişi küçük teknelerle geçiş yaparken bu sayı Temmuz ayında 3.683 kişi idi. Bu yıl şimdiye kadar 22.560'tan fazla kaçak göçmen Manş Denizi’ni geçerken 2021'de aynı dönemde bu sayı 12.500'ün biraz altındaydı.

Yaz aylarında Kanal üzerinden kaçak göçmen akışının hızlanacağı biliniyordu ancak hükümet yetkilileri teknelere el koyma ve Ruanda'ya sığınmacı gönderme tehdidinin caydırıcı olacağına ve günlük rakamların 1.000'in altına düşeceğini umuyordu. Anlaşılan o ki hükümetin bu konudaki caydırıcı tedbirleri de dünyanın en yoksul ve kaotik bölgelerinden gelen ve kaybedecek bir şeyleri olmayan göçmenleri vaz geçirmişe benzemiyor.

Uluslararası Af Örgütü İngiltere Mülteci ve Göçmen Hakları Direktörü Steve Valdez-Symonds konuya ilişkin olarak şunları söyledi: "Hükümetin utanç verici duruşuna ve acımasız mülteci politikasına rağmen, basit gerçek şu ki, hükümet gelenlere güvenli rotalar sağlamayı reddederse, çocuklar da dahil olmak üzere savaştan ve zulümden kaçan birçok insan ister tekneyle ister başka yollarla olsun, bu tehlikeli yolculukları yapmaya devam edecekler."

 

Avrupa Birliği'nde 2021'in önemli olayları

Hiç yorum yok

09 Ocak 2022

Siz Bisikletli Gazete okurlarına 2021 yılında Avrupa Birliği’nin (AB) gündeminde yer alan olayları ve AB dönem başkanlığını devralan Fransa'yı bekleyen sıcak gündemi özetleyeceğim.




Hüseyin Mirza Karagöz

hmkaragoz@hotmail.com

 

AB’nin gündeminde, 1 Ocak 2021’de Portekiz’in Almanya’dan alıp 1 Temmuz günü Slovenya’ya devrettiği başkanlık döneminde birçok önemli başlık yer aldı. Bunların başında demokrasi ve insan haklarına ilişkin konular geliyordu.

MACARİSTAN VE POLONYA ÜZERİNDEKİ ARTAN AB BASKISI

Macaristan ve Polonya’daki popülist yönetimler üzerindeki AB baskısı arttı. Çünkü bu iki ülkedeki yönetimler daha fazla otoriterliğe yöneldiler. Bu yüzdendir ki uzmanlar demokrasi sıralamasında en çok kaybedenin Macaristan ve Polonya olduğu görüşünde hemfikirler. Bu iki ülkenin AB Komisyonunda almaları gereken mali yardım donduruldu. Ayrıca mahkemede birçok cezai yaptırım ile de karşılaştılar.

Haziran ayındaki fırtınalı AB zirvesinde ilk kez Macar lider Viktor Orbán'dan birlikten ayrılması istendi. Dönem başkanı Hollanda Başbakanı Mark Rutte, "Bana göre Avrupa Birliği'nde yerleri yok yok" dedi. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise AB’nin tutumuna ilişkin "AB, Varşova'nın başına silah dayayarak taleplerini dayatıyor" ifadelerini kullandı. Macaristan ve Polonya’daki otoriterleşme eğilimlerinin bir başka sonucu da AB’nin bu iki ülkeyle uğraşmaktan Türkiye’de odaklanamaması oldu. Böylece AB Türkiye’ye insan hakları ihlalleri konusunda yeterli baskıyı yapamadı.


AB'DEN RUSYA VE ÇİN'E YENİ YAPTIRIMLAR

AB ayrıca muhalefet liderlerini hapse attığı için Rusya'ya, uçak kaçırma suçundan Beyaz Rusya'ya, ülkedeki Müslüman azınlığa yönelik hak ihlallerinden dolayı Çin’e yaptırımlar uyguladı.
Rusya, AB’nin gündeminden bir türlü düşmüyor. Daha önce Çek Cumhuriyeti, 2014’te ülkedeki bir mühimmat deposundaki patlamada parmakları olduğu nedeniyle 140 Rus diplomatı sınır dışı etmişti. Bu yıl da Rus birliklerinin Ukrayna sınırında yoğunlaşması ve Vladimir Putin'in tehditkâr açıklamaları yüzünden gerilim devam etti. Bu konu 2022 yılının da en sıcak gündemlerinden biri olacağa benziyor.
Çin, AB üyesi Litvanya'yı tehdit ederek ülke ile diplomatik ilişkilerini kopardı, İsveçli politikacılar bile Çin rejiminin doğrudan baskısına maruz kaldı. Bu duruma Avrupa Parlamentosu, AB-Çin yatırım anlaşmasının onayını dondurmak için Tayvan'a yaklaşarak yanıt verdi.

ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA BELİRSİZLİK

Bir diğer konu da İsveç için benzersiz olan ve sonuçları henüz net olmayan asgari ücret sorununu AB bünyesinde ele alınmasıydı. Bu konu, bir yandan İsveç’te ücretler ve çalışma koşulları üzerinde büyük bir etkiye sahip olan sendikaların ve işverenlerin gelecekteki konumunu diğer taraftan ise bu tartışmalar üzerinden AB üyeliğine ilişkin yurttaşlar ve politikacıların tutumlarını belirleyecek.

İKLİM POLİTİKASI SIKILAŞTIRILDI

AB bakanları ve Avrupa Parlamentosu, AB'nin CO2 emisyonlarını 2030 yılına kadar %40'tan %55'e düşürme hedefi konusunda anlaştılar. Komisyon, iklim sorunlarıyla ilgili önemli bir yasal düzenleme hazırladı.

PANDEMİ DEVAM ETTİ

2021 boyunca pandemi gündemin ilk sırasındaki yerini korudu. Korona virüs ve çeşitli mutasyonları nedeniyle yapılan kısıtlamalar Avrupa insanını rahatsız etmeye devam etti. Bu arada AB ülkelerinde aşılamanın aynı seviyede ilerlemediğini hatırlatalım. Bazı ülkelerde aşılama %80'in üzerindeyken, bazılarında ise bu orana ulaşılamadı bile.

AB İÇİN 2022’NİN ÖNEMLİ BAŞLIKLARI

1 Ocak’tan itibaren Fransa AB dönem başkanlığını devraldı. Bakalım AB, Viktor Orbán'ı ve Mateusz Morawieck’yi demokrasi ve insan hakları ihlalleri konusunda izaha mı getirecek yoksa bu iki ülkedeki muhalefet birleşerek otoriter yönetimlerden kurtulacak mı? Gelen haberlere göre Macaristan muhalefeti birleşme yönünde adımlar atıyor.

Bunun yanı sıra, Vladimir Putin’in Ukrayna’ya saldırma planları ve Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yaptığı zulüm konusunda nasıl bir politika izlenecek, bunu zaman gösterecek. 2020 Dünya Raporu’nda, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Genel Direktörü Kenneth Roth, Çin hükümetinin, insan haklarının savunulması için kurulmuş küresel sisteme yönelik yoğun bir saldırı yürüttüğünü belirtti.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

İyi pazarlar…


 

 


© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan