deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fieldseat KitapEvi Kafe’de depremzedeler için yardım etkinliği

Hiç yorum yok

07 Mart 2023

17 Mart, Cuma akşamı, Kuzey Londra’daki Fieldseat/  KitapEvi  Kafe’de, gazeteci, hikâye anlatıcısı, yazar Tony Howson’ın organize ettiği, şair, yazar ve müzisyenlerin de katılacağı etkinlikte, Türkiye’deki depremzedeler için para yardımı toplanacak.                                                                                      







                                                                          
 

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de ve Suriye’de yaşanan deprem felaketinin yaralarını sarmak için İngiltere’de de birçok sivil toplum kuruluşu çeşitli yardım kampanyaları düzenlemeye devam ediyor. Bu kampanyalardan biri de 17 Mart, Cuma akşamı, saat 19:00’da Kuzey Londra’da yer alan Fieldseat Kafe’de gerçekleştirilecek. Gazeteci olarak dünyanın 100’den fazla ülkesinde görev yapan yazar Tony Howson’ın öncülüğünde gerçekleştirilecek olan etkinliğin birçok katılımcısı bulunuyor.

Para yardımı etkinliğinde caz, blues ve country müziği yapan That Blue Patch ve Four Fethers gruplarının yanı sıra şair ve müzisyen Leyla Aslan, şair ve hikâye anlatıcısı, aktör ve çocuk kitabı yazarı Felix Hodcroft sahne alacaklar.Gecede ayrıca Londra Bendir grubu da bir performans sergileyecek. Açık mikrofon kuralının uygulanacağı etkinlikte dileyen kişiler performanslarını sergilemek için sahneye çıkabilecekler.

Tony Howson, yardım kampanyasına ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu organizasyonun öncelikli amacı evsiz kalan insanlara onurlu bir şekilde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için para yardımı toplamak. Ama aynı zamanda Londra merkezli tüm bağış toplayıcılarına yaptıkları çalışmalar için teşekkür etmek ve onları acilen ihtiyaç duyulan para ve malzemeleri toplamaya devam etmeleri konusunda teşvik etmektir. Etkinlik aynı zamanda bir şeyler yapmak için didinenlerin yaşadıkları stresi paylaşmalarına da bir vesile olacak. Böylece komşularımıza, dostlarımıza onlarla birlikte olduğumuzu gösterebileceğiz.”  

 

Tarih: 17 Mart 2023, Cuma

Saat: 19:00

Yer: Fieldseat/ KitapEvi Cafe

Adres: 665 High Road, N17 8AD


Etkinlik tanıtım videounu izlemek için tıklayın!


Fundraiser to support earthquake families – Friday March 17


A strong and diverse line up of talent has been selected to support fund raising for the Turkish/Syrian earthquake appeal.



This edge-of-stadium concert starts at 7.00 pm, and, says organiser Tony Howson, everyone taking part is an energetic headliner, creating an eclectic mix of music and spoken words.

“The music ranges from traditional Turkish drumming, to rock, blues, jazz, folk and beatbox. The spoken word is a variation of poetry and storytelling, some in English, others in colourful splashes of Turkish and Kurdish language. So there will be a variation of theme and pace. But it all works towards one thing.

“This event is designed to raise funds for the earthquake region, so people can get help and maintain dignity after such a traumatic event. It has cost a lot of lives, it has meant people are homeless and unable to live normal lives. Livelihoods have been destroyed. We want people to come out of this with dignity.”

 

Taking part will be:

 

The London Bendir Group – From Turkey, based in London, a popular group of drummers and their teacher. They do this because they love it.


 

The Four Feathers – Based in South London, they play original protest music, inspired by classical, roots, reggae and rock. Guitars, drums and bongos – what more could you want.

 

Four Fethers

Ruth and Dave make up the popular North London duo, That Blue Patch – More jazz, blues, roots, country sounds. Not all played at the same time, but they make good use of Guitar, Ukulele, Irish Bouzouki, Banjo, Voice, Saxophone, Melodica, Accordion and Percussion. Their songs go back to the 1920s and onwards towards modern times.



That Blue Patch

Leylâ Aslan is a Kurdish and Turkish and English speaking Becsktashi Darvish  published poet and musician. She came to the UK in 1985 as a political refugee. She is currently concentrating on poetry performance but also plays the Saz – a form of lute.


Multifaceted Felix Hodcroft is a poet. He is also a performer. And a director, editor, publisher and teacher. He is based in that hidden artistic jewel of the Yorkshire coast, Scarborough. He has also been a regular visitor to Turkey.

Felix Hodcroft

Meet Tyler the WizRD, part of the art of the award winning BAC Beatbox Academy at London’s Battersea Arts Centre. He toured nationally and internationally as part of  the centre’s show: Frankenstein: How to make a Monster.


Tony Howson comes from the UK but lives in Turkey with his Turkish family. Their holiday home is currently being used as a transit point to help Earthquake survivors pause, settle and decide their next steps with dignity.

 He is also a performer, poet and storyteller, photographer, journalist, musician and organiser of this fund raising event.

He said:” There should be something for everybody during this event, and from all aspects of it there is an experience to be had.

“But the aim is to say thank you to those who have worked hard to raise support for those caught up in these tragic events, and, to raise some more money so that lifeline can continue.”

He added: “I look forward to seeing you at 7.00 pm at Fieldseat / Kit@pEvi on Friday March 17. Make it a good night out, all join in. These have been traumatic times, for those inside the earthquake zone, but also for the families, friends across Turkey, across Europe and in London. So we take a deep breath and plan now for the future.”


Tony Howson


----------

The pain of Turkey and Syria’s earthquakes have shaken North London. Eighty per cent of its Turkish-rooted community is estimated to have been directly impacted by the shock.

Many have lost loved ones. Many have family and friends left homeless. Overall, more than 48,000 people were killed. Millions are said to be in need of humanitarian support.

Turkish-owned Fieldseat organic café and shop has opened its downstairs theatre doors to a fundraise to support the earthquake survivors.

Event organiser Tony Howson – whose family is Turkish – said: “This event has four purposes. The first is to continue to raise funds to help those people left homeless, so they can survive with dignity.

“But also it is to say thank you to all the London-based fundraisers for the work they have done, and, to encourage them to keep on raising money and supplies that are so urgently needed.

“Fundraising is demanding but freely given. I think I also want this event to help those who have been effected, those trying to do something, to share the stress they are experiencing.  And for others who are their neighbours and friends to say we are with you.”

The event will be help on March 17, starting at 7.00 pm.

It will feature London duo That Blue Patch, playing jazz, blues, country and roots music; the four-piece band Four Feathers;  poet and musician Leyla Aslan, Tony Howson, musician, poet and storyteller, and poet, actor, children’s book writer, Felix Hodcroft. There is also an opportunity for those who want to stand up and perform to get behind the mic.

17 March 2023, Friday, 7 pm.

Fieldseat/  KitapEvi Cafe, 665 High Road, N17 8AD

DIŞ MİHRAKLAR SÖYLEMİ ENKAZ ALTINDA KALDI

Hiç yorum yok

24 Şubat 2023

Son 20 yıldır politikacılar halkı kendi taraflarına çekmek için her seferinde dış düşman klişesine sığındılar. Ancak deprem felaketi bu klişeyi yerle bir etti.

 


                                                                                                Hüseyin Mirza Karagöz

Önce o klasik slogan ile başlayalım:

 “TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR”

Deprem felaketi sonrası 100 ülke Türkiye’ye yardım etti ve 10 binden fazla kişi arama-kurtarma faaliyetlerine katılıp depremzedeleri kurtarmaya çalıştı. Bu yalnızca devletlerin yaptıkları yardımlardı.

Peki ya yardım kuruluşları, yerel dernekler ve bireysel olarak uzatılan eller?

Maddi destek vermek için evlerde kek, baklava ve kurabiye yapıp caddelerde satanlar…

Türkiye sınırları dışında bütün bunlar yaşanırken, bu sloganı diyenlerin ülküsü de o deprem enkazın altında kaldı.

Huylu huyundan vazgeçmez misali, uzatılan eller için ne yapıldı?

"AYIP EDİYORUZ"

Enkazlardan yüzlerce canı kurtarmak için koşup gelen o ekiplerin bir kısmı bir süre sonra güvenlik riski olduğunu belirterek ülkeden erken ayrıldılar. Bazı fanatik sosyal medya hesapları, oturdukları konforlu koltuklarından bu ekiplere yönelik “ajan” suçlaması yaptılar.

Konuyla ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ithamlar için “iftira” dedi. Çavuşoğlu "Bunların dönüşü ile ilgili dezenformasyon yapılıyor. Ayıp ediyoruz" dedi. Bu açıklama çok önemli, çünkü Cumhur ittifakın sürekli bu dilde besleniyordu.

Bu ırkçı-milliyetçi-şoven fanatikler yardımların “insani” yönünü görüp uzatılan ellere daha kibar yaklaşsalardı belki de enkaz altında çok daha insan hayatı kurtarılırdı.

Eee ne dedik; huylu huyundan vazgeçmez, çünkü bu sloganı kullanan dil, kendileri dışında herkesi düşman gözüyle görüyor. Dışişleri Bakanı dahil, fabrika ayarlarına dönmeleri uzun sürmez.

DEĞİL KARDEŞİM DEĞİL!

Tasada, kederde uzatılan eller düşman değiller!

“ANCAK MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR”

Deprem felaketinden sonra hükûmet çağrı yapınca, maddi ve manevi yardım elini uzatan ve ekipman gönderenler yine “gavurlar” oldu.

Hepimiz biliyoruz ki zengin Körfez Ülkeleri, çıkarları olmayan bir şey için parmaklarını oynatmazlar, ki öyle de oldu. Bunu bir kez daha ispatladılar.

DEĞİL KARDEŞİM DEĞİL!

Tasada, kederde uzatılan eller, gavur değil, insanlık elleridir!

 "BİR GECE ANSIZIN GELİRİZ”

Her sıkıştığında taraftarların gazını almak için Yunanistan'a karşı “Bir gece ansızın geliriz” diye haykıran zehirli dile karşılık depremde yardıma İLK koşan ülke Yunanistan oldu. Hem de ekibin başında bizzat yetkili bakan ile Adana'ya indiler ve hemen olay yerlerine koştular. Yunan gazeteleri acıyı o kadar içlerinde hissettiler ki, Ta Nea gazetesi "Acı çekerken hepimiz Türk’üz" manşeti ile çıktı ve televizyonlar programlarına deprem görüntülerine eşlik eden yanık Karadeniz türküleri ile başladılar.

 "Bir gece ansızın geliriz" tehditleri yapanlar, bir baktılar ki ansızın o "düşman eli” enkaz altında can kurtarıyor.

Bu slogan sahipleri bundan sonra bu sloganı kullanmaktan vazgeçerler mi?

Tahmin etmiyorum

Eee ne de olsa bu da para (oy ediyor). Taraftarı bol bir slogan daha. Oy demek mevki-makam demektir.

DİŞ BİLEYEN İSVEÇ’TEN YARDIM ELİ ÇABUK GELDİ

İsveç’in NATO üyeliğiyle ilgili olarak sürekli yeni taleplerde bulunarak Stockholm’e diş gösteren, diğer taraftan Helsinki’ye göz kırpan Erdoğan bu ülkelerde elindeki NATO kartı nedeniyle muhatap alınıyordu.

Ama depremden hemen sonra İsveç hükümeti, önce 7 milyon SEK (2'si Suriye için), sonra yapılan ihtiyaç değerlendirmelerinde ayrıca 30 milyon SEK daha yardımda bulundu. Depremden sonra 45 kişilik arama-kurtarma ekibi bölgeye gönderildi. İsveç AB dönem başkanı olarak AB kurumlarını hemen harekete geçirip mart ayı içinde Brüksel’de bir bağış konferansı planlanıyor.

Teşekkürler Killian

İSVEÇ'İN KÖPEĞİ KİLLIAN BİLE DOSTMUŞ BE….

Depremden sonra 45 kişilik arama-kurtarma ekibi ile Türkiye’ye giden köpeklerden biri de “Killian”dı. “Hassas burunlu” Golden Retriever cinsi Killian göçük altında 18 Anteplinin canlı çıkarılmasını sağladı ve Killian İsveç’e yorgun, ama memnun olarak döndü.

Kimi fanatikler yabancı arama-kurtarma ekiplerine ajan suçlamalarında bulundu, ama sağ olsunlar Killian’a ödül verenler dahi oldu. Hatta, Killian ve sahibi itfaiye eri Kiril Hristov Stokholm büyükelçiliğini ziyaret etti. Büyükelçi Can Tezel Killian’i kapıda bizzat karşıladı. 



Özet olarak, tasada, kederde ve acıda uzatılan eller, gavur elleri değil, insanlık elleridir!

“Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyenler ve “Ancak Müslümanlar kardeştir” diyenler enkaz altında kaldı.

Bizi parçalamaya çalışan “dış mihraklar ve dış düşmanlar” sloganları da çöktü ve o enkazlara gömüldü.

Diş bilediğimiz İsveç, tasada, kederde meğer dostumuzmuş

İsveç’in köpeği Killian bile dostmuş be… 

Selam, sevgi ve saygı ile

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere

Hoşça kalın, dostça kalın

Deprem felaketi unutulmamalı

1 yorum

20 Şubat 2023

Yazı dizisinin ilkinde Hüseyin Mirza Karagöz, deprem coğrafyasında yer alan Türkiye'de bu konuda yapılan ihmalleri, deprem eğitiminin önemini ve depremin önümüzdeki dönemde sanat, edebiyat ürünlerinde de anlatılmasının gerekliliğine değiniyor. 

  

Yazı dizisi: I

                                                       


                                         

 

Değerli Bisikletli Gazete okuyucuları;

Sizlerle yazı paylaşmadığım süre boyunca İsveç’te, ülkemiz Türkiye’de ve dünyada çok önemli gelişmeler oldu. Ama en son yaşanan tarihin en yıkıcı ve can alıcı deprem felaketi doğum yerim olan Elbistan ve Maraş merkez olmak üzere 10 şehri neredeyse yerle bir etti.

“DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR”

Bugüne kadar depremle ilgili çok şey söylendi ve yayınlandı. Söylenenlerin hepsini ve bıraktığı ağır sonuçları, jeologların ve sismologların söylemi ile özetlersem, “Deprem öldürmez, bina öldürür.” Hatta “yanlış yer seçimi ve çürük zeminler üzerine inşa edilen binalar öldürür” dersek en doğru tanımı yapmış oluruz. Çünkü fay hattı üzerine kurulan çürük binalar (eski – yeni ayrım yapmadan) patır patır yıkıldılar. Hazırlıksız, tedbirsiz, beceriksiz ve en önemlisi de liyakatsiz görevlilerin iş başında olması nedeniyle maalesef 40 binden fazla insanımız hayatlarını kaybetti ve depremden yaklaşık 20 milyon insan etkilendi.

 


 FAY HATTI MI? ANADOLU TABAKASI MI?

Türkiye, kuzeyden ve güneyden geçen fay hattı üzerinde olduğu için deprem bölgesinde olan bir ülkedir.  

Ben ne sismolog ne de jeologum. Ülkemizin jeologların ve sismologların sık sık kullandıkları bu tanıma şerh düşüyorum ve yanlış bir tanımlama olduğu kanaatindeyim. Çünkü Uppsala Üniversitesi Sismoloji Enstitüsü uzmanların çizdikleri bu haritada da görüldüğü gibi Anadolu Tabakası, çevresindeki tabakalardan tamamen ayrı ve o “fay hattı” denilen kısımlar, Anadolu Tabakasını ortada boşlukta bırakıyor. Etrafındaki tabakalar ile bir bağlantısı olmadığı için, yer sarsıntısında etrafındaki tabakaların hareket etmesi ile gelen baskı sonucu sallanıyor ve sıkışan gazlar patlak veriyor. Yani deprem oluyor. Yani demem o ki, Anadolu Tabakası bağımsız olduğu için deprem bölgesidir.

Uppsala Üniversitesi Sismoloji Enstitüsü’nün, bilimsel çalışmalarıyla dünyada çok saygın bire yere sahip olduğunu, Türkiye’deki depremler konusunda da çok doğru tespit ve tahminler yaptıklarını hatırlatmakta yarar vardır.

RANT UĞRUNA SÖNEN OCAKLAR

Yıllardır (özellikle de 1950’den sonra) sürekli bu fay hatları üzerine verilen imar izinleriyle birileri sürekli korundu ve zenginleştirildi. Mesela devletin birçok kurumunun binası neden sırf iktidarı destekleyen arazi sahiplerinin arsalarının üzerine dikildi? Üstelik bu alanların “fay hattının” tam da üzerinde olduğu biliniyordu.

Bir diğer husus da iktidarların “imar affı” adı altında yönetmeliklere uygun olmayan yapılara kullanım ruhsatları vermesiydi. Bu durum birilerine rant sağlarken, bu konutlarda kalanlar veya satın alanlar da göz göre göre ölüme gönderildi.  

Ne demiştik:

“Deprem öldürmez, bina öldürür.”

“Yanlış yer seçimi ve çürük zeminler üzerine inşa edilen binalar öldürür.”

Maalesef ...

DEPREM EĞİTİMİ

Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalar gösterdi ki Türkiye bir deprem ülkesidir. Yani Anadolu Tabakası ayrık olduğu için bu coğrafyada her zaman depreme hazırlıklı olmak gerekir.

1999 depreminden sonra “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu deprem bir milattır” mealinde konuşuldu, yazıldı ve çizildi. Böyle bir gerçek ortada iken, üniversitelerde ilgili programlarda (sismoloji ve jeoloji dışında) yetişen mühendislere deprem eğitimi dersi verilmiyor. Mesela inşaat mühendisliği bölümünde, yani inşaattan sorumlu en önemli mühendislik dalında okuyan bir öğrenci deprem dersi almıyor!

Neden?

Yine ilk-orta ve lise sınıflarında deprem diye bir ders yok, verilmiyor. Halbuki müfredatta deprem dersi olmalıydı, olmalı. Hatta bir deprem coğrafyasında yer alan Türkiye'de her konuda bir bakanlık varken muhakkak bir "Deprem ve Afet Bakanlığı" kurulmalı. 

Mesela ben ortaokulda okurken tarım diye bir dersimiz vardı. Madem ülkemiz bir “tarım” ülkesi idi, okullarda tarım dersin olması gayet normaldi. Maalesef o da kaldırılmış. Bu dersi kaldıranlar, Türkiye’nin artık bir tarım ülkesi değil de ağır sanayi üreten bir ülke olduğunu düşünerek kaldırmış olabilirler.

DEPREM FELAKETİNİ UNUTMAYALIM

Depremle ilgili yazı dizimin ilki olduğu için asıl anlatmak istediğim konu en sona kaldı.

Evet, deprem unutulmamalı, bundan sonra (Japonya ve ABD’deki gibi) tedbirler alınarak can kaybı en aza indirilmeli. Ama biz kalem tutanlar olarak bu acıların, bu kayıpların, bu sönen ocakların dramı edebiyat eserlerine de aktarmalıyız. Yani depremin dramı, hikâyesi, romanı mutlaka yazılmalı. Tiyatrosu ve sineması yapılmalı.

Mesela ben o enkaz altında kalan kızının kolunu bırakmayan baba ile bir gün geçirmek ve o an yaşadıklarını hikâyeleştirmek isterim. Bütün ailesini kaybetmiş ve enkazda kendisi ve köpeğiyle kurtulan, sokakta yanan sobanın kenarında köpeği ile diz dize oturan adamla konuşmayı çok isterim. O an neler hissettiğini yazıya dökmek isterim.

Ya enkaz altında günlerce kalanlar, 200-300 saat sonra hayata tekrar merhaba diyenler…

Günlerce enkaz altında iken onların nasıl bir ruh hali yaşadıklarını, neler hissettiklerini, günlerce içinde kaldıkları o daracık alanlarda neler yaptıklarını, neler düşündüklerini, dışarıdan gelen sesleri nasıl algıladıklarını, neler yiyip içtiklerini tek tek dinlemek ve kaleme almak isterim.

Buna benzer binlerce dram yaşandı. Bütün bu yaşananlar mutlaka kaleme alınmalı.

Şu ana kadar herkes görevini yaptı.

Bugünden itibaren de biz kalem tutanlara (edebiyatçılara) görev düşüyor

Bu hikâyeler yazılmalı.

Bu romanlar basılmalı.

Depremin ağıtı, destanı ve şiiri yazılmalı.

Bu trajedinin tiyatrosu ve filmleri çekilmeli.

ÇÜNKÜ BU FELAKET UNUTULMAMALI.

Selam, sevgi ve saygı ile,  

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere,

Hoşça kalın, dostça kalın.

 

 

 Hüseyin Mirza Karagöz

 

 

Depremzedelere psikolojik ilk yardım nasıl yapılır?

Hiç yorum yok

18 Şubat 2023

Travma psikoterapisti İlknur Şahin, afet bölgesinde gönüllü çalışanlar için “Psikolojik İlk Yardım” ilkelerini esas alan bir rehber hazırladı.

 


Ben travma odaklı psikoterapist İlknur Şahin. Aşağıdaki yazıda, afet bölgesine gidecek veya gitmiş olan, gönüllü çalışanlar için psikolojik ilk yardım nasıl verilir konusunda bir bilgilendirme yapacağım. Bu bilgiler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bizlere sunulmuştur.

PSİKOLOJİK İLK YARDIM (PİY) NEDİR?

Psikolojik İlk Yardım (PİY), afet bölgesinde acı çeken ve yardıma ihtiyacı olan insanlarımıza insani destek ve müdahale etme durumudur.  

PİY, psikolojik danışmanlık yapmak olmadığı için herkes PİY müdahalesinde bulunabilir.

PİY’in temel amacı; afetten etkilenen insanlarımızın en temel ihtiyaçlarının giderilmesi, kendilerini güvende hissetmelerinin ve sevdikleriyle bağ kurmalarının sağlanması, sakinleştirilmeleri, işe yaradıklarının hatırlatılması, toplum ruhunu ve birlikteliğini görerek umutlandırılmalarıdır.

Peki, bunu nasıl başaracağız?

AFET BÖLGESİNE GİTMEYE GERÇEKTEN HAZIR MISIN?

Öncelikle afet bölgesine gitme konusunda hızlı ve duygusal karar almayın. Kendi ruhsal ve fiziksel sağlığın yerinde mi? Maddi ve manevi durumunuz sizin oraya gitmenizi destekliyor mu? Çünkü afet bölgesine gittiğinde felaketi görecek ve hissedeceksiniz. Bu olağanüstü ve stresli ortama dayanacak psikolojik ve fiziksel alt yapın var mı? Bunların ciddi ve objektif bir şekilde hesaplanması gerekiyor. Çünkü bunları düşünmeden gidersen orada yardıma muhtaç olan sen olursun.

Alana gitme kararı aldıysan, ihtiyacın olacak en temel ihtiyaçlarını yanında götürmeyi ihmal etme. Depremzedelerin yanına ulaştığında ilk başta kendini tanıt, nereden geldiğini, seni nerede bulabileceklerini, görevini bilsinler. Alandan ayrılma vaktin geldiğinde senden sonra kime danışabilecekleri konusunda onları bilgilendir.

NASIL İLETİŞİM KURMALIYIZ?

Alanda insanlarla iletişim kurarken yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya, anlaşılabilir, sakin ve empatik olmaya dikkat etmeliyiz.  Burada yaşayan insanların dilinin, dininin, örf ve adetlerinin, kültürünün farkında olup onların yaşam normlarına saygılı bir şekilde davranmalıyız. Mesela, makyajsız, ojesiz, parfüm kokusuz, takısız, en basit halimizle onlardan biri gibi orada olmalıyız. Böylelikle onları önemsediğimizi, acılarını paylaştığımızı hissettirebiliriz.

ÖNCELİKLİ HEDEF TEMEL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASIDIR

Psikolojik ilk yardımın öncelikli hedefi depremzedelerin en temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Temel ihtiyaçları ise; yeme - içme, fiziksel emniyet, hijyenik koşullarının sağlanması, barınma (çadır, konteynır vs.), hava şartlarına uygun giysiler, tıbbi müdahale veya ilaç ihtiyaçlarının giderilmesi şeklinde özetleyebiliriz. Bu insanlar hâlâ şok etkisinde oldukları ve acı çektikleri için, en temel ihtiyaçlarına karşılamaya olanakları olsa da bunlardan faydalanmayı unutabilir ya da ihmal edebilirler. Örneğin su içmeyi, sıkı giyinmeyi unutabilir veya gerek görmeyebilirler. Böyle bir durumda siz de yapıcı bir üslupla onların ihtiyaçlarını gidermelerini hatırlatabilir hatta buna önayak olabilirsiniz.

AFETZEDELERİ AKTİF TUTMALIYIZ

PİY’in bir başka önemli noktası da afetzedelere işe yaradıklarını hatırlatmaktır. Bunu da onları aktif bir şekilde yardım faaliyetlerine dahil ederek yapabiliriz. Örneğin beraber çay veya yemek dağıtabilirsiniz. Bu kişiler ne kadar aktif olurlarsa, o kadar işe yaradıklarını hissedip zamanı geldiğinde rutin hayata daha rahat ve çabuk adapte olabilirler. Diğer türlü, “yorulmasınlar” şeklinde iyi niyetli bir tavır onları pasifleştirebilir ve daha fazla bakıma muhtaçlık hissi verebilir. Bunu yapmamaya özen gösterelim. Unutma ki uzun vadede sen onların kendi kendilerine bakmalarına bir temel oluşturmak için orada bulunuyorsun.

DAVRANIŞLARIMIZI KONTROL ETMELİYİZ

Oradaki insanlar kendilerini güvende hissetmediklerini ve çok uzun bir süre de hissetmeyeceklerini unutmayalım. Bu yüzden sinirli, üzgün kaygılı olacaklardır. Büyük bir hayal kırıklığı içerisinde oldukları için size de beklenmedik bir şekilde davranabilirler, yardımlarınızı kabul etmeyebilirler. Böyle bir durumda lütfen sakinliğinizi koruyun. Unutmayın ki onlar, kriz içerisindeler, ailelerini, arkadaşlarını, yaşam alanlarını, anıları olan sokaklarını kaybettiler. Sizin oradaki asıl göreviniz onlara yardımcı olmak, sakinleştirmek ve umut aşılamak. Dolayısıyla hiçbir şeyi kişisel algılamadan onlara zaman verip ve her imkânda kendinizi hatırlatarak güvenlerini kazanmaya çalışmalısın. Size yaklaşmasalar bile sizin çabanızı görerek kendilerini önemsenmiş hissedeceklerdir. 

İNSANLARI DERTLERİNİ ANLATMAK İÇİN ZORLAMAYIN

PİY’in başka bir önemli unsuru ise mağdur insanları dertlerini anlatmak için zorlamamak gerektiğidir. Onlar buna hazır değillerse konuşmak iyi gelmeyecektir. Ancak konuşmak, dertleşmek isteyenler de olacak o zaman da senin görevin bütün kalbinle onları dinlemek olsun. Böyle bir durumda meraklı sorular sormadan, uzun cümle kurmadan, kendi deneyimlerinizi, acılarınızı paylaşmadan sadece dinlemeye odaklanmak önemlidir.

İNANMADIĞIN ŞEYLERİ SÖYLEME, TUTMAYACAĞIN SÖZLERİ VERME

Unutmamalıyız ki insanlara tavsiyeler vermek veya pozitif bir tavır sergilemek için daha çok erken. Mesela “her şey geçecek”, “iyi olacaksın”, “eminim sevdiklerin iyidir” gibi senin bile öngöremediğin hatta inanmadığın şeyleri söyleme. Tutamayacağın söz verme, soru sorulduğunda cevabı bilmiyorsun onlara “bilmiyorum ama senin için bunu öğrenmeye çalışırım” diyebilirsin.  Cevabı bulamasan bile onlara gidip “kusura bakma cevabı bulamadım” demen de ayrıca önemli, çünkü o kişi senin onun için araştırdığını, çabaladığını görüp önemsediğini hissedecek bu da onun güven ve umut duygularını pekiştirecektir. 

BAZEN KONUŞMAKTANSA SESSİZ KALMAK DAHA İYİDİR

Onlara tavsiye vermek yerine “senin acını görüyorum ve senin kadar olamasa da acını paylaşıyorum, senin için ne yapabilirim” demen çok değerli olacaktır. Bunları söylemekte zorlanıyorsan, o zaman en güçlü kartlarından birini koy ortaya ve sessiz kal. Ona konuşması, ağlaması, öfkesini kimseye zarar vermeden çıkartması için alan ver. Sessizlik doğru anda ve zamanlarda çok güçlü psikolojik bir merhemdir. Bazen birisinin acısına ortak olurken 2-3 dakikalık sessizlik 10 saatlik konuşmadan daha etkili olur.  Bunun dışında onların mahremiyetlerine saygı göstermeli, onların izni olmadan hiçbir yerde konuşulanları paylaşmamanız gerekir. (Yetkili kişiler hariç, onlara da bilmeleri gerektiği kadar bilgi vermen yeterlidir.)

DUYGULARINI KONTROLLÜ VE ONLARDAN UZAKTA YAŞA

Bu arada onların yanında olmaya çalışırken, duyduğun ve gördüklerin karşısında etkilenip duygu patlaması yaşayacaksındır. Duygularını daha kontrollü ve onlardan uzakta yaşamaya dikkat ve özen göster. Yani bir anne orada feryat figan ederken, kriz geçirirken sen de tabii ki ağlayabilirsin ama senin onu sakinleştirme dengeleme gibi önemli bir görevin olduğunu unutma ki onlar yıkıldığında sana yaslanabilsinler.

SÜREKLİ KAPASİTENİ KONTROL ET

Son olarak, bu kadar ağır bir ortamda öz bakımını ve güvenini sakın erteleme. Kendini bilmediğin güvenmediğin alanlara veya durumlar sokma. Kiminle çalışıyorsan sürekli irtibatta ol. Dönüşümlü çalışmayı ihmal etme. Sık sık kendini denetle, nasılım, iyi miyim, uykuya, yemeğe ihtiyacım var mı? İlacımı aldım mı? Mola vermek veya afet bölgesinden ayrılmak için fiziksel ve psikolojik şarjının sıfıra inmesine bekleme. Baktın enerjin azaldı, afet bölgesini terk et, birkaç hafta dinlen sonra tekrar durum analizi yap. Bu süreçte ne yapsan da kendini yeterli hissetmeyebilirsin, facianın büyüklüğünü ve kendi insani limitlerinin farkında ol.

Sen orada bulanarak zaten yapabileceğin en yüce yardımı desteği veriyorsun.

İyi ki varsın!

Psikoterapist İlknur Şahin



https://www.instagram.com/ilknursahintherapy/



🎧👉Depremzedelere psikolojik ilk yardım nasıl yapılır? Podcast olarak dinlemek için tıklayın





 

Demokratik Güç Birliği'nden protesto ve anmaya katılım çağrısı

Hiç yorum yok

17 Şubat 2023

Londra'da Demokratik Güç Birliği platformu, depremde hayatını kaybedenleri anmak ve depremde hükümetin ihmallerini protesto etmek amacıyla 18 Şubat 2023, Cumartesi günü, Trafalgar Square'de bir gösteri düzenliyor.




Demokratik Güç Birliği platformu bileşenleri Türkiye'de 6 Şubat tarihinde yaşanan ve on ilde yıkımlara yol açan depremin ilk gününden itibaren bölgeye yönelik maddî ve aynî yardımların toplanması için seferber oldu. Kurumda yardım faaliyetlerin halen ediyor.

Demokratik Güç Birliği platformu, depremde hayatını kaybedenleri anlak ve depremde hükümetin ihmallerini protesto etmek amacıyla 18 Şubat 2023, Cumartesi günü, saat 14:00'te Trafalgar Square'de bir gösteri düzenleycek. 

Platformdan yapılan açıklama şöyle: "PROTESTO ve ANMA Depremde yitirdiklerimizi anmak ve halkı göz göre göre ölüme terkeden AKP-MHP iktidarını protesto etmek için, bu Cumartesi 14.00’de, Trafalgar Square’dayız."

 #deprem #turkishearthquake





Avukat Yaşar Doğan depremden aileleri etkilenenler için MP’lere yazılacak mektup örnekleri hazırladı

Hiç yorum yok

14 Şubat 2023

 Redstone Solicitors kurucusu Avukat Yaşar Doğan, İngiltere’de yaşayan ve ailesi depremden etkilenen ve aileleri depremden etkilenmeyen ancak destek vermek isteyenler için bölge milletvekillerine gönderilmek üzere mektup örnekleri hazırladı.

 


                                                                                      

Vize konularında uzman olan ve Ankara Anlaşmalıların davalarında verdiği hukuki destekle tanınan Redstone Solicitors’un kurucusu Avukat Yaşar Doğan, İngiltere'de yaşayan ve depremden aileleri etkilenenlere kolaylık sağlayacak vize düzenlemeleri için milletvekillerine gönderilmek üzere dilekçe örnekleri hazırladı.

Yaşar Doğan, sosyal medya hesabından şu açıklamada bulundu: “Etkili olur mu, emin değilim. Ancak, elimizden gelen her şeyi yapmış olmak adına ve denemekte fayda olduğunu düşündüğüm için aşağıda eklediğim taslak/örnek mektupları hazırladım. Dileyenler yerel MP’lerine göndererek destek verebilirler. İki farklı mektup var; biri, aileleri depremden etkilenenlerin kullanabilmeleri için. Diğeri ise, aileleri depremden etkilenmeyen, ancak etkilenenleri desteklemek isteyenlerin kullanabilecekleri versiyon. Başbakan Rishi Sunak ve İçişleri Bakanı Suella Braverman’a büromuz adına yarın posta ile göndermek üzere benzer içerikli mektuplar hazırladım. Bunların birer kopyasını da aşağıda yorum bölümünde bilgi maksatlı paylaştım.”

“Tüm bu mektuplarda, depremden etkilenen vatandaşlarımızın İngiltere’deki aile bireyleri tarafından misafir edilebilmelerinin önünü açmak için vize düzenlemeleri talep ediyoruz. Ya geçici ve özel bir vize türü oluşturulmasını, ya da mevcut vize türlerinde esneklik gösterilmesini öneriyoruz. Ziyaretçi vizelerinde pasaport yerine başka kimlik ispatlarının kullanılmasına izin verilmesi, finans ispatı istenmemesi, ‘ülkeye geri dönmek niyetinde olma’ kriterinin esnek bir şekilde uygulanması gibi esneklikler önerdik. Ayrıca, eş vizesi, çocuk vizesi ve bağlı yetişkin akraba vizelerinde de İngilizce dil şartının aranmaması, finansal gereksinim şartının askıya alınması, başvuru ve sağlık harçlarının alınmaması gibi esneklikler talep ettik. Bu esneklikleri talep ederken, Ukrayna vatandaşları için oluşturulan vize rotalarını ve Almanya’nın deprem sonrasında duyurduğu vize esnekliklerini de örnek olarak gösterdik.”

“Yazının başında ifade ettiğim gibi, bu girişimden hiçbir sonuç alamamamız da söz konusu olabilir. Ancak, deneyerek kaybedeceğimiz bir şey olmadığı gibi, elimizden geleni yapmak adına anlamlı oluğu ve küçük bir olasılık olsa da işe yararsa birçok insanımıza faydası olacağı kanaatindeyim.”

MP'nizin kim olduğunu ve kontak detaylarını şu linki kullanarak bulabilirsiniz: https://members.parliament.uk/members/Commons

Saygılarımla,

Av. Yasar Doğan

Mektup örneklerine ise aşağıdaki linkten ulaşılabilir:

https://www.facebook.com/groups/RedstoneSolicitorsForum/posts/1357334685053057/

 







Depremzede ailelere özel vize programı çıkarılması için imza kampanyası başlatıldı

Hiç yorum yok

10 Şubat 2023

 

Türkiye’de yaşanan depremde evsiz kalanlara yönelik özel vize programı düzenlenmesi amacıyla İngiltere’de Petition.parliament.uk üzerinden imza kampanyası başlatıldı.

 

                                                   

                                  
 

 

İngiltere hükümeti, Ukrayna’da yaşanan savaş nedeniyle zor durumda kalan aileler için Ukrayna Aile Vize Programı çıkarmıştı. Bu vize türü emsal alınarak İngiltere’de yakını bulunan ve Türkiye’de depremde evsiz kalan aileler için yeni bir imza kampanyası düzenleniyor. Petition UK Government üzerinden yapılan imza kampanyasında 100 bin imzaya ulaşılması hedefleniyor. Bu sayıya ulaşıldığında ise konu İngiltere Parlamentosu’nun gündemine gelecek.

İmza kampanyasının metni şu şekilde: “Deprem nedeniyle evsiz kalanlar için Türk Aile Programı vizesi oluşturulmalı. Hükümetin, -Ukrayna Aile Programı vizesinde olduğu gibi- Türkiye’deki depremde evsiz kalan ve İngiltere'de ailesi olan kişilerin İngiltere'ye gelmelerini desteklemesini istiyorum. İngiltere'de ailesi deprem nedeniyle evsiz kalan ve onlar için endişelenen birçok Türk var. Hükümet, Birleşik Krallık'ta yaşayan Türklerin aile üyelerini İngiltere'ye getirmelerine izin vermelidir.”

 

Kampanyaya katılmak için aşağıdaki linke tıklayıp imza atabilirsiniz.

https://petition.parliament.uk/petitions/632772

 

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan