sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mahalle (The Neighbourhood): Direniş ve Yaratıcılık Hikayesi Rio Sineması’nda

Hiç yorum yok

11 Şubat 2025

15 Şubat 2025'te Londralılar, övgüyle karşılanan Mahalle (The Neighbourhood) filmini, Londra’nın ikonik sineması Rio Cinema’da izleme şansı bulacak. Gösterim saat 13:00’te başlayarak izleyicilere İstanbul’un sosyo-politik mücadelelerinin tam kalbine uzanan etkileyici bir yolculuk sunacak.



Hızla değişen bir İstanbul mahallesinde geçen “Mahalle”, halkın mahallelerini kentsel dönüşüm ve sömürü güçlerine karşı koruma mücadelesini anlatıyor. Hikâyenin merkezinde ise gerilimin tırmandığı bir ortamda aşkları gelişen genç bir çift, Rüstem ve Aslı yer alıyor. Film, miraslarını korumaya kararlı bir halkın duygusal, kültürel ve politik çalkantılarını gözler önüne seriyor.

Çığır Açan Bir Yapım

İnan Altın’ın yönettiği ve Selma Altın’ın yapımcılığını üstlendiği Mahalle, canlı aksiyon ile animasyonu harmanlayan benzersiz bir sinema tarzına sahip. Yapım süreci, hikâyenin ruhunu yansıtarak teknisyenlerden sanatçılara kadar binlerce gönüllünün ücretsiz destek verdiği kolektif bir çaba sonucu hayata geçirildi. Devrimci müzik grubu Grup Yorum tarafından desteklenen film, hem ekranda hem de kamera arkasında dayanışma ve kolektif emeğin özünü barındırıyor.

Zorluklara Rağmen Tamamlanan Bir Yapım

Mahalle'nin yapım süreci çeşitli zorluklarla doluydu. Çekimlerin ortasında setin polis tarafından basılması, ekibi yaratıcı çözümler bulmaya yöneltti. Yeşil ekran ve animasyonlu arka planlar kullanılarak çekimlere devam edildi. Tüm politik ve lojistik engellere rağmen film 2021 yılında tamamlandı ve 2022'de Avrupa turuna başladı. Yenilikçi hikâye anlatımı ve güçlü temalarıyla büyük beğeni topladı.

Evrensel Bir Direniş Hikayesi

İstanbul’un belirli bir bağlamına sıkı sıkıya bağlı olsa da Mahalle, evrensel bir yankı uyandırıyor. Dünya çapında kent toplulukları yerinden edilme ve kentsel dönüşümle mücadele ederken, filmin dayanışma, sevgi ve yaratıcılık temaları evrensel bir duyguya hitap ediyor. Film, müzik, animasyon ve etkileyici hikâye anlatımının canlı bir karışımıyla hem duygusal olarak bağlayıcı hem de görsel olarak büyüleyici bir deneyim sunuyor.

Gösterim Detayları

Mahalle’nin Londra gösterimi, 15 Şubat 2025’te saat 13:00’te Rio Cinema’da gerçekleşecektir. Biletler şu adresten online olarak temin edilebilir:
https://www.dbmusiclondon.com/product/the-neighborhood-film-screening-a-story-of-istanbul/

Sanat, aktivizm ve insanlık mücadelesini bir araya getiren bu filmi izleme fırsatını kaçırmayın. Bağımsız sinemaya ilgi duyuyorsanız ya da direniş hikâyelerine çekiliyorsanız, Mahalle, Londra’nın kültür takviminde mutlaka görülmesi gereken bir etkinlik.

 

Taril: 15 Şubat 2025, Cumartesi

Saat: 13:00

Yer: Rio Cinema

Adres: 107 Kingsland High St, London E8 2PB

Yönetmen Suat Eroğlu sinemacılık, tiyatro oyuncusu Eda Çatalçam tiyatroculuk deneyimlerini Day-Mer’de paylaşacak

Hiç yorum yok

20 Mayıs 2024


“Oyun İçinde Oyun” ve “Fıtrat” isimli kısa filmleri ile kısa film sinemasında önemli başarılara imza atan Yönetmen Suat Eroğlu, 21 Mayıs Salı akşamı saat 19.00'da Day-Mer’de (Turkish and Kurdish Community Centre) filmlerinin fikir aşamasından senaryoya aktarma sürecine, film yapım sürecinden oyuncu yönetimine kadar sinema alanında edindiği birçok deneyimi bir sunum eşliğinde örneklerle paylaşacak.

Day-mer Kültür Sanat Komisyonunda uzun süredir emek veren Eroğlu, 21 Mayıs Salı akşamı kendi sinemasının kamera arkasını izleyicilerle paylaşıyor. Sinema üzerine söyleşi gerçekleştirilecek olan etkinlikte Suat Eroğlu’nun kısa filmleri de gösterilecek.

Londra’da defalarca sahnelenen “Seher ile Ali” adlı oyununda sergilediği performans ile akıllarında kalan oyuncu Eda Çatalçam da etkinliğin bu haftaki konukları arasında yer alıyor.

Çatalçam, “Bir tiyatro oyunu nasıl yapılır?” başlığı altında tiyatro metni seçiminden yazımına, oyuncu yönetiminden dekora, tiyatro ile ilgili deneyimlerini bir sunum eşliğinde katılımcılarla paylaşacak.

Etkinliğe katılım ücretsizdir. 

Day-Mer







Feride Morçay’ın rol aldığı “Mausoom” adlı film Raindance Film Festivali’nde

Hiç yorum yok

29 Ekim 2023

Londra’da yaşayan Türk oyuncu Feride Morçay’ın da rol aldığı “Mausoom” adlı filmin galası 25 Ekim’de Londra Waldorf Hilton otelde gerçekleştirildi. Filmin premiere’i ise 2 Kasım’da Raindance Film Festivali’nde gerçekleştirilecek.

 

                                           


                                                   

 


Türk oyuncu Feride Morçay’ın yardımcı kadın oyuncu rolüyle yer aldığı, Reesha Shareef’in yazdığı ve yönettiği drama türündeki kısa film “Mausoom” için 25 Ekim, Çarşamba akşamı Londra Waldorf Hilton otelde “Orange Carpet” yapıldı. Filmin premieri ise 2 Kasım’da Raindance Film Festivali’nde gerçekleştirilecek.


Filmin afişi


Haksız yere hapsedilen bir adamın gerçek hikâyesine dayan “Mausoom” yönetmen Reesha Shareef’in farklı teknikler kullandığı, soyut geri dönüşlerden yararlandığı zaman zaman renkli, zaman zaman da siyah beyaz ilerleyen bir film.

Tecrit edilmiş bir adamın, kız kardeşinin kaçırılmasındaki rolünün suçluluğuyla boğuşmasını ve zihinsel çözülmesini konu alan filmde, filmin ana karakteri Mausoom’u oyuncu Josef Mizzi oynarken, yardımcı kadın oyuncu olarak Feride Morçay ise genç avukat rolüyle karşımıza çıkıyor.

 

https://www.imdb.com/title/tt29370269/?ref_=ext_shr_wts


Feride Morçay (Fotoğraf: David Fisher)


 

 

 

Londra Kürt Filmleri Festivali başlıyor

Hiç yorum yok

22 Eylül 2022

Londra Kürt Filmleri Festivali bu yıl 23-30 Eylül tarihleri arasında düzenleniyor. Bu yıl 13. kez düzenlenen festival, Wood Green Vue, Dalston Rio ve Prince Charles sinema salonlarında dünyanın farklı yerlerinden Kürtlerin hikayelerini Londra’ya getiriyor. 

Seray Genç



Festival, 23 Eylül’de daha önce Arıcı (Beekeeper, 2013), die Schwalbe (2016) filmleriyle tanıdığımız Mano Khalil’in Komşular (Neighbours, 2021) filmi ve Elêonore Fourniau’nın dinletisiyle Wood Green Vue Sinema Salonu’nda açılışını yapacak.*

 Çabuk Büyüyen Çocuklar

Komşular filminin çocuk karakteri Sero, Ferit Karahan’ın yönetmenliğini yaptığı Okul Traşı’nın (Brother’s Keeper, 2021) Yusuf ile Memo’su, Zahavi Sanjavi’nin Imad’ı farklı tarihsel kesitlerde farklı coğrafyalarda geçen bir çocukluğun izini sürüyor. Zorlukların, yokluğun, savaşın ve belki yersiz yurtsuzluğun kampında, yurdunda, okullarında geçen bir çocukluk bu… Çabuk büyümek zorunda bırakılan bir çocukluk. Çocuk yalnızlığını kimi zaman çoğaltan kimi zaman büyüklere bulaştıran suçluluğuyla baş eden ya da baş etmeye çalışan bu filmler kurmaca ya da belgesel bir kuşağı anlatıyorken, yönetmenlerin geçmişlerine, geldikleri topraklara bakışını da içeriyor. Bugün artık çocuk olmayan o yönetmenler ellerinde kameraları, perdede filmleri dünyanın pek çok yerindeki film festivallerini dolaşıyorken; artık ne o okul, ne o kamp ne de o yurt ücra bir köşe değil. Anlattıkları kendi hikayeleri, anlattıkları evrensel hikayeler. Artık o ücra köşeye herkesi ulaştırıyor, hikayelerini bilinir, görünür kılıyorlar.


Kürdistan’ın çocukları kadar savaşanları, yeni bir hayat kurmaya çalışan kadınları, IŞID gibi bir büyük tehditten kaçışları, bu tehdide karşı birlikte mücadeleleri ve kendilerini sağaltmalarının hikayeleri de anlatılıyor filmlerde. Dünyanın farklı ülkelerinden kadınlar, örneğin İspanya’dan Anna M. Bofarull Sinjar (2021) filmiyle Barcelona’dan ve Sinjar’dan iki kadının hikayesini anlatıyor. Almanya’dan Antonia Kilian Nehrin Öte Yakası (The Other Side of the River, 2021) belgeselinde 19 yaşında Fırat’ın öte yakasına geçen Hala’yı takip ediyor; öfkesini, yaşadıklarını, kız kardeşiyle kurmaya çalıştığı ilişkiyi paylaşıyor. Yönetmen Derya Deniz Hêza ile tanıştırıyor bizi. Kadın yönetmenler Kürt kadınlarının ve bölge halklarından kadınların hep birlikte mücadelelerine, gündelik yaşamlarına ve yeni bir hayata başlamalarına tanıklık ediyor.** Usta yönetmen Shawkat Amin Korki’nin son filmi Sınav’da da (Exam, 2021) başrol iki kadının. Güncel gerçekliği iç içe geçen ve heyecan verici bir hikayeyle anlatan ülkedeki sınav sistemini ve kadının rolünü sorgulayan Sınav konusunu gerçek hayattan alıyor.

Nehrin Öte Yakası

 Hêvîn’in Şarkısı

 Peki o toprakları özleyenler, ayrılmak  zorunda kalanlar, başka türlü hayal edenler. Duvarlarında asılı o cansız fotoğrafa canlarını kaybedip geri dönenler. Bir köy var uzakta diyenler ve o köyü kendi hayalleriyle, ütopyalarıyla düşleyen, düşünenler, diasporadaki kadınlar… Almanya’dan üç kuşaktan farklı kadının dokunaklı ve insani hikayelerini yine diasporadan, oyunculuk geçmişi de olan Serpil Turhan anlatıyor. Aidiyet, kimlik, ev ve “kendin olmak”. Aynı köyden ya da farklı köylerden, geldikleri köyün üç kuşak üzerinde etkisi, köyle kurdukları bağ, eski ve yeni bir memlekette kurdukları, kuracakları yaşama dair içten bir şarkı, Köy filmi… Hêvîn, Saniye ve Neno film boyunca birbirleriyle karşılaşmayan, “köye” ya da “o eve” zamansal ve tarihsel olarak farklı mesafede ve algıdalar. Sadece bu da değil, bir dil olarak Kürtçe ile ya da geldikleri topraklarla kurdukları ilişki de, hikayeleri de birbirinden farklı. Oysa film onları ortaklaştıran, o havada gezinen yoğun duygunun ne olduğunu paylaşıyor.  Yargılamadan, yargılatmadan paylaşıyor kadınların hikayelerini bizimle yönetmen. Almanya’da yaşayan ve oyunculuk eğitimi alan Hêvîn’in şarkısına eşlik etmeye çağırıyor bizi.

 


Çiyayê me berfê lêkir

Spî bûye, spî bûye

 

Ez ji te dûr im, tu ji min dûr î

Tim zivistan, spî bûye

 

Bihar hatiye gundê me

Sor û zer bûye çiyayê me

 

Ez ji te dûr im, tu ji min dûr î

Tim zivistan, spî bûye

 

Birîndar im ez vên nakim

Ez vê jînê qebûl nakim

 

Ez ji te dûr im, tu ji min dûr î

Tim zivistan, spî bûye

 

Dağlarımıza karlar yağmış

Her taraf kış, bembeyaz olmuş

 

Senden uzağım, benden uzaksın

Her taraf kış, bembeyaz olmuş

 

Bahar gelmiş köyümüze

Kırmızı sarı olmuş dağlarımız

 

Senden uzağım, benden uzaksın

Her taraf kış, bembeyaz olmuş

 

Yaralıyım, yapamıyorum

Bu yaşamı kabul etmiyorum

 

Senden uzağım, sen benden uzaksın

Her taraf kış, bembeyaz olmuş

 

Bir Metafor Olarak Memleket ve Memo’yu Anmak

Bu yılki programın bir başka dikkat çeken özelliği Kürt Sineması’nda gerçeklikten referans alsa da fantastik, sürreel ya da epik bir anlatıyı baz alan filmlerin ustalık içeren bir sinematografik yaklaşımla gerçekleştirildiğini görmek. Bunda coğrafyanın verdiği kültürel baz olduğu kadar yönetmenlerin sinemasal hayal güçlerinin ve alternatif bir anlatı arayışlarının payı olduğu da bir gerçek. Arsalan Amiri’nin Venedik Film Festivali’nde gösterilen Zalava filmi her ne kadar 1970’li yılların sonundan, İran’ın bir Kürt köyünden gelse de bugünün İran’ına, kadın-erkek ilişkilerine ve İran taşrasına dair bir metafora dönüşebiliyor. Doğrudan görünmeyen, kendisini göstermeyen ve tüm yaşamları baskılayan bir rejimle karşı karşıya kalanlar, savaşanlar… Tıpkı Türkiye’nin baskıcı, soluk aldırmayan rejiminin metaforuna dönüşen bir gece olsun baş başa geçiremeyen, birbirini seven genç öğrenci çiftin kaldığı otel odası gibi, Serhat Karaaslan’ın Suçlular (Criminals) filminde. Ve tıpkı kaybettiği oğlu için rejim dahil herkese ve her şeye rağmen bir düğün dernek kurmak isteyen Zin’in imkansızı gerçek, gerçeği çatışmalı ve absürt kılması gibi Mehmet Ali Konar’ın Ali ve Zîn’in Dansı (The Dance of Ali and Zîn) filminde.

Dana Karim’in bir güzel aşk ve bir acı kayıp hikayesini anlatan The Wind Girl filmi, Semiha Yıldız’ın çocukluğunun anılarından yola çıkarak Cudi dağının ekolojik habitatını ve tahribatını ele alan filmi Cudiyê Miradan’ı (Cudi of the Wishes) ve benim kişisel olarak da hayatımın önemli bir dönemine denk  gelen Batman’da sevgili Mehmet Aksoy birlikte katıldığımız, izlediğimiz filmler üzerine düşündüğümüz, tartıştığımız Yılmaz Güney Kürt Filmleri Festivali’nin yapıldığı salondan geri kalanlar üzerine bize bir tarihi, salonu, filmleri, film festivalini ve elbette sinemayı, Kürt Sineması’nın “burada”, tam da orada, o toprakları sıyırdığımızda altında kalanı gösteren Sibel Öge’nin Li Vir filmi de politik olduğu kadar estetik bir arayışın kısa ve öne çıkan filmlerinden. Festival kapsamında arkadaşlarının yaptığı bir kısa filmle anacağımız Mehmet Aksoy’u, Memo’yu ben bir de Li Vir’le Batman günlerimizle, izlediğimiz filmler ve o gün Bingöl Elmas’ın okuduğu birlikte yazdığımız metinle anacağım.

Son Olarak

Yazının başında Zarê’den Heza’ya demiştik. Zarê, Yezidi bir Kürt kadının karakteri olduğu 1926’da Sovyetler Birliği Ermenistan’ında yönetmen Hamo Beknazarian tarafından çekilen ilk Kürt filmi olarak kayıtlara geçiyor. Hêza ise Derya Deniz’in 2022 yılında IŞID’ın elinden kurtulan bir başka Yezidi kadından adını alan, Kürtçe’de güçlü anlamına da gelen son dönem Kürt filmlerinden biri. 

1926’dan 2022’ye kadının özgürlüğünden, bağımsızlığından vazgeçmeyen bir sinemanın son dönem yönetmenleriyle, karakterleriyle tanışmak için ve Hêvîn’in sesinden Koma Amed’den bildiğimiz şarkıyı dinlemek için bir fırsat, bir davet; sansürsüz ve özgürce birlikte film izleyebilmek için Londra Kürt Filmleri Festivali.

 

*LKFF 2022 program, etkinlik ve filmlere dair https://www.lkff.co.uk

** 2022 yapımı iki filmi daha burada analım isterim. Kurdwin Ayub’un Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen filmi Sonne ve Hirokazu Kore-eda ile çalışmış Japonya’da bir Kürt göçmen, genç bir kadın olmaya dair, iki kez vatansız kalmaya dair duru bir dille hikayesini anlatan Emma Kawawada’nın My Small Land filmleri. İki film de geleneksel ailelerden gelen genç kuşakların göçmen bir ülkede eve ve kimliklerine dair sorular soran eleştirel filmlerdi.

 

 

Zarê



 


 

 



 


 

 


© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan