Neden bisiklet kullanmalıyız?

Hiç yorum yok

29 Nisan 2024

Dünyanın salgın hastalık, iklim ve ekonomi gibi krizlerle boğuştuğu şu dönemde çevreci, hesaplı ve sağlıklı bir ulaşım aracı olan bisiklete duyulan ihtiyaç da artıyor. Eğer bisikletiniz yoksa heves ettiniz ama bir türlü alıp sürmeye başlayamadıysanız bu yazı sizi bu konuda cesaretlendirecektir.

 


                                                                                          Tuncay Bilecen

 

Bisiklet, 1700’lü yılların sonunda icat edilmiş olsa da bir ulaşım aracı olarak 19. ve 20. yüzyılda yaygın biçimde kullanılmaya başlanıyor. Günümüzde yüzlerce çeşidi bulunan bisiklet en çevreci ve en sağlıklı ulaşım aracı konumunda.

Biz de bu yazıda “Neden bisiklet kullanmalıyız?” sorusuna kısaca yanıt vermeye çalışalım.

TASARRUF ETMEK İÇİN

Londra, dünyada ulaşım ücretinin en yüksek olduğu kentlerden biri… Metro ile bir duraktan diğerine gitmek için bile yaklaşık 3 pound ödemek gerekiyor. Oysa bisikletle her yere bedava gidebilirsiniz. Ayrıca bisiklet sürmek için benzin almanıza, sigorta, park ve “congestion charge” ücreti ödemenize gerek yok. Tek yapmanız gereken iyi bir bisiklet ve onu hırsızlardan koruyacak iyi bir kilit almak. Birkaç aylık toplu taşıma ücretiyle veya aracınızın yakıtı için yapacağınız harcamayla böyle bir bisiklet edinmeniz mümkün. Üstelik bisiklet kullanırsanız demiryolu, tube, toplu taşıma vs. hiçbir grevden etkilenmez, emekçi dostu olursunuz.

ÇEVREYİ KORUMAK İÇİN

Bisiklet en çevreci ulaşım aracıdır. Bisiklet sürerek doğaya zararlı gaz salınımını azaltmış olursunuz. Bilim insanları fosil yakıtlı araçların sera gazı salınımı nedeniyle küresel ısınma ve iklim değişikliğinden en az % 20 oranında sorumlu olduklarını söylüyor. Kentlerdeki sera gazı salınımının ise yaklaşık olarak % 40'ı fosil yakıtlı araçlardan kaynaklanıyor. Bu araçlar çevreye zarar vermekle kalmıyor, insan sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor.

SAĞLIKLI OLMAK İÇİN

Öncelikle zinde ve sağlıklı olmamız için fiziksel olarak aktif olmamız gerekir. Düzenli fiziksel aktivite ise; obezite, kalp hastalığı, kanser, akıl hastalığı, diyabet gibi birçok ciddi hastalıktan korunmamıza yardımcı olur. Bisiklet sürmek kalp kaslarını güçlendirir, kandaki yağ seviyelerini azaltır ve dolaşım sistemini düzenler. Araştırmalar düzenli bisiklet kullanmanın kanser ve diyabet riskini de azalttığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bisiklete binmek, sağlıklı bir bedene sahip olmanın en iyi yollarından biridir.

KENDİMİZLE BAŞ BAŞA KALMAK İÇİN

Bisikletin en güzel yanlarından biri de kişinin bisiklet sürerken kendisiyle baş başa kalmasıdır. Bu bakımdan bisiklet sürmek meditasyon yapmak gibidir. Einstein’ın izafiyet teorisini bisiklet üzerindeyken düşündüğü söylenir. Çünkü düşüncelerimizin en berrak haliyle bisiklet sürerken buluşabiliriz.

Günümüzün en büyük sorunlarından biri de odaklanmak. Çoğu kişinin ekran bağımlısı olduğu, yerli yersiz telefonunu kurcaladığı bu dönemde, bisiklet üzerinde olmak düşüncemizi bir konu üzerine odaklamamıza yardımcı olacaktır. Bu yüzden bisiklet sürmek kendi içimizde de bir yolculuk yapmaktır.

BAHANELERİMİZDEN KURTULMAK İÇİN

Dünyada bisiklet kültürünün en çok geliştiği kentlerden biri olan Londra’da Türkiye’den göç eden toplumun bisikletle barışık bir hayatının olduğunu söylemek maalesef pek mümkün değil. Elbette herkes bisiklet sürecek diye bir kaide yok ama bu konudaki bahaneler de muhtelif. “Ben de çok istiyorum ama trafiğe çıkılmaz burada, çok tehlikeli.” “İlk geldiğim yıllarda heves etmiş almıştım ama çalındı. Şimdi alsam yine çalınır. O yüzden gerek yok.”  “İsterim tabii ama bisiklet sürünce insan terliyor, terleyince de hasta oluyorsun.” “Bizden geçti artık bu yaştan sonra bisiklete biniyor dedirtmem kendime.”

Karamsar olmaya lüzum yok. Ne olursa olsun bisiklet yavaş yavaş bizim toplumun da gündelik hayatında yer etmeye başladı. Kısa sürede; çocuklara yönelik eğitimlerden, tamir bakım hizmetlerine kadar bisikletle ilgili birçok önemli çalışmaya imza atan Londra Bisiklet Kulübü bu işin öncülerinden biri. Eğer bisikletle ilgili temel bir eğitime ihtiyacınız varsa hiç düşünmeden Londra Bisiklet Kulübü’nün kapısını çalabilirsiniz.

Öyleyse artık bahaneleri bir kenara bırakıp vakit kaybetmeden bisikletle tanışma zamanı…

Londra Bisiklet Kulübü

07917343007

 

* Bu yazı ilk defa 5 Temmuz 2022 tarihinde Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 



kaynak: https://www.betterhealth.vic.gov.au/health/healthyliving/cycling-health-benefits

YABANCILARI ÖLDÜREN İNGİLİZ KRALLAR: PROVOKATİF BİR TİYATRO DENEYİMİ

Hiç yorum yok

27 Nisan 2024

Camden People’s Theatre, İngiltere'nin kültürel zenginliğini ve milliyetçilik konusundaki sorgulamayı sahneye taşıyan yeni bir tiyatro deneyimi sunuyor. Realfake Theatre ve Camden People’s Theatre iş birliğiyle gerçekleşen "Yabancıları Öldüren İngiliz Krallar" oyunu, 23 Nisan - 11 Mayıs tarihleri arasında seyirciyle buluşacak.

 


Bu cesur ve çarpıcı oyun, İngiliz kültürünü yeniden yorumlayarak Shakespeare tiyatrosu kurumuna açık sözlü bir eleştiri getiriyor. Türkiyeli sanatçı Philip Arditti ve Nina Bowers tarafından tasarlanan oyun, İngiliz kimliklerinin kara mizahla işlendiği bir sahne performansı sunuyor.

Shakespeare'in eserlerinin günümüzdeki anlamını sorgulayan ve 2024'te Shakespeare'in taşıdığı anlamı provokatif bir dille ele alan oyun, İngiliz milliyetçiliğinin gelişimini çocuksu bir merakla ve hicivli bir bakış açısıyla inceliyor.

Oyunculardan Philip Arditti oyuna dair şunları dile getirdi: Yabancıları Öldüren İngiliz Krallar oyunu Shakespeare Globe'da V. Henry oyununu oynarken tanıştığım yine rol arkadaşım Nina ile yaptığımız sohbetler sırasında ortaya çıkmış, mizahi ve absürt bir oyun. Shakespeare'in İngiliz olma haline dair kral V. Henry üzerinden yazdığı V. Henry oyununu, sahnelediğimiz dönemde Nina ile birlikte yaşadığımız ve içine düştüğümüz durumlar üzerinden kaleme aldık." Arditti devamla "Yabancıları Öldüren İngiliz Krallar oyunu için kısaca, İngiliz olmayan iki oyuncunun oldukça İngiliz olan V. Henry oyununu oynarken karşılaştıkları saçmalıkların sahneye taşınması olarak da özetleyebiliriz" dedi.

23 Nisan-11 Mayıs tarihleri arasında Camden People’s Theatre, 58-60 Hampstead Road, London, NW1 2PY adresinde sahnelenecek olan "Yabancıları Öldüren İngiliz Krallar", milliyetçiliğe dair farklı bakış açıları sunarak izleyicilere yenilikçi bir seyir zevki vadediyor.

Türkçe üst yazılı gösterimi 7 Mayıs 2024'te gerçekleşecek olan oyun için biletler https://cptheatre.co.uk/whatson/English-Kings linkinden temin edilebilir.

 

 

OYUNCULAR:

Philip Arditti:

Philip, oyuncu, yazar ve tiyatro üreticisidir. İstanbul'un Yahudi topluluğunda büyüyen Philip, 1999 yılında Londra'ya taşınarak, Londra Kraliyet Akademisi olan RADA'da tiyatro ve oyunculuk üzerine eğitim aldı.Philip, ilk olarak, HBO/BBC mini dizisi olan “House of Saddam” da Uday Hussein'i canlandırmasıyla tanındı. En son ITV’ni iki projesinde yer aldı. 2008 ile 2018 yılları arasında National Theatre'da düzenli olarak sahne alan Philip, 2019'da Michelle Terry'nin Michelle Terry’s Globe Ensemble projesinin bir parçası olarak IV.Henry oyununda başrolü oynadı.

 

Nina Bowers:

Nina, tiyatro ve kabare alanında çalışan multidisipliner bir performans sanatçısı ve yazardır. Oynadığı roller arasında Anna Deveare Smith'in “Twilight Los Angeles 1992” adlı eserindeki 19 karakterin tümü ve Time Out dergisinin "ön plana çıkan performans" olarak nitelendirdiği “As You Like It” oyunundaki Rosalind rolü bulunmaktadır. Oyunculukla birlikte, Nina aynı zamanda yazılar kaleme alarak oyun yazarlığı da yapmaktadır. Yazdığı eserlerden bazıları, The Yard, ICA, Camden People’s Theatre gibi mekanlarda sergilenen Nina’nın, “Nina Talks about Her Values” ve CPT Sprint Festivali için oluşturulan “The Mantis from Atlantis” adlı iki tek kişilik gösterisi de bulunmaktadır.



Gik-Der'den hükümetin Ruanda kararına tepki: “Bu insanlık suçuna ortak olmayacağız!"

Hiç yorum yok

23 Nisan 2024

Göçmen İşçiler Kültür Derneği'nin (GİK-DER) Hükümetin Ruanda tasarısını meclisten geçirmesine ilişkin yaptığı açıklama şu şekilde: 



Muhafazakar Parti hükümetinin 2 yıldır yasalaştırmaya çalıştığı “Ruanda Tasarısı” dün Meclis’ten geçti. İnsan haklarını hiçe sayan, ulusal ve uluslarası mahkemelerce ‘kabul edilemez” bulunan bu yasanın uygulanmasına izin vermeyeceğiz!

 Irkçı, ayrımcı uygulamaları her geçen yıl daha da tırmandıran Muhafazakar Parti hükümetinin göçmenlere dönük saldırılarına bir yenisi daha eklendi. Genel seçim yaklaşırken mülteci düşmanlığı yaparak kaybettiği oyları geri kazanmaya çalışan hükümet, İngiltere’ye yapılacak mültecilik başvurularında istenen koşulları ve başvuru ücretlerini karşılanamaz hale getirdi. Ardından iki yıldır tartışılan Ruanda Planı makyajdan öteye gitmeyen bir iki değişiklikle dün yeniden Parlamento’ya getirildi. Parlamento’da sert tartışmalara neden olan tasarı bugün sabaha karşı onaylandı. Plan, Kral 3. Charles'ın imzasından sonra yasalaşacak.

Plan yasalaşırsa, hükümetin deyimiyle ülkeye yasadışı yollardan giren hiçbir göçmen İngiltere’de barındırılmayacak. Mülteciler önce gözaltı merkezlerinde tutulacak, ardından Ruanda’ya gönderilecek. Mültecilerin göçmenlik başvuruları kendileri Ruanda'dayken değerlendirilecek, sonuç olumlu olsa dahi bu kişiler bir daha İngiltere'ye giremeyecek. Başvurusu başarılı olanlara mülteci statüsü verildikten sonra Ruanda'da kalmalarına izin verilebilecek. Yani aslında göçmenler Ruanda’ya göç edecek.

Üstelik Ruanda, Sunak’ın iddia ettiği gibi göçmenler için güvenli bir ülke olmaktan çok uzak. 2013-2018 yılları arasında İsrail’in kendilerine gönderdiği sığınmacıların bir kısmından haber alınamadığı, bir kısmının başka ülkelere gönderildiği belgelenen Ruanda, mahkeme kararları ile imzaladığı anlaşmalara uymadığı tescil edilmiş bir ülkedir. Bir göçmenin dahi Ruanda’ya gönderilmesi kabul edilemez. Göçmenlerin başka bir ülkeye sınır dışı edilmesi o ülkelerde kötü muamele, işkence ve hak ihlallerine uğrama riskini artıracak, uzun mücadeleler sonucu kazanılmış uluslararası göçmen haklarını da tehlikeye atacaktır.

Göçmen İşçiler Kültür Derneği olarak bu suça ortak olmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Siyasal sığınma ve mültecilik insan hakkıdır ve savunulmalıdır. Kendi yurtlarından edilen, binlerce kilometre yolu ve bütün zorlukları aşıp güvende yaşamak üzere Britanya’ya ulaşan göçmenleri Afrika’nın Ruanda ülkesine göndermek en hafif deyimle insanlık suçudur. Bu insanlık suçuna ortak olmayacağız!

Her gün sınırlarına daha yüksek duvarlar ören, Avrupa’nın sınırlarını adeta bir kale gibi savunan ve silahlanan, göçmenleri çeşitli çeşitli biçimlerde sınırlarda katleden, geri iten (push-backs) Avrupa devletleri ve Britanya’nın bu uygulaması illegaldir. Botlarla çıktıkları ‘umut yolculuğu’nda hayatlarını kaybeden yüzlerce göçmenin kanı sadece çetelerin elinde değil, yasal yollarla sığınma hakkını neredeyse imkansız hale getiren İngiliz hükümetinin de elindedir.

 Bu insanlık suçuna ortak olma!

Bu uygulamaya sessiz kalarak, hükümetin işlediği suçlara ortak olma. Yasaya karşı oluşturulan dayanışma hareketinin içinde yer al.

Gerici ve Irkçı Mülteci Yasası Derhal Geri Çekilsin!

Sınırdışı Edilmelere Son!

 

 


Meyhane buluşması 20 Nisan Cumartesi Enfield'ta

Hiç yorum yok

15 Nisan 2024

Tan Morgül ve Memet Ali Alabora’nın kurucusu olduğu İstanbulluluk projesi İstanbul Elsewhere, Londra’nın çeşitli yerlerinde konsept meyhaneler kurmaya devam ediyor. Bir sonraki buluşma 20 Nisan, Cumartesi akşamı Enfield’ta bulunan Coffee Break’te gerçekleştirilecek.



Londra’da yerleşik bir meyhane açmaya hazırlanan İstanbul Elsewhere oluşumundan, yeni pop-up meyhane buluşmasına ilişkin açıklama şu şekilde: “Meyhane açma yolculuğumuzda, pop-up meyhanemizle Londra’yı turluyor, hem sohbet ediyor hem de malumat derliyoruz. Zira kendimiz kadar müdavimin fikrini de merak ediyor, önemsiyoruz. Ve bu sefer de, rakı sofrasına, meyhane sohbetlerine çok da yabancı olmayan bir yere, kuzey Londra’ya, Enfield’a gidiyoruz.”

 

Tarih: 20 Nisan, Cumartesi

Saat: 19:00

Adres: Coffee Break, 792 Green Lanes, N21 2SH


Bilet: £85 / kişi başı  (min 2, max 5 kişi bilet alabilir)

Menü: 5 meze, 1 ara sıcak, 1 ana sıcak, 1 tatlı, 2 kişi paylaşımlı 35’lik Yeni Rakı

 

Bilet için;

https://buy.stripe.com/cN26oA6JL6kYf4s9AI

Metin Avdaç’ın yönettiği “Sabah Yıldızı: Sabahattin Ali" belgeseli Londra'da izleyiciyle buluşuyor

Hiç yorum yok




GIK-DER Kültür Sanat Komisyonu önemli bir belgeseli daha izleyiciyle buluşturuyor. 2 Nisan 1948 yılında katledilen Sabahattin Ali'nin hayatını konu alan "Sabah Yıldızı: Sabahattin Ali" belgeseli 26 Nisan Cuma günü saat 19:30'da GIK-DER'de gösterilecek. Gösterim sonrasında film yönetmeni Metin Avdaç ile söyleşi gerçekleştirilecek.

Belgesel, uzun bir araştırma sürecinin ardından Almanya, Bulgaristan ve Türkiye’de gerçekleştirilen çekimlerle tamamlandı. Filmde Sabahattin Ali'nin edebiyatçı kimliğinin yanı sıra sevdaları, fikir dünyası ve onu faili meçhule götüren dönemin sosyo-politik dinamikleri de ele alınıyor.

Tarih:  26 Nisan Cuma
Saat: 19:30
Yer: GIK-DER Wedge House, White Hart Lane, N17 8HJ

Belgesel İngilizce altyazı ile gösterilecek. Gösterim ücretsizdir.
Ayrıntılı bilgi için bize 0 7379 930586 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

 

Home Office, yalnız çocukların sığınma otellerine yerleştirilmesini yasakladı

Hiç yorum yok

12 Nisan 2024

Yüksek mahkemenin aldığı karara göre yalnız sığınmacı çocuklar otelleri ancak 'gerçek acil durumlarda' çok kısa süreliğine kullanabilecekler.

 


 

Home Office, uzun süredir devam eden bir yüksek mahkeme davasının sonuçlanmasının ardından, yalnız sığınmacı çocukların otellerde barındırmasını yasakladı.

Böylece yalnız çocukların rutin ve sistematik olarak otellerde barındırılması uygulaması geçtiğimiz perşembe günü kesinleşen bir emirle yasadışı kabul edildi. Emir, Aralık 2021'den bu yana bu uygulamanın "yetkilerinin uygun sınırlarını aştığını" belirtiyor.

Otellere yerleştirilen çocuklardan bazıları 12 yaşındaydı ve birçoğu küçük teknelerle Manş Denizi boyunca travmatik yolculuklardan sonra İngiltere'ye yeni gelmişti.

Çocukların otellere yerleştirildiği ve bazılarının daha sonra kaybolduğu, birçoğunun İngiltere'ye geldikten sonraki 72 saat içinde kaybolduğu, bazılarının da insan tacirlerinin eline düştüğü bu yıl Ocak ayında Observer'da çıkan bir haberle ortaya çıkmıştı.

İngiltere’de Haziran 2021'den bu yana 440 çocuk sığınma evlerinde kayboldu. Parlamentoda yer alan partiler arası komite yakın tarihli bir oturumunda, kaybolan çocuklardan 132'sinin bulunamadığını ve bunların 103'ünün şu anda 18 yaşına girdiğini açıkladı.

Perşembe günkü mahkeme kararı, Home Office’i bu başarısızlıktan kısmen sorumlu tuttu; çünkü Home Office’in otellerin kullanımı ortadan kaldırmak için çocuk grubunun sorumluluğunu farklı yerel makamlar arasında adil bir şekilde paylaştırması gerekiyordu.

Home Office, 18 Kasım'dan bu yana otellerde çocuk ağırlamıyor ve daha önce bu çocuk grubunu barındırmak için kullandığı yedi otelden altısını kullanmayı bıraktı. Kent'te hala açık olan bir otel var, ancak İçişleri Bakanlığı bunu 31 Ocak 2024'e kadar kapatmayı planladığını söylüyor.

Karara göre, oteller içişleri bakanı tarafından "gerçek acil durumlarda" çok kısa süreler dışında bu çocukları barındırmak için kullanamayacaklar.

 

 

Fieldseat Kitabevi/ Kafe’de seminer: “Rochdale'den Dersler: Küresel ve Yerel Siyasetin Kesişiminde Bir Vaka Çalışması”

Hiç yorum yok

09 Nisan 2024

Fieldseat Kitabevi  yeni bir seminer dizisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 9 Nisan, Salı akşamı ilki gerçekleştirilecek olan seminerin davetli konuşmacısı Workers Parti’nin eş başkanı ve İngiltere’nin eski Suriye büyükelçisi olan Peter Ford olacak. Ford, son Rochdale seçimlerinin dünya ve İngiltere politikası açısından önemini anlatacak.

 


Kuzey Londra’da bulunan Fieldseat Kitabevi / Kafe “Global Politics in Local Communities” başlığı altında İngiltere ve dünya gündemiyle ilgili yeni bir seminer dizisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Son Rochdale seçimlerinin dünya ve İngiltere politikası açısından değerlendirmesinin yapılacağı ilk seminer 9 Nisan, Salı akşamı saat 18:00’de gerçekleştirilecek. Manchester’a bağlı bir ilçe olan Rochdale’de İşçi Partisi milletvekili Tony Lloyd’un ölümü üzerine 29 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirilen seçimi Gergoe Galloway’in Workers Partisi yüzde 40 oy alarak kazanmıştı.

Peter Ford

İngiltere’nin eski Bahreyn (1999 – 2003) ve Suriye (2003 – 2006) büyükelçisi ve Workers Parti’nin eş başkanı olan Peter Ford’un konuşmacı olarak katılacağı seminerin çağrı metni şöyle: “Rochdale ara seçimlerinden çıkarılacak en büyük ders, hem İngiliz hükümetine hem de muhalefet partilerine karşı duyulan memnuniyetsizliğin göstergesi olmasıdır. Keir Starmer'ın Muhafazakâr Parti'nin kemer sıkma politikalarını sürdürme programı ve İsrail hükümetinin Gazze'de sıkışıp kalmış Filistin halkına yönelik korkunç saldırısına verdiği destek göz önüne alındığında, bu durum milyonlarca insanın İşçi Partisi'ne oy veremeyeceği anlamına gelmektedir.”

 



Tarih: 9 Nisan 2024, Salı

Saat: 18:00 – 20:00

Yer: Fieldseat Kitabevi / Kafe

Adres: 665 High Rd. Tottenham, N17 8BD

 

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan