Yönetmen Suat Eroğlu sinemacılık, tiyatro oyuncusu Eda Çatalçam tiyatroculuk deneyimlerini Day-Mer’de paylaşacak

Hiç yorum yok

20 Mayıs 2024


“Oyun İçinde Oyun” ve “Fıtrat” isimli kısa filmleri ile kısa film sinemasında önemli başarılara imza atan Yönetmen Suat Eroğlu, 21 Mayıs Salı akşamı saat 19.00'da Day-Mer’de (Turkish and Kurdish Community Centre) filmlerinin fikir aşamasından senaryoya aktarma sürecine, film yapım sürecinden oyuncu yönetimine kadar sinema alanında edindiği birçok deneyimi bir sunum eşliğinde örneklerle paylaşacak.

Day-mer Kültür Sanat Komisyonunda uzun süredir emek veren Eroğlu, 21 Mayıs Salı akşamı kendi sinemasının kamera arkasını izleyicilerle paylaşıyor. Sinema üzerine söyleşi gerçekleştirilecek olan etkinlikte Suat Eroğlu’nun kısa filmleri de gösterilecek.

Londra’da defalarca sahnelenen “Seher ile Ali” adlı oyununda sergilediği performans ile akıllarında kalan oyuncu Eda Çatalçam da etkinliğin bu haftaki konukları arasında yer alıyor.

Çatalçam, “Bir tiyatro oyunu nasıl yapılır?” başlığı altında tiyatro metni seçiminden yazımına, oyuncu yönetiminden dekora, tiyatro ile ilgili deneyimlerini bir sunum eşliğinde katılımcılarla paylaşacak.

Etkinliğe katılım ücretsizdir. 

Day-Mer







Rengin Kadın Korosu, Göçmen Kadın Öyküleri Yarışması'nın ikincisini düzenliyor

Hiç yorum yok

 Rengin Kadın Korosu, “Göçmen Kadın Öyküleri Yarışması”nın ikincisini  düzenliyor. Yarışmada seçici kurulun belirleyeceği öyküler kitap halinde yayımlanacak. Konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle: 




"Göçmen kadınlar yazmaya devam ediyor!
Rengin Göçmen Kadın Öyküleri yarışmamız geçtiğimiz sene çok ilgi gördü, harika öyküler geldi ve değerli juri üyelerimizin de desteğiyle ilk defa deneyimlediğimiz bu yarışma ve kitap basım sürecini başarıyla tamamladık. Burdan aldığımız enerji ve öykü yazarlarının da isteğiyle yarışmamızın şimdi 2.sini düzenliyoruz. 31 Temmuz'a kadar siz göçmen kadınlardan herhangi bir temada yazılmış öykülerinizi bekliyoruz. Katılım koşullarını görselde veya aşağıda bulabilirsiniz. Öykülerinizi renginkadin@gmail.com adresimize gönderebilirsiniz."

Yarışmaya katılım koşulları:
-Yarışmamız Birleşik Krallık ve Avrupa’da yaşayan bütün göçmen kadınlara açıktır.

-Yarışmacılar sadece bir öyküyle katılabilir.

-Konu sınırlaması yoktur. Göçmen kadınlar tarafından kaleme alınan herhangi bir tema kabul edilecektir.

-Yarışmaya Seçici Kurul Üyeleri ile birinci derece yakınları katılamaz.

-Yarışmacılar mahlas kullanabilir.

-İlk üçe giren öyküler ödüllendirilecektir.

-Ödül alan öyküler ile kurulun seçtiği diğer öyküler Rengin Göçmen Kadın Öyküleri 2 kitabında yayımlanacaktır.


Yarışmanın Jürisi ise şu isimlerden oluşuyor; Dursaliye Şahan, Fergül Yücel, Gülsen Gülbeyaz, İlden Dirini, Serpil Arslan, Şükran Laplan, Vildan Özerdem.



Suna Alan, Vortex Jazz Club'ta sahne alıyor

Hiç yorum yok

19 Mayıs 2024

Londra'da yaşayan sanatçı Suna Alan, 24 Mayıs'ta Vortex Jazz Club'ta sevenleriyle buluşacak





Kürt halk şarkılarının yanı sıra Ermeni, Yunan, Arap, Sefarad ve Türk müziğinden birçok eseri kendine özgü yorumuyla seslendiren şarkıcı Suna Alan, 24 Mayıs akşamı Vortex Jazz Club'ta sahne alacak.

2018'de Brush & Bow tarafından "Kadın Rol Modelleri Projesi"ne katılarak adını duyuran Suna Alan, Southbank Centre'ın "Müzikte Kadınlar" konser serisinde ve Türkiye ve Suriye'deki depremzedelere destek konserlerinde yer aldı ve ikonik Royal Albert Hall gibi prestijli sahnelerde dinleyicileriyle buluştu.

Bugüne kadar Londra'da solo ve birçok sanatçıyla sahneleri paylaşan Suna Alan'ın canlı performansını izlemek ve sanatçıyla birlikte kültürler arasında müzikle dolu bir yolculuk yapmak için bu konseri kaçırmayın!



📅 Tarih: 24 May 2024, Friday
🕢 Saat: 7.45PM (Kapı açılış)
🏛️ Yer: Vortex Jazz Club, 
 Adres:   11 Gillett Square, London, N16 8AZ

GİK-DER’de hükümetin Ruanda planı konusunda bilgilendirme toplantısı yapıldı

Hiç yorum yok

13 Mayıs 2024

Ruanda Yasası nedeniyle çok sayıda ilticacı geri gönderilme tehlikesi ile karşı karşıya. Göçmen karşıtı bu yasaya karşı hem fiili hem de yasal mücadele yürüten Göçmen İşçiler Kültür Derneği cumartesi günü bu konuda bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. 

 


Hükümetin sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planı gündemdeki yerini koruyor. Yasa gündeme geldiğinden bu yana mücadele yürüten, GIK-DER tasarının yasalaşmasının ardından hem bilgilendirme hem de fiili müdahale çalışmaları yürütüyor Sınır dışı edilmeleri engellemek, dayanışmayı büyütmek amacıyla grup kurarak alanda öncü bir çalışma yürüten GIK-DER bu konuda yasal danışmanın katılımıyla bir bilgilendirme toplantısı düzenledi.



DAHA ÖNCE ENGELLEDİK, YİNE ENGELLEYEBİLİRİZ

Dernek binasında düzenlenen toplantıda GIK-DER adına konuşan İbrahim Avcıl, yasa ve çalışmalar hakkında genel bilgilendirme yaptı. Avcıl, “2022 yılında bu konu tartışmaya açıldığında hem sendikalar hem de kitle örgütleri olarak buna karşı çıktık. Dernek olarak açlık grevinden, göçmenlerin tutulduğu merkezlerin önünde eylem yapmaya dek farklı şekillerde mücadele yürüttük” dedi.

İngiliz insan hakkı örgütleri ve sendikaların yürüttüğü mücadeleleri anımsatan Avcıl, AİHM kararı ile durdurulan uçuşlara noktayı İngiliz Yüksek Mahkemesi’nin koyduğunu anımsattı. Göçmen karşıtlığından başka elinde bir şey kalmayan hükümetin göstermelik birkaç değişiklikle tasarıyı yasalaştırdığını belirten Avcıl, “Tasarının yasalaşması uygulamayı durdurmayacağımız anlamına gelmez. Daha önce engelledik, yine engelleyebiliriz” dedi.

İngiltere’deki göçmen ve insan hakkı savunucusu örgütlerin göçmenlerin taşındığı otobüslerin önüne yatarak, adreslerden yapılmak istenen göz altıları fiilen engelleyerek mücadele ettiğini belirten Avcıl, “Bu yasaya karşı arkadaşımızın gözaltına alınması önlemek için mücadele etmek gerekiyor. Bunu ancak birlikte yapabiliriz” diye konuştu. Care4Calais ve diğer kurumların kurduğu yardım hatları hakkında bilgilendirme yapan Avcıl, “29 Haziran’da ulusal çapta eylem gerçekleşecek, eyleme buradaki arkadaşların katılımı önemli. Mücadele dışında başka bir seçenek yok. Yasaya karşı mücadele edilmeseydi, bugüne kadar tüm ilticacıları gönderirlerdi” dedi.


YANLIŞ BİLGİLERE İTİBAR ETMEYİN

Yasal danışman Fero Fırat ise Ruanda Tasarısı’na gelinen süreci anlattı. “Göçmenlere saldırmak son on yılların bütün iktidarlarının politikası oldu” diyen Fırat, AİHM ve Yüksek Mahkeme kararlarına rağmen uygulamaya geçildiğini anımsatarak yasa uyarınca 1 Ocak 2022’den sonra ‘tehlikeli yollardan’ İngiltere’ye gelenlerin Ruanda’ya gönderilmek istendiğini belirtti.

“Size İçişleri Bakanlığı tarafından konu hakkında verilen belgeleri kesinlikle imzalamayın” diyen Fırat, bir akraba yanında kalınıyorsa o kişinin bilgilerinin saklanması, herhangi bir gözaltı durumuna karşı kefil olabilecek kişilerin ayarlanması ve doğrulanmamış içeriklere karşı ihtiyatlı olunması uyarısında bulundu.

GIK-DER’e yürüttüğü çalışma için teşekkür eden Fero Fırat, yasaya karşı birleşik mücadelenin önemine dikkat çekerek, tüm kurumların yasaya karşı aktif çalışma yürütmesi gerektiğini vurguladı. 



“Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız..."

Hiç yorum yok

11 Mayıs 2024

Askerliğimi “sakıncalı piyade” olarak Kartal’da yaptım. Ama ne şanslıyım ki, Türkiye’nin en berbat sürgün yeri olarak bilinen “2nci Zırhlı Tugay”ın  tam karşısında yani Anadolu yakasının yüksek tepelerinde Adalar sere serpe uzanıyordu.

Tuncay Bilecen




Daha öncesinde Adalar’a gitmiş miydim? İnanın hatırlamıyorum. Ama bu sekiz ay boyunca çarşı izinlerimde neredeyse her hafta (bazen çift çarşı izni) Adalar’a mütemadiyen gittim.

“Hangisine?” diye soracak olursanız, hepsine gitmekle birlikte en çok Burgazada’ya diyebilirim.

Peki niye?

Sait Faik’in adası olduğu için elbette…

Bütün öykülerinden ezbere bildiğim bir ada olduğu için…



Kalpazankaya’ya yokuşunu çıkıp hangimiz izlemedi gün batımını?

Sabahın erken saatlerinde Sait Faik Müzesi’nin en erken ziyaretçisi oluyor, yaşlı bir o kadar da takatsiz, topuklarına kadar çilli olan kadının peşi sıra ama onu da yormak istemeyerek müzeyi bir çırpıda geziyordum…

Müze dediğim Sait Faik’in evi… Ardından sırt çantama biraları doldurur, tepelere kiraladığım bisikletim elimde tırmanır, ormanın içinde kaybolarak bira eşliğinde kitap, dergi elimde ne varsa okur, bazen de birkaç satır bir şeyler karalardım… Sonrasında da akşam yedideki sayıma geri yetişmek için koşturmacam başlardı…



Kartal’ın sırtlarındaki tugaya yetiştikten sonra içimdeki saat kendiliğinden Ada’ya geri dönüşümün bir haftalık geri sayımını başlatırdı…

O ziyaretlerin birinde tam da ustanın ölüm yıldönümünde şu notları almışım: “Sarı çiçeklerin, kuş cıvıltılarının, tatlı tatlı esen rüzgârın ve patırtısı bir türlü kesilmeyen şu denizdeki takanın kokularının ve seslerinin birbirine karıştığı tepedeyim yine… Burgazada’dayım…”




O vakitler akıllı telefon yoktu… Bilincimle baş başa Adalar’da kendimle bir başıma kalırdım… Çantama koyduğum 3-4 bira, o ayki edebiyat dergileri, okuduğum kitaplar, not defterim ve kalemim yoldaşım olurdu…  

Gelsin dinginlik… Geçsin saadet dolu dakikalar…

Tam 19 yıl olmuş dile kolay… Hemen ardından yanmıştı/ yakılmıştı Burgazada sırtları… Kel kalmıştı… Neyse ki şimdi yeniden fidan vermiş. Doğa insanoğlu dokunmadığı müddetçe kendini yenileyebiliyor.



Dini bir mekânı tavaf eder gibi geliyordum Sait Faik’in evine…
Sait Faik’in etten kemikten bizim gibi bir ademoğlu olacağı aklıma gelmezdi o müzeyi gezene kadar… Çocukluk fotoğraflarından gençlik fotoğraflarına kadar çekik gözlerinde hep o mahcubiyeti görmüştüm. Hele o koskoca hikâyecinin küçücük bir yatakta yattığını öğrenmek daha da sarsmıştı beni…

Bu duyguyu yıllar sonra Lizbon’da Pessoa’nın müze evini gezerken yaşamıştım. Pessoa’nın yatağı nerdeyse bir bebek beşiği kadar küçücüktü…

Yere göğe sığdıramadığımız yazarların gündelik hayatlarına dahil olmanın şaşkınlığı bunlar hep…

Sonra biramı içip dergi ya da kitaplarımı okurken aklımın bir köşesinden hep bu düşünceler geçerdi… Ben ağaçların arasından bir sesin bana “hişt hişt” demesindense insana dair bir çaresizlik sezerdim Sait Faik’in evini gezdikten sonra…

Bir anda içimizi sarıp sarmalayan ama yine ansızın gelip geçen bir duygu kırıntısı gibi… Hani ben bu anı daha önce yaşamıştım dedirtecek kadar yakın ama bir o kadar da uzak… Aynı zamanı yaşamayıp benzer duygularla örselenmenin ruh bezginliği diyelim…

Sonra dönüş yolunda, kafam biraz da dumanlıysa koşar adımlarla müzenin kapanma saatinden önce yine orada olur… Aynı gün içinde ikinci kez ziyaret ederdim müzeyi... Bu sefer aceleyle birinci katla ikinci kat arasında duran ziyaretçi defterine ustanın sözlerini yazardım:

“Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenarı, bir ağaç altı, bir rüzgâr, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşar peyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi. Ama insan..? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız...






Hükümetin Ruanda Planı Başbakanlık önünde protesto edildi

Hiç yorum yok

10 Mayıs 2024

İngiltere hükümetinin göçmenleri Ruanda’ya sürgün etme politikası 8 Mayıs Çarşamba günü Başbakanlık Konutu önünde protesto edildi. Eylemin en kitlesel grubunu Göçmen İşçiler Kültür Derneği üyeleri oluşturdu.




Stand Up To Racism, Care4Calais, Peace and Justice Project ve Göçmen İşçiler Kültür Derneği’nin de aralarında bulunduğu kurumların ve sendikaların katıldığı eylemde hükümetin Ruanda Planı protesto edildi. Eylemde, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’a seslenen protestocular “Rishi Sunak sesimizi duy, göçmenler burada kalacak” diye haykırdı.

Irkçı politikaya karşı fiili mücadelenin önemine vurgu yapılan eylemde, göçmen gözaltı merkezlerinin önünde bekleyerek sınır dışı etmelere karşı durmak gerektiği hatırlatıldı.



Care4Calais adına yapılan konuşmada, "Desteklediğimiz sığınmacı topluluklar gözaltına alınmaktan korkuyor. Bu insanlar zaten dünyanın sunabileceği en kötü şeylere maruz kaldılar. Güvende hissetmeyi hak ediyorlar ama bunun yerine travma yaşıyorlar" ifadelerine yer verildi.  

GIK-DER adına yapılan konuşmada ise Ruanda Planı’nın modern kölelik anlaşması olduğuna dikkat çekildi. “Göçmenler daha iyi şartları hak ediyor. Bizler göçmenlerin ve iltica başvurucularının yanındayız ve hak ettiklerini alana kadar da yanlarında olacağız” diyen GIK-DER temsilcisi birleşik mücadelenin önemine vurgu yaptı.

Ruanda Planı ilk gündeme geldiğinden bu yana yasa karşıtı mücadele yürüten GIK-DER, tasarı yasalaştıktan hemen sonra bilgilendirme çalışmalarına başladı. Sınır dışı etme girişimlerine karşı WhatsApp’ta dayanışma grubu kuran dernek, yasa karşıtı yapılan eylemlere de kitlesel olarak katılıyor. 


 





Fieldseat Kit@pEvi’nde “Türkiye’de kitap yayımlamak” başlıklı söyleşi

Hiç yorum yok

29 Nisan 2024

Birgün Gazetesi yazarı Semiha Durak ve Hümanist Kitap’ın kurucusu Menekşe Polatcan Serbest’in katılımıyla, Fieldseat Kit@pEvi’nde 4 Mayıs Cumartesi saat 17.00’de “Türkiye’de Kitap Yayımlamak” konulu bir söyleşi gerçekleştirilecek.

 


Hümanist Kitap, farklı ülkelerden yazarların kitaplarının Türkçe’ye çevirisini, basım ve dağıtımını gerçekleştiriyor. Aynı zamanda da Türkiye’den yazarların yurt dışına açılması ve aynı şekilde yurt dışında yazarların da Türkiye’de eserleriyle daha geniş kitlelere hitap etmesi üzerine çalışıyor.

Geçen yıl SolKültür Yayınları’ndan ilk eseri Yarının Kayıp Şarkısı yayımlanan yazar Semiha Durak’ın Menekşe Polatcan Serbest’e yönelteceği soruların ışığında, söyleşiye katılacak dinleyiciler kitap yayınlanma süreci, yazarlar açısından dikkat edilmesi gerekenler, Türkiye’deki dağıtım ağları ve sektörün genel durumu üzerine bilgi edinme şansına sahip olacaklar.

Katılımın ücretsiz olduğu söyleşi 4 Mayıs Cumartesi günü saat 17.00’de Fieldseat Kit@pEvi’nde gerçekleşecek.

Hümanist Kitap Hakkında:

Hümanist Kitap, 2008 yılından bu yana kurgu dışı yoğun olmak üzere 200’e yakın eser yayımlamış; Azerbaycan, İngiltere, Türkiye ve Almanya’da kitap fuarları ve çeşitli etkinliklerde yazar ve eserlerini temsil etmiş bir yayınevidir. Platin Dergisi ve Ekonomim Dergisi gibi önemli basın kuruluşlarının kitap ödüllerinde 7 eseriyle ödül kazanmış olan Hümanist Kitap’ın İstanbul, Kozyatağı’nda 200 m2 bir kitabevi de bulunmaktadır.

Tarih: 4 Mayıs 2024, Cumartesi

Saat: 17:00

Yer:   Fieldseat Kit@pEvi

Adres:  665 High Rd, London N17 8AD

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan