“Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla”

No comments

20 March 2025

Gerçek arkadaşlık, çıkar hesabı yapmaksızın arkadaşını olduğu gibi sevmek, onu hatalarıyla, kusurlarıyla kabul etmektir. Gün gelir, bitebilir arkadaşlıklar. Zaman, koşullar ya da yaşananlar insanları farklı kıyılara savurabilir. ‘Eski dost düşman olmaz’ ama eski günler de geri gelmez. Anılardaki yerini alır, siyah beyaz bir resim gibi solmaya terk edilir arkadaşlıklar…

 



Tuncay Bilecen

 

Bazı insanlar vardır; daha ilk görüşte bulundukları yere ait olmadıklarını anlarsınız… Hareketleri, konuşmaları, seslerinin rengi, en çok da gözleri ele verir onları böyle durumlarda… Hani Zerrin Özer’in seslendirdiği “Ne işim var burada benim, ben aslında caz severim” cümlesinin geçtiği şarkıyı gönülden söyler gibidirler…

Bir yere ait olmamak… Yersizlik, yurtsuzluk duygusu değil sözünü ettiğimiz… Kendi seçimini yapanlar, içlerine çöken bu duyguyla huzursuzluk içinde de olsa mücadele edebilirler… Yaptıklarına, kendilerine inanmalarıdır onları ayakta tutan…

HAYATLARINI BAŞKALARI İÇİN YAŞAYANLAR

Bir de seçimlerini kendileri yapmayanlar, hayatlarını başkaları için yaşayanlar vardır… Bu ruh halindekiler bazen kendilerini kaptırdıkları fedakârlık duygusunun bazen de kabuğunu kıramamanın, kendini gerçekleştirememenin verdiği basiretsizliklerinin esiri olurlar… Cahit Sıtkı’nın şu şiiri ne de yakışıyor onlara…

Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım ben
Ben öyle her insandan, o kadar uzağım ben
Yine bu gözlerimdir okşanacak şey arar
Yoksa içimde başka bir dünya hasreti var (Cahit Sıtkı Tarancı, "Bir Kapı Açıp Gitsem")

Sürekli nostalji duygusuyla, ben eskiden ne büyük bir adamdım iç geçirmesiyle mutsuzluğun, kimsesizliğin sağlaması yapılır ancak. Kimsesizlik… En doğru ifadeyle “insansızlık”tır bu amansız derdin adı. Bülent Ortaçgil’in bir şarkısında olduğu gibi, “yalnız yalnız, kimsesiz değil insansız.”

“KİMSESİZ DEĞİL İNSANSIZ”

İnsansızlık, yalnızlık demek değildir. Nice yalnızlar başta kendileriyle barışık olduklarından insansız değildirler. Oysa çevresi insanlarla doludur insansızların… Kendileriyle baş başa kalamadıkları için karanlıktan korkan çocuklar gibi ‘karton arkadaşlar’la çevirirler etraflarını…
Yalnız kaldıklarında ise işe verirler kendilerini… Yorulana, kendilerini unutana kadar beyhude işlerle boğuşurlar… Beklerler… Kimi? Hiç olmayan, olsa da gelmeyen birini; hiçbir zaman bitirilemeyecek, bitirilse bile bir şeye benzemeyecek bir işi…

Bedri Rahmi Eyüboğlu, Yalnızlık şiirinde yalnızlığın insanı hem vezir hem de rezil edeceğini şöyle anlatıyor:

yalnızlığın kadarsın
yalnızlığın mis kokmalı
yalnızlık dediğin büyük bir zindan
dünyanın en kalabalık zindanı
dinden imandan çıkarır
ama öyle bir adam eder ki insanı (
Bedri Rahmi Eyüboğlu, "Yalnızlık")

 

TEKNOLOJİ YALNIZLIK ÖĞÜTÜYOR

Yalnızlık insana neler yaptırmıyor? Kendini, sesini, soluğunu, rengini bulamamış insanları nasıl daldan dala savuruyor. Gelişen iletişim teknolojisi uzakları yakın etti, mesafeleri ortadan kaldırdı ama insanın yalnızlığının üzerine de kocaman bir kilit vurdu. Hele bu insan kendi başına varolmayı hiç öğrenemediyse… Şükür ki, teknoloji bütün yalnızların hizmetinde. Akıllı telefonlar yetişir böyle durumlarda imdada. Oradan oraya savrulurken yalnızlık da ufalanır gider parmakların arasından... 

Yalnız insan merdivendir/ Hiçbir yere ulaşmayan/ Sürülür yabancı diye/ Dayandığı kapılardan // Yalnız insan deli rüzgar/ Ne zevk alır ne haz verir/ Dokunduğu küldür uçar/ Sunduğu tozdur silinir// Yalnız insan yok ki yüzü/ Yağmur çarpan bir camekan/ Ve gözünden sızan yaşlar/ Bir parçadır manzaradan// Yalnız insan kayıp mektup/ Adresi mi yanlış nedir/ Sevgiler der fırlatılır/ Kim bilir kim tarafından (Louis Aragon, "Yalnız İnsan").

YALNIZLIĞI SEÇMEK

Yalnız insan, dönüp dolaşıp kendisinde karar kılar. Etrafındaki bütün ilişkileri; yaptıkları, yapmadıkları veya yapamadıkları nedeniyle tüketmiş bir başına kalmıştır. Bilir bunu bilmesine ama yine de toz kondurmaz kendisine. Ya bilinçli olarak yalnız kalmayı seçmiş gibi davranır ya da söylediğimiz gibi yapay arkadaşlarla doldurur etrafını.

İnsan her durumda içinde bulunduğu koşullara ilişkin bahaneler üretebilir. Savunma mekanizmamız yaptıklarımıza kılıf uydurmakla meşgul olur sürekli. Cahit Sıtkı, “Gerçek” adını taşıyan şiirinde böylesine bir züğürt tesellisine sığınmış gibi görünüyor: 

Can yoldaşın olmazsa olmasın/ Yalnızım diye hayıflanmayasın/ Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi/ Bir anne şefkatine müsavi/ Üç adım ötede deniz/ Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz/ Bir derdin varsa açılabilirsin ağaçlara/ Ağaç yaprak verir sır vermez rüzgara/ Ve kış yaz/ Dalda kuş eksik olmaz/ Dağ başında duman/ Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman (Cahit Sıtkı Tarancı, “Gerçek”) 

GERÇEK ARKADAŞLIK

Panait İstrati’nin “Akdeniz” romanında Adrien’e şunları söyletir: “Her zaman itiraf etmiştim: Yalnız kalınca ben bir işe yaramam. Birini, bir şeyi mutlaka sevmeliyim ben, yoksa kendimi bir mısır tarlasında hasattan sonra unutulmuş delik bir çanak gibi bomboş ve bir hiç gibi hissederim.”

Adrien’in sözünü ettiği sevme ihtiyacı mutlaka bir sevgiliye yönelik değildir. Zaten, İstrati’nin kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı bu dizi romanlarda Adrien sevgisini daha çok arkadaşlığa adamıştır. En çok da Mihail’e… Bu yüzden, ‘Arkadaş’ adını taşıyan romanının bir diğer adı da ‘Mihail’dir. İstrati’nin eserleri, dostluğun, arkadaşlığın manifestosu niteliğindedir. Adrien, arkadaşı uğruna, gözü yaşlı anasını, aşkını bir çırpıda geride bırakarak uzun yolcuklara çıkar. Istrati’nin eserlerinin her sayfasına insan sevgisi sinmiştir.

Yalnızlık insanın kendisiyle arkadaşlık etmesiyse, arkadaşsız insan yoktur. Ama gerçek arkadaşlık, çıkar hesabı yapmaksızın arkadaşını olduğu gibi sevmek, onu hatalarıyla, kusurlarıyla kabul etmektir. Arkadaş, dar gününde arkadaşının yanında olmak demektir. Bu yüzden unutulmaz; okul, asker ve mapushane arkadaşlıkları. Hayat insanları ayrı yerlere savursa da arkadaşlık baki kalır.

“Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu” demişler. Bu deyim, kötü manada kullanılıyor olsa da, ağzımızdan dökülen sözcüklerden alışkanlıklarımıza kadar pek özelliğimizi arkadaşlarımızdan almışsızdır farkında olmadan.

SOLUP GİDEN ARKADAŞLIKLAR

Ne kadar yetenekli olursak olalım, bir yere gelmemizde içinde bulunduğumuz sosyal çevrenin, arkadaşlarımızın önemli bir payı vardır. Gün gelir, bitebilir arkadaşlıklar. Zaman, koşullar ya da yaşananlar insanları farklı kıyılara savurabilir. ‘Eski dost düşman olmaz’ ama eski günler de geri gelmez. Anılardaki yerini alır, siyah beyaz bir resim gibi solmaya terk edilir arkadaşlıklar… 

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.
(Murathan Mungan, “Eskidendi, Çok Eskiden)

 

                                                                           



Reading'te 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü coşkuyla kutlandı

No comments

11 March 2025

İngiltere’nin Reading kentinde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sanatçı Zeyno Durar’ın muhteşem performansıyla Coley Park Community Centre’da kutlandı. 8 Mart 2025 Cumartesi günü gerçekleşen etkinlik, kadın dayanışmasına ve baharın gelişine vurgu yapan renkli bir atmosferde geçti.

 


Konserde, Zeyno Durar, Mezopotamya ve Anadolu’nun zengin kültürel mirasını yansıtan Türkçe ve Kürtçe eserlerle izleyicileri büyüledi. Sezen Aksu’nun “Ünzile” adlı eseri, Neşet Ertaş’ın türküleri ve Kürtçe olarak seslendirilen “Şerîna min”, “Qumrike” ile “Wehar” gibi parçalar seyircinin büyük beğenisini topladı.

Sanatçının kızı Rengin’in, annesiyle birlikte Sezen Aksu’nun “Aldatıldık” şarkısını düet olarak seslendirmesi ise salondan büyük alkış aldı.



Konserde Zeyno Durar’a, bağlamada Levent Canen, gitarda Erdal Yapıcı, ritimde Kaan Yol ve kemanda Minor Atabek gibi değerli müzisyenler eşlik etti. 

“Bir Barmenin Anıları" kitabının yazarı Ahmet Sapaz'la söyleşi

No comments

10 March 2025

Ahmet Sapaz’ın, Londra’nın merkezi St. James’te bulunan Oxford ve Cambride Üniversitesi mezunu üyelerin girebildiği Centilmenler Kulübü’nde çalıştığı 38 yıl boyunca tuttuğu günlükleri Londra merkezli Press Dionysus yayınları tarafından İngiltere'nin ardından Türkiye'de de yayımlandı yayımlandı.



Ankara Otelcilik Okulu mezunu olan Ahmet Sapaz’ın Londra macerası 1970’li yılların başında başlıyor. Bu dönemde birçok otelde çalıştıktan sonra yolu meşhur Wimpy Kralı Ali Salih Usta’nın restoranlarına da düşen Sapaz, ardından 38 yıl boyunca çalışacağı, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’ne adım atıyor. Sapaz’ın yarım asrı bulan çalışma hayatının anılarıyla dolu olan “Bir Barmenin Anıları” adlı kitap, Londra merkezli Press Dionysus tarafından Türkçe olarak yayımlandı. Biz de Sapaz’la kişisel tarihi ve kitabı hakkında sohbet ettik.

Ahmet Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben 1948 Çorum doğumlu bir köylü çocuğuyum. Burada şunu itiraf edeyim ki köyüm Çorum’un en aydın birkaç köyünden bir tanesidir. Çocukluk yıllarım köyümde, okul yıllarım ilçem Sungurlu ve Ankara'da geçti. İlçemde ortaokuldan mezun olduktan sonra kısmetime turizm için eleman yetiştirmek amacıyla kurulan Ankara Otelcilik Okulu adıyla bilinen yatılı bir meslek lisesi çıktı.

Çalışma hayatıma önce stajyer öğrenci, mezun olduktan sonra ise daimî personel olarak, o yılların yıldız oteli İzmir Büyük Efes otelinde başladım. Yirmi ay süren vatani görevimi Ankara Orduevi’nde tamamladıktan sonra bazı okul mezunu ağabeylerimizin izinden giderek yurt dışında çalışmaya karar verdim. Çünkü Türkiye’de o yıllarda turizmin t'si bile henüz olmadığından hem kendimi geliştirmek ve hem de sınırlı olan İngilizcemi ilerletmek için böyle bir tercihte bulundum. Yıl 1970, iyi ki de bulunmuşum!

Bir Barmenin Anıları, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 Yıl kitabının yazılma öyküsünden kısaca söz eder misiniz?

Çalıştığım Centilmenler Kulübü üyelerinin takip ettiği alışkanlıklarından esinlenerek böyle bir kitabı yazma fikri ortaya çıktı. Çünkü emekli olan kulüp üyelerinin birçoğu muhakkak bir şeyler yazar. Çalışma hayatlarından, içinde bulundukları meslek dallarından topluma bir şeyler anlatır, bazen de başlarından geçen ve şahit oldukları olaylardan okuyucuların da faydalanmalarını arzu ederler. Kısacası yaşadıkları tecrübeleri paylaşarak insanları bilgilendirirler. Bu durumu yakından bildiğim için ben de böyle bir hevese kapıldım diyebilirim. Zaten çalışma hayatıma başladığım yıllardan beri, kısa kısa da olsa günlük tutarım. Dolayısıyla bir şeyler yazmak bana yabancı değildir.

Kitapta yazılanların hepsi yaşanmış olaylar mı? Yoksa içine kurgu da kattınız mı?

Bu kitapta yazılmış olan bütün konular ne bir kurgudur ne de içinde bir nebze olsun abartı bulunmaktadır. Hepsi bire bir yaşanmış hadiselerdir. Hatta bazı hallerde kitaptaki bazı olaylar sansürlenmiştir. Bunun nedeni ise bu önemli kişiliklerin çok özel durumlarının korunma isteğidir. Bazı isimler ise bir sorun yaşanmaması adına değiştirilmiştir ama bu durum kitabın geneline kıyasla çok az uygulanmıştır.

38 yıl boyunca İngiliz seçkin sınıfının üye olduğu bir mekânda çalıştınız. Bu nasıl bir tecrübeydi? Size neler kattı?

Elbette bu eşsiz deneyim bana birçok şey kattı. Bu insanlar seçkin ailelerin iyi eğitim görmüş seçkin evlatlarıdırlar. Kişisel ilişkilerinde birbirleriyle en nazik bir şekilde tartışır, tartışmadan haz duymaya çalışırlar. Konuşmalarında kesinlikle ses tonu yükseltilmez. Herkes herkesin görüşüne saygı duyar, beğenmese bile anlayışla dinler veya cevaplandırır. Tartışma konusunda biz Türklerle kıyasladığımız zaman bunların ağzı var dili yoktur dersiniz. Çünkü bizde hangi seviyede olursa olsun çoğu zaman tartışmalarımızda kırıcı oluruz ve bazı hallerde bunlar kavgayla neticelenir. Özür dileyerek söylüyorum; maalesef bizde çok bilmişlik, ukalalık, konu dışı konuşmalar çok yaygındır.



Centilmenler Kulübü’ne ilişkin gözlemlerinizden biraz söz eder misiniz?

Fransızların “creme de la creme” diye tarif ettikleri bir terim vardır. Bu herhangi bir toplumun kaymak tabakası için kullanılır. Kulüp, İngiliz toplumunun olgun, görgülü, kibar ve bilgili insanlarının yani kaymak tabakasının bir arada olduğu sosyal bir tesistir. Centilmenler Kulübü, seviyeli insanların sosyalleşme mekândır.

İki yüz yıl önce kurulmuş olan kulüp hâlâ canlı ve gözdedir. Kulüp, ticari kaygıların dile getirilmediği, üyeleri hangi alanda çalışırsa çalışsın bu gibi konulardan söz edilmediği, kimsenin kimseyi küçümsemediği huzur ortamının yaşandığı bir tesistir. Hep böyle midir? İstisnalar kaideyi bozmaz denilir; uymayanlar olmaz mı, evet olur ama o kişiler hemen fark edilir, göze batar ve itibar görmezler. Deyim yerindeyse dışlanırlar. Dışlandığını anlayan kişi veya kişiler kulübe uzun süre devam edemez, çekip giderler. Üyelerin birbirleriyle olan ilişkileri, arkadaşlıkları centilmence devam eden dostluk bağlarıyla sürdürülür. Kulübün aile ortamı gibi olan havası da buradan gelir. Dolayısıyla mutlu insanların bir yuvasıdır kulüp, çünkü bu insanların müşterekleri çoktur. İşte ben de “Bir Barmenin Anıları” adlı kitabımda, Centilmenler Kulübü’nde 38 yıl boyunca bu seçkin insanların arasında neler yaşadığımı, anılarımı ve gözlemlerimi kaleme aldım.  

Londra merkezli Press Dionysus yayınları tarafından yayımlanan Ahmet Sapaz’ın Bir Barmenin Anıları, Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 Yıl adını taşıyan kitabı aşağıdaki linkten temin edilebilir.


Kitap Yurdundan sipariş vermek için tıklayın


Türkiye dışından sipariş vermek için tıklayın

 

* Bu yazı ilk defa 19 Aralık 2022'de Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 

https://olaygazete.co.uk/turk-toplumu/centilmenler-kulubunde-gecen-38-yilin-anilarini-bir-kitapta-topladi.html

Rengin Kadın Korosu’ndan 8 Mart konseri: “direniş ve sevda türküleri"

No comments

05 March 2025

Rengin Kadın  Korosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü  dolayısıyla Londra Millfield Theatre’da konser verdi.  Gecede, Rengin Göçmen Kadın Öyküsünde dereceye giren yazarlar için ödül töreni de düzenlendi.

 


Londra’da faaliyetlerini sürdüren Rengin Kadın Korosu, 2 Mart Pazar günü, Londra Millfield Theatre’da “Direniş ve Sevda" türküleri temalı konseri ile dinleyicilere özel bir akşam yaşattı. Londra’da, 2020 yılında Sosyalist Kadınlar Birliği tarafından pandemi döneminde kurulan koro, konserde özenle seçilmiş yirmi eser seslendirdi.  

Konserde ayrıca 2. Rengin Göçmen Kadın Öyküleri Yarışması’nın “Saklı Çekmece” adını taşıyan kitabı için ödül töreni düzenlendi. Salonda hazır bulunan jüri üyeleri sahneye çıkarak yarışmada dereceye giren yazarlara teşekkür ettiler.

Jüri üyesi ve yazar Dursaliye Şahan, “Bu kitapta göçmen kadınların kaleminden hikayeler var. Hemen hemen hepsi gerçek yaşam hikayelerinden damıtılmış satırlar. Bence bu aslında bir yarışma değil, bir yazma etkinliği, kısaca ‘tanık öyküleri’” dedi.



 Almanya’dan gelen jüri üyesi Gülsen Gülbeyaz ise “Muhteşem bir çalışmaydı. Rengin Kadın Korosu’nu bu kadar yoğun bir çalışma içerisinde tanımış olmak ve yarışmaya katılanların öykülerini okumak, değerlendirme yapmak, sonrasında yazarları ile burada tanışmak muhteşem bir şey, anlatmam mümkün değil. Bu çalışmayı bir kadın hafızasına koyulacak çalışma olarak görüyorum” diye konuştu.

Sosyalist Kadınlar Birliği adına yapılan konuşmada ise son zamanlarda artan göçmen karşıtı söylemlerin göçmen kadınların yaşamlarını daha da zorlaştırdığına dikkat çekildi. Erkek egemen şiddete, kapitalizme karşı mücadelenin önemine işaret edilen konuşmada “Savaşa, ırkçılığa, yoksulluğa ve kadın cinayetlerine karşı kadın grevine!” denildi. 8 Mart’ta saat 15:00’te Gandalf’s Corner’da, saat 18:00’de Manor House Station önünde yapılacak eylemlere katılım çağrısı yapıldı.

2. Rengin Göçmen Kadın Öyküleri “Saklı Çekmece” kitabı, Göçmen İşçileri Kültür  Derneği’nden (GIK-DER)  temin edilebilir.

 

 

 

İngiltere uluslararası öğrenciler için cazibesini kaybediyor mu?

No comments

04 March 2025

Uluslararası öğrenciler için en popüler destinasyonlardan biri olarak bilinen İngiltere son yıllarda bu özelliğini kaybetmeye başladı. İçişleri Bakanlığı'nın rakamlarına göre, İngiltere'deki yabancı öğrenci vizesi sayısı 2023'te 600.024 iken, 2024'te %31 düşüşle 415.103'e geriledi. Bu düşüş, özellikle uluslararası öğrencilerin ekonomik katkısına bağımlı olan üniversite şehirlerini olumsuz etkiliyor.

 


İngiltere'nin göçmen öğrenciler için çekiciliği, hem politik hem de ekonomik nedenlerle azalıyor. Bu durum, hem üniversiteler hem de öğrenciler için belirsiz bir gelecek anlamına geliyor.

Uluslararası Öğrencilerin Yaşadığı Zorluklar

Coventry Üniversitesi, İngiltere'de Londra dışında en yüksek uluslararası öğrenci oranına sahip üniversitelerden biri. 2022-23 akademik yılında, üniversitenin 35.405 öğrencisinden 16.285'i yabancı uyrukluydu. Ancak, özellikle mezuniyet sonrası iş bulma ve vize kısıtlamaları, göçmen öğrenciler için büyük engeller oluşturuyor. Çinli öğrenci Jingwen Yuan, Coventry Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamladıktan sonra iş bulmak için 3.000 sterlin harcayarak mezun vizesi aldı ancak işsiz kaldı. Yuan, "Çin'deki sınıf arkadaşlarımın hepsi geri döndü. Eğer kalırsak İngiltere hükümetine para ödüyoruz, ama geri dönersek Çin hükümetinden destek alıyoruz" diyerek yaşadığı zorluğu dile getiriyor.

Vize Politikalarının Etkisi

2024 Ocak ayında yürürlüğe giren yeni vize kuralları, uluslararası öğrencilerin ailelerini yanlarında getirme hakkını kaldırdı ve öğrencilerin eğitimlerini tamamlamadan çalışma vizesine geçişini engelledi. Bu değişiklikler, bağımlılar için verilen öğrenci vizesi sayısında %85'lik bir düşüşe neden oldu. Hindistanlı öğrenci Mohammed Abdullah Sayyed, "Uluslararası öğrenciler İngiliz öğrencilerden daha fazla ödeme yapıyor. Bu da birçok öğrenci için İngiltere'yi daha az cazip hale getiriyor" diyor.

Brexit'in Etkileri

Brexit, İngiltere'nin AB öğrencilerini çekme yeteneğini de önemli ölçüde etkiledi. 2021-22 yılında vize ve finansman kurallarındaki değişiklikler, AB'den gelen öğrenci sayısında keskin bir düşüşe neden oldu. İspanyol öğrenci Laura Alonso, Coventry Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler okuyor ve şehirdeki çok kültürlü ortamın kendisini evinde hissettirdiğini söylüyor. Ancak, İngiltere'nin Erasmus+ programından çekilmesinin birçok İspanyol öğrenciyi caydırdığını belirtiyor.

Ekonomik Sonuçlar

Uluslararası öğrencilerin azalması, sadece üniversitelerin finansmanını değil, şehir ekonomilerini de olumsuz etkiliyor. Coventry Üniversitesi'nin analizine göre, uluslararası öğrenciler şehrin ekonomisine yılda yaklaşık 651 milyon sterlin katkı sağlıyor.



Geleceğe Dair Endişeler

Üniversiteler Birliği (Universities UK) CEO'su Vivienne Stern, uluslararası öğrencilerin azalmasının yerel ekonomileri ciddi şekilde etkilediğini vurguluyor. Stern, "Üniversitelerin öğrenci çekmesi, sadece eğitim sektörü için değil, yerel işletmeler, kafeler, berberler ve taksi şoförleri için de büyük bir ekonomik katkı sağlıyor" diyor. Ancak, mevcut politikalar ve vize kısıtlamaları, İngiltere'nin uluslararası öğrenciler için cazip bir destinasyon olma özelliğini koruyup koruyamayacağı konusunda endişelere neden oluyor.


Kaynak: BBC

 

“Hayal kurmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için yaşıyorum”

No comments

03 March 2025

 Besteci ve şarkıcı Melis Bilen dört yıldan bu yana Londra’da yaşıyor. “Londra’yı görür görmez bu şehre âşık oldum” diyen şarkıcıyla, hayatı ve müzik çalışmaları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.  

         


                                                                                     

Melis merhaba, Yüzmeden su balesine, danstan şarkıcılığa kadar birçok alanda çalışmaların bulunuyor. Seni kısaca tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da doğdum. Darüşşafaka Lisesi ve ardından Sabancı Üniversitesi'ni bitirdim. Müzik ve dans çocukluk hayalimdi, oldukça hiperaktif ve sanat ve spor meraklısı bir yapım vardı. İlkokul korosunda, lisede okul orkestrasında yer aldım, dans takımıyla basketbol maçlarında akrobatik şovlar yaptım.

Daha sonra yüzme ve su balesi takımıyla beraber spor ve sanat kollarımı genişlettim. Su Balesi'nde Yunus 3 yarışmasında Türkiye birinciliğim bile var. Benim için su balesi, suda dans ve müzik demekti. Dans ve müzik, suda, karada ya da havada, hiç fark etmez, en büyük tutkumdu. Aslında bu noktada şanslı bir çocuktum, enerjimi yönlendirebileceğim bu farklı dallar bana daha çocukken sunulmuştu.

Derken üniversitede bambaşka bir dal okudum; Endüstri Mühendisliği. Bunun nedeni biraz da ülkemizin garanti meslek mantığıyla bizi, doktorluk, mühendislik, hukuk vs. gibi kesin para kazanacağımız mesleklere doğru yönlendirmesiydi. Sabancı Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra kalbimdeki sahne ve sanat fırtınalarına dayanamayıp mühendisliği bir kenara bırakarak hayalimi gerçekleştirmeye karar verdim. O sıra Yetenek Sizsiniz yarışması ilk defa Türkiye'ye gelmişti. Katıldım ve yarı finallere kalarak müzik yolculuğumu başlattım. O günden beridir de 12 yıldır sahnedeyim.

Sanatçı, söz yazarı, besteci, model ve dansçı kimliklerimle yoluma devam ediyorum. Hayal kurmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için yaşıyorum.

Bugüne kadar müzikle ilgili yaptığın çalışmalardan biraz söz eder misin?

2014'te İngilizce bir bestemle İsviçre Eurovision Ulusal Seçmeleri’nde yarı finale kaldım. Bugüne kadar 200 kadar Türkçe ve İngilizce beste yaptım. Avrupa'da ve Kıbrıs'ta pek çok konser verdim ve sonunda İngiltere'ye yerleştim.

2019'da Pamuk Kalplim adli single'ımı yayınladım ve şarkının klibini İngiltere'de çok meşhur bir şatoda çektim. Bu şatoda Sherlock Holmes ve Robin Hood gibi dünyaca ünlü filmler de çekilmişti. Şarkımı çok beğenen North Manchester FM radyosu, beni konuk alarak İngilizce şarkılarımın yanı sıra bana bu Türkçe şarkımı da canlı seslendirtti.

2022 Mayıs'ta yayınladığım This is My Year şarkım BBC Radyo'da çalındı. Türkiye'de ise bu şarkımla "Yılın En İyi Besteci, Söz Yazarı ve Ses Sanatçısı Ödülü"nü aldım. Şu sıralar yeni yayınlayacağım şarkılarım çok daha heyecan verici olarak ilerliyor. Ayrıca İngiltere'deki konserlerim yaz tatilinin ardından başlıyor.

Sizi Londra’ya hangi rüzgâr attı?

Yurt dışında yaşamak benim en büyük hayallerimden biriydi. Daha önyargısız bir ortam, daha özgür davranabilmek, kadınların değerinin bilindiği, sanatı ve sanatçıyı destekleyen medeni bir düzen hayal ediyordum. Kendimi geliştirebileceğim, kendim olabileceğim, ayrıca İngilizce müzik yapıp dünyaya açılabileceğim bir yer arıyordum. Bu niyetle ciddi ciddi dünyayı gezmeye başladım. Beni en çok Los Angeles ve Amsterdam etkilemişti. Bu sırada yöntem de düşünüyordum. Derken bir gün Los Angeles'tan İstanbul'a dönerken Londra aktarmalı olan uçağımı kaçırdım ve bir gece zorunlu olarak Londra'da kalmam gerekti. İste o gün bu şehrin enerjisine vuruldum. Londra'ya âşık oldum. Döndüğümde acaba nasıl İngiltere'yle yollarım kesişir diye bir arayışa girdim. Sağ olsun, yakın bir arkadaşım Ankara Anlaşması'ndan bahsetti. Havalara uçtum. Ben de sanatçı mesleğimle Ankara Anlaşması'na başvurdum ve şükür ki dört yıldır buradayım.

Londra’daki çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz?

Londra, Manchester, Liverpool, Cheshire gibi birçok şehirde özel davetlerde sahne alıyorum. Ayrıca Londra ve Essex'te düzenli sahne aldığım mekânlar vardı. Yaz itibariyle ara verdim. Yakında tekrar başlayacağım. Yeni bir şarkım üzerinde çalışıyorum. Çok pozitif, mod yükselten, kıpır kıpır dans ettiren bir parça.

Öte yandan modellik yapmaya devam ediyorum. Cheshire'da düzenli olarak modelliğini yaptığım ve katalog çekimlerine gittiğim butikler var. Çok keyifli geçiyor. Ayrıca partnerimle beraber üç yıldır bir pırlanta dükkânı işletiyoruz. Yolunuz Cheshire"a düşerse beklerim: "Pink Diamond Tarporley".

Düzenli olarak sahne aldığınız mekânlar var mı?

Şu an için halka açık olacak iki büyük konser üzerinde çalışıyorum. Biri Londra'da, diğeri Chester'da. Dansçı ekibimle renkli koreografik şovlarımızla İngilizce ve Türkçe şarkılarımı harmanlayacağım müthiş keyifli bir şölen olacak. Bunun için oldukça heyecanlıyım. Tarihler netleştiğinde buradan herkese duyuracağım. Hepinizi şimdiden bu coşkulu geceye davet ediyorum. Takipte kalın!

 

Instagram: @melisbilenmusic

Youtube: www.youtube.com/piyannooo

Tiktok: @melisbilenmusic

Facebook - https://www.facebook.com/melisbilen

Twitter - https://twitter.com/melisbilen

Website: www.melisbilen.com

 


* Bu yazı ilk defa Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 

https://olaygazete.co.uk/video/hayal-kurmak-ve-hayallerimi-gerceklestirmek-icin-yasiyorum.html

 

İngiltere'ye uluslararası öğrenci göçünde yüzde yirmi azalma yaşandı

No comments

24 February 2025




Ulusal İstatistik Ofisi'nin (ONS) yayınladığı 2024 yılına ait veriler, İngiltere’ye uluslararası öğrenci göçünde çarpıcı değişiklikler yaşandığını gösteriyor. Haziran 2024 itibarıyla, uzun vadeli göç kapsamında eğitimle ilişkili vizeyle gelen uluslararası göçmenlerin net sayısı 262.000 olarak kaydedildi. Bu rakam, bir önceki yılın 326.000 seviyesinden %20 oranında bir düşüş anlamına geliyor ancak hâlâ 2019 yılındaki 24.000 rakamına göre dokuz kat daha yüksek.

Vize Türlerinde Değişim

2021 yılında uygulamaya konulan Mezun Vizesi (Graduate Visa), uluslararası öğrencilerin eğitim sonrası İngiltere'de kalmalarını kolaylaştıran önemli bir araç oldu. Bu vize, lisans mezunlarına iki yıl, doktora mezunlarına ise üç yıl boyunca çalışma izni sağlıyor. Verilere göre, 2019 yılında eğitim vizesiyle gelenlerin yalnızca %9’u üç yıl içinde farklı bir vize türüne geçiş yaparken, 2021 yılında bu oran %48’e yükseldi.

Brexit ve Pandemi Sonrası Göç 

ONS, Brexit sonrası göçmen davranışlarının değiştiğine dikkat çekiyor. Pandemi sonrası dönemde özellikle Nijerya, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerden gelenlerin sayılarındaki artış dikkat çekti. Ancak, yeni politikaların etkisiyle bu gruplardaki göçmen sayılarında da belirgin bir düşüş gözlendi.

Öğrenci Göçündeki Değişim

2024 yılı verileri, bu tür vizelere yönelik politika değişikliklerinin etkilerinin tam olarak görülmesi için yeterli değil. ONS, bu değişikliklerin etkilerinin Temmuz 2024 sonrası verilerde daha net anlaşılacağını belirtiyor. Ancak, şu ana kadarki veriler uluslararası öğrenci göçünde genel bir azalmaya işaret ediyor.

Ekonomik ve Sosyal Etkiler

Uluslararası öğrenciler, yalnızca eğitim sektörü değil, aynı zamanda İngiltere ekonomisi için de büyük bir öneme sahip. Öğrenci göçündeki azalma, kampüslerdeki kültürel çeşitliliğin azalmasının yanı sıra yerel ekonomiler üzerinde de etkili olabilir. Uzmanlar, bu alandaki düşüşün sürdürülebilir bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyor.

 

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan