🎧Bisikletli Gazete söyleşilerini podcast olarak çeşitli platformlardan dinleybilirsiniz.
Bisikletli Gazete söyleşilerini podcast olarak da dinleyebilirsiniz
Hiç yorum yok01 Haziran 2025
6/01/2025🟢Spotify
İngiltere’de net göç rakamları yarı yarıya düştü
Hiç yorum yok31 Mayıs 2025
5/31/2025Birleşik Krallık’ta 2024 yılında net göç, bir önceki yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya azalarak 431.000’e geriledi. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), bu keskin düşüşün arkasında “özellikle öğrencilerin aile üyeleri olmak üzere, çalışmak ve eğitim amacıyla gelenlerin sayısındaki azalma” olduğunu açıkladı. 2023’teki net göç 800.000’in üzerindeyken, son rakamlar hükümet politikalarının ve pandeminin gecikmiş etkilerinin göç dengelerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdi.
Muhafazakar Politikaların Etkisi
ONS analizine
göre, düşüşün temel nedeni, eski Muhafazakar hükümetin 2023 sonunda getirdiği
kısıtlamalar. Bakım işçilerinin ve öğrencilerin ailelerini ülkeye getirmesini
yasaklayan düzenlemeler, özellikle “öğrenci dependant” kategorisinde 100.000
kişilik bir azalmaya yol açtı. Ayrıca, AB dışından gelen çalışanların sayısı
100.000, bu kişilerin aile üyeleri ise 80.000 azaldı. Muhafazakar siyasetçiler,
düşüşteki paylarını vurgularken, pandemi takip eden dönemde uluslararası
hareketliliğin normalleşmesinin de etkili olduğu belirtiliyor.
Labour
Hükümeti İçin “Memnuniyet Verici” Ama Yol Uzun
Geçen yılki seçim kampanyasında göçü azaltma sözü veren Labour hükümeti, bu düşüşü “önemli ve memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanı Yvette Cooper, “Beyaz Kitap’ta net göçü daha da düşürmek için radikal reformlar önerdik” açıklamasını yaptı.
Zorunlu Geri
Gönderimler Artıyor Ancak AB Engeli Devam Ediyor
Göçmen
politikalarındaki sıkılaşma, zorunlu geri dönüşlerde de kendini gösterdi. Son
bir yılda 30.000 kişi (başarısız sığınmacılar, suçlular ve vizesizler) ülkeden
çıkarılırken, zorla geri gönderimler pandemi öncesine kıyasla %20 artışla
7.000’i aştı. Labour’ın 1.000 ek personel istihdam etmesi, bu artışta etkili
oldu. Ancak AB ile varılan Brexit anlaşması sonrası geri dönüş protokolünün
olmaması, Fransa’ya iadeleri imkansız kılıyor. Küçük botlarla gelen 38.000
kişiden 2.240’ı geri gönderildi.
Afganlar En
Büyük Grup, Sığınma Başvurularında Artış
İltica başvurularında Afganlar (%16) başı çekerken, Mart 2025’e kadar 109.343 kişi sığınma talebinde bulundu. Bu, bir önceki yıla göre %17’lik bir artış anlamına geliyor. Başvuruların üçte biri küçük botlarla, diğer üçte biri ise vizeyle gelenlerden oluşuyor.
Sonuç:
Rakamlar Düşüyor Ama Siyasi Tartışma Bitmiyor
Net göçteki düşüş, hükümetlerin politikalarının istatistiklere yansıdığını gösteriyor. Ancak sığınmacı akını ve AB ile yaşanan geri dönüş sorunu, göç meselesinin hâlâ İngiltere’nin gündeminde üst sıralarda yer alacağının işareti. Labour’ın “radikal reform” vaadiyle Reform partisine kayan seçmenleri geri kazanma manevraları ne kadar ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek.
ABD’de göçmen öğrencilerin hakları tehlikede
Hiç yorum yok28 Mayıs 2025
5/28/2025ABD yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik vize süreçlerinde sertleştirmeye gitti. Başkan Donald Trump’ın talimatıyla, ABD büyükelçiliklerinde öğrenci vizesi için yeni randevuların verilmesi durdurulurken, sosyal medya incelemelerinin kapsamı da genişletilecek. Bu gelişme, göçmen öğrencilerin haklarında ciddi bir gerilemeyi ve küresel eğitimde belirsizliği beraberinde getiriyor.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan resmi bir talimata göre, öğrenci ve değişim programı vizeleri için sosyal medya hesaplarının daha kapsamlı şekilde inceleneceği bildirildi. Vize görüşmesi için daha önce randevu alanlar işlemlerine devam edebilecek; ancak yeni randevular, ikinci bir talimata kadar askıya alındı. Bu uygulamanın, özellikle Çin’den ve diğer ülkelerden gelen yüzbinlerce öğrenciyi etkilemesi bekleniyor.
Çin hükümeti, ABD’yi uluslararası öğrencilerin meşru haklarını korumaya davet ederken, Amerikan üniversiteleri de bu karar karşısında kaygılarını dile getirdi. Çünkü birçok üniversite, uluslararası öğrencilerin ödediği yüksek öğrenim ücretleri sayesinde mali sürdürülebilirliğini sağlıyor. Harvard gibi önde gelen kurumlar, bu tür kısıtlamaların sadece akademiyi değil, ABD’nin bilimsel ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini savunuyor.
Trump yönetimi ise bu adımları, antisemitizmle mücadele ve ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Özellikle kampüslerdeki Filistin yanlısı protestoların antisemitik eylemlere dönüştüğünü öne süren Beyaz Saray, bazı üniversiteleri federal fonlardan mahrum bıraktı, bazı öğrencilere yönelik sınır dışı işlemleri başlattı. Ancak bu uygulamalardan bazıları mahkemeler tarafından geçici olarak durdurulmuş durumda.
Eleştirmenler, sosyal medya taramasının genişletilmesini ifade özgürlüğüne açık bir müdahale olarak değerlendiriyor. ABD Anayasası'nın Birinci Ek Maddesi ile güvence altına alınan bu özgürlüğün, göçmen öğrencilere uygulanacak dijital incelemelerle ihlal edileceği endişesi dile getiriliyor.
ABD’nin uluslararası öğrencilere kapılarını kısmen kapatması, yalnızca bireysel hak ihlallerine değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ekonomik alanda geri dönüşü zor bir boşluğa yol açabilir. Eğitim yoluyla küresel işbirliği ve barışın teşviki hedeflenirken, bu tarz politikaların göçmen haklarını gölgelemesi uluslararası kamuoyunun da tepkisini çekmeye devam ediyor.
Kaynak: BBC
Yapay zekanın yeni evresi: Sınır tanımayan robot işçiler mi geliyor?
Hiç yorum yok26 Mayıs 2025
5/26/2025Nvidia’nın Eğittiği İnsansı Robotlar, Geleceğin Proleteryasını Oluşturabilir mi?

Teknoloji devi Nvidia, yapay zeka ve robotik alanındaki son çalışmalarıyla insansı robotların gelecekteki iş gücünün önemli bir parçası olabileceğini öne sürüyor. Ancak bu gelişme, insanlık için yeni bir etik ve ekonomik tartışmayı da beraberinde getiriyor: “Göçmenlerin sınırları aşmakta zorlandığı bir dünyada, sınır tanımayan robotlar yeni bir işçi sınıfına mı dönüşecek?”
Nvidia’nın araştırmacıları, robotların fiziksel becerilerini ve karar alma yeteneklerini geliştirmek için simülasyon tabanlı bir eğitim sistemi üzerinde çalışıyor. Bu sistem sayesinde insansı makineler, gerçek dünyadaki karmaşık görevleri öğrenebiliyor, hatta “uluslararası seyahat” engeli olmadan üretim hatlarına, depolara veya inşaat sahalarına entegre olabiliyor. Oysa aynı dünyada, insan göçmenler sınır duvarları, vize politikaları ve göçmen karşıtı yasalar nedeniyle hareket özgürlüğünden yoksun kalıyor.
Robotların Sınırları Aşma “Ayrıcalığı”
Göçmen işçiler, ekonomik krizler veya savaşlar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarında, hedef ülkelerin katı kurallarıyla karşılaşıyor. Buna karşılık, bir robot işçi, üretici firma tarafından bir ülkeye “ihraç edildiğinde” veya bulut tabanlı bir yazılımla uzaktan kontrol edildiğinde, herhangi bir sınır engeline takılmıyor. Bu durum, şirketlerin ucuz ve esnek iş gücü ihtiyacını robotlarla karşılama eğilimini artırabilir. Nvidia’nın projesi de bu yönde adımlar atıyor: “Eğitilmiş robotlar, lojistikten sağlığa kadar her sektörde insanların yerini alabilir.”
Geleceğin Proleteryası: İnsanlar mı, Robotlar mı?
Karl Marx’ın 19. yüzyılda tanımladığı “proleterya” kavramı, üretim araçlarına sahip olmayan emekçi sınıfını ifade ediyordu. Peki 21. yüzyılda bu rolü, sahiplerinin çıkarları için durmaksızın çalışacak robotlar mı üstlenecek? Uzmanlar, özellikle “yapay zeka + robot beden” kombinasyonunun, sermaye sahiplerine sınırsız bir iş gücü kaynağı sunabileceğini belirtiyor. Bu durum, insan emeğinin değer kaybetmesine ve işsizliğin artmasına yol açabilir. Robot işçiler, sosyal haklara, ücrete veya çalışma koşullarına itiraz edemeyecek. Üstelik göçmen işçilerin aksine, “vatandaşlık” veya “oturum izni” de gerektirmeyecek.
Robot teknolojisi ancak sosyalizmle sosyal adalet getirebilir
Nvidia’nın teknolojisi, insanlık için verimlilik vaat ederken, aynı zamanda küresel eşitsizliği derinleştirme riski taşıyor. Bugün sınırlarda yaşanan insani krizler, yarın yerini “robot işçi ordularının hâkimiyetine” bırakabilir mi?
Robot emeğinin işçi emeğinin yerini alması kapitalizmde sadece yoksulluğu daha da derinleştirecek, Bauman'ın deyimiyle geniş güvencesizler bu durumda birer "kusurlu müşteriye" dönüşecektir. Sosyalizm; işçi emeği güzellemesi ve kutsallaştırması olmaktan çıktığında, robotların üretim sürecinde aktif olarak rol aldığı bir dünya tüm insanlığın refaha ermesine ve özgürleşmesine yol açabilir.
Avrupa Konseyi Lideri: "Göçmen Hakları, AİHM’in Tarafsızlığı İle Doğrudan Bağlantılı"
Hiç yorum yok25 Mayıs 2025
5/25/2025Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić, İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) göçmen haklarına ilişkin kararlarının siyasi tartışmalara kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı. 25 Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada Burić, özellikle sığınmacıların geri gönderilmesi yasağı ve insani koşullar gibi konularda AİHM’in belirleyici rolünün altını çizdi.
Göçmen Krizi ve AİHM’in Kritik Kararları
Son yıllarda artan göçmen hareketleri, Avrupa’da pek çok ülkenin sınır politikalarını sertleştirmesine neden oldu. AİHM ise, göçmenlerin insan hakları ihlallerine karşı son çare mekanizması olarak devreye giriyor. Örneğin, Yunanistan’daki aşırı kalabalık mülteci kampları veya Polonya-Belarus sınırındaki geri gönderme iddiaları gibi davalarda mahkeme, ulusal hükümetleri uyarıcı kararlar aldı. Ancak bazı ülkelerin bu kararları "iç işlerine müdahale" olarak yorumlaması, AİHM’in otoritesini zedeliyor.
Burić’ten Çarpıcı Uyarı: "Hukuk, Sınır Politikalarının Önünde Olmalı"
Strazburg’daki bir insan hakları panelinde konuşan Burić, “AİHM’in göçmenlerin yaşam hakkı, işkence yasağı ve aile birliği gibi temel haklara dair kararları, siyasi kaygılarla görmezden gelinemez” dedi. Özellikle Macaristan ve İtalya’nın son dönemde sığınmacıları geri gönderme politikalarının mahkeme tarafından defalarca ihlal olarak nitelendirildiğini hatırlatan Burić, “Göç, bir insan hakları meselesidir ve çözümü uluslararası hukukla uyumlu olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Sivil Toplum: "AİHM Kararları Uygulanmazsa Kriz Derinleşir"
Uluslararası Af Örgütü ve Mülteci Hakları Merkezi gibi kuruluşlar, Burić’in çağrısını destekleyerek, AİHM’in göçmenler lehine aldığı kararların uygulanmamasının insani krizi büyüteceği uyarısında bulundu. Örgütlerin hazırladığı raporlarda, Yunan adalarındaki kamplarda çocukların kötü muamele gördüğüne dair AİHM kararlarının hâlâ hayata geçirilmediği öne sürüldü.
Çözüm Önerisi: Diyalog ve Hukuk İş Birliği
Burić, göçmen hakları konusunda yaşanan gerilimlerin aşılması için üye devletlerle daha etkin bir iş birliği çağrısı yaptı. “AİHM, devletlerin egemenlik haklarını kısıtlamak için değil, insan onurunu korumak için var” diyen Burić, yargıçların göçmen davalarında siyasi baskılardan uzak hareket etmesinin şart olduğunu vurguladı.
Sonuç: İnsan Hakları ile Sınır Güvenliği Arasındaki Denge
Uzmanlar, Avrupa’nın göçmen krizi karşısında sınır kontrollerini artırma ihtiyacı ile AİHM’in insan hakları garantileri arasında denge kurmakta zorlandığına dikkat çekiyor. Burić’in uyarılarına rağmen, bazı hükümetlerin mahkeme kararlarını uygulamama ısrarının devam etmesi halinde, hem göçmenlerin hakları hem de Avrupa’nın hukuk birliği risk altında kalabilir. İnsan hakları savunucuları, “Göçmenler siyasi malzeme değil, hakları olan bireylerdir” diyerek acil adım talep ediyor.
Kaynak: The Guardian
“Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası” 27-31 Mayıs'ta
Hiç yorum yok24 Mayıs 2025
5/24/2025Londra’nın kültür sanat takviminde yerini alan Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası, bu yıl ikinci kez 27-31 Mayıs 2025 tarihlerinde Tower Theatre’da izleyiciyle buluşuyor.
İstanbul’dan Londra’ya uzanan sanat yolculuğunu sahneye taşıyan Mavi Production ekibi, Eda Çatalçam ve Fatih Dönmez öncülüğünde bu yıl da yepyeni hikâyelerin peşinden koşarak “umuda, direnişe ve güzelliğe” yelken açıyor.
Mavi Production çatısı altında gerçekleştirilecek olan II.
Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası, çağdaş metin yorumlarından performatif
deneylere, disiplinler arası işbirliklerinden atölye sunumlarına kadar uzanan
yoğun bir programla seyirciyi selamlıyor.
“Yaşasın Bağzı Şeyler!” sloganıyla bİR arada
“Gelin, birlikte ‘Yaşasın bağzı şeyler!’ diyelim”
çağrısıyla izleyicileri bir araya getirmeyi hedefleyen etkinlik, 5 gün boyunca
tiyatro oyunları, söyleşiler ve atölyelerle renklenecek.
II. Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası, yalnızca sahne
performanslarından oluşmuyor. Kollektif yaratım süreçlerine dair atölyeler,
söyleşiler, Dünyada Kitap’ın desteğiyle gerçekleşen yazar buluşmaları ile dolu
bir haftaya ev sahipliği yapıyor. Gençlerin üretimin bir parçası olmasını çok
önemseyen Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası, 27-31 Mayıs’a denk gelen ara
tatilde gençler için de çok eğlenceli atölyeler düzenliyor.
Neden “Mevsİmlİk?”
“Mevsimlik
Oyuncular” kavramı, sabit bir tiyatro kumpanyasından çok, üretim ve
eğitim süreçlerinin iç içe geçtiği, geçici ama derin bağların kurulduğu bir
yapıyı ifade ediyor. Katılımcılar sezon boyunca atölye, prova ve sahneleme
süreçlerine dahil oluyor; her bir üretim hem bireysel bir gelişim alanı hem de
kolektif bir sahneleme biçimi olarak kurgulanıyor. Mavi Production çatısı
altında yürütülen bu program, Türkiye’de ve
Avrupa’da benzeri az görülen bir sanatsal
model oluşturuyor.
Nasıl Katılabilİrsİnİz?
Tower Theatre’ın 16 Northwold Rd, N16 7HR adresinde gerçekleşecek etkinliğin
biletleri ve detaylı programı, linktr.ee/maviproduction üzerinden
ve Tower Theatre’ın web sitesi üzerinden erişime açık. Tiyatronun büyülü
dünyasında farklı kültürlerin izlerini keşfetmek isteyenler, bu beş günlük
şölene davetli. Ayrıca “herkes için tiyatroyu” mottosuyla yola çıkan tiyatro
haftası boyunca “askıda bilet” uygulamasıyla tiyatro severlere tiyatro bileti
hediye edebilirsiniz.
FestivalProgramı ve Diğer Etkinlikler
Ama Ya Doğru Söylüyorsa?
“Ekonomik kriz diye bir şey yoktur. Ekonomi
bizzat kendisi bir krizdir."
Henrik Ibsen
Ekonomi nedir? Ekonomi, aslında her şeyin alınıp
satıldığı, para ve kaynakların paylaşıldığı dev bir oyun alanıdır. Bizler
ekonomi için ne anlama geliyoruz peki? Formüller, yüzdeler, rakamlar (mı)?
Yoksa sadece tüketmesi gereken organizmalar mı? Biz, ekonominin öznesi miyiz
yoksa bir nesnesi mi? Yoksa ekonomideki rakamlar karşılığımız kadar mı özne
olabiliriz? "Ama Ya Doğru Söylüyorsa?" tam da bu sorulara eğlenceli
bir şekilde yanıt veriyor. Bu oyun, yalnızca ekonomi üzerine bir tartışma
değil; aynı zamanda bu devasa sistemin içinde insan olmanın ne anlama geldiğini
sorgulayan, özneyle nesnenin, varlıkla yokluğun sınırlarını zorlayan bir
deneyim sunuyor. Grotesk anlatımıyla seyirciyi oradan oraya savururken hiçbir
şey yerinde durmayacak; her şey sürekli değişecek ve aniden,
eğlence patlayacak!
Saat: 14.30
Saat: 19.00
https://maviproduction.co.uk/2025/04/10/ama-ya-dogru-soyluyorsa/
Keşke Anlattıklarım Yalan Olsa
“Bu Dünya nasıl kendi evim gibi tanıdık olabilir, kendi
evim nasıl bütün Dünya gibi yabancı, anlat bana.”
Orhan Pamuk
Hayat bazen, aklımızın ulaşamayacağı kadar distopik
hikayelerle doludur. Bu hikayeleri distopik kılan şey, aslında gerçeğe
dönüşmelerinin gizeminde yatar. "Keşke Anlattıklarım Yalan Olsa"
fragman fragman, bu dünyayı kendilerine yuva yapmaya çalışan insanların
çelişkilerle dolu öykülerini anlatıyor. Yer yer gerçekçi, yer yer absürt bir
tınıyla şekillenen anlatımı, izleyiciyi eglenceli bir yolculuğa çıkaracak.
Oyun, izleyenleri coğrafya ve kültür sınırlarını aşarak, ortak bir coşkuda
buluşmaya davet ediyor.
Saat: 14.30
30 Mayıs Cuma
Saat: 19.30
https://maviproduction.co.uk/2025/04/10/keske-anlattiklarim-yalan-olsa/
Uykusuz Bir Rüya, Salim
Adana’da ailesi
ile yaşarken, İstanbul’a
amcasının yanına gönderilen Salim’in hikayesine odaklanan Uykusuz Bir Rüya,
Salim; amcasına ait kebapçı dükkanında çalışırken gördüklerini ve ‘çaresizlik’
duygusunu izleyiciye aktarıyor.
Berkay Ateş’in yazdığı oyunda usta oyuncunun tek kişilik
performansı ile de izleyiciye unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor.
2024 yılında Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2024 - “Tek
Kişilik Performans” ile birlikte İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri 2024 - “Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu”, Sadri Alışık
Tiyatro Ödülleri 2024 - “Yılın En
Başarılı Erkek Oyuncusu”, Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri
2024- “Ferhan Şensoy En İyi Erkek Oyuncu
Ödülü”nün sahibi olan Uykusuz Bir Rüya, Salim; son zamanların en
başarılı tek kişilik performansları arasında üst sıralarda yer alıyor.
https://maviproduction.co.uk/2025/04/03/uykusuz-bir-ruya-salim/
9/8’lik Kıyamet
Yakın gelecek.
İklim krizinin vurduğu bir dünyada, kıyamet gelmiş ama tam da gelmemiş. Hiçbir
ülkenin kabul etmediği göçebe topluluklar — Parazitler — yeni bir
yaşam biçimi kurmak zorunda kalmış.
Ve o topluluğun içinden bir hikâye anlatıcısı: Diyar.
Her akşam ateş başında darbukasıyla hikâyeler anlatan Diyar, bu kez bizi
kıyametin ilk günlerine, İstanbul’a
götürüyor. Açlık, susuzluk, isyan ve ihanetin iç içe geçtiği bu anlatıda,
yükselen muhafazakâr bir hareket — İzan — ve Diyar’ın kaderini altüst
eden gizemli bir kız: Leylâ yer alıyor.
“Diyar’ın Gözleri”, büyük
yangınların, göçlerin ve kayıpların ortasında şekillenen bir aşk ve vicdan hikâyesi.
Ve temel bir soru soruyor:
Dünya elimizden kayarken, biz kimin elini tutacağız?
2025 Direklerarası Tiyatro Ödülleri “Tek Kişilik Performans” ödülü ile ödülleri toplamaya başlayan “9/8’lik Kıyamet” in bu sene pek çok ödülü daha alacağına eminiz.
Saat: 19.30
https://maviproduction.co.uk/2025/04/10/9-8lik-kiyamet/
Dansöz
Meryem isimli bir oryantalin hikâyesini ‘bakış’
çerçevesinde ele alan oyun, tiyatronun Antik Yunan’dan
beri bakışla tanımlandığı teorik bir alanı (theatron, “bakılan/seyredilen
yer” anlamına geliyor), oryantaldeki ekol farklarıyla birlikte sahneye taşıyor.
“Birilerine bakmak için özel olarak tasarlanmış bir
alanda, yine özel bir bağlam içinde, bakış’ın ne anlama geldiğini araştıran”
oyunda tek kişilik performansı ile Sezen Keser göz dolduruyor.
Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri 2020 - “En
İyi Çıkış Yapan Kadın Oyuncu”, Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2020 - “Tek
Kişilik Performans” ödüllü oyun Londra’da izleyicisi ile buluşmaya hazırlanıyor.
Saat: 19.30
https://maviproduction.co.uk/2025/04/10/dansoz/
Atölye: Yaz Yaz Yaz! Bugün Hemen Şimdi
Gördüğünüz gözden, hissettiğiniz yerden, duyduğunuz
seslerden bir dünya kurmaya ne dersiniz?
Ödüllü Yazar Hande Ortaç ile gerçekleştirilecek bu
yaratıcı yazı atölyesinde, örnek metinler üzerinden çalışacak, kendi öykünüzü
kaleme alma fırsatı bulacaksınız.
Atölyemiz hem Türkçe hem de İngilizce yürütülecektir.
Böylece, içinizden gelen dili seçerek kelimelerle özgürce oynayabilirsiniz.
Bu atölyeye katılmak için önceden yazma deneyiminiz olması
gerekmez; sadece yeni şeylere keşfetmeye açık olmanız yeter!
Kelimelerden nasıl yeni bir dünya yaratıldığını merak eden
tüm gençleri bekliyoruz.
Saat: 12.00 - 14.00,
Mekan: Tower Theatre
Atölye: Ben Senin Yerinde Olsam
Sahneye sadece izlemek için değil, değiştirmek için
çıkıyoruz!
Forum Tiyatro uzmanı Mengü Türk’ün liderliğinde
gerçekleştirilen Forum tiyatro atölyemizde bir hikâyeyi birlikte izliyor, sonra
“Ben senin yerinde olsam ne yapardım?” diyerek sahneye müdahale
ediyoruz. Oyunun akışını birlikte değiştiriyor, karakterlerin yerine geçip
olaylara farklı çözümler getiriyoruz.
Rol alabilir, fikirlerini sahneye taşıyabilir ya da
izleyici olarak tartışmaya katılabilirsin. Deneyim gerekmez — sözünü söylemek
isteyen herkes bu sahnede yer bulabilir.
*Atölye dili Türkçe ve İngilizce’dir.
Saat: 12.00
Lemonade Stand Up
Eren Erdoğan, Suat Eroğlu ve Yunus Dalgıç
gülmenin bilimini sahneye taşıyor!
II. Mevsimlik Oyuncular Tiyatro Haftası’nda, acıya merhem,
derde deva, yüzlere ise yoga olmaya geliyorlar! Gündelik hayatın saçmalıkları,
kuyrukta beklerken akla gelen büyük sorular, Türk usulü dertleşmeler ve
kahkahanın evrensel diliyle buluşuyor.
Yani evet, bu üçlü yine sahnede ve yine absürt zekânın zirvesindeler!
Hazır olun: Bu gösteri sizi hem güldürecek, hem düşündürecek, hem de “ben de tam bunu yaşıyorum” dedirtecek.
30 Mayıs 2025
Söyleşi: Tiyatro Göçer Mi?
Tiyatro, sabit bir sahneye mi bağlıdır, yoksa yolculuk
eden bir anlatı mıdır? Bir yerden başka bir yere taşındığında köklerini de beraberinde
götürür mü, yoksa gittiği yerde yeniden mi filizlenir?
Bu söyleşide tiyatronun tarihsel olarak göçer doğasından
yola çıkarak; mekân, kimlik, aidiyet ve dönüşüm meselelerine uzanacağız.
Sanatın sınır tanımayan doğasını, hem fiziksel hem de zihinsel göç deneyimleri
üzerinden birlikte tartışacağız.
Göçün yalnızca acı ve kayıp değil; aynı zamanda
yaratıcılık, direnç ve yeniden inşa için bir alan olduğunu hatırlamak
istiyoruz.
“Tiyatro
Göçer mi?” sorusu yalnızca biçimsel bir arayış değil, aynı zamanda varoluşsal
bir sorgudur.
Bu göçerlik hâlinin tiyatroya nasıl yansıdığını birlikte düşünmek, konuşmak, belki de yeniden tarif etmek için…
Eda Çatalçam, Fatih Dönmez, Memet Ali Alabora ve Philip
Arditti sahnede bu soruya yanıt arayacak.
Söyleşiye katılmak için tiyatro haftasındaki oyunlardan
birine bilet almanız yeterli.
Saat: 17.00
Konser: The Third Culture Collective
Third Culture Collective, farklı kültürlerin ve yaratıcı
ifade biçimlerinin kesişiminden doğmuş çığır açıcı bir sanat projesidir.
Misyonumuz, müziğin birleştirici gücünü keşfetmek; etnik ezgileri, cazı ve
psikedelik etkileri harmanlayarak izleyiciyi içine çeken canlı performanslar
yaratmaktır.
Gerçek zamanlı doğaçlama ve görsel sanatçılarla işbirliği
yoluyla, sadece bir konser değil; bağ kurma, iyileşme ve hikâye anlatımı
yolculukları sunuyoruz. Kollektif, izleyicileri yalnızca izleyen değil, sürekli
gelişen bir anlatının parçası olmaya davet eder. Sanatın sınırları aşarak
kişisel düzeyde derinlemesine yankı bulduğu bir deneyim yaşatmayı amaçlıyoruz.
Sesin, kültürün ve topluluğun sınırlarını yeniden tanımladığımız bu olağanüstü
etkinliğe siz de katılın.
Jomy Jai – Klavye & Elektronikler
Salih Korkut Peker – Elektro Cümbüş / Çift Saplı (çağlama –
perdesiz gitar)
Gökhan Demirdöğmez – Sol Klarnet
Cana Çankaya – Trompet
James Heggarty – Davul
Saat: 22.00
LSE'de “Türkiye, ABD ve Fiyat İstikrarı Politikaları" başlıklı panel
Hiç yorum yok20 Mayıs 2025
5/20/2025London School of Economics (LSE), 5 Haziran 2025 Perşembe günü dikkat çekici bir panele ev sahipliği yapacak. LSE'nin Contemporary Turkish Studies birimi tarafından düzenlenen “Inflation and Institutions: Türkiye, the United States, and the Politics of Price Stability” (Enflasyon ve Kurumlar: Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Fiyat İstikrarı Politikaları) başlıklı panelde, Türkiye ve ABD’deki enflasyon dinamiklerini ve bu süreçlerde kurumların rolünü mercek altına alınacak.
Etkinliğin ana konuşmacısı, Koç Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp olacak. Aynı zamanda Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu’nun direktörlüğünü yürüten ve Ethos Economics Consulting’in kurucu ortağı olan Demiralp, iki ülkenin para politikaları ve kurumsal yapılarının fiyat istikrarına etkilerini karşılaştırmalı olarak değerlendirecek.
Panelin tartışmacı koltuğunda ise City University of London’da ekonomi doçenti olan ve LSE Avrupa Enstitüsü’nde misafir araştırmacı olarak görev yapan Dr. Orkun Saka yer alacak. Oturumun moderatörlüğünü ise LSE Çağdaş Türkiye Çalışmaları Başkanı Prof. Dr. Yaprak Gürsoy üstlenecek.
LSE kampüsünde yüz yüze gerçekleştirilecek etkinlik saat 18:00’de başlayacak ve 19:30’a kadar sürecek. Panelin ardından katılımcılar için bir kokteyl düzenlenecek. Etkinlik, kamuya açık olup, özellikle ekonomi, siyaset bilimi ve kamu politikasıyla ilgilenen katılımcılara önemli bir tartışma zemini sunmayı hedefliyor.
The London School of Economics and Political Science
Houghton Street, London WC2A 2AE
t: +44 (0) 20 7955 6971