Yeni gelen Ankara Anlaşmalılar: “Bu insanlar ilk üç ay bir ütopyayı yaşıyorlar”

Hiç yorum yok

20 Kasım 2023

Ekonomik, politik, eğitim, kariyer gibi çeşitli sebeplerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan Ankara Anlaşmalılar, göçün ardından etnik ekonomi içinde sömürüden, tacize kadar birçok sorunla karşılaşabiliyor.



Türkiye’den Birleşik Krallık’a yönelik göçlerde son üç yıldır bir patlama yaşanıyor. 31 Aralık 2020’de sona eren Ankara Anlaşmasıyla binlerce göçmen pandemi koşullarına rağmen yeni bir hayata “merhaba” demek için yollara döküldü.

Ankara Anlaşmalılar genel olarak “beyaz yakalı göçü”, “orta sınıf göçü”, “beyin göçü” olarak tanımlansa da bu grubun homojen bir bütünlük arz ettiğini söylemek oldukça güç. Anlaşma yapanlar arasında gerçekten eğitimli beyaz yakalılar olduğu gibi en uygun göç yolu olduğu için zincir göçün devamı olarak hemşerilerinin veya ailesinin yanına gelmek isteyen göçmenler de bulunmaktadır.

 “BU İNSANLAR İLK ÜÇ AY BİR ÜTOPYAYI YAŞIYORLAR”

 Türkiye’de beyaz yakalı olup da Birleşik Krallık’ta hizmet sektöründe ucuz işgücü olarak çalışmak zorunda kalmak birçok Ankara Anlaşmalının ortak kaderidir. Bir görüşmeci bu durumu şöyle ifade ediyor:  

“Türkiye’de avukat, öğretmen, bankacı gibi beyaz yakalı bir işte çalışırken buraya geldiklerinde ekonomik nedenlerle çok daha düşük nitelikli işler yapmak zorunda kalıyorlar. Bizim toplumun içinde kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu da büyük hayal kırıklığı yaratıyor” (Erkek, 53).

Sınıf düşmek, potansiyelinin altında işlerde çalışmak eğer dil yeterliliği yoksa etnik ekonomi içinde düşük ücretlerle çalışmak zorunda olmak Ankara Anlaşması yapanların alışık oldukları durumlardır. Geldikleri ilk dönemde iyimser bir ruh halinde olan göçmenler zamanla acı gerçeklerle karşılaşmaktadır.

“Benim gözlemim, bu insanlar ilk üç ay ütopyayı yaşıyorlar. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyorlar. Ondan sonraki üç dört aylık süre boyunca gerçekle yüzleşiyorlar. Bu sefer nereden para kazanabiliriz derdi başlıyor. Bu sefer üniversite mezunu, doktora yapan, çok iyi yerlerde çalışan insanlar restoranlarda, off licencelar’da çalışmaya başlıyor. Para gelirse nereden gelirse gelsin yani… Benim bir tanıdığım vardı, adam Türkiye’deki bir bankada iyi derecede bir yöneticiyken en son patates soyuyordu restoranda. Ne yapsın, gelir gideri karşılamak zorunda” (Erkek, 40). 

 “RESMEN MECBUREN YAŞIYOR GİBİLER”
Birleşik Krallık’ta üç yıl yaşadıktan sonra Türkiye’ye geri dönen Ankara Anlaşmalı bir görüşmeci etrafındaki insanların çoğunun mutsuz olduklarını ifade etmektedir.

“Aslında herkes mutsuz benim gözlemlediğim kadarıyla. Kimse mutlu değil orada. Resmen mecburen yaşıyor gibiler. Sanki başka alternatifleri yok da o yüzden orada yaşıyorlar gibi. Kimse tatmin edici bir hayat yaşamıyor. Herkes buradaki (Türkiye’deki) standartlarını, hayatını özlüyor.” (Kadın, 43). 

TACİZ OLAYLARI

Ankara Anlaşmalılar arasında en fazla zorluk çekenler şüphesiz dil yeterliliği ve mesleki vasfı olmayanlar. Hele bu göçmenler kadın iseler İngiltere’deki hayat onlar için daha da zorluklarla dolu olabiliyor.
Göç, kadın göçmenlere her zaman özgürlükler sunmaz. Hele göçmen kadın, çeşitli zorunluluklardan dolayı (dil yetersizliği, vasıfsızlık, sosyal bağlantı vs.) kendi gettosunun yani etnik ekonominin içinde çalışmaya mahkumsa yine çeşitli baskılara maruz kalabilir. 2014 - 2015 ve 2019 - 2021’de Ankara Anlaşmalılara yönelik yaptığım iki çalışmada da bazı kadın görüşmecilerin etnik ekonomi içerisinde sadece sömürüye maruz kalmadıklarını işyeri sahipleri tarafından tacize de uğradıklarını ifade ettiklerine şahit oldum. 

Örneğin bir kadın görüşmeci, etnik ekonomi içinde kadın göçmenlerin tacizine ilişkin şunları söylemektedir:

“Kesinlikle var… Bir ay önce başıma geldi, yanımda çalışan arkadaşım taciz edildi. Bunun nedeni ise kızın orada çalışmaya çok ihtiyacı var. Adam evli, iki çocuk sahibi, kız nasıl olsa buradan gidemez diye düşünüyor. Kendi başıma gelen birçok şey var. Önlük fırlatmaların çoğu da bundan dolayı oluyor. Daha sonra şu yalanı söylemek zorunda kalıyorsun. Ben burada ailemle yaşıyorum. Benim burada abilerim var. Korkunç bir şey. Şeffaf olmak istiyorsun ama seni yalana sürükleyen ciddi konular var. Birçok kadın arkadaşımız ben dahil bu sorunları yaşıyoruz. Aslında bunu yaşayan tek topluluk da biz değiliz. Bunu birçok insandan, farklı milliyetlerden hep dinliyoruz. Görüyoruz, biliyoruz” (Kadın, 36). 

"EVLENİP BOŞANDIĞINI SÖYLEYEMİYORSUN"
Birleşik Krallık’a 2003’te evlilik yoluyla gelen daha sonra eşinden ayrılan başka bir kadın görüşmeci etnik ekonomi içinde boşanmış bir kadın olmanın zorluklarını şöyle ifade etmektedir:

“Türk yerlerinde çalışıyorsun, evlenip boşandığını söyleyemiyorsun. Acaba diyorsun, bunlar bana ne gözle bakacak. Bunlar bana nasıl yaklaşacak. Kadının değersizliği… Kadının insandan görülmemesi… O işe muhtaç olması… Toplumda aile içinde olsun, arkadaş ortamında olsun, beni bir kadın olarak görmeyin. Beni bir insan olarak görün. Benim de düşüncelerim var, kişiliğim var, kimliğim var. Bir obje olmaktan çıkamıyorsun. Yaşanılan taciz olaylarından hariç bu da var. Sen onlar için bir nesnesin, objesin. Türkiye’de de farklı değil, yolda yürürken, boş kaldırımda adam üstüne üstüne geliyor. Hiçbir şey yapamasa bile omuz atıyor” (Kadın, 37).   


Peki sizin deneyiminiz nasıldı? 

Yorum bölümünde deneyiminizi paylaşabilirsiniz... 







Kaynak: Doç.Dr. Tuncay Bilecen, "Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara: Türkiye'den Birleşik Krallık'a Göçler"

Kitabı Birleşik Krallık'tan temin etmek için tıklayın 

👇

Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler – Press Dionysus

 

 

 


 

 

 

Melis Bilen’den yeni tekli: “İmajdır Her Şey”

Hiç yorum yok

Londra’da yaşayan şarkıcı Melis Bilen, sözleriyle günümüzün trend odaklı yaşam tarzını tiye aldığı yeni teklisi "İmajdır Her Şey"i yayınladı.

 


Beş yıldan bu yana Londra’da yaşayan, aynı zamanda Manchester ve Cheshire'da modellik yapan şarkıcı Melis Bilen, “İmajdır Her Şey” adlı teklisini geçtiğimiz günlerde yayınladı. Şarkıcı, sözleri ve müziği kendisine ait olan teklisinde, enerjik pop-funk ve disco-dans esintilerini bir araya getiriyor. Düzenlemesi Emrah Türken tarafından yapılan şarkının klibi Manchester'da Luma Film tarafından çekildi. Klibin fotoğraflarında ise “Senem Peace” imzası var.



İmaj ve gösteri dünyasını tiye aldığı klibinde Melis Bilen, iki farklı karakteri yan yana getirerek izleyenleri sembolik bir yolculuğa çıkarıyor. Bilen, bir sahnede Ferrari'nin direksiyonunda, görüntüsüne fazlasıyla önem veren, gösterişli ve kendini beğenmiş bir karakteri canlandırarak, imajın yüzeydeki parıltı olduğunu vurguluyor. Buna karşılık, başka bir sahnede Melis, golf arabasıyla keyifli anların tadını çıkararak, içten bir ruhla anın tadını çıkartan bir karakteri canlandırıyor. Sonunda, her iki sahnede de kendine özgü ve eğlenceli pozlar veren şarkıcı gerçek mutluluğun kendi olmak ve içten olmakla mümkün olduğunu vurguluyor.

Şarkı, sözleriyle toplumsal güzellik standartlarına ve imaja uyma baskısının insanlar üzerindeki etkilerini sorgularken, bireylerin kendilerine olan sadakatinin ne kadar değerli olduğunu vurguluyor.

Melis Bilen'in son teklisi "İmajdır Her Şey," birçok müzik platformu ve video paylaşım siteleri üzerinden dinlenebilir.

Melis Bilen, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle, 28 Ekim 2023, Cumartesi akşamı Manchester Radisson Blu Hotel’de sahne alacak.

 

Instagram: @melisbilenmusic

Youtube: www.youtube.com/piyannooo

Tiktok: @melisbilenmusic

Facebook - https://www.facebook.com/melisbilen

Twitter - https://twitter.com/melisbilen

Website: www.melisbilen.com

 

https://www.youtube.com/watch?v=3gdflG52EPA

 

Kasım’da Aşk Başkadır! Londra’da Aşk Masalları 18 Kasım’da!

Hiç yorum yok

15 Kasım 2023

Hikâye anlatıcısı Eda Bayraktar tarafından gerçekleştirilen “Büyüklere Masallar", 18 Kasım, Cumartesi günü, Fieldseat Organic Stage’te “Aşk Masalları konseptiyle” Londra’da yeniden seyirciyle buluşuyor.

 


“Masallar çocuklara uyumaları, yetişkinlere uyanmaları için anlatılır” sözünden yola çıkan, hikâyeleştirme danışmanı ve hikâye anlatıcısı Eda Bayraktar, büyüklere masallar anlatarak onları nostaljik bir yolculuğa çıkarmak için kolları sıvadı. Etkinliği doğduğu topraklardan uzakta, mücadele ruhunu kaybetmeden üretmeye devam eden tüm göçmenlere adıyor.

Geçtiğimiz aylarda katılımcıların yoğun ilgisi ile karşılaşan etkinlik her ay farklı kültürlerden mit, masal ve hikâyeleri Londra’daki izleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. Hikâye Anlatıcısı Eda Bayraktar eşliğinde, farklı temalarda düzenlenen etkinliğin bu ayki teması: Aşk.  ”Kasımda Aşk Başkadır” konsepti ile  yola çıkılarak hazırlanan etkinlikte, bu ay dünyanın farklı yerlerinden aşk  temalı hikâyeler anlatılacak.

Sanat, masal, müzik, şiir, oyun, sohbetin iç içe geçtiği etkinlik, yeni katılımcılarla birlikte her geçen gün büyümeye devam geliyor. Etkinliğe katılanlar sadece masal ve hikâyeler dinlemekle kalmıyor aynı zamanda interaktif oyunlar eşliğinde nasıl hikâye kurgulayıp anlatacaklarını da öğreniyor.

Eda Bayraktar

Storytelling Academy Kurucu ortağı ve hikâye anlatıcısı Eda Bayraktar bu özel yolculuğa Londra’da yaşayan, başka dünyaları hayal etmeye ve yaratmaya cesaret eden tüm hikâye severleri davetli olduğunu kaydetti. Ayrıca Londra Kitap Şenliği programı kapsamında düzenlenen etkinlik kültür sanat dünyasından da pek çok kişiyi ağırlayacak.

18 Kasım Cumartesi akşamı, Fieldseat Organic Stage’de yapılacak olan etkinliğe katılmak için https://BUYUKLEREMASALLARKASIM.eventbrite.co.uk   adresinden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

 

 

Etkinlik Künyesi: 

Büyüklere Masallar

Organizasyon: Storytelling Academy

Anlatıcı: Eda Bayraktar

Tarih: 18 Kasım 23 Cumartesi, Saat 19:30

Mekan: Fieldseat Organic Stage, 665 High Rd, London N17 8AD

Bilet Rezervasyon: https://BUYUKLEREMASALLARKASIM.eventbrite.co.uk

 

 

Kitapseverler ve yazarlar 6. Londra Kitap Şenliği'nde buluşacak

Hiç yorum yok

10 Kasım 2023

Londra’da Türkçe konuşan toplumun yazarlarını ve okurlarını bir araya getiren Kitap Şenliği’nin bu yıl altıncısı 17-27 Kasım tarihleri arasında Kuzey Londra’da bulunan Fieldseat Kit@pEvi Kafe’de gerçekleştirilecek.

 



 



 

Londra’nın Türkçe konuşan topluma hitap eden tek Kitap Şenliği, “Kitapsız yaşam olmaz, yaşanacak bir dünya için daha çok kitap!” sloganıyla 17-27 Kasım tarihlerinde Kuzey Londra’da bulunan Fieldseat Kit@pEvi Kafe’de birçok yazarı ve kitapseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.

Temelleri 22 yıl önce atılan Kit@pEvi’nde, kafenin işletmecisi İrfan Şahin tarafından organize edilen Kitap Şenliği’nin oldukça zengin bir programı bulunuyor. Şenlikte, imza günlerinin, söyleşilerin yanı sıra masal gecesi ve müzik dinletileri de olacak.

Söyleşinin ilk günü olan 17 Kasım’da, saat 18:30’da Uluslararası Pen Başkanı Burhan Sönmez’in, The Fugitive of Gezi Park kitabının yazarı Deniz Goran’ın ve BirGün gazetesi yazarı Semiha Durak’ın katılımıyla bir söyleşi düzenlenecek. Söyleşinin ardından ise Gül Bahar, Anıl Duman, Serkan Çakmak ve Cabbar Boziye’nin sahne alacağı bir müzik dinletisi gerçekleştirilecek.

“Bul Beni Anne” adlı roman dosyasıyla Fakir Baykurt roman ödülünü alan gazeteci – yazar Dursaliye Şahan’ın, “İltica” adlı romanı Ağustos ayında Londra’da “Asylum” adıyla yayımlanan Gülsüm Öz’ün ve “Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler” kitabının yazarı Doç.Dr.Tuncay Bilecen’in katılacağı söyleşi ise 18 Kasım, Cumartesi günü, saat 15:00’te başlayacak.    

Aynı gün gazeteci Faruk Eskioğlu, yakın zamanda yayımlanan “Londra’da Bizim’Kiler” başlıklı üç ciltlik arşiv niteliği taşıyan kitabını imzalayacak ve Mahir Ünsal Eriş ve Aliye Aybüke Özdemir okurlarıyla buluşacak. Günün sonunda ise hikâye anlatıcısı Eda Bayraktar “Büyüklere Masallar” etkinliğiyle sahnede olacak.

25 Kasım Cumartesi günü ise Kitap Şenliği’nde, Londra merkezli yayınevi Press Dionysus tarafından kitapları yayımlanan yazarların katılacağı bir söyleşi gerçekleştirilecek. Söyleşide; pandemi döneminde tuttuğu notları kitaplaştıran “Londra Notları” kitabının yazarı Müge Çetinkaya, Oxford ve Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 yıl barmenlik yapan ve buradaki anılarını “Bir Barmenin Anıları” adıyla kaleme alan Ahmet Sapaz ve Camridge’te yaşayan şair, yazar Sultan Karataş yer alacaklar.

 



6. Kitap Şenliği’nde yer alacak bazı yazarlar ve eserleri:

 

Mahir Ünsal Eriş
Mahir Ünsal Eriş 

1980 yılında Çanakkale'de  doğdu. Trakya Üniversitesi Grafik Bölümü ve Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı.

Genç yaşlardan beri çevirmenlik yapan Eriş, çeşitli dillerden çok sayıda kitap, makale ve öyküyü dilimize kazandırmıştır. Öykülerini topladığı Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde... adlı ilk kitabı 2012 yılında  İletişim Yayınları'ndan çıktı. 2013 yılında çıkan Olduğu Kadar Güzeldik adlı öykü kitabı, 2014 yılında, 60.  Sait Faik Hikâye Armağanı'na layık görüldü. Öykülerinde naifliği ve yalın diliyle dikkat çeken Eriş halen öykü yazma uğraşını çeşitli edebiyat dergilerinde sürdürmektedir. Yazarın 10 Nisan 2015 tarihinde Dünya Bu Kadar isimli ilk romanı yayımlanmıştır.

Kimi gazete ve dergilerde futbol yazıları da yazan Eriş, kitaplarındaki biyografisinde belirtildiği üzere,  Gençlerbirliği taraftarıdır. (Kaynak: Wikipedia).


Burhan Sönmez

Burhan Sönmez, yazar, edebiyatçı, avukat. İlk romanı Kuzey, 2009 yılında yayımlandı. Eserleri 30 ülkede 42 dile çevrildi, ulusal ve uluslararası ödüllere değer görüldü. 2016 yılından beri uluslararası PEN yönetim kurulunda yer alan Sönmez, Eylül 2021'de Uluslararası PEN Kulübü başkanı seçildi. (kaynak: Wikipedia). 








Dursaliye Şahan

Dursaliye Şahan

Türkiye’nin küçük bir köyünde doğan Dursaliye Şahan, dört yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a daha sonra da Londra’ya göç etti. Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon mezunu olan yazar, küçük yaşlarda başladığı yazın hayatını öyküler, tiyatro oyunları, roman ve karikatür çalışmalarıyla sürdürmektedir.

Şimdiye dek altı öykü, üç roman, bir karikatür ve iki çocuk kitabı yayımlanmıştır. “Güvercin” adını taşıyan öyküsü iki kez televizyon dizisi oldu. “Hacı Murad” ve “Ali Haydar” isimli eserleriyle TC Kültür Bakanlığı’ndan senaryo yazım desteği aldı.

Birçok öyküsü İngilizceye çevrilerek çeşitli dergilerde ve anonim kitaplarda okuyucuyla buluşan yazarın, yurt içinden ve yurt dışından çeşitli öykü ve edebiyat ödülleri bulunmaktadır.

Dursaliye Şahan; çocuklara, engellilere ve yetişkinlere yönelik öykü ve yazı atölyeleri düzenlemeye ve öykü yarışmalarında jüri üyeliği yapmaya devam etmektedir.

Şerbet (roman – 2020,) Benekli Vakvak (çocuk masalı – 2018 Sola Yayınları) Ayarsız Kadınlar Cemiyeti (roman – 2018 Sola Yayınları) Parantez Aşklar (öykü – 2017 Sola Yayınları) Tottenham Çocukları (roman – 2016 Sola Yayınları) Ah O Kadınlar (öykü 2016 Akademisyen Yayınları), Hikâye Hırsızı (2012- İşçi Edebiyatı Öykü Ödülü) Zabit Londra’da (Karikatür), Uçan Halı (Çocuk hikâyesi – Hatay Belediyesi sosyal proje) Fakir Cennet (öykü 2007 Crea Yayınları), Döndü (Halkevleri 1988 Öykü Ödülü). Tottenham Boys, (2021), Bul Beni Anne (2023), 2023 Fakir Baykurt Roman Ödülü.

 

Tottenham Boys, Dursaliye Şahan



Deniz Goran

Deniz Goran

1974 yılında Oslo’da doğdu. İlkokulu Sydney'de (Avustralya), ortaokul ve liseyi de Ankara ve Istanbul'da tamamladı. 1994 yılında Londra’ya göç etti.  2003 yılında University College London (UCL) Sanat Tarihi bölümünden mezun oldu. 2004’te Sotheby’s Institute of Art’da Çağdaş Sanat üzerine mastırını tamamladıktan sonra bir süre Londra’da sanat sektöründe görev aldı

Deniz Goran’ın Türk Diplomatın Kızı adlı ilk romanı Britanya’da 2007’de yayımlandıktan sonra, haftalarca en çok satanlar listesinde kaldığı Türkiye’de, ve ardından Almanya, İtalya, Yunanistan ve Tayvan’da yayımlandı. Deniz Goran, Selin Tamtekin’in takma adıdır. Londra’da ikamet eden ve sanat yazıları kaleme alan Selin Tamtekin, T24 haber sitesinin Haftalık Yazarları kadrosundadır.

Yazarın sanat dünyasında geçen ve Gezi Park protestolarını da konu alan ikinci romanı The Fugitive of Gezi Park, Britanya’da, Gezi Direnişinin 10. yıldönümünde yayımlandı.


The Fugitive of Gezi Park, Deniz Goran


Ali Rıza Aksoy

1952’de Manisa Turgutlu olan Aksoy hayatını işçilerin, sığınmacıların ve göçmenlerin daha iyi yaşamasına adamış bir sosyalisttir. Onu parkta bildiri dağıtırken ya da bir dernekte sağlık taramasını yönetirken görebilirsiniz. Yıllar öncesinde festivalde pehlivan, tekstil fabrikasında grev sözcüsü ya da işçi haklarını anlatan bir oyun yazarı olarak da rastlayabilirdiniz. Aksoy 1970’lerde Londra’ya ilk geldiğinde İngiltere Türkiyeli Öğrenciler Federasyonu’nda (İTÖF) aktif olarak çalışmaya başlar. 1982’de politik sığınmacı olur. 1980’lerin ilk yarısında tekstil atölyelerinde sendikacı olarak çalışır. 1984’te “İşçi Birliği”nin toplumda bir ilk olarak düzenlediği “Yaz Festivali”nde kispet giyip yağlı güreş bile yapar. 1986’da Londra İşçi Birliği adına Minik Kardeş Çocuk Yuvası’nın binasının satın alınıp kurulmasında yer alır. Londra Belediye başkanları Ken Livingston ve Boris Johnson’un Refugee-Migrant Danışma Panelleri’nde de yıllarca yer alan Aksoy, 2000’de Ferhat Çınar ile birlikte kurduğu Hackney Refugee Forum’un (HRF) uzun süre başkanlığını yapar. Eski tüfeğin bugünlerdeki en büyük uğraşısı ise Londra’daki ilk bölgesel göçmen ve sığınmacı stratejisini hayata geçirmek ve belediyenin yatırımlarını göçmen ve işçilere yönlendirmek. Ali Aksoy, Kasaba’yı şöyle anlatıyor: “Günümüzdeki sürekli kötü haber akışı psikolojimizi derinden etkiliyor, uykularımızı kaçırıyor. Ben de bu haberlerin sebep olduğu kötü düşüncelerden kurtulmak için iyi ve güzel anıları hatırlamak gerekir diye diye düşündüm. Bu da beni çocukluk anılarıma götürdü. Ne güzel günlermiş. Bana iyi geldi. Bazen gözlerim dolsa, boğazım düğümlense de onları yazmaya başladım. Yazdıklarım kasabamızın Yankı gazetesinde tefrika halinde yayınlanmaya başladı. Şimdi de arkadaşların caseretlendirmesi ve İbrahim Avcıl kardeşimin girişimiyle kitap haline geldi. Herkesin çocukluk anılarını düşünüp gülümsemesi dileğiyle…” Aksoy yeni projesi olarak da Londra’daki yarım asırlık yaşamını anlattığı bir kitap yazdığını söylüyor. Aksoy’un son yarım asırlık yaşamı toplumun geliş vedeğişim tarihiyle örtüştüğü için, yeni kitabı toplum tarihi açısından önemli olacaktır… (Faruk Eskioğlu, Açık Gazete). 

Ali Rıza Aksoy, 6. Londra Kitap Şenliği'ne 18 Kasım, Cumartesi günü katılacak ve saat 15:00'te okurlarıyla buluşacak... 

Kasaba, Ali Rıza Aksoy







Ahmet Sapaz

Ahmet Sapaz

Her ne kadar nüfus kaydım 1948 yazıyorsa da esasında Temmuz 1947 yılında Çorum ilinin Sungurlu ilçesi Gökçam köyünde dünyaya gelmişim. O yılların ölümcül çocuk hastalığı olan kızamık salgınından kıl payı kurtularak hayata zar zor tutunmuşum.

İlkokulu köyümde, ortaokulu ilçem Sungurlu’da, Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi’ni ise Ankara’da okuyarak 1967 yılında hayata atıldım. Yaklaşık üç yıl boyunca o dönemin gözde bir oteli olan İzmir Büyük Efes Oteli’nde çalıştıktan sonra vatani görevimi yapıp kendi çabamla sağladığım çalışma izniyle 1970 yılının sonunda İngiltere’ye geldim.

Yeteri kadar İngilizcemi geliştirdikten sonra Türkiye’ye dönerim dediysem de, gurbet bize vatan oldu, dönemedim. Kısacası yuvamı Londra’da kurdum ve burada yaşamaya devam ediyorum.

Kendi çapımda bazı araştırmalar yaparak kimi insanların yararlanması için kitap haline getirip yayımladım. Son kitabım, 2022’de “Oxford & Cambridge Centilmenler Kulübü’nde 38 Yıl, Bir Barmenin Anıları” başlığıyla Press Dionysus tarafından yayımlandı.


Bir Barmenin Anıları, Ahmet Sapaz


 

Müge Çetinkaya

Müge Çetinkaya

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Eğitimine Londra’da Ravensbourne College of Design and Communication ve Arts Marketing Association’da aldığı kurslarla devam etti. BBC London, MTV Europe gibi medya kurumlarında, ardından da sanat, kültür alanında uluslararası PR etkinlik ve koordinasyonunda 17 yıl görev yaptı. Aktivist Dergisi ve Cinedergi’ye yazılar yazdı. Green Peace ve British Lung Foundation’da gönüllü olarak çalıştı. 2020 yılında kendisi için dönüştürücü, iyileştirici birer tecrübe olan nefes, mindfulness pratikleri ve yoga felsefesiyle tanıştı. Yoga, mindfulness ve öz şefkatli farkındalık konularında uzmanlaşarak önce Yoga Alliance, ardından International Coaching Federation, ICF Mindfulness Koçluk sertifikalarını aldı.

Yazar halen Neuro-Mindfulness Koçu ve kriz müdahale gönüllüsü olarak çalışmakta, yazılar yazmaya devam etmektedir.

  

Londra Notları, Müge Çetinkaya



Semiha Durak

Semiha Durak, İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü'nden 2003 yılında mezun oldu.  Allianoi ve Perge kazılarında, Seddülbahir Restorasyon Projesi ve Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi’nde arkeolog olarak görev aldı. Oğuz Tanındı ile birlikte, TASK Vakfı ve Ege Yayınları tarafından yayımlanan Türkiye Arkeolojik Tahribat Raporu’nu (2002) hazırladı.

2003 yılında Londra’ya yerleşti. Birkbeck Üniversitesi’nde Sanat Yönetimi programını tamamladı. University College London'da (UCL) arkeoloji alanında master yaptı. London Canal Museum ve London International Gallery of Children’s Art’da galeri asistanı ve küratör olarak çalıştı. Londra’da yaşayan göçmen çocuklar için sanat atölyeleri düzenledi; bu atölyedeki çalışmaların sergilendiği "In Between: Longings & Belongings" projesinin koordinatörlüğünü yaptı. The Museum of the Home (eski adı Geffrye Museum) ve UCL’in ortak projesi “Who Stole My Milk” sergisinin küratörlüğünü üstlendi. İmece Kadın Merkezi’nde gönüllü olarak çalıştı.

Denemeleri, BirGün ve Farklı Yorum’da; öyküleri Bavul Dergi ve Lento Dergisi’nde  yayımlandı. İlk kitabı olan Yarının Kayıp Şarkısı, bugünün meselelerinin tarihle harmanlandığı metinlerden oluşmaktadır.

 

Yarının Kayıp Şarkısı, Semiha Durak

 

Sultan Karataş

Sultan Karataş, İstanbul doğumludur. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. 1980 sonrası farklı dergi ve gazetelerde çalışan Karataş, 1995’te politik mülteci olarak İngiltere’nin Cambridge şehrine yerleşti. Cambridge, Anglia Ruskin Üniversitesi’nde “İngiliz Dili ve Dilbilim” üzerine lisans eğitimi aldı. Lisans tezini, “Politikada Dilin Manipülasyonu” üzerine yaptı. Halen Cambridge’de yaşayan Karataş, İngilizce ve Türkçe dersler vermekte, tercümanlık yapmaktadır. Yazarın, şiir, anı-anlatı çalışmalarının yanı sıra, İngilizce’den Türkçe’ye çeviri çalışmaları devam etmektedir. Kendisinin hazırlayıp sunduğu ‘Olduğu Gibi’ programı Komün Tv’de ayda bir yayınlanmaktadır.

Yayımlanmış eserleri: Metris’ten Mektuplar (2015), Dilsiz Bir Ağıt (2017), Kısacıktı Boyu Elma Ağaçlarının (2019).

 

Herkes Büyür Elbette, Sultan Karataş


Aliye Aybüke Özdemir

Aliye Aybüke Özdemir, 1985 yılında Üsküdar’da doğmuş, çocukluk ve gençlik yıllarını Edirne'de geçirmiştir. Aslen Malatyalıdır. Sivas’ta Radyoloji eğitimini tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi ve İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi’nde görev almıştır. Erken dönemlerden beri ilgilendiği şiire, roman ve hikayenin de eklenmesiyle geniş bir edebi alanda eserler vermeye devam etmektedir. Yazarın eserleri arasında Masabaşı Kadını ve Diken Zulası yer almaktadır. Evlidir ve Londra'da yaşamaktadır.’

Diken Zulası, Aliye Aybüke Özdemir



Gülsüm Öz

Gülsüm Öz

Gülsüm Öz, 13 yaşında yazdığı "Vatan" isimli şiiri ile ilk ödülünü TRT'den aldı. Çalışmalarını köşe yazarı olarak devam ettirdi. "İltica" isimli ilk romanı 2009 yılında, "Anneler Kızları ve Esrar" isimli romanı 2012 yılında yayınlandı. 2014 yılında İltica üçlemesinin ikincisi "Hoş Bulduk Londra", 2016 yılında ise "Mübadele Aşkları" isimli romanları yayınlandı. Kadın Yazarlar Derneği üyeleri ile ortaklaşa kaleme aldığı eserleri "Tanıklarla 12 Eylül", "Söz Kesmek Kına Yakmak" ve "Konan Göçen Kadınlar"dır. 2010 yılında "Bülbül'ün Çilesi" isimli öyküsüyle Yahya Konbolat En İyi Yayınlanmaya Değer Öykü Ödülü'nü aldı. Sanatsal ve kültürel uğraşılarının yanında sosyal projeleri ile adından söz ettiren Gülsüm Öz, 1989 yılında Türkiye’de bir ilk olan “Tam Gün Ücretsiz Yaz Okulu” Projesini gerçekleştirenlerden biri olarak, binlerce çocuğun spor ve kültür alanında eğitim almasını sağladı. Sokak Çocuklarını tedavi ettirme, okula yazdırma ve ailelerine kavuşturma projelerini hayata geçirdi. “Küçükçekmece Sokak Çocukları Umut Evi”ni onlara armağan edilmesine öncülük etti. Çevko ile iş birliği yaparak Katı atıkları değerlendirme projelerini başlattı. İstanbul da “Küçükçekmece Kadın Sığınma Evi” ni açtı.  Gülsüm Öz,  halen roman ve öykü yazmaya devam etmekte ve Marmara Sanat Akademi’sinde yazarlık dersleri vermektedir.

 

Asylum, Gülsüm Öz

 

Faruk Eskioğlu

Faruk Eskioğlu

Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

Londra'da Bizim'Kiler, Faruk Eskioğlu




Tuncay Bilecen

Doç. Dr. Tuncay Bilecen

Öğretim üyesi ve gazeteci. Gri Yeşil: İzmit (2018) ve İbrahim Dizman’la birlikte derlediği Aşrı Memleket Trakya (2017) kitabı İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. TP London tarafından yayımlanan Little Turkey in Great Britain (2016) ve Göç, Kültür ve Yazın (2019) kitaplarının derleyenleri arasındadır. 2020’de Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı kitabını yayımladı. 2022’de Naci Girginsoy Öykü Yarışması’nda “Çoban Yusuf” adlı öyküsüyle birincilik ödülünü aldı. Yazarın, ağırlıklı olarak göç konusunda olmakla birlikte; demokrasi teorisi, kent çalışmaları ve göç ve edebiyat üzerine çeşitli gazete, dergi ve kitaplarda yayınlanmış yazı ve makaleleri bulunmaktadır.

 

Türkiye'den Birleşik Krallık'a Göçler, Tuncay Bilecen

 

 

 



Adres: Fieldsea Kafe, 665 High Rd, London N17 8AD
© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan