Aşırı sağın, Batı Avrupa ve ABD’de göçmen karşıtlığı üzerinden siyaseti belirlediği bir dünyada, 34 yaşındaki Zohran Mamdani'nin New York’un yeni belediye başkanı seçilmesi Donald Trump döneminin sertleşen siyaset diline karşı sessiz ama güçlü meydan okuma olarak okunabilir.
Uganda’da doğan, Hint
asıllı bir ailenin çocuğu olan Mamdani, Amerika’da büyüdü ve sekiz yıl önce
vatandaşlık alarak siyasete adım attı. Babası bir akademisyen, annesi
uluslararası çapta tanınan bir film yönetmeni olan Mamdani güler yüzlü ve
etkili kampanyasıyla belediye başkanı seçilmeyi başardı.
Mamdani, kampanyası
boyunca ekonomik eşitsizlik, konut krizi ve kamu hizmetlerine erişim gibi
konulara odaklandı, politik söyleminde radikal bir tonu değil, katılımcı ve
adil bir dili tercih etti. Genç seçmenlerle kurduğu dijital bağ ve sosyal
adalet vurgusu, onu New York’un kalabalık siyasi sahnesinde öne taşıdı.
Demokrat Parti ön
seçiminde eski vali Andrew Cuomo’yu geride bırakarak dikkat çekici bir başarı
elde etti, ardından Cumhuriyetçi rakibi iş insanı Mark Thompson’ı genel
seçimde açık farkla yenerek belediye başkanlığına ulaştı.
Zohran Mamdani, artık
dünyanın en kozmopolit şehirlerinden birinin başında. Ancak önünde kolay bir
yol yok. Trump’ın gölgesinde, ulusal düzeyde giderek daralan bir siyasi
atmosferde, Mamdani’nin başarısı yalnızca New York’un değil, Amerika’nın da
kimlik arayışına dair çok şey söylüyor.











