Ankara Anlaşması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara Anlaşması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

“İngiltere’de suç oranının en düşük olduğu grup Ankara Anlaşmalılar olabilir”

Hiç yorum yok

28 Ocak 2025

 

 Bu yazıda, Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı kitabımdan hareketle görüşmecilerin gözünden Ankara Anlaşmalıları ve sahaya ilişkin gözlemlerimi paylaşıyorum.

 Tuncay Bilecen




“GARDAŞ BİZİ DE ARAŞTIRSANA”

2014 – 2015 döneminde akademisyen olarak İngiltere’ye ikinci defa geldiğimde niyetim Türkiyeli göçmenlerin siyasal katılımı üzerine bir çalışma yapmaktı. Oldukça bereketli bir dönemde gelmiştim, çünkü hem Türkiye’de hem de Birleşik Krallık’ta seçimler vardı. Bu sırada sahada sürekli görüşmeler gerçekleştiriyor, yeni yeni insanlarla tanışıyordum. Onlardan biri olan ve sonradan arkadaş olacağımız Onur kendine has üslubuyla “gardaş bizi de araştırsana” diyerek Ankara Anlaşmalılar üzerine çalışma yapmayı aklıma soktu.

YENİ GÖÇ DALGASININ ÖZELLİKLERİ

Böylece, Home Office’ten o zamana kadar anlaşma yapanların sayısını isteyerek yola koyuldum. Toplumdaki abartılı rakamlara rağmen 2015’e kadar anlaşma yapanların sayısı 5 bini geçmiyordu. Daha sonra sahada görüşmeler yaptıkça Ankara Anlaşmalıların, birinci dalga göçle gelen göçmenlerden birçok bakımdan ayrıldıklarını gördüm. Bu yeni göç dalgasıyla gelenler hem demografik, sosyo-kültürel ve sınıfsal özellikleriyle hem de göç etme sebepleri (ekonomik, politik, kültürel, eğitim, ailevi sebepler, akraba ilişkisi vs.) ve sosyal hayattaki ilişkileri (uyum süreçleri, diğer toplumlarla ve ev sahibi toplumla ilişkileri, yaşadıkları bölgeler vs.) bakımından farklılık gösteriyordu.

ANKARA ANLAŞMALILARA KÖRÜN FİL TARİFİYLE BAKMAK

Körün fil tarifi örneğinde olduğu gibi toplum olarak meselelere durduğumuz yerden bakmayı seviyoruz. Ankara Anlaşmalılar meselesinde de aynı bakış açısına sahada çok sık rastlıyorum. Hal böyle olunca devreye çeşitli önyargılar giriyor. Çok duyduğumuz; “Ankara Anlaşmalılar var ya, bunların alayı aslında cemaatçi”, “Ankara Anlaşmalılar çok zenginler hepsi Richmond’da oturuyor” örneklerinde olduğu gibi. Oysa anlaşma yapanlar arasında Türkiye’nin politik ikliminden kaçanlar olduğu gibi kariyerinde yeni bir sayfa açanlar da var ya da en uygun göç yolu olduğu için zincir göçün devamı olarak hemşerilerinin veya ailesinin yanına gelmek isteyenler de var.


                                                    

RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?

TÜİK verilerine göre; 2016’da 69.326, 2017’de 113.326, 2018’de 136.740’ı, 2019’da ise 84.863 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yurtdışına göç etmiş. Bu göçlerin önemli güzergâhlarından biri de Ankara Anlaşması nedeniyle İngiltere. Sadece 2019’da anlaşmaya başvuranların sayısı 12 binden fazla. Göç edenlerin yaş dağılımlarına baktığımızda ise yüzde elliden fazlasının 20-39 yaş aralığında olduğunu görüyoruz. Bu yaş dağılımı aslında dünyadaki ortalama göç etme yaş aralığından farklı değil. Ankara Anlaşmalılarla ilgili bir başka hususu da ekleyelim, göç son yıllarda gittikçe “aile göçü” görünümü kazanıyor. Yine de başvuru yapanların üçte ikisi erkek ki bu da dünya göç parametreleriyle örtüşen bir veri.

ANKARA ANLAŞMALILAR NASIL ALGILANIYOR?

Yaklaşık iki hafta önce Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara – Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı bir kitap yayımladım. Bu kitabın odağında başlığından da anlaşılacağı gibi Birleşik Krallık’ta yaşayan Türkiyeli göçmenler yer alıyor. Görüşmeler sırasında sorduğum “Türkiyeli toplum dışarıdan nasıl görünüyor” sorusuna verilen yanıtlardan Ankara Anlaşmalıların nasıl algılandığı az çok görülebilir.

 “Açık söyleyeyim, son iki yıldır bir değişim var. Buranın göç geçmişinde köyden, tarımdan kopmuş gelmiş olanlar vardı. Şimdi ise beyin göçü var. Seksenlerdeki göç ile şimdiki göç farklı, özellikleri de farklı. Kent hayatını yaşamış insanlar şimdi geliyorlar. Eğitim daha yüksek. Gelip burada kafe barlarda çalışıyorlar ama mecburlar. Çünkü başka bir ilişkileri yok. Nasıl bir etki yaptı diye düşünecek olursam yeni gelenler, pozitif ve negatif yönlerinin olacağını düşünüyorum. Buraya bir nitelik katıyorlar bir kere bu pozitif yönü. Ancak bunu yaparken de eziliyorlar, sömürülüyorlar bu da negatif yönü. Hayat mücadelesi kısmını çok ağır yaşıyorlar.”  

 

SINIF DÜŞMEK

Türkiye’de beyaz yakalı olup da Birleşik Krallık’ta hizmet sektöründe ucuz işgücü olarak çalışmak birçok görüşmeci tarafından dile getirilen, Ankara Anlaşmalıların çoğu için alışılageldik bir örnektir. Bir görüşmeciye göre, ilk dönemlerde iyimser bir ruh halinde olan göçmenler zamanla acı gerçeklerle karşılaşmaktadır.

“Benim gözlemim, bu insanlar ilk üç ay ütopyayı yaşıyorlar. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyorlar. Ondan sonraki üç dört aylık süre boyunca gerçekle yüzleşiyorlar. Bu sefer nereden para kazanabiliriz? derdi başlıyor. Bu sefer üniversite mezunu, doktora yapan, çok iyi yerlerde çalışan insanlar restoranlarda, off licencelarda çalışmaya başlıyor. Para gelirse nereden gelirse gelsin yani benim tanıdığım vardı, adam Türkiye’deki bir bankada iyi derecede bir yöneticiyken en son patates soyuyordu restoranda. Gelir gideri karşılamak zorunda.”

 

SUÇ ORANI EN DÜŞÜK GRUPLARDAN BİRİ Mİ?

Yukarıda Ankara Anlaşmalılara ilişkin yazılanlar alandaki gözlemlere ve yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Elbette bu, her Ankara Anlaşmalının zorluk yaşadığı veya etnik ekonomi içinde sömürüldüğü manasına gelmemektedir. Uyum sürecini son derece hızlı atlatan, dil yeterliliği ve profesyonel bir işi olduğu için bu tür zorluklar yaşamayan birçok Ankara Anlaşmalı da bulunmaktadır.

Son yıllarda Ankara Anlaşması yapanlarda Londra dışında yaşama konusunda bir eğilim bulunmaktadır. Bunda Londra’nın pahalı bir şehir olmasının önemli bir payı bulunmaktadır. Birleşik Krallık’ın çeşitli şehir ve kasabalarına yayılan Ankara Anlaşmalılar, ıssız kasabalarda gördüğümüz dönerci aile ya da kafe shop işleten Türkiyeli göçmen profili dışında yeni bir Türkiyeli göçmen kategorisi oluşturmaktadır. 

Yazının başlığını bir gözlem olarak ifade ederek yazıyı sonlandırayım. Sahada gözlemlediğim kadarıyla Ankara Anlaşmalılar vizelerine bir halel gelmesin diye o kadar dertleniyorlar ki bu temkinlilik hali onlarda kurallara kayıtsız şartsız uyma yönünde bir temayül oluşturuyor. Elimde bu konuya ilişkin bir data yok, ama Ankara Anlaşmalılar İngiltere’de suç oranı en düşük gruplardan biri olabilir.


                                                   



Bir Facebook paylaşımı ve Ankara Anlaşmalılar: “gelen bir pişman, gelemeyen bin pişman"

Hiç yorum yok

20 Eylül 2024

Geçenlerde Ankara Anlaşmalıların paylaşım yaptığı bir Facebook grubunda “Arkadaşlar ben Türkiye’ye dönüyorum, herkese bol kazançlar…” şeklinde bir paylaşım gördüm… Hemen peşinden bu paylaşıma yorumlar yağmaya başladı.



Tuncay Bilecen

bisikletligazete@gmail.com

Dijital tasarım işlerinin aşinası değilim, Bisikletli Gazete’nin YouTube kanalında göçmenliğe dair el yordamıyla yaptığım videolar ortalama 300 civarında görüntülenme alırken, geçen yıl geri dönen Ankara Anlaşmalılarla ilgili yaptığım video (video bile değil ses kaydı) yaklaşık 8 bin dinlenmeye erişti. Bunu ilkin demek ki “başarılı göçmen hikâyeleri” yerine “dramla dolu göçmen hikâyeleri” daha revaçta oluyor şeklinde yorumladım. Sonra düşündüm ki aslında söyleşi yaptığım kişilerle benzer şeyleri yaşayanlar bir çözüm arayışı içindeler.

Geçenlerde, ağırlıklı olarak Ankara Anlaşmalıların paylaşımda bulunduğu bir Facebook grubunda yapılan paylaşımın da bu kadar etkileşim almasını bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Benzer ruh halinde olan birçok göçmen bulunuyor. Buna kendi tecrübelerini paylaşmak isteyenler de eklenince etkileşim ister istemez artıyor.

Gelelim bu paylaşıma yapılan yorumlara…

Yorumları kabaca dört başlıkta toplayabiliriz:

1) Geri dönme kararı veren kişinin biraz daha dişini sıkması gerektiğini söyleyenler…

2) Benzer bir ruh halinde olduğunu söyleyip (geçmişte ya da şimdi) ama geri dön(e)meyenler…

3) Ah keşke ben de İngiltere’ye göç etseydim, asla geri dönmezdim diyenler…

4) Kendi kişisel deneyimini yegâne yol olarak görenler…

 

Şimdi tek tek bu grupları incelemeye çalışalım…

“BİRAZ DAHA SIK DİŞİNİ, HEPİMİZ AYNI YOLLARDAN GEÇTİK”

Geri dönmek isteyen kişiyi ikna etek isteyenlerin kendi göçmenlik deneyiminden yola çıkarak “sabır” temasını öne çıkardıklarını görüyoruz.  Örneğin yorum yapan biri şöyle diyor: “Merhaba, ilk başta herkese zor geliyor. Ailemizden sevdiklerimizden ayrılıyoruz. Bize burayı toz pembe anlatıyorlar (özellikle avukatımız muhasebecimiz.) Havası suyu insanı iyi değil evet ama yaşam kalitesi parası çok iyi. Yalnızlığı severim, sevemesem de alışırım derseniz. Dönmeden bir kez daha düşünün derim. Valla ben toz pembe anlatmıyorum kimseye gerçekleri anlatıyorum. Bu sefer de cevapları hazır sen neden duruyorsun ya? herkesin hikayesi farklı kimi duruyor kimi dönüyor kimi durmak zorunda kalıyor. Sonuç olarak boktan bir yer…”

Başka biri ise, geri döndükten sonra daha büyük bir pişmanlık yaşayabileceğini söylüyor: “Burada kalmanın bir bedeli var. Herkes bu bedeli ödemek zorunda değil. Saygı duyuyorum. Yakın zamanda okuduğum bir yorumu aktarmak istiyorum. Türkiye ye dönen birisi aynen şunu söylüyor; ‘İngiltere ye gitmek bir hata idi fakat dönmenin daha büyük bir hata olduğunu geç anladım. Çok pişmanım’ yazıyordu.”

Başka biri ise, İngiltere’ye büyük beklentiler içinde gelmemek gerektiğini, kültürel olarak da uyum sağlamak gerektiğini ve şu anda Türkiye’nin daha kötü durumda olduğunu hatırlatıyor: “Buraya büyük beklentiler ile gelmek doğru değil. Pek çok insanda gördüm bunu. Memleket (İngiltere) bence gayet güzel. Hayat olarak da iyi. Dilini öğrenince hele, çok daha kolay birçok konu. Türkiye’yi burada yaşamak isteyene çok denk geldim. Başka bir memlekette olduğunuzu kabullenince bence durum değişebilir. İş yapmak aslında çok da zor olmamalı. Tabii pandemi ve kısıtlamalar oldukça zorladı hepimizi. Destek alamamamıza rağmen devlet yine de birçok farklı şekilde destekler yaptı, yapıyor. Türkiye’den gelen ses orada durumun ciddi anlamda kötü olduğunu söylüyor.”

 

“ASLINDA BEN DE DÖNERDİM AMA…”

Geri dönüş göçüyle ilgili yaptığım çalışma sırasında bir görüşmeci “dönmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna “30 yıldır her gün geri dönmeyi düşünüyorum” cevabını vermişti. Dolasıyla bir gün geri dönerim düşüncesi her göçmenin aklından çeşitli şartlara bağlı olarak geçen bir duygudur.

İkinci kategoride yorum yapanlar, paylaşımı yapan kişiyle benzer bir ruh halinde olduklarını belirtiyorlar. Örneğin biri alışkanlıkların geri dönmeye engel olduğunu, üstelik döndüğünde bulacağı ülkenin bıraktığı gibi olmayacağını hatırlatıyor: “Ben bu ülkenin iyi kötü birçok yönünü gördüm ve insanlara sizin gibi anlatıyorum. Ben de aynı cevabı alıyorum. Uzun yıllar burada kalınca dönmek kolay olmuyor. Bıraktığın gibi değil çünkü” diyor.

Bir başkası ise “ben çok sevdim de iş bulamazsam dönecem ben de mecbur” diyor.

 

“NİYE GERİ DÖNÜYORSUN, BİZİM DE HAKKIMIZI YEDİN!”

Gelelim, yorumları Türkiye’den okuyup “biz orada olmak için her şeyi yapardık, oturun oturduğunuz yerde” mealinde sözler sarf edenlere.  

Örneğin biri şöyle yazmış: “Ulan keşke biz gidebilsek yemişim hasreti özlemi.” Bir başkası ise geri dönme kararı veren kişinin başka Ankara Anlaşmalıların önünü kestiğini düşünecek kadar ileriye götürüyor işi: “Gerçekten gitmek isteyenlerin işine engel oluyorsunuz zorlukları başta hesaplamadınız mı burada (Türkiye) çok matah bi hayat yaşıyormuşsunuz gibi… Kalmayacaksanız hiç baş vurmasaydınız da ihtiyacı olanın hakkını yemeseydiniz, siz olmasaydınız belki bi başkası giderdi ülke yangın yeri her şey aldı başını gidiyor gitmişsin bari sık dişini kal burdan daha şanslısın hakkını kaybetme bizim hakkımızı yedin kendi hakkına sahip çık bari alışınca bize dua edersin.”

Bir başka yorumda ise şöyle yazıyor: “Gitsem geri dönmeyi bırak buranın hayalini bile kurmam şans yanlış kişilerde.”

Bu gruptaki yorumcular kapağı bir İngiltere'ye atsaydım, başka bir şey düşünmezdim. Ayağınıza gelen fırsatı tepmeyin hatta bize de mani olmayan diyerek adeta göç etmiş kişileri talihli kişiler olarak addediyorlar... 

  

GÖÇMENLİK HİYERARŞİSİ

Göçmenlik hiyerarşisi, bir yere daha önce gelen kişinin o yerle ilgili bol kepçeden “ahkam kesme hakkını” kendinde bulmasıdır. Sizden sürekli kötü olduğunuzu duymak isteyen bazı kişiler gibi bunlar da göç ettiğinizde, ilk zamanlarda yanınızda yörenizde bulunarak üzerinizde sürekli bir tahakküm ilişkisi kurmak isterler. Tahakküm diyorum çünkü eşsiz deneyimlerinin ayak izlerini aynı şekilde takip etmenizi isterler. Aradan yıllar geçince bir bakarsınız, bu kişiyle ilişkiniz kalmamış… Üstelik eşsiz deneyimler olarak söylediklerinin çoğu da tamamen kendi değer yargılarından ibaretmiş. 

Bir yorumcu şöyle diyor: “Şu yorumları okuyunca bazen aynı ülkede olmadığımızı düşünüyorum. Hangi ülkeye gidersen git hak ettiğin gibi yaşarsın. Bu kadar kötü şeyler yaşıyorsanız bu sizinle alakalı. Kebab shopta üç kuruşa işi kabul eden sizsiniz şikâyet edende siz. İllegal çalışmayı kabul ederseniz hakareti kötü muameleyi de kabul edersiniz. Eşek olursan semer vuran çok olur. Türkiye’den geliyorsun burada Türklerin yanında çalışıyorsun. Türkiye’de kalman daha mantıklı. Ben ülkemi sevmediğim için değil ülkemdeki kokuşmuş zihniyetten kurtulmak için geldim. Ne yaptığını bilirsen akıllı olursan bunların hiçbirini yaşamazsın benim gibi. Boş yere burada ezilenleri oynamayın. Ve buradaki TÜRK işverenlerden uzak durun çünkü Türkiye’deki kokuşmuş zihniyetten daha da rezildirler…”

Ben bu göçmenlik hiyerarşisi mefhumunu 90’lı yıllarda üniversite öğrencisiyken çektiğim otostoplardaki şoförlerin ruh haline benzetiyorum. Şoför, sizi yolda alma zahmetine katlandığı için benzer bir üstünlük ilişkisi kurar ve hemen akıl vermeye başlardı:

- Öğrenci miyiz?

- Evet abi.

- Biz de hayat üniversitesinde okuduk.

- Ne güzel abi.

- Aaa bak hayatı bana soracaksın; bir İngilizce bir bilgisayar bunları bileceksin. Biz neler gördük neler. Siz daha bir şey görmediniz...

- Tabi abi tabi…

Muhabbet bu minval üzerine uzayıp gidebilir…

 

***

Bir kişinin göç edebilmesi için üç sermayeden en az birine sahip olması gerekir. Bunlar beşeri sermaye (eğitim ve vasıf), sosyal sermaye (tanıdık, bağlantı) ve finansal sermayedir. Buna yaş, fiziksel engel vs. gibi birçok ara faktör ekleyebiliriz. Yaşayacağınız zorluk bu üçüne ne ölçüde sahip olduğunuzla ilgili oluyor. Burada beşeri sermayenin bir parçası olan dil yeterliliğinin altını çizelim…

Son dönemlerde gelen bazı Ankara Anlaşmalıların “Hele bir gidelim bakarız. Kervan yolda düzülür” gibi bir mantıkla hareket ettiklerini görüyoruz.  Oysa göç kararının enine boyuna düşünülmeden alınmaması gerekiyor. Üstelik İngiltere hem pahalı bir ülke hem de buradaki sosyo-ekonomik yapı Türkiye’den çok farklı. Buna bir de Kovid – 19 salgınının ekonomide yarattığı tahribatı ekleyelim. Hal böyle olunca, kısa süren bir iyimserliğin ardından acı gerçeklerle karşılaşılıyor. Bu sefer acilen iş bulma, gelir yaratma ihtiyacı hasıl oluyor. Böylece Türkiye’de orta sınıf mensubu olan kişi burada sınıf düşerek “ne iş olsa yaparım, yeter ki iş olsun” şeklinde bir hayata adım atıyor.

Tabii herkesin dram yaşadığını iddia etmiyorum. Özellikle dil bilen ve vasıflı olan göçmenler söz konusu uyum sürecini çok çabuk atlatabiliyorlar…

  


Ankara Anlaşması yıllara göre başvuru sayısı (Home Offic, 2020)

 

 


Kaynak: Tuncay Bilecen, Türkiye'den Birleşik Krallık'a Göçler


 

Home Office mağduru Ankara Anlaşmalı: Başına gelmeyen kalmadı

Hiç yorum yok

10 Temmuz 2024

Vize uzatma başvurularının sonucunu aylarca beklemeleri ve Home Office memurlarının objektif kriterlere uymayan kararları birçok Ankara Anlaşmalının mağduriyet yaşamasına yol açıyor. Bu mağduriyeti birçok bakımdan yaşayanlardan biri olan Neslihan Yiğit ile başından geçenleri konuştuk.

 


Tuncay Bilecen

 

 

Ankara Anlaşmalıların vize uzatma başvurularının sonucunu aylarca bazen yıllarca beklemeleri ve Home Office memurlarının keyfi kararları uzun zamandır kamuoyunun gündemini meşgul ediyordu. Milletvekili Feryal Demirci Clark’ın bu konuda Home Office’e çeşitli sorular yöneltmesine ve konuyu gündemde tutmasına rağmen yaşanan mağduriyetler tam anlamıyla ortadan kalkmış değil. Neslihan Yiğit de Home Office mağdurlarından biri. Ciddi sağlık sorunları yaşamasına ve aile bireylerini kaybetmesine rağmen hızlandırma taleplerine cevap alamayan ve bu süreçte mağduriyetleri katlanan Neslihan Yiğit’le başından geçenleri konuştuk.

Ankara Anlaşmasına ne zaman başvurmuştunuz?

Ankara Anlaşmasına Türkiye’den başvurdum. Dosyam birkaç ay içinde kabul aldı ve 9 Ocak 2020’de Londra’ya geldim.

Anlaşmaya hangi alandan başvurmuştunuz?

Sanat üzerine başvurdum. Hem resim öğretmenliği hem fotoğrafçılık gibi alanları içeren zengin bir dosyam vardı.

Sizin Home Office ile halihazırda devam eden bir davanız var? Birçok mağduriyet yaşadığınızı biliyorum. Bu süreçten biraz söz eder misiniz?

Buraya geldiğimde pandemi süreciydi, epey zorlu bir dönemdi ama online derslerimle bir şekilde götürüyordum. Sonra senemi doldurmak üzereyken Aralık ayında tekrar uzatmaya başvurdum.

Başvurumdan birkaç ay önce sağlık sorunlarım nedeniyle Eylülde Türkiye’ye gittim. Sol kalçamda kalça protezi var. Bununla ilgili olarak altı defa ameliyat olmuştum. Türkiye’deki doktor acilen ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Ancak öyle bir vaktim olmadığı için hemen Londra’ya dönüp uzatmaya başvurdum. Bu sırada şöyle düşünüyordum; uzatmaya başvuracağım, üç – dört ay sürecek, ardından da Türkiye’ye gidip ameliyat olabileceğim. Maalesef öyle olmadı. Aralıkta başvurdum, bekleme sürecine girdim. Ancak bir türlü netice alamadım.

Hızlandırma talebinde bulundunuz mu?

Uzatma sürecinde, kalçamdaki kalça protezi ciddi ağrılar yaratmaya başladı. Kendi başıma ayakta duramaz hale geldim. Kullandığım ağrı kesiciler ağrıyı sadece hafifletiyordu. Bu arada, benden 6 yaş büyük olan ağabeyimi Covid nedeniyle kaybettim. Onun öncesinde anneannemi kaybetmiştim. Burada beklerken, ayrıca iki defa Covid geçirdim. Ağabeyimin cenazesine gidebilmek ve Türkiye’de acilen ameliyat olabilmek için Home Office’e defalarca email gönderdim.

Bu maillerde sağlık durumuma ilişkin raporlar da yer alıyordu. Türkiye ve İngiltere’deki doktorlardan resmi yazılar ve raporlar aldım. Dört – beş defa hızlandırma talebinde bulundum, herhangi bir yanıt alamadım.

Hızlandırma taleplerinize hiç mi yanıt almadınız?

2020 yılının Aralık ayında vize uzatma başvurusunu yapmıştım. Rahatsızlığım nedeniyle ilk hızlandırma talebimi 2021 yılı Şubat ayı başında yaptım. Bu ilk başvuruma yanıt verdiler, ancak dosyamı hemen incelemeye almayıp beni bir ay sonra 2021 yılının Mart ayında mülakata çağırdılar.

Benim o mülakata hangi psikolojiyle katıldığımı tahmin ederseniz. Otuz altı yaşındaki abimi kaybetmişim. Sağlık sorunları yaşıyorum. Kalça protezimden dolayı dayanılmaz ağrılar içinde zar zor yürüyebiliyorum. Psikolojim darmadağın. Bana orada kırktan fazla soru soruldu. Elimden geldiğince sorulara yanıtlar vermeye çalıştım. Söz verilmesine rağmen bana mülakat tutanağını göndermediler. Böylece mülakat sırasında heyecandan yanlış bir şeyler söylemişsem de bunu düzeltme hakkım elimden alınmış oldu. Bununla ilgili yalvarmalarıma yakarmalarıma ve defalarca gönderdiğim maillerime de cevap vermediler. Bu süreçte anlaşmayı yakıp Türkiye’ye dönmeyi çok düşündüm. Ama bu kadar mağdur olmuşken Home Office’e teslim olmak istemedim.

Sonucu beklerken sağlığınız ne durumdaydı?

Mülakattan sonra, sağlık durumum ve ağabeyimin kaybını dikkate alarak, dosyamı hızlandırmaları gerekirken, hiçbir şey yapmadan beni 6 ay kadar daha beklettiler. Durumum çok ağırlaşmıştı. Ağrı kesiciler dahi artık işe yaramaz hale geldi. Doktorlar beni ameliyata almak zorunda kaldılar. Devlet hastaneleri tamamen dolu olduğu için İngiliz Sağlık Bakanlığı acilen beni özel hastaneye aktardı. Tek başıma ameliyat olmak zorunda kaldım. Çok ağır bir ameliyat geçirdim. Hastanede 4 gün yattım, etrafımda bana bakacak hiçbir aile bireyim yoktu.

Başvuru ve mülakat sonucu ne zaman geldi?

Daha önce de söylediğim gibi 12 Aralık 2020’de uzatma başvurumu yaptım. Sağlık sorunlarından dolayı 26 Aralık 2021’de ilk hızlandırma talebinde bulundum. Bu ilk talebimi kabul ettiler, ama dosyama bakan memur, dosyamı hızlandırmak ve en kötü ihtimalle, bana 1 yıl uzatma verip, tedavimi olmama olanak sağlamak yerine, beni 1 ay sonra mülakata çağırmayı tercih etti. Bu mülakata 12 Martta gittim. Mülakatı yapan bayan, durumuma çok üzüldü, geçmiş olsun dedi ve mülakat notunda benim durumumu dosyama bakan memura ileteceğini söyledi. 10 gün içinde bana mülakat tutanağımın bir kopyasını da göndereceklerini söylediler.

Mülakat tutanağım bana gelmeyince, hem durumumu açıklayan hem de mülakat tutanağının gönderilmesini talep eden 2 ayrı email daha gönderdim. 5 Nisan ve 6 Mayıs 2021 de gönderdiğim bu 2 ayrı emaile de yanıt verilmedi. Çaresiz ve yalnız bırakıldım. Tüm insani ve merhamet talep eden çabalarım yanıtsız kaldı.

Ağrılarım artık dayanılmaz hale geldiği için, 26 Temmuz 2021 de İngiltere’deki doktorlar beni acilen ameliyata aldılar. Devlet hastaneleri dolu olduğu için ameliyatım zorunlu olarak özel bir hastanede yapıldı.

Bu arada acil inceleme taleplerim de devam etti. En son olarak 2 Ekim 2021 de adeta yalvaran bir email gönderdim. Nihayet, dosyama bakan memur, beni 10 ay kadar beklettikten sonra 13 Ekim 2021 de ret kararını verdi.

Bu ret kararına itiraz ettiniz mi?

Evet, avukatlarım 25 Ekimde itiraz dilekçemi verdiler. Ama bu sefer de itiraz için 9 ay daha beklemek zorunda kaldım. Bu itirazım da reddedildi. Şu anda mahkeme sürecindeyim.

Anlayacağınız, bunca sağlık sorunlarıma, ağabeyimin vefatına yani en insani taleplerime rağmen toplamda 2 yıla yakın bir suredir, başvurumun adil bir şekilde incelenip sonuçlanması için bekliyorum.

Avukata başvurdunuz mu?

Garth Coates Avukatlık firmasında 3 farklı avukat dosyamla ilgileniyor. Konuyu takip eden ekipte Tamer Ulay Bey beni çok iyi anladı ve dosyamdan umutlu olduğunu söyledi. Artık bu davanın takipçisi olacaklarını söyledi.

Son olarak bundan sonrası için beklentiniz nedir?

Bundan sonraki süreç için beklediğim tek şey adalet. Adaletin hepimize eşit işlemesini istiyorum. Haksızlığa uğrayan herkesin sonucu olumluya dönsün. Aynı olgular karşısında neden memurların biri başka öbürü başka karar veriyor? Bu kadar çaba vermişken, zor koşullarda işimi yapmışken benim işimi yaptığıma bile inanmadılar. Üstüne üstlük dosyamda zaten bulunan konuları mülakatta soru olarak sordular.

Ret kararına yaptığım itirazı inceleyen bir başka memur, dosyamın sonuçlanması için bu kadar süre beklemek zorunda kalmamın ve dosyamdaki gecikmelerin olmaması gereken talihsiz şeyler olduğunu itiraf ediyor. Yani, Home Office’teki bir memur dahi, olmaması gereken prosedürün bende olduğunu kabul etti. Ben, kişisel olarak, dosyama bakan ilk memurun ırkçı ve taraflı bir karar verdiğini düşünüyorum. Bu memurla yüzleşmeyi ve aynı şeyleri kendisi yaşasaydı neler hissedeceğini bilmek isterim. Bu haksız ve merhametten uzak ret kararının iptali için var gücümle çalışacağım, çünkü İngiltere’de merhametli ve adalet sahibi insanların daha fazla olduğuna inanıyorum.

Sonucum olumluya dönerse geç de olsa abimin, anneannemin mezarını ziyaret edebileceğim, ailemi görebileceğim ve sağlık sorunlarımı Türkiye’de daha hızlı ve iyi bir şekilde çözebileceğim.

Bu süreçte iyi olmaya çalışıyorum. Bütün bu çabamın karşılığında her şey olumluya dönecek diye umuyorum. Biliyorum, benim yaşadıklarıma benzer şeyler yaşayan çok Ankara Anlaşmalı var ama benim kendi deneyimim gerçekten üst üste gelen birçok acı olaydan oluşuyor. Benim gibi mağdur edilen herkes için bir an önce adaletin tecelli etmesini istiyorum.

 


 👉Söyleşiyi Spotify'dan dinlemek için tıklayın

 

Yeni gelen Ankara Anlaşmalılar: “Bu insanlar ilk üç ay bir ütopyayı yaşıyorlar”

Hiç yorum yok

20 Kasım 2023

Ekonomik, politik, eğitim, kariyer gibi çeşitli sebeplerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan Ankara Anlaşmalılar, göçün ardından etnik ekonomi içinde sömürüden, tacize kadar birçok sorunla karşılaşabiliyor.



Türkiye’den Birleşik Krallık’a yönelik göçlerde son üç yıldır bir patlama yaşanıyor. 31 Aralık 2020’de sona eren Ankara Anlaşmasıyla binlerce göçmen pandemi koşullarına rağmen yeni bir hayata “merhaba” demek için yollara döküldü.

Ankara Anlaşmalılar genel olarak “beyaz yakalı göçü”, “orta sınıf göçü”, “beyin göçü” olarak tanımlansa da bu grubun homojen bir bütünlük arz ettiğini söylemek oldukça güç. Anlaşma yapanlar arasında gerçekten eğitimli beyaz yakalılar olduğu gibi en uygun göç yolu olduğu için zincir göçün devamı olarak hemşerilerinin veya ailesinin yanına gelmek isteyen göçmenler de bulunmaktadır.

 “BU İNSANLAR İLK ÜÇ AY BİR ÜTOPYAYI YAŞIYORLAR”

 Türkiye’de beyaz yakalı olup da Birleşik Krallık’ta hizmet sektöründe ucuz işgücü olarak çalışmak zorunda kalmak birçok Ankara Anlaşmalının ortak kaderidir. Bir görüşmeci bu durumu şöyle ifade ediyor:  

“Türkiye’de avukat, öğretmen, bankacı gibi beyaz yakalı bir işte çalışırken buraya geldiklerinde ekonomik nedenlerle çok daha düşük nitelikli işler yapmak zorunda kalıyorlar. Bizim toplumun içinde kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu da büyük hayal kırıklığı yaratıyor” (Erkek, 53).

Sınıf düşmek, potansiyelinin altında işlerde çalışmak eğer dil yeterliliği yoksa etnik ekonomi içinde düşük ücretlerle çalışmak zorunda olmak Ankara Anlaşması yapanların alışık oldukları durumlardır. Geldikleri ilk dönemde iyimser bir ruh halinde olan göçmenler zamanla acı gerçeklerle karşılaşmaktadır.

“Benim gözlemim, bu insanlar ilk üç ay ütopyayı yaşıyorlar. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyorlar. Ondan sonraki üç dört aylık süre boyunca gerçekle yüzleşiyorlar. Bu sefer nereden para kazanabiliriz derdi başlıyor. Bu sefer üniversite mezunu, doktora yapan, çok iyi yerlerde çalışan insanlar restoranlarda, off licencelar’da çalışmaya başlıyor. Para gelirse nereden gelirse gelsin yani… Benim bir tanıdığım vardı, adam Türkiye’deki bir bankada iyi derecede bir yöneticiyken en son patates soyuyordu restoranda. Ne yapsın, gelir gideri karşılamak zorunda” (Erkek, 40). 

 “RESMEN MECBUREN YAŞIYOR GİBİLER”
Birleşik Krallık’ta üç yıl yaşadıktan sonra Türkiye’ye geri dönen Ankara Anlaşmalı bir görüşmeci etrafındaki insanların çoğunun mutsuz olduklarını ifade etmektedir.

“Aslında herkes mutsuz benim gözlemlediğim kadarıyla. Kimse mutlu değil orada. Resmen mecburen yaşıyor gibiler. Sanki başka alternatifleri yok da o yüzden orada yaşıyorlar gibi. Kimse tatmin edici bir hayat yaşamıyor. Herkes buradaki (Türkiye’deki) standartlarını, hayatını özlüyor.” (Kadın, 43). 

TACİZ OLAYLARI

Ankara Anlaşmalılar arasında en fazla zorluk çekenler şüphesiz dil yeterliliği ve mesleki vasfı olmayanlar. Hele bu göçmenler kadın iseler İngiltere’deki hayat onlar için daha da zorluklarla dolu olabiliyor.
Göç, kadın göçmenlere her zaman özgürlükler sunmaz. Hele göçmen kadın, çeşitli zorunluluklardan dolayı (dil yetersizliği, vasıfsızlık, sosyal bağlantı vs.) kendi gettosunun yani etnik ekonominin içinde çalışmaya mahkumsa yine çeşitli baskılara maruz kalabilir. 2014 - 2015 ve 2019 - 2021’de Ankara Anlaşmalılara yönelik yaptığım iki çalışmada da bazı kadın görüşmecilerin etnik ekonomi içerisinde sadece sömürüye maruz kalmadıklarını işyeri sahipleri tarafından tacize de uğradıklarını ifade ettiklerine şahit oldum. 

Örneğin bir kadın görüşmeci, etnik ekonomi içinde kadın göçmenlerin tacizine ilişkin şunları söylemektedir:

“Kesinlikle var… Bir ay önce başıma geldi, yanımda çalışan arkadaşım taciz edildi. Bunun nedeni ise kızın orada çalışmaya çok ihtiyacı var. Adam evli, iki çocuk sahibi, kız nasıl olsa buradan gidemez diye düşünüyor. Kendi başıma gelen birçok şey var. Önlük fırlatmaların çoğu da bundan dolayı oluyor. Daha sonra şu yalanı söylemek zorunda kalıyorsun. Ben burada ailemle yaşıyorum. Benim burada abilerim var. Korkunç bir şey. Şeffaf olmak istiyorsun ama seni yalana sürükleyen ciddi konular var. Birçok kadın arkadaşımız ben dahil bu sorunları yaşıyoruz. Aslında bunu yaşayan tek topluluk da biz değiliz. Bunu birçok insandan, farklı milliyetlerden hep dinliyoruz. Görüyoruz, biliyoruz” (Kadın, 36). 

"EVLENİP BOŞANDIĞINI SÖYLEYEMİYORSUN"
Birleşik Krallık’a 2003’te evlilik yoluyla gelen daha sonra eşinden ayrılan başka bir kadın görüşmeci etnik ekonomi içinde boşanmış bir kadın olmanın zorluklarını şöyle ifade etmektedir:

“Türk yerlerinde çalışıyorsun, evlenip boşandığını söyleyemiyorsun. Acaba diyorsun, bunlar bana ne gözle bakacak. Bunlar bana nasıl yaklaşacak. Kadının değersizliği… Kadının insandan görülmemesi… O işe muhtaç olması… Toplumda aile içinde olsun, arkadaş ortamında olsun, beni bir kadın olarak görmeyin. Beni bir insan olarak görün. Benim de düşüncelerim var, kişiliğim var, kimliğim var. Bir obje olmaktan çıkamıyorsun. Yaşanılan taciz olaylarından hariç bu da var. Sen onlar için bir nesnesin, objesin. Türkiye’de de farklı değil, yolda yürürken, boş kaldırımda adam üstüne üstüne geliyor. Hiçbir şey yapamasa bile omuz atıyor” (Kadın, 37).   


Peki sizin deneyiminiz nasıldı? 

Yorum bölümünde deneyiminizi paylaşabilirsiniz... 







Kaynak: Doç.Dr. Tuncay Bilecen, "Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara: Türkiye'den Birleşik Krallık'a Göçler"

Kitabı Birleşik Krallık'tan temin etmek için tıklayın 

👇

Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler – Press Dionysus

 

 

 


 

 

 

İngiltere, Ankara Anlaşmasına benzer yeni iş vizesi “Yenilikçi Kurucu Vizesi"ni duyurdu. İşte şartlar!

Hiç yorum yok

27 Nisan 2023

İngiltere İçişleri Bakanlığı Birleşik Krallık'ta yenilikçi, uygulanabilir ve ölçeklenebilir bir iş kurmak isteyen hem yeni girişimciler hem de deneyimli iş insanları için Ankara Anlaşmasına benzer Yenilikçi Kurucu Vizesinin (Innovator Founder) yürürlüğe girdiğini duyurdu. British Yaşam'dan Ergin Balabeyoğlu, Güden Uluslararası Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Avukat Ali Güden ile bu vizenin detaylarını konuştu. 

 


İngiltere İçişleri Bakanlığı (Home Office) geçen hafta (13 Nisan 2023) itibariyle Yenilikçi Kurucu Vizesinin (Innovator Founder) yürürlüğe girdiğini duyurdu. Ankara Anlaşmasına benzer yönleri olan bu vize Birleşik Krallık'ta yenilikçi, uygulanabilir ve ölçeklenebilir bir iş kurmak isteyen hem yeni girişimciler hem de deneyimli iş insanları için tasarlandı.

Ankara Anlaşmasına benzerliğiyle dikkat çeken bu vizeye sadece Türklerin yararlanabildiği Turkish Businessperson Visa'nın aksine rekabeti arttırıcı bir unsur olarak şartları taşıyan bütün ülke vatandaşları da başvurabiliyor. 

Yenilikçi Kurucu vizesi, yenilikçi bir iş kurmak ve yürütmek için Birleşik Krallık'a gelmek isteyen yabancı uyruklu kişiler içindir. İş fikri, piyasadaki örneklerden farklı yenilikçi, uygulanabilir ve ölçeklenebilir olmalıdır.

Diğer iş vizelerinden farklı olarak, başvuru sahiplerinin teklif ettikleri işe yatırım yapmak için belirli bir düzeyde fona sahip olmaları gerekmiyor. Ancak, Innovator Founder başvuru sahiplerinin, daha önce Innovator ve Start-up rotalarında gerekli olduğu gibi, yine de onaylanmış bir kuruluştan (Endorsement Body) onay almaları gerekecektir.

Avukat Ali Güden


Konu ile ilgili açıklama yapan Güden Uluslararası hukuk bürosu kurucu ortağı Avukat Ali Güden, Yenilikçi Kurucu vizeleri 3 yıl süreyle geçerli olup bu sürenin sonunda doğrudan Birleşik Krallık'ta süresiz kalma iznine sahip olabildiğini söyledi.

Yenilikçi Kurucu vizesi ile İngiltere'de 3 yıla kadar kalabilirsiniz. İşinizde ilerleme kaydettiğinizi göstermek için 12 ay ve 24 ay sonra onaylayan kurumla görüşmeniz gerekecek. Onayınız onaylayan kurum tarafından geri çekilirse vize süreniz kısa sürebilir. Daha uzun süre kalmak istiyorsanız, mevcut vizenizin süresi dolmadan önce yeni bir onayla yeniden başvuruda bulunmalısınız. 

Bu vizeyi kaç kez uzatabileceğiniz konusunda bir sınırlama yoktur. Birleşik Krallık'ta 3 yıl bulunduktan sonra sürekli oturum (yerleşim) için başvurabilirsiniz.

Başvuru yapıldıktan sonra genelde 3 haftada alınan Yenilikçi Kurucu Vizesi ile başvuru sahipleri, eşlerini ve 18 yaşın altındaki çocuklarını Birleşik Krallık'a götürebilmektedirler.

 


Vize ile ilgili merak edilenler

 Başvuru ücreti nedir?

1.036 GBP + sağlık sigortası

Bu vizenin diğer vizelerden farkı nedir?

 

·        Bir veya birkaç işletme kurabilmek,

·        İşletmeniz için çalışmak-bir yönetici olarak istihdam edilmeyi veya bir iş ortaklığının üyesi olarak serbest çalışmayı içerir,

·        “Vasıflı (Qualified) iş” olduğu sürece işletmeniz dışında çalışabilmek- örneğin, vasıflı işçi uygun meslekler listesinde yer alan bir iş veya en az 3. Seviye yeterlilik gerektiren bir iş yapabilirsiniz,

·        Eşinizi ve çocuklarınızı 'bakmakla yükümlü olduğunuz kişiler' olarak yanınızda getirebilirsiniz

·        Birleşik krallık'ta 3 yıl yaşadıysanız ve diğer uygunluk koşullarını karşılıyorsanız, birleşik krallık'ta kalıcı olarak yerleşmek için başvuruda bulunun ('süresiz kalma izni' olarak da bilinir)

Vizenin koşul ve şartları nelerdir?

·        En az 18 yaşında olmanız,

·        Birleşik Krallık'taki bir onay makamı tarafından düzenlenmiş bir onay mektubuna sahip olmanız,

·        İngilizce dilinde en az CEFR Seviye B2'ye (okuma, yazma, dinleme ve konuşmada IELTS 5.5'e eşdeğer) yetkin olmanız,

·        Birleşik Krallık dışındaysanız veya Birleşik Krallık’ ta 12 aydan daha kısa bir süredir bulunuyorsanız, kendinizi geçindirmek için en az £1270, ayrıca bakmakla yükümlü olduğunuz bir eş için £285, ilk çocuk için £315 ve her ek çocuk için £200,

Onay Makamından onay mektubu alabilmek için nelere dikkat edilmesi gerekiyor?

 

·        Onaylayan kuruluşun işletmenize yatırılan fonların kaynağı konusunda herhangi bir tereddüttü olmaması gerekir,

·        Onaylayan kurumun, sizin veya işletmenizin yasadışı veya açıklanamayan bir servetin yararlanıcısı olabileceğine dair bir şüphesi olmaması gerekir,

·        Bir iş planınızın olması ve bu iş planındaki fikirleri üretmiş ya da bu fikirlere önemli bir katkıda bulunmuş olmanız gerekir,

·        İş planının yürütülmesinde günlük bir rolünüz olmalıdır,

·        Destekleyici kuruluşunuzla düzenli aralıklarla en az iki ‘’Temas Noktası Toplantısı’’ yapmanız gerekir,(Business planınıza göre haraket ettiğinize dair yapılan toplantılar gidişat toplantısı denebilir)

·        Tek kurucu olmanız ya da kurucu ekibin önemli bir üyesi olmanız ve

·        Yenilikçi, uygulanabilir ve ölçeklenebilir bir iş girişiminiz olmalıdır

Bu vize için Ankara Antlaşması yerine geçebilir diyebilir miyiz? Ankara antlaşması yerine geçen başka vize türleri de var mıdır?

Ankara Anlaşması ( Turkish Businessperson Visa)  sadece Türk Vatandaşlarının yararlanabileceği bir vize türü idi.  Innovator Founder Visa’ya bütün ülke vatandaşları başvurabiliyor. Bu da rekabeti arttırıcı bir unsur. Yani AB vatandaşı veya Amerikan vatandaşı da Innovator Founder’ın koşullarını sağlıyor ise bu vize türünden yararlanabilecek.

Global Business Mobility- UK expansion Worker ya da Skilled Worker visa da bir seçenek fakat bu vize türleri için sponsorluk lisansı almak gerekiyor Türkiye’den eleman götürebilmek için.

3 sene sonra süresiz oturuma geçebilmek için herhangi bir şart var mıdır? Süreci bize anlatabilir misiniz?

Bir önceki onayınızda değerlendirilen iş planına göre önemli başarılar gösterdiğinizden emin olan onaylı bir Birleşik Krallık onay kurumu tarafından onaylanmış olmanız, işletmenizin bir yöneticisi veya üyesi olarak Companies House'a kayıtlı olmanız, işletmenizin aktif olması, ticaret yapması ve en az önümüzdeki 12 ay boyunca sürdürülebilir görünmesi ve işletmenin günlük yönetiminde ve geliştirilmesinde aktif bir rol oynamış olmanız gerekir.

 

Diğer Şartlar: En az ikisinin uygun olması gerekir.

·        İşletmeye en az 50.000 £ yatırım yapılmış ve işinizi ilerletmek için aktif olarak harcanmış olması,

·        İşletmenin, yerleşik çalışanlar için yılda en az 25.000 £ ortalama maaşa sahip en az 5 tam zamanlı işe eşdeğer iş yaratmış olması,

·        İşletmenin, ortalama maaş şartı olmaksızın yerleşik çalışanlar için en az 10 tam zamanlı işe eşdeğer iş yaratmış olması,

·        Müşteri sayısının son 3 yıl içinde en az iki katına çıkmış ve şu anda karşılaştırılabilir ana ürün veya hizmetler sunan diğer Birleşik Krallık işletmelerinin ortalama müşteri sayısından daha yüksek olması,

·        İşletmenin önemli araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmuş ve Birleşik Krallık ‘ta fikri mülkiyet koruması için başvuruda bulunulmuş olması,

·        İşletmenin hesaplarının kapsadığı son tam yılda en az 1 milyon £ yıllık brüt gelir elde etmiş olması,

·        İşletmenin hesaplarının kapsadığı son tam yılda en az 100.000 £'u denizaşırı ihracattan olmak üzere en az 500.000 £ yıllık brüt gelir elde etmiş olması.

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan