Showing posts with label Londra Etkinlikleri. Show all posts
Showing posts with label Londra Etkinlikleri. Show all posts

Günay Acar 14 Kasım’da, Das Das Box sahnesinde

No comments

11 November 2025

 


Uzun yıllardır Ajda Pekkan’ın ses koçluğun yapan Soprano Günay Acar, 14 Kasım akşamı saat 19:30’da DasDas Box sahnesinde unutulmaz bir konserle Londralı dinleyicilerle buluşacak. Acar’a piyanoda Cem İyibardakçı eşlik edecek.

Programda, Acar’ın özgün repertuvarının yanı sıra bestesi kendisine, sözü Aylin Sevim, aranjesi Okay Barış’a ait “biri biter biri başlar” adlı yeni şarkısının lansmanı da yapılacak. Çağdaş besteci Ayşe Önder’in eserlerinden seçkiler de konserin özel bölümlerinden biri olacak.

Konserin sürprizlerle dolu repertuvarı, dinleyicileri hem tanıdık melodilerle buluşturacak hem de yeni bestelerle keşfe çıkaracak. Acar, sahnedeki güçlü yorumunu Cem İyibardakçı’nın zarif piyano eşliğiyle birleştirerek sanatseverlere duygusal bir yolculuk vaat ediyor.

Türkiye’nin önde gelen sopranolarından Günay Acar, aldığı güçlü akademik eğitimiyle sesini ustalıkla birleştiren özel bir isim. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Opera – Şan Bölümü’nde tam burslu olarak eğitim gören Acar, Devlet Sanatçısı Suna Korad ve Romanyalı sanatçı Dan Constantine Serbac ile çalıştı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Koro Bölümü’nden 2008 yılında onur öğrencisi olarak mezun oldu ve Avusturya’nın Feldkirch kentinde Prof. Dora Kutschi Doceva ile konser şarkıcılığı üzerine çalışmaya hak kazandı… Okan Üniversitesi Konservatuvarında yüksek lisansını tamamladı.

Soprano Günay Acar, başta Ajda Pekkan ve Emel Sayın olmak üzere birçok ünlü ismin de ses koçluğunu yaparak müzik dünyasında saygın bir yer edindi.

 

🎶 Tarih: 14 Kasım 2025

🕢 Saat: 19:30 – 21:00

📍 Mekan: DasDas Box, Little New St, London EC4A 3JR

https://www.eventbrite.co.uk/e/soprano-gunay-acar-piyano-cem-iyibardakc-konser-tickets-1891331386089?aff=ebdsshcopyurl&utm-campaign=social&utm-content=attendeeshare&utm-medium=discovery&utm-term=

EMAR seminer serisinin 51’incisinin konuğu Prof. Dr. Bülent Gökay: “Türkiye’nin 21. yy’daki stratejik özerkliği ve Alt-emperyalizm rolü”

No comments

08 November 2025

 



Emek Araştırmaları Vakfı (EMAR) ve Easdale Foundation for Labour Research tarafından düzenlenen seminer serisinin 51’incisi, Prof. Bulent Gökay’ın katılımıyla gerçekleştirilecek. “Türkiye’nin 21. yüzyıldaki stratejik özerkliği ve alt-emperyalizm anı” başlıklı bu etkinlikte, Türkiye’nin küresel ekonomideki konumu, sanayileşme süreci ve bölgesel etkisi mercek altına alınacak.

Prof. Gökay, son otuz yılda Türkiye’nin önemli bir sanayi ekonomisine dönüşerek Avrupa merkezli üretim ağlarına entegre olduğunu ve bu durumun Türkiye’yi hem emperyalist uygulamalarda bir aktör hem de geleneksel emperyalist güçlere meydan okuyan bir ülke haline getirdiğini belirtiyor. Seminerde bu dönüşümün tarihsel ve teorik temelleri, özellikle “alt-emperyalizm” kavramı çerçevesinde ele alınacak.

Soğuk Savaş’ın bitişiyle küresel kapitalist sistemde yaşanan güç kaymaları ve ABD hegemonyasındaki zayıflama, Türkiye gibi bölgesel güçlerin hareket alanını genişletti. Prof. Gökay’a göre Rusya ve Çin’in yükselişiyle birlikte oluşan çok kutuplu dünya düzeninde Türkiye, bu rekabet ortamını özellikle Suriye ve çevresinde etkisini artırmak için kullanıyor. Etkinlikte, Türkiye’nin bu süreçteki politikalarının uluslararası dengelere etkisi de tartışılacak.

 

Etkinlik Bilgileri:
📅 Tarih: 28 Kasım 2025, Cuma
🕡 Saat: 18:30 – 20:30
📍 Yer: Meeting Room 3, Finsbury Park Trust FinSpace
225–229 Seven Sisters Road, Finsbury Park, Londra, N4 2DA

 


Yasak Helva, yeni albümü “Atamba” ile İngiltere turnesine çıkıyor

No comments

02 November 2025

Salih Korkut Peker (cümbüş, çağlama, perdesiz gitar, vokal), Onur Ertem (davul, vurmalı çalgılar, elektronikler) ve Hakan Görkem Bıyık’tan (bas gitar, vokal) oluşan Anadolu füzyon müziğinin sınırlarını zorlayan üçlü Yasak Helva, yeni albümleri Atamba ile Kasım ayında dört şehri kapsayan ilk İngiltere turnesine hazırlanıyor.

 

 


Psychedelic rock, grunge, caz, funk ve Anadolu halk müziğini harmanlayan topluluk, özgün müzik anlayışıyla Türkiye’nin en dikkat çekici alternatif gruplarından biri olarak öne çıkıyor.

Yasak Helva, 2018’de Ironhand Records tarafından yayımlanan ve uluslararası ilgi gören Saz Power derleme albümündeki “Silifke Zeybeği” yorumuyla tanınmış, ardından çıkan ilk albümleri Rektefe ile müzik çevrelerinden tam not almıştı. 2024’te yayımlanan Moğollar’a Saygı albümündeki enstrümantal “Bu Nasıl Dünya” yorumu ise grubun müzikal çizgisini daha da belirginleştirdi.

Haziran 2025’te Gülbaba Records etiketiyle yayımlanan ikinci albüm Atamba, grubun sınır tanımayan müzik anlayışını bir manifesto haline getiriyor. Tamamı kendi bestelerinden oluşan albüm, Avrupa’daki Anadolu psychedelic dalgasının ötesinde, köklere dayalı ama deneysel bir tını dünyası sunuyor.

Yüksek enerjili sahne performanslarıyla dinleyicilerini müziğin merkezine çeken Yasak Helva, Kasım ayında İngiltere’nin dört farklı şehrinde sahne alacak.

Konserlerin açılışında Londralı DJ Burak Çetindağ, 70’lerden günümüze uzanan Anadolu rock, funk, caz, prog ve disko-folk parçalarını nadir plaklardan çalarak seyircilere analog seslerin sıcaklığında nostaljik bir yolculuk yaşatacak.

 

Grubun turne programı şöyle:

  • 9 Kasım – Londra, Omeara
  • 10 Kasım – Manchester, The Deaf Institute
  • 11 Kasım – Brighton, The Prince Albert
  • 12 Kasım – Bristol, The Jam Jar

 

 

 

Eda Çatalçam, Şahika Tekand’ın “Aşınma” oyununu değerlendirdi: “Aşınma, varlık ve yokluk arasında titreşen bir canlının tragedyası"

No comments

28 October 2025

 



 

“Yaşamımızı, yokluğun huzurlu dinginliğini gereksizce bozan bir ara bölüm olarak görebiliriz.”
Arthur Schopenhauer

 

 

Eda Çatalçam, Tiyatrocu / Eğitmen, Mavi Productions – Londra

 

Studio Oyuncuları’nda Şahika ve Esat Tekand’ın tedrisatından geçmiş ve Tekand’ın sahne diline yakından tanıklık etmiş biri olarak, Yiğit Özşener’in Battersea Arts Centre’da sahnelediği, Şahika Tekand’ın kaleminden çıkan Aşınma oyununa giderken bir tür akıl oyununa maruz kalacağımı öngörüyordum.

Tekand’ın tiyatrosuna özgü o derin karanlıktan doğan “an”ları, ışıkla ve sesle her defasında bozup yeniden kuran yapısına aşinaydım.
Ancak bu kez sahnede kalabalık bir koro ya da tiyatronun öğeleriyle birbirine pas atan bir oyuncu topluluğu yoktu.
Bu kez tüm ağırlık, tüm enerjik ve çarpıcı ritim, tek bir bedene, Yiğit Özşener’e yüklenmişti.

Seyirci olarak, oyun boyunca adeta bir laboratuvar deneyinin içindeymişçesine, lokal ışıklarla aydınlatılan açık bir küpün ortasında, sandalyesine mıhlanmış bir figürün zihinsel girdabını izledik.
Tekand’ın görünmeyen otoritesi sahnede bir gözetim aygıtı gibi konuşuyordu: emir veriyor, yönlendiriyor, denetliyordu.
“Kollarını kavuştur.”
“Sağa dön.”
“Bacak bacak üstüne at.”
Bu ses, bir insana değil, sistemin içinde aşınmış, kendi varlığıyla bağı kopmuş bir deneğe hitap ediyordu.

“Özşener hem sİstemİn ürünü hem de kurbanı halİne geldİ”
Yiğit Özşener’in bedeni, o soğuk ışığın altında bir ölçüm aracına dönüşmüştü. Her nefes, kontrolün bedende ne kadar yer ettiğini; her duraksama, itaat ile direniş arasındaki o ince çizgiyi görünür kılıyordu.
Oyun ilerledikçe, Özşener hem sistemin ürünü hem de kurbanı haline geldi.
Artık bir karakter oynamıyor, sadece var kalmaya çalışıyordu.
Her kelime, manasız sesler bütünü; her sessizlik ise anlamın ve özgürlüğün karanlığın neresinde olduğunu bulmaya çalıştığımız duraklardı artık.

“Artık ben de rol kİŞİSİ gİbİydİm”

Biz seyirciler, rol kişisiyle birlikte o kutunun içine sıkıştık.
Işığın ne zaman yanıp söneceğini, sesin ne zaman belireceğini bilemeden, zamanın ve otoritenin denetimi altında kaldık.
Modern insanın korkunun gölgesinde titreşen kelimeleri, zaman zaman isyana kalkışsa da hep aynı çemberin içinde yok olup gidiyordu.
Bir noktadan sonra, anlamı takip etmeyi bıraktım.
Çünkü her sorgunun ve her aranan cevabın kurgunun ötesine geçemeyeceğini fark ettim.
Artık ben de rol kişisi gibiydim; oturduğum sandalyeye mıhlanmış, kafamın içindeki seslerin izini süren, ötesine geçemeyen bir hayalet.
Varlığımın yokluğa eş olduğu, eyleme gücünün elimden alındığı, düşüncelerin ağırlığında, balona sıkıştırılmış bir hava gibi etkisiz ve görünmeyen bir varlık haline gelmiştim.

Yiğit Özşener’in rol kişisi, tüm bu hiçlik arasında durmadan konuşuyor; duygularını bir yerlere asmış, geriye yalnızca korku ve kaygının kaldığı iki boyutlu bir canlı türü gibi var olmaya çalışıyordu.
Sönen her ışıkla karanlığa ve yokluğa gömüleceğini biliyordu.
Ve oyunun, alıştığımız hikâyelerde olduğu gibi bir sona bağlanmaması, tam da dekorun, ışığın ve seslerin vaat ettiği gibi, bizleri tekinsiz bir kurmacanın içinde bırakıverdi.
Biz seyreyleyenler, oyun bitip salon ışıkları yandığında, artık üst üste sıralanan kelime dalgalarına maruz kalmış, o dalgaların aşındırmasıyla yine yeniden devam etmesi gerekenler olarak kalakalmıştık.

 

Londra’da “Cadılar Bayramı”: hangi mekânda hangi parti var?

No comments

17 October 2025

Cadılar Bayramı’nı hareketli bir geceyle kutlamak isteyenler için Londra renkli gece hayatıyla birçok alternatif etkinlik sunuyor.

 


Cadılar Bayramı 2025 yılı için Londra’da gece hayatı tam gaz devam edecek. 31 Ekim Cuma gününe denk gelen bu yılki kutlamalar, “Halloweekend” adı altında hem resmi gece hem de çevre etkinliklerle renklenecek. Time Out tarafından derlenen listeye göre kapılar ardına kadar açılacak; kulüpler, müzeler ve gösteri mekânları gotik kostümler, korkutucu dekorlar ve çılgın DJ setleriyle dolup taşacak.

Gece boyunca farklı konseptlerle süslü birçok mekân eğlence severleri bekliyor. Örneğin “The Roaring Haunt” (The London Cabaret Club – Victoria House, Bloomsbury Square) 1920’lerin ışıltılı havasıyla Cadılar Bayramı’nı sentezliyor; “The Ringmaster’s Curse” (The Clapham Grand, Clapham Junction) korkutucu sirkiyle ikonlaşacak bir gece vadederken, “The Grand’s Halloween Party” (The Clapham Grand, Güney Londra) mekânında eğlence, abartılı bir mizahla sunulacak. Ayrıca müzede gerçekleşecek “Fright at the Museum” (Natural History Museum, South Kensington) adlı etkinlik, karanlık eserler arasında gece geç saatlere yayılacak bir korku-gecesi sunmayı hedefliyor.

Kulüpler açısından öne çıkan seçeneklerden biri de “Howloween” adlı queer techno partisi. Yeni mekânı Eutopia’da gerçekleşecek bu etkinlik, yaklaşık 12 saat sürecek dans maratonuyla dikkat çekiyor. Bir başka dikkat çekici mekân “DRUMSHEDS”, grime, house ve DnB sahnelerini birleştiren DJ’leriyle gecenin temposunu belirleyecek.

Londra Cadılar Bayramı gecesini unutulmaz kılmak için dış mekân eğlenceleri, gotik kabareler, korku filmi gösterimleri ve gece açık müzeler gibi alternatifler de sunuyor. Time Out rehberine göre bu yılki kutlamalar sadece bir geceyle sınırlı kalmayacak; tüm hafta sonuna yayılan etkinliklerle müzik, korku ve dans bir arada yaşanacak.

Öne Çıkan Partiler ve Detayları

Fright at the Museum

  • Mekân: Natural History Museum, South Kensington, Londra 

  • Tarih / Saat: 31 Ekim 2025, 19:00 itibariyle 

  • Bilet Fiyatı: £45 (normal) / £40.50 (müze üyesi) 

  • İçerik: Canlı müzik, sessiz diskotek (silent disco), “vampir balosu” ve gece boyunca müzenin koleksiyonları arasında gezinti imkânı 

DRUMSHEDS Presents Halloween

  • Konum: DRUMSHEDS, Edmonton, Kuzey Londra 

  • Program: Grime, house, DnB setleriyle üç farklı oda (X, Y, Z) kullanılarak gece boyunca müzik yayını olacak 

  • DJ’ler / İsimler: Kurupt FM bu etkinlikte sahne alacak isimlerden biri 

Cirque Du Soul: Halloween Special

  • Mekân: The Cause (Royal Docks) 

  • Tarih: 31 Ekim akşamı 

  • Özellikler: Dört farklı oda, korkutucu dekorlar, yiyecek stantları, “house of horrors” temalı sahneler ve DJ performansları 

Art of Dark Halloween

  • Mekân: FOLD, Canning Town

  • Tarih / Saat: 25 Ekim 2025, gece yarısından sonra başlayacak.

  • Özellikler: Daha çok house / elektronik odaklı DJ’lerle yapılacak bir “karanlık atmosfer” partisi 

The London Cabaret Club — El Dia of the Dead

  • Mekân: Victoria House, Bloomsbury Square, Londra 

  • Tarihler: 30 Ekim, 31 Ekim ve 1 Kasım 2025 

  • Bilet Fiyatı: £75 başlangıç fiyatı (welcoming drink dahil)

  • Program: Müzik, dans, burlesk performanslar ve temalı gösteriler.

Kaynak: Time Out

 

Rober Koptaş “Unufak” romanıyla İngiltere turnesinde okurlarıyla buluşuyor

No comments

08 October 2025

Yazar Rober Koptaş, Dialogue Without Borders girişiminin davetiyle 10–19 Ekim 2025 tarihleri arasında İngiltere’de bir dizi söyleşi ve imza etkinliğine katılacak. Koptaş, geçtiğimiz yıl İletişim Yayınları’ndan çıkan ilk romanı Unufak üzerine okurlarıyla buluşacak.



Turnenin ilk durağı 11 Ekim Cumartesi günü saat 15.00’te Londra’daki SOAS Üniversitesi olacak. Khalili Lecture Theatre’da gerçekleşecek bu buluşma, Dialogue Without Borders ve SOAS University of London – Centre for Migration & Diaspora Studies iş birliğiyle düzenleniyor. Etkinlikte Koptaş’a, SOAS Üniversitesi öğretim üyesi Zerrin Özlem Biner ve bağımsız araştırmacı Şahika Erkonan moderatör olarak eşlik edecek.

İkinci etkinlik, 12 Ekim Pazar günü saat 18.00’de Cambridge Üniversitesi, Old Labs, Newnham College Gardens’ta yapılacak. Turkish & Kurdish Speakers in Cambridge topluluğunun ev sahipliği yapacağı bu buluşmada, yazar okurlarıyla sohbet edecek ve kitaplarını imzalayacak. Etkinliğin moderatörlüğünü Cambridge Üniversitesi öğretim üyesi Yael Navaro üstlenecek.

Koptaş, 14 Ekim Salı günü saat 18.00’de, Londra’daki Churchfield Recreation Grounds’ta Britanya Alevi Federasyonu tarafından düzenlenen etkinlikte konuşacak.

Turnenin son durağı ise 17 Ekim Cuma günü saat 18.00’de, Kürt Toplum Merkezi (11 Portland Gardens, Haringey, London N4 1HU) olacak. Bu buluşmada Rober Koptaş’a, yazar ve gazeteci Aydın Çubukçu ile yazar ve yönetmen İlham Bakır eşlik edecek. Etkinlik kapsamında Bakır’ın Sesler ve Kilitler adlı kısa filmi de gösterilecek.

 

Turne boyunca, Rober Koptaş’ın “Unufak” romanı satışta olacak ve yazar tüm etkinliklerde kitaplarını imzalayacak.

 

🎟️ SOAS Üniversitesi’ndeki etkinliğe ücretsiz kayıt için:

https://www.eventbrite.com/e/unufak-rober-koptasla-soylesi-ve-imza-gunu-tickets-1751192015459  

 

ROBER KOPTAŞ: 1977’de İstanbul’da doğdu. Lusavoriçyan, Karagözyan, Surp Haç Tıbrevank okullarından sonra Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde, yazar, hukukçu, mebus Krikor Zohrab hakkındaki teziyle Modern Türkiye Tarihi yüksek lisansı derecesini aldı. Üniversite öğrenciliği yıllarından itibaren çalıştığı Aras Yayıncılık’ta 2015-2023 arasında genel yayın yönetmenliği yaptı. 2006’da “Hayat, Olduğu Gibi” başlığı altında köşe yazıları yazmaya başladığı Agos gazetesinde, 2007’de Hrant Dink’in katledilmesinin ardından editör olarak görev aldı; 2010-2015 arasında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Çeşitli mecralarda yazı, söyleşi ve makaleleri yayımlandı. Romanı Unufak Eylül 2024’te İletişim Yayınları’nca basıldı. İstanbul’da yaşıyor, yazıyor ve yeni romanı üzerinde çalışıyor.

 

Haringey’de edebiyat, hafıza ve sinema buluşması

No comments

02 October 2025



Haringey’de bulunan Kurdish Community Centre (KCC), 17 Ekim 2025 Cuma günü kültür ve sanat dolu bir programa ev sahipliği yapacak. “Mekân ve Hafıza – War û Bîr” başlığıyla düzenlenecek etkinlik, edebiyat, sinema ve hafızanın kesiştiği noktada önemli bir buluşma sunacak.

Etkinliğin konuşmacıları arasında, bir dizi etkinlik kapsamında İngiltere’ye gelen yazar Rober Koptaş, yazar ve gazeteci Aydın Çubukçu ile yazar ve yönetmen İlham Bakır yer alıyor. Programda Rober Koptaş, 2024 yılında yayımlanan “Unufak” adlı romanını okurları için imzalayacak. Ayrıca İlham Bakır’ın yönetmenliğini yaptığı “Sesler ve Kilitler” filmi izleyicilerle buluşacak.

Edebiyat, hafıza, sinema ve düşüncenin buluşacağı bu özel etkinlikte katılımcılar hem yazarlarla söyleşi fırsatı bulacak hem de film gösterimine katılabilecek.

 📅 Tarih: 17 Ekim 2025, Cuma

Saat: 18:00 – 20:00
📍 Yer: Kurdish Community Centre (KCC), 11 Portland Gardens, Haringey – N4 1HU

 

Katılımın ücretsiz olduğu etkinliğe tüm kültür ve sanat dostları davet ediliyor.

 

ROBER KOPTAŞ: 1977’de İstanbul’da doğdu. Lusavoriçyan, Karagözyan, Surp Haç Tıbrevank okullarından sonra Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde, yazar, hukukçu, mebus Krikor Zohrab hakkındaki teziyle Modern Türkiye Tarihi yüksek lisansı derecesini aldı. Üniversite öğrenciliği yıllarından itibaren çalıştığı Aras Yayıncılık’ta 2015-2023 arasında genel yayın yönetmenliği yaptı. 2006’da “Hayat, Olduğu Gibi” başlığı altında köşe yazıları yazmaya başladığı Agos gazetesinde, 2007’de Hrant Dink’in katledilmesinin ardından editör olarak görev aldı; 2010-2015 arasında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Çeşitli mecralarda yazı, söyleşi ve makaleleri yayımlandı. Romanı Unufak Eylül 2024’te İletişim Yayınları’nca basıldı. İstanbul’da yaşıyor, yazıyor ve yeni romanı üzerinde çalışıyor.

 

Piraye, Science Museum’da takipçileriyle buluşuyor

No comments

29 September 2025



Piraye, “Selam” semineriyle Londra’da uluslararası sahneye çıkıyor.

400. baskıya ulaşarak uzun süredir "en çok satanlar" listesinde yer alan Seyir ve Can Borcu romanlarının yazarı Piraye, Londra’daki prestijli Science Museum’da düzenleyeceği özel seminerle takipçileriyle buluşuyor. Aynı zamanda zihin dönüşümü ve İnsan Tasarımı (Human Design) sistemi eğitmeni olan Piraye, bu seminerle uluslararası sahnede de yerini alacak.

“Selam: Gerçeğe ve Gerçeğini Yaşamaya Var mısın?” Semineri ile Londra’da

DelphinPiraye Dönüşüm Akademisi’nin kurucusu olan Piraye, katılımcılarını bireysel dönüşüm yolculuğuna davet ettiği “Selam: Gerçeğe ve Gerçeğini Yaşamaya Var mısın?” başlıklı semineriyle 9 Kasım Pazar günü Science Museum’da sahne alacak.

Seminerde, “Gerçek nedir?”, “Zihin dönüşümü nedir ve nasıl yaşanır?” gibi sorular ele alınacak. Ayrıca “Gerçekten ve gerçekte yaşamak ne anlama gelir?” sorusu üzerinden bireysel dönüşüm yolculuğuna yönelik çözümlemeler paylaşılacak. Piraye, geliştirdiği “Özgür Zihin” yaklaşımıyla günlük yaşamda uygulanabilir adımlar sunarak katılımcılara dönüşüm deneyimini yaşatmayı amaçlıyor.

Kitaplardan Dönüşüme Uzanan Yol

400. baskıya ulaşan Seyir romanı ve 2024’te yayımlanan Can Borcu kitabıyla milyonlarca okura ulaşan Piraye, 15 yıllık dönüşüm deneyimini geliştirdiği özgün çözümleme ve eğitim içerikleriyle paylaşmayı sürdürüyor. Londra’daki seminerin ardından, sınırlı sayıda katılımcının yer alacağı özel bir akşam yemeğinde Piraye, içsel dönüşüm yolculuğunda olan takipçileriyle birebir sohbet etme imkânı da sunacak.

“Dönüşüm, Kendine Özgürleşmektir”

Science Museum’da bu deneyimi paylaşmaktan heyecan duyduğunu belirten Piraye, dönüşüm sürecini şöyle tanımladı:
“İçsel bir yolculuk olan dönüşüm, yeniden doğuşu; kendine gelmeyi, kendini bilmeyi ve bunu yaşayabilmeyi barındırır. Dönüşümünü yaşayan kişi, adım adım ‘olmaya geldiğini olabildiği’ noktaya ulaşır ve böylece doygun bir yaşamı keşfeder. Kendi yolculuğumdan hareketle geliştirdiğim çözümlemeler ve tekniklerle insanlara kendi gerçeklerini yaşama yolunda eşlik edebilmek en büyük yönlenişim.
Selam, bu yönlenişin en olgunlaşmış hali. Katılımcılarla paylaşacağım bu süreç, yeni bir öğrenme ve deneyim imkânı sunacak.”

İlki Londra’da düzenlenecek olan “Selam” semineri, 2026 yılı içinde Dubai, İstanbul, Amsterdam ve Bakü gibi şehirlerde de devam edecek.

 

 

📍 Etkinlik: “Selam: Gerçeğe & Gerçeğini Yaşamaya Var mısın?”

📅 Tarih: 9 Kasım 2025

📍 Yer: London Science Museum

🕙 Saat: 10:00 – 17:00 (VIP akşam yemeği seçeneğiyle)

Biletler ve Ayrıntılar:

https://pirayeselam.com/collections/egitim-ve-vip-aksam-yemegi

 

 Kaynak: British Yaşam

“English Kings Killing Foreigners” (Yabancıları Öldüren İngiliz Krallar) Soho Theatre sahnesinde

No comments

11 September 2025

Geçtiğimiz yıl Camden People’s Theatre’da prömiyer yapan English Kings Killing Foreigners, 16 Eylül – 18 Ekim 2025 tarihleri arasında Londra’daki Soho Theatre sahnesinde olacak.

 


Oyuncu-yazar ikilisi Nina Bowers ve Philip Arditti tarafından kaleme alınan oyun, Shakespeare’in 5. Henry oyunu üzerinden İngiliz kimliğini, ulusal anlatıları ve temsil politikalarını göçmenlerin gözünden sorguluyor. Kara mizah unsurlarıyla öne çıkan eser, İngiliz kültürel kimliğini yeniden tartışmaya açarken seyirciye hem düşündürücü hem de eğlenceli bir deneyim sunuyor.

Shakespeare’in İngiliz milliyetçiliği üzerindeki etkisini hicivli bir dille yeniden ele alan oyun,  Shakespeare’in bugünkü anlamını sorgularken hem kişisel hem de sanatsal deneyimlerini absürt bir gösteri formatında seyirciyle buluşturuyor.

Camden’daki prömiyerinde eleştirmenlerden övgü alan oyun, “zekice saçmalık”, “enerjik ve mizahi bir yapım” sözleriyle tanımlandı; bazı yorumcular ise eseri “dönem tanımlayıcı potansiyele sahip” olarak değerlendirdi.

Oyunun yaratıcılarından Philip Arditti, Arcola Theatre’ın kurucu ekibinde yer almış, Türkçeye birçok oyun çevirmiş ve Londra’da düzenli olarak Türkçe tiyatro eğitimi vermeye devam etmektedir. Eğitim hayatının önemli bir bölümünü Türkiye’de tamamladıktan sonra Londra’nın en prestijli okullarından RADA’dan mezun olan Arditti, yıllarca National Theatre’da sahne aldı. Türkçe bilen Arditti’nin katkısıyla, bu sezon English Kings Killing Foreigners Türkçe üst yazı ile sahnelenecek.

 

Yaratıcı Ekip

Yaratıcı Prodüktörler: The Project People

Yaratıcı Danışman: Ellen McDougall

Dekor & Kostüm Tasarımcısı: Erin Guan

Ses Tasarımcısı: Jamie Lu

Işık Tasarımcısı: Alex Fernandes

Prodüksiyon Asistanları: Ateş Toğrul & Nil Üzer

Yardımcı Yapımcı: Pan Productions

Proje Sanatçısı: Emre Koyuncuoğlu

 

 

Etkinlik Detayları

Yer: Soho Theatre, Dean Street, London W1

Tarih: 16 Eylül – 18 Ekim 2025

 

Basın Gösterimleri: 22 – 23 Eylül 2025

Saat: 18:45 (Cumartesi günleri ek 15:00 matineleri)

Süre: 70 dakika

 

Biletler: https://sohotheatre.com/events/english-kings-killing-foreigners/

 

 

Jîna Amini Anması ve kadınlar buluşması Londra’da

No comments

09 September 2025

Londra, Eylül ayında anlamlı bir buluşmaya ev sahipliği yapacak. Farklı halklardan kadınlar, 14 Eylül 2025 Pazar günü saat 14.00’te Haringey’deki Kürt Toplum Merkezinde düzenlenecek “Jîna Amini Anma ve Kadınlar Sosyal Buluşması” için bir araya gelecek.



Jiyan Kadın Meclisi tarafından organize edilen etkinlik, Jîna Mahsa Amini’nin ve yaşamını yitiren tüm kadınların anısını yaşatmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, kadınların bir araya gelerek paylaşımda bulunabilecekleri, dayanışma kurabilecekleri ve birlikte üretim yapabilecekleri bir alan açmayı amaçlıyor.

Etkinlikte birçok önemli isim konuşmacı olarak yer alacak. Natasha Walter (feminist yazar, Women for Refugee Women kurucusu), Maryam Namazie (kampanyacı, One Law for All sözcüsü), Mehri Rezai (PJAK Parlamento Komitesi), Noura Sabri (Irak Kadınlar Birliği – İngiltere), Dr. Shirona Jude-Manorajh (doktor, Tamilli kadın hakları savunucusu), Dewa Khan (Afgan kadın hakları aktivisti, Dewa Trust Foundation kurucusu) ve Freny Pavri (Parsi-Zerdüşt sanatçı) katılımcılara hitap edecek.

Sanatsal bölümde ise Sara Fotros (ödüllü perküsyon sanatçısı, Zagros Ensemble kurucusu), EKA (uluslararası ödüllü Ukraynalı bandura sanatçısı) ve Suna Alan (Royal Albert Hall ve TEDx sahnelerinde yer almış Kürt şarkıcı) performanslarıyla etkinliğe renk katacak.

Jiyan Kadın Meclisi’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Biz ‘Jin, Jiyan, Azadî – Kadın, Yaşam, Özgürlük’ ruhuyla yol alıyoruz. Bu buluşma bir anma olduğu kadar, kadınların direncini ve birlikte olmanın gücünü kutlama günüdür.”

Etkinlik ücretsiz ve herkese açık.


📍 Yer: Kürt Toplum Merkezi, 11 Portland Gardens, London N4 1HU
🗓 Tarih: 14 Eylül 2025 Pazar, 14.00

Detaylı bilgi için: jiyanwomenassembly@outlook.com

 

“The Womb”, Arcola Theatre’da sahnelenecek

No comments

26 August 2025


Aylin Rodoplu’nun yazdığı absürt komedi “The Womb”, 27–30 Ağustos tarihleri arasında Arcola Theatre’da sahnelenecek. 






Kadınlık deneyimine, ataerkil normlara ve toplumsal kalıplara alışılmadık bir gözle bakan oyun, seyirciyi hem güldürüyor hem de düşündürüyor.
Gerçekle hayalin iç içe geçtiği bu tuhaf dünyada, üç kadın asla terk edemedikleri bir yerde yollarını arıyor. Zekice yazılmış, hızlı akan diyaloglar; özgün, tekno-atmosferik müziklerle örülü bir anlatı…

Asla terk edilemeyen bu yerde kaybolmuş üç kadının hikâyesi,
STOFF’ta En İyi Yükselen Sanatçı ödülüne aday gösterilen ve FUSE International’da övgüyle karşılanan The Womb ile sahnede hayat buluyor.
Ataerkil bir dünyada kadın olmanın ne anlama geldiğine dair alışılmadık, sarsıcı bir bakış açısı sunuyor.

Ne kadar saçma olduğuna gülecek,
Ve belki de sonunda fark edeceksiniz:
The Womb, bizim dünyamızdan o kadar da uzak değil.



Oyun Bilgileri:

  • Yazan & Müzik: Aylin Rodoplu
  • Yöneten: Elise Xiaqi Eriksen
  • Oyuncular: Aylin Rodoplu, Tara McMillan, Gabriela Mahé
  • Yer: Arcola Theatre, 24 Ashwin St, London E8 3DL
  • Tarih: 27-30 Ağustos
  • Biletler: www.arcolatheatre.com/whats-on/thewomb/


Dolunay Obruk, Londra’da “Ultimate Showcase” sahnesinde

No comments

21 August 2025




Ultimate Showcase, 26 Ağustos’ta Barbican’daki Piano Smithfield sahnesinde gerçekleşecek. London Music Showcase tarafından düzenlenen etkinlik, Londra’nın müzik ve sosyalleşme sahnesine farklı bir soluk getiriyor.

“Ultimate Gig / Ultimate Meetup” konseptiyle düzenlenen Ultimate Showcase, Londra’nın önde gelen müzik buluşmalarından biri olarak geri dönüyor.

Etkinlikte sahne alacak isimler arasında Nini Iris, Jamie Sidwell, Fuyara ve özellikle caz ile dünya müziğini harmanlayan tarzıyla dikkat çeken Dolunay Obruk yer alıyor.

 

Etkinlik Detayları

  • Etkinlik: London Music Ultimate Showcase
  • Yer: Piano Smithfield, Barbican – Londra
  • Tarih: 26 Ağustos
  • Saat: 19.00
  • Sahne Alacak İsimler: Nini Iris, Dolunay Obruk, Jamie Sidwell, Fuyara

 

"Bilinçli Hamilelik ve Doğuma Pratik Yolculuk" eğitimi 25 Ağustos – 5 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek

No comments

07 August 2025

Hamilelik sadece fiziksel bir süreç değil; zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak da bütüncül bir hazırlık gerektiriyor. Bu farkındalıkla yola çıkan "Bilinçli Hamilelik ve Doğuma Pratik Yolculuk" adlı 6 haftalık online program, anne adaylarını doğuma her yönüyle hazırlamayı hedefliyor.



Alanında uzman üç isim tarafından yürütülecek olan program, 25 Ağustos - 5 Ekim tarihleri arasında toplam 18 buluşma ile gerçekleşecek. Canlı Zoom buluşmaları ve kayıtlarla hibrit bir yapıya sahip olan program, anne adaylarına esnek ve derinlemesine bir deneyim sunuyor.

Uzman Kadrodan Bütüncül Yaklaşım

  • Klinik Psikolog Begüm Teke, annelik kimliği, doğum korkusu, bağlanma ve zihinsel kalıplar gibi konularda teorik bilgi aktarımıyla süreci destekleyecek.
  • Bütünsel Şifa Eğitmeni Bilge Maitri, hamile yogası, nefes, meditasyon, ses çalışmaları ve gevşeme teknikleriyle beden farkındalığını artıracak.
  • Doğuma Hazırlık Eğitmeni Özge Aydoğan ise hypnobirthing temelli tekniklerle doğum anına dair pratik bilgiler, doğum planı ve pozisyonlar gibi konulara ışık tutacak.

Her Hafta Üç Modül: Teori – Pratik – Hypnobirthing

Her haftanın modüler yapısı şu şekilde planlandı:

  • 🧠 Teori (20-30 dk): Psikolojik bilgi ve farkındalık çalışmaları
  • 🧘‍♀️ Pratik (45-60 dk): Yoga, nefes, gevşeme uygulamaları
  • 🌸 Hypnobirthing (50-60 dk): Doğuma yönelik zihinsel ve bedensel hazırlık

Programda ayrıca olumlamalar, yazma çalışmaları, rehber sesli meditasyonlar, haftalık PDF çalışma defteri ve WhatsApp üzerinden birebir destek de sunulacak.

Hedef: Güvenli, Bilinçli ve Şefkatli Doğum

Programın temel amacı; anne adaylarının korkudan güvene, belirsizlikten içsel güce doğru bir yolculukla doğuma zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak hazırlanmalarını sağlamak.

Katılımcılar bu süreçte:

  • Bedenlerini doğuma hazırlayacak,
  • Zihinlerini güvene odaklayacak,
  • Bebekleriyle bağlarını derinleştirecekler.

 

Kayıt yaptırmak ve bilgi almak için bu link’e tıklayabilirsiniz.


“Hepimiz göçmeniz” etkinliği Goldsmiths Üniversitesi’nde gerçekleştirildi

No comments

21 July 2025




“Hepimiz göçmeniz” 12 Temmuz Cumartesi günü Londra’daki Goldsmiths Üniversitesi’nde düzenlenen etkinliğin açılış cümlesiydi. Migrant Futures Institute ile New Vic Tiyatrosu’nun ilham verici Borderlines ekibi iş birliğinde gerçekleştirilen bu etkinlik, Migration Stories (Göç Hikâyeleri) projesinin başlangıç lansmanıydı.

Yaratıcı ve Katılımcı Bir Atölye Çalışması

Saat 13.00-16.00 arasında Richard Hoggart Binası’nda her yaştan katılımcıya açık olan atölye, Aida, Rachel ve Rory’nin rehberliğinde gerçekleşti. Katılımcılar, tiyatro, hareket, kolaj çalışmaları ve sohbetlerle, göç olgusunu hem kişisel bir deneyim hem de küresel bir gerçeklik olarak keşfettiler.

İsimlerimiz Hikâyelerimizin Kapısıdır

Etkinlik, tiyatro geleneğinden alınmış sade ama güçlü bir “isim oyunu” ile başladı. Bosna, Türkiye, Bulgaristan, İrlanda ve başka ülkelerden gelen katılımcılar, isimlerinin aileleri, kültürleri ve kendileri için ne ifade ettiğini paylaştı. İsmini söylemek ve duyulmak, atölyeye saygı, merak ve ortak insanlık duygularıyla başlayan bir ton kazandırdı.



Tiyatro, Yerinden Edilmenin Gerçekliğini Hissettirdi

“Çocuk, Sığınak, Fırtına” adı verilen etkileyici bir drama oyununda katılımcılar, hayali bir çocuğu şiddetli bir fırtınadan koruyacak fiziksel “sığınaklar” oluşturdu. Oyun, evini kaybetmenin ya da köklerinden koparılmanın ne anlama geldiğini bedensel olarak deneyimlemeyi sağladı. Koruma, sorumluluk ve savunmasızlık gibi zorlayıcı sorular gündeme geldi. Duygusal yoğunluğu yüksek ve derinlemesine etkileyici bu etkinlik, göç anlatılarına empatiyle yaklaşmayı teşvik etti.

Dışlanmayı Konuşmakla Kalmayıp Hissettik

Sandalyelerle oynanan bir başka oyunda, bir kişi boş bir sandalyeye ulaşmaya çalışırken diğerleri bu hareketi engellemeye çalıştı. Hızlı ve basit görünen bu oyun, dışlanma ve hareketin engellenmesi üzerine çarpıcı bir metafora dönüştü. Oyunun ardından kimin erişim sağladığı, kimin engellendiği ve kuralların adaletsiz biçimlerde nasıl uygulanabildiği üzerine anlamlı bir sohbet gerçekleştirildi.

Sanat, Düşünmeye ve Yeniden Kurmaya Alan Açtı

Katılımcılar, ev ve göç temalarına bireysel yanıtlar vermek üzere kolaj çalışması yaptı. Kesilmiş yazılar, görseller ve çizimlerle yapılan bu yaratıcı süreç, yavaşlamaya ve derin düşünmeye olanak tanıdı. “Ev”in ne anlama geldiği; çocukluk anıları, kültürel öğeler ve güven ya da kayıp gibi soyut hislerle birlikte görsel olarak keşfedildi. Bu üretim süreci, sanatın farklı deneyimleri bir araya getirme ve ifade etme gücünü gözler önüne serdi.

Bir Şiirle Her Şey Bir Araya Geldi

Atölyenin son etkinliğinde, savaştan dolayı okulu yıkılan ve başka bir okul tarafından “yabancı” olduğu gerekçesiyle reddedilen bir çocuğun hikâyesini anlatan bir şiir hep birlikte okunup canlandırıldı. Bu toplu performans, gün boyunca işlenen kayıp, direnç, dışlanma ve umut temalarını yaratıcı ve kolektif bir ifade biçimiyle bir araya getirdi.

Göç Hikâyeleri: Kişisel, Politik, Yaşayan Gerçeklikler

Bu atölye yalnızca bir etkinlik değil, aynı zamanda bir yolculuktu. Tiyatro oyunları, grup sohbetleri, görsel sanatlar ve performans aracılığıyla göçün duygusal ve politik katmanları, bedensel ve insani bir yaklaşımla keşfedildi.

Migration Stories projesi, “Hayatlarımız ve işlerimiz farklı olsa da, hepimiz göç deneyimlerine sahibiz – ister kendi yolculuklarımızdan, ister ailelerimizin geçmişinden gelsin,” düşüncesini temel alıyor. Bu yaratıcı ve katılımcı atölye, göç hikâyelerinin sadece tarihsel ya da politik değil; aynı zamanda duygusal, canlı ve bugüne ait olduğunu hatırlattı.

Aida, Rachel ve Rory’nin duyarlı kolaylaştırıcılığı sayesinde, kişisel deneyimlerimize ses verirken aynı zamanda bu hikâyeleri daha geniş tarihsel ve toplumsal bağlamlarla ilişkilendirebildik. Göçün yalnızca bir “mesele” değil, aile, hafıza ve hayal gücüyle şekillenen bir yaşam gerçeği olduğu bir kez daha ortaya kondu.

Migration Stories projesi hakkında daha fazla bilgi almak için Goldsmiths etkinlik takvimine göz atabilir, Migrant Futures Institute'u keşfedebilir ve New Vic Theatre’ın Borderlines programını inceleyebilirsiniz.

Aynı akşam, George Wood Tiyatrosu’nda 16 yaş üstü izleyicilere yönelik "Londoner" adlı tek kişilik bir oyun sahnelendi.
Fatma’nın Türkiye’deki bir Kürt köyünden Kıbrıs’a ve oradan Londra’ya uzanan göç hikâyesini anlatan bu etkileyici performans, göçün hem sıradan hem olağanüstü yönlerine dair güçlü bir tanıklık sundu.

 

İbrahim Türk’ün “OVERBEARING” adlı heykeli London Art Biennale 2025’e seçildi

No comments

09 July 2025

İbrahim Türk, “OVERBEARING” adlı heykel çalışmasıyla dünyanın önde gelen çağdaş sanat etkinliklerinden biri olan London Art Biennale 2025’e katılmaya hak kazandı. 17 - 20 Temmuz tarihleri arasında Chelsea Old Town Hall’da gerçekleşecek olan bienalin açılışı 16 Temmuz Çarşamba günü, 18.30 – 21.30 saatleri arasında yapılacak. Etkinliğin açılışında, yaylı çalgılar dörtlüsü eşliğinde sanatseverlere şarap ve özel ikramlarda bulunulacak.

 


İbrahim Türk, Pan Productions ile farklı projelerde üretimlerde bulunmuş, güçlü görsel diliyle öne çıkan bir sanatçıdır. Pan Productions, sahne sanatları odağını korurken, görsel sanatlar alanındaki iş birlikleriyle de farklı alanlardaki sanatçılara destek olmayı sürdürüyor.

OVERBEARING’İN MESAJI

“OVERBEARING”, görünmeyen iktidar yapılarının birey üzerindeki psikolojik etkisini ele alıyor. Eser; gözetim, baskı, duygusal sıkışmışlık gibi temaları hem kamusal hem de kişisel düzeyde sorguluyor. Sert ve yumuşak malzemelerin bir arada kullanıldığı bu heykel, hem kurumsal hem içsel bir otorite hissini izleyiciye sezdiriyor. Gözle görülemeyen ancak hissedilen bir kontrol atmosferi yaratarak izleyiciyi rahatsız edici bir yakınlıkla yüzleşmeye davet ediyor.

İbrahim Türk’ün üretimleri genellikle güç, acı ve hafıza etrafında şekilleniyor. Sanatçının kendine özgü malzeme dili, kırılganlık ile tahakküm arasındaki sınırda dolaşıyor. Bienal jürisi, “OVERBEARING”i görsel sadeliğine rağmen içerdiği derin psikolojik ve politik katmanlar sebebiyle seçildiğini belirtti.

London Art Biennale Hakkında

İngiltere’nin en prestijli uluslararası çağdaş sanat etkinliklerinden biri olan London Art Biennale, resim, heykel, fotoğraf ve enstalasyon gibi pek çok disiplinden yüzlerce sanatçıyı bir araya getiriyor. Seçkide yer almak, sanatçılar için uluslararası görünürlük, küratörlerle tanışma ve koleksiyonerlere ulaşma açısından büyük bir fırsat sunuyor.

 

Basın iletişimi ve görsel talepleri için:
📧 info@panproductions.co.uk
📞 07944430349

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan