Rengin Kadın Korosu’ndan belgesel film: “Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin”
Rengin Kadın Korosu başarılı çalışmalarına bir
yenisini eklemeye hazırlanıyor. Koronun kuruluş aşamasını ve çalışmalarını
kadın hikâyeleri ile harmanlayarak anlatan “Kızkardeşliğin Türküsü; Rengin”
adlı belgesel 4 Temmuz’da galasını yaparak seyirci ile buluşacak.
Londra’da Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB)
bünyesinde kurulan ve Göçmen İşçiler Kültür Derneği’nde (GİKDER) 2020 yılından
bu yana faaliyetlerini sürdüren Rengin Kadın Korosu, sanatsal etkinliklerine
bir yenisini ekledi. Kadınların yeteneklerini keşfedip geliştirmeleri için alan
açan koro bu kez bir belgesel ile sahnede.
Aynı zamanda koro üyesi olan belgesel fotoğrafçı-
gazeteci Gülseren Daş’ın yönettiği belgeselin gösterimi 4 Temmuz Cuma akşamı
Londra Cemevi’nde gerçekleştirilecek. Birçok davetlinin katılması beklenen
gösterime koro üyeleri de bir müzik dinletisi ile renk katacak.
“Belgelemek kaçınılmazdı”
Kuzey Londra'da etkinlik gösteren, seksenin
üzerinde üyesiyle her gün daha da büyüyen Rengin Kadın Korosu'nu anlatan belgesel,
göçmenlik, annelik, kadınlık nedir, nasıl yaşanıyor bu süreçler ekseninde
dolaştırıyor seyirciyi. Koronun kurulduğu 2020 yılından bu yana yaşadığı
gelişim ve değişimi koro üyelerinin ağzından aktaran belgeselin çekimleri dört
kurgusu ise bir yıl sürdü.
Belgesel ile ilgili açıklama yapan Yönetmen
Gülseren Daş, belgesel fikrinin kendiliğinden ortaya çıktığını belirterek, “Kadınların
yoğun üretimine gözümüzü kapatmak mümkün değil. Bu kadar üretimin olduğu bir
yerde de elbet belgelemek gerekliydi’’ dedi. Farklı alanlardaki çalışmalarıyla
bilinen Rengin’in artık toplumsal bir oluşuma dönüştüğünü ifade eden Daş, “Hikâye
yazmaktan kitap çıkarmaya, şarkı söylemekten enstrüman çalmaya uzanan bir
süreçte belgesel sinema gibi bir sanatsal yapıya uzak kalmak mümkün değildi.
Kadınların emeği, yaratıcılığı ve başarısı belgeseli doğurdu demek yanlış olmaz”
dedi. Koroda yer alan bazı kadınların hikâyelerine yer verdiğini ifade eden
Daş, bütün koro üyelerinin ve göçmen olarak yaşayan diğer tüm kadınların da
belgeselde kendilerinden bir parça bulacaklarını ifade etti.
![]() |
Zuhal Yıldırım |
“Kolektif akıl, üretimi harladı”
Kadınları mutlu etmek, pandemi günlerinde onlara
bir nefes alanı yaratmak için yola çıktıklarını söyleyen Koro Şefi Zuhal
Yıldırım ise aslında birçok çalışmaya da bu yolda karar verdiklerini söyledi.
Yıldırım, bütün üretimin kadınların ihtiyaçları, beklentileri ve yetenekleri
çerçevesinde şekillendiğini ifade etti. Rengin’in artık bir kadın dayanışmasına
evrildiğine vurgu yapan Yıldırım, kolektif aklın ve emeğin üretimlerini
harladığını aktardı.
Başlangıçta bir film yapma fikrinden çok, arşiv
oluşturmak, sosyal medyada paylaşmak, anı olarak saklamak gibi hedeflerle kayıt
yapmaya başladıklarını söyleyen Yıldırım, “Fakat Rengin bu alanda gerçekten
önemli ve adından söz ettiren başarılı bir model haline geldi. Bu nedenle
deneyimlerimizi paylaşmak ve hikâyemizi başka kadınlara da aktarmak istedik.
Zor koşullarda çalışmaya omuz veren, pes etmeyen arkadaşlarımızın kişisel
hikâyeleri de çok öğretici oldu” dedi.
Rengin’de yer alan bütün kadınları bir belgesele
sığdırmanın mümkün olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti, “Her şeyin
ve herkesin bir hikâyesi var fakat bugüne kadar 300’ ü aşkın kadının sesini
buluşturan, evin dört duvarına mahkûm olmayı reddeden, ben de varım ve çalınan
hayallerimin izini sürüyorum diyen, yazan, çalıp-söyleyen, beste yapan,
sarılan, kahkahalar atan kadınların yurdu oldu Rengin. Galiba hikâyesi bir film
olmayı hak ediyor.’’
![]() |
Bedriye Avcıl |
“Baskılara karşın üretmeye devam”
SKB üyesi ve GİKDER Başkanı Bedriye Avcıl ise,
belgeselin büyük emekler sonucu ortaya çıktığına vurgu yaptı. Kurum olarak
kadınlara ve sanatsal üretimlerine başından beri destek verdiklerini ifade eden
Avcıl, “Rengin, Londra’da birçok yapıya örnek teşkil edecek bir oluşum.
Başından beri gerek kadın dayanışması gerekse sanatsal üretim konusunda
sınırları zorlayan ve hayranlık uyandıran koronun belgeselini yapmamak
olmazdı’’ dedi. Son dönemlerde GİK-DER özelinde Avrupa’da kültürel ve toplumsal
çalışmalar yürüten demokratik kurumlara yönelik baskılara da değinen Avcıl,
üretmeye ve hayatı anlamlandırmaya devam edeceklerini belirterek, “Kızkardeşliğin
Türküsü; Rengin” belgeselinin 4 Temmuz’da Cemevinde yapılacak olan galasına tüm
duyarlı toplum kesimlerinin katılması çağrısında bulundu. Avcıl, “Biz kadınlar
buradayız, ev içi ve dışı bütün baskılara karşı sanatımızla, türkülerimizle var
olacağız. Bütün kadınların yurdu olmaya devam edeceğiz” dedi.