Trump Yönetiminden Çinli Öğrencilere Vize Kısıtlaması: Akademik Gelecek Tehlikede

No comments

06 June 2025

ABD Başkanı Donald Trump'ın yürürlüğe koyduğu yeni göç politikaları, Çinli öğrencilerin eğitim hayallerini tehdit ediyor. Dışişleri Bakanlığı'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Çin ve Hong Kong'dan gelen öğrencilere yönelik vizelerin "agresif" bir şekilde iptal edileceği ve yeni başvuruların daha sıkı denetleneceği belirtildi. Bu karar, özellikle Harvard Üniversitesi gibi prestijli kurumları hedef alarak, Çin ile bağlantılı olduğu iddia edilen okullara uluslararası öğrenci alımını yasaklamayı amaçlıyor.




Bu politika, Çinli öğrenciler arasında büyük bir belirsizlik ve endişe yaratmış durumda. Örneğin, UCLA'da uygulamalı matematik eğitimi alan 22 yaşındaki Jerry, Harvard'da sağlık veri bilimi yüksek lisans programına kabul edilmişti. Ancak Trump yönetiminin Harvard'ın uluslararası öğrenci kabulünü durdurma girişimi, Jerry ve onun gibi birçok öğrencinin planlarını altüst etti. Her ne kadar bir federal yargıç bu yasağı geçici olarak durdurmuş olsa da, Trump yönetimi farklı yasal yollarla bu tür kısıtlamaları sürdürmeye kararlı görünüyor.

Trump yönetimi, bu kısıtlamaları ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin Komünist Partisi ile bağlantılı olduğu düşünülen öğrencilerin ve kritik alanlarda eğitim görenlerin vizelerinin iptal edileceğini belirtti. Ancak eleştirmenler, bu adımların ırksal profilleme ve ayrımcılık içerdiğini, akademik özgürlüğü zedelediğini ve ABD'nin küresel rekabet gücünü olumsuz etkilediğini vurguluyor.

Çinli öğrenciler, ABD'deki uluslararası öğrencilerin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor ve üniversiteler için önemli bir gelir kaynağı sağlıyor. Ancak 2020'den bu yana Çinli öğrenci sayısında %25'lik bir düşüş yaşandı. Bu durum, araştırma projeleri ve üniversite bütçeleri üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Uzmanlar, bu tür politikaların uzun vadede ABD'nin bilimsel ve teknolojik ilerlemesini yavaşlatabileceği konusunda uyarıyor.

Trump'ın göçmenlik politikaları, sadece Çinli öğrencileri değil, genel olarak uluslararası akademik camiayı da etkiliyor. Öğrenciler ve akademisyenler, artan belirsizlik ve güvensizlik ortamında alternatif ülkelerde eğitim ve araştırma fırsatları aramaya başladı. Bu gelişmeler, ABD'nin uzun süredir sahip olduğu "bilim ve eğitimde lider ülke" imajını zedeleyebilir.


Kaynak: The Guardian

Türk Profesör Başak Akdemir’in liderliğindeki 35 Education, İskoçya'daki 178 yıllık Glenalmond College’i devraldı

1 comment

04 June 2025

 İngiltere merkezli 35 Education, İskoçya’daki  Glenalmond College ile Craigclowan School & Nursery,  eğitim kurumlarını devralarak burs, altyapı ve küresel büyüme hedeflerini içeren geniş kapsamlı bir dönüşüm başlattı.




İskoçya’nın önde gelen eğitim kurumlarından Glenalmond College ile Craigclowan School & Nursery, İngiltere merkezli eğitim girişimi 35 Education ile stratejik ortaklık kurdu. Yeni yapı, okullarda burs imkânlarını artırmayı, kampüs altyapısını yenilemeyi ve uluslararası öğrenci potansiyelini büyütmeyi hedefliyor.

35 Education, daha önce uluslararası eğitim kurumlarında üst düzey yöneticilik yapan ve hâlihazırda Londra’da yaşayan Profesör Başak Akdemir liderliğinde faaliyet gösteriyor. Akdemir, Glenalmond’un geleneksel yapısını koruyarak akademik ve sportif alanda küresel bir başarı modeli oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.

Glenalmond College, 1847 yılında kurulan köklü bir yatılı okul olarak İskoçya’nın eğitim tarihinde önemli bir yere sahip. Okul, geleneksel değerleriyle tanınırken, aynı zamanda çağdaş eğitim anlayışına da açık bir yapıya sahip. Yaklaşık 122 hektarlık alana yayılan kampüsüyle Glenalmond, ülkenin en büyük okul kampüslerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu geniş alan, öğrencilere doğayla iç içe, güvenli ve ilham verici bir öğrenme ortamı sunuyor.

Akademik Programlara ve Kampüse Yatırım

Yapılan anlaşma kapsamında Glenalmond College’da eğitim almak isteyen başarılı öğrencilere yüzde 100’e kadar burs sağlanacak. Ayrıca, iki okulun kampüslerinde öğrenci yurtlarından spor alanlarına, teknoloji altyapısından açık hava eğitim imkânlarına kadar birçok alanda büyük ölçekli yatırımlar planlanıyor.

Profesör Akdemir, özellikle Türkiye’de Darüşşafaka ve benzeri kurumların başarılı öğrencilerine yüzde 100 burslu eğitim için kontenjan sağlayacağını ve bundan çok memnun olacağını ifade etti.

Anlaşma kapsamında, akademik başarı gösteren öğrenciler için Glenalmond College’da eğitim ücretinin tamamını kapsayabilecek 40 tam burs sağlanacak. Eğitimde fırsat eşitliğini önceleyen bu destek programı, nitelikli öğrencilere büyük bir kapı aralayacak. Buna ek olarak, uzun vadeli mali kaynaklarla okulun ekonomik dayanıklılığı güçlendirilecek ve eğitim sektöründeki dalgalanmalara karşı yapısal bir güvence oluşturulacak.

Her iki okulun kampüslerinde de büyük çaplı yenilemeler planlanıyor; öğrenci yurtları, spor ve sanat tesisleri, teknoloji altyapısı ve açık hava eğitim alanlarında kapsamlı iyileştirmeler yapılacak. Ayrıca, girişimcilik ve liderlik odaklı, çağdaş ihtiyaçlara cevap veren yeni akademik programlar geliştirilecek.  

Glenalmond yönetim kurulunda daha önce Eğitim Komitesi’ne başkanlık eden ve Francis Holland School’un eski müdürü Lucy Elphinstone, strateji ve gelişim çalışmalarına liderlik edecek. Elphinstone, öğrencilere bireysel gelişim ve zihinsel dayanıklılık kazandırmayı hedefleyen bir müfredat hazırladıklarını belirtti.



Spor Programlarında Hedef: Uluslararası Seviye

Okulun spor alanındaki dönüşümünü ise Manchester United International’ın eski yöneticilerinden Mike Farnan yönetecek. Farnan, Jordan ve Williams Formula 1 takımlarında da üst düzey görevler üstlenmiş bir spor yöneticisi. Yeni dönemde Glenalmond’un halihazırda güçlü olduğu rugby, tenis, futbol ve golf gibi alanlarda uluslararası düzeyde bir spor programı hedefleniyor.

Küresel Model Olma Hedefi

Glenalmond College, bu değişimle yalnızca Birleşik Krallık'taki eğitim sistemine değil, aynı zamanda uluslararası pazarlara da örnek olabilecek bir model oluşturmayı planlıyor. 35 Education’ın açıklamasına göre, ilerleyen süreçte Glenalmond eğitim modelinin yurt dışında da uygulanması hedefleniyor.

Glenalmond College Vakfı Başkanı Ian Gray, ortaklığı “mali ve vizyoner açıdan sürdürülebilir bir gelecek planı” olarak tanımlarken, kurumun köklü yapısının korunarak yenilikçi bir yaklaşımla geliştirileceğini vurguladı.

Bu yeni dönemle birlikte, Glenalmond Group’un hem yerel hem de küresel ölçekte daha geniş bir öğrenci kitlesine ulaşması bekleniyor.

 

Dünya Bisiklet Günü nedeniyle “Turuncu Şimşek"i hatırlamak

No comments

03 June 2025

 Bugüne kadar hiç arabam olmadı, hiç de heves etmedim. Kızanlığımdan beri hep iki tekerlek üzerindeyim. Eskiler velespit derler, babaannem de “şitan (şeytan) arabası” derdi. Bu yazıda  ilk bisikletim olan “Turuncu Şimşek”ten söz edeceğim.

Tuncay Bilecen




 İlk bisikletim; babamdan kalan Balkan marka, Bulgar malı, turuncu bir bisikletti. O dönemde izlediğim çizgi filmlerden etkilenmiş olacağım, “Turuncu Şimşek” adını verdiğim bisikletim aynı zamanda arkadaşımdı, onunla konuşur, dertleşirdim.

Gündüzleri sapsarı gündöndü tarlaları arasında, göl kenarlarında, salkımlıkta akşamları ise nasıl çalıştığını anlamadığım dinamonun verdiği ışıkla köyün etrafında turlamak büyülü bir dünyaya yapılan bir yolculuk gibiydi benim için.  

Köydeki çocuklar olarak bizi başka âlemlere götüren bisikletimizi “hoş kullanmaya” çalışır, bozulmasın diye adeta üzerlerine titrerdik.  Çünkü bizim köyde bisiklet tamirinden anlayan biri yoktu. Arada kamyonetli bir tamirci uğrardı köye, ama bekle ki gelsin! O geldiğinde adeta bayram gelir, köyün bütün bisikletli çocukları kamyonetin etrafında toplanırdık. Sadece tamir hizmeti vermez; bisikletlerimiz için rüzgârda dönen pırıldak, tekerlere takılan palet ve değişik süsler getirirdi bu tamirci.

Bisikleti bozulan bir çocuk ne zaman geleceği belli olmayan kamyonetli tamirciyi bekleyebilir mi? Bekleyemez elbette. O yüzden biz de kendimizi yollara vurur, o dönem bize çok uzak gelen dört kilometre mesafedeki Velimeşe kasabasına giderdik. Toz toprak yolda yanımızdan bir araba geçecek olsa boz bulanık bir toz bulutunun ortasında kalırdık. Asıl mesleği imamlık olan tamircinin camiden gelmesini sade gazoz içerek bekler, tıpkı hastane koridorlarında bekleyen hastalar gibi birbirimize bisikletlerimizin dertlerini anlatırdık.

Turuncu Şimşek, çok sık patlayan ve artık yama tutmayan tekerleri olmasa turp gibiydi aslında. İmam, artık beni tanıdığı için Turuncu Şimşek’in derdini sormazdı bile. Tekerini çıkarır, su dolu leğendeki iç lastiğin patlamış yerini anında bulurdu. Tamir olmuş bisikletimle Velimeşe’den köye dönerken sevincimden adeta kanatlanıp uçardım. Bir taraftan da tekerleri kontrol eder lastik hava kaçırıyor mu, diye bakardım.



Bir defasında o küçücük bisiklete üç kişi binmiş, kardeşimi ve dayımın oğlu Engin’i Velimeşe’den köye ter su içinde ama mutlu olarak getirmiştim. Güray ön tekeri, Engin de arka tekeri arada kontrol ediyor, lastiklerin hava kaçırmadığından emin olduktan sonra birkaç dakika arayla “bombaaaa!”, “bombaaaa!” diye bağırıyorlardı.  

Turuncu Şimşek nasıl emekliye ayrıldı, akıbeti ne oldu hatırlamıyorum. Artık tekerleri yama tutmaz olunca yan kasabaya gitmekten bitap düştüm, ben büyüdükçe o küçüldü sanırım. İlginçtir sürekli patlayan tekerlerinin kerametini de daha sonra öğrendim. Meğer benim Turuncu Şimşek’i kıskanan tanıdığımız bir arkadaş, ben yaptırdıkça toplu iğne sokup tekrar patlatıyormuş "Turuncu Şimşek'in tekerlerini. Sağlık olsun, ne diyelim günahı boynuna.

Sherlock Holmes’un yazarı, Sir Arthur Conan Doyle şöyle bir kelam etmiş: “daha iyiye ulaşmak için her zaman mücadele ettim. Bisiklete binmekten çıkardığım ders, mücadele etmeden elde edilen başarının tatmininin de olmayacağıdır.” Tekerimize çomak (iğne) sokmak isteyenler çıksa da biz yine de iyiye, güzele doğru pedallamaya devam edelim.

Bu vesileyle Dünya Bisiklet Günümüz kutlu olsun!






İngiltere’de net göç rakamları yarı yarıya düştü

No comments

31 May 2025

Birleşik Krallık’ta 2024 yılında net göç, bir önceki yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya azalarak 431.000’e geriledi. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), bu keskin düşüşün arkasında “özellikle öğrencilerin aile üyeleri olmak üzere, çalışmak ve eğitim amacıyla gelenlerin sayısındaki azalma” olduğunu açıkladı. 2023’teki net göç 800.000’in üzerindeyken, son rakamlar hükümet politikalarının ve pandeminin gecikmiş etkilerinin göç dengelerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdi. 



Muhafazakar Politikaların Etkisi 

ONS analizine göre, düşüşün temel nedeni, eski Muhafazakar hükümetin 2023 sonunda getirdiği kısıtlamalar. Bakım işçilerinin ve öğrencilerin ailelerini ülkeye getirmesini yasaklayan düzenlemeler, özellikle “öğrenci dependant” kategorisinde 100.000 kişilik bir azalmaya yol açtı. Ayrıca, AB dışından gelen çalışanların sayısı 100.000, bu kişilerin aile üyeleri ise 80.000 azaldı. Muhafazakar siyasetçiler, düşüşteki paylarını vurgularken, pandemi takip eden dönemde uluslararası hareketliliğin normalleşmesinin de etkili olduğu belirtiliyor. 

Labour Hükümeti İçin “Memnuniyet Verici” Ama Yol Uzun

Geçen yılki seçim kampanyasında göçü azaltma sözü veren Labour hükümeti, bu düşüşü “önemli ve memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanı Yvette Cooper, “Beyaz Kitap’ta net göçü daha da düşürmek için radikal reformlar önerdik” açıklamasını yaptı.

Zorunlu Geri Gönderimler Artıyor Ancak AB Engeli Devam Ediyor

Göçmen politikalarındaki sıkılaşma, zorunlu geri dönüşlerde de kendini gösterdi. Son bir yılda 30.000 kişi (başarısız sığınmacılar, suçlular ve vizesizler) ülkeden çıkarılırken, zorla geri gönderimler pandemi öncesine kıyasla %20 artışla 7.000’i aştı. Labour’ın 1.000 ek personel istihdam etmesi, bu artışta etkili oldu. Ancak AB ile varılan Brexit anlaşması sonrası geri dönüş protokolünün olmaması, Fransa’ya iadeleri imkansız kılıyor. Küçük botlarla gelen 38.000 kişiden  2.240’ı geri gönderildi.  

Afganlar En Büyük Grup, Sığınma Başvurularında Artış

İltica başvurularında Afganlar (%16) başı çekerken, Mart 2025’e kadar 109.343 kişi sığınma talebinde bulundu. Bu, bir önceki yıla göre %17’lik bir artış anlamına geliyor. Başvuruların üçte biri küçük botlarla, diğer üçte biri ise vizeyle gelenlerden oluşuyor. 

Sonuç: Rakamlar Düşüyor Ama Siyasi Tartışma Bitmiyor

Net göçteki düşüş, hükümetlerin politikalarının istatistiklere yansıdığını gösteriyor. Ancak sığınmacı akını ve AB ile yaşanan geri dönüş sorunu, göç meselesinin hâlâ İngiltere’nin gündeminde üst sıralarda yer alacağının işareti. Labour’ın “radikal reform” vaadiyle Reform partisine kayan seçmenleri geri kazanma manevraları ne kadar ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. 


ABD’de göçmen öğrencilerin hakları tehlikede

No comments

28 May 2025

ABD yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik vize süreçlerinde sertleştirmeye gitti. Başkan Donald Trump’ın talimatıyla, ABD büyükelçiliklerinde öğrenci vizesi için yeni randevuların verilmesi durdurulurken, sosyal medya incelemelerinin kapsamı da genişletilecek. Bu gelişme, göçmen öğrencilerin haklarında ciddi bir gerilemeyi ve küresel eğitimde belirsizliği beraberinde getiriyor.



Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan resmi bir talimata göre, öğrenci ve değişim programı vizeleri için sosyal medya hesaplarının daha kapsamlı şekilde inceleneceği bildirildi. Vize görüşmesi için daha önce randevu alanlar işlemlerine devam edebilecek; ancak yeni randevular, ikinci bir talimata kadar askıya alındı. Bu uygulamanın, özellikle Çin’den ve diğer ülkelerden gelen yüzbinlerce öğrenciyi etkilemesi bekleniyor.

Çin hükümeti, ABD’yi uluslararası öğrencilerin meşru haklarını korumaya davet ederken, Amerikan üniversiteleri de bu karar karşısında kaygılarını dile getirdi. Çünkü birçok üniversite, uluslararası öğrencilerin ödediği yüksek öğrenim ücretleri sayesinde mali sürdürülebilirliğini sağlıyor. Harvard gibi önde gelen kurumlar, bu tür kısıtlamaların sadece akademiyi değil, ABD’nin bilimsel ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini savunuyor.

Trump yönetimi ise bu adımları, antisemitizmle mücadele ve ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Özellikle kampüslerdeki Filistin yanlısı protestoların antisemitik eylemlere dönüştüğünü öne süren Beyaz Saray, bazı üniversiteleri federal fonlardan mahrum bıraktı, bazı öğrencilere yönelik sınır dışı işlemleri başlattı. Ancak bu uygulamalardan bazıları mahkemeler tarafından geçici olarak durdurulmuş durumda.

Eleştirmenler, sosyal medya taramasının genişletilmesini ifade özgürlüğüne açık bir müdahale olarak değerlendiriyor. ABD Anayasası'nın Birinci Ek Maddesi ile güvence altına alınan bu özgürlüğün, göçmen öğrencilere uygulanacak dijital incelemelerle ihlal edileceği endişesi dile getiriliyor.

ABD’nin uluslararası öğrencilere kapılarını kısmen kapatması, yalnızca bireysel hak ihlallerine değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ekonomik alanda geri dönüşü zor bir boşluğa yol açabilir. Eğitim yoluyla küresel işbirliği ve barışın teşviki hedeflenirken, bu tarz politikaların göçmen haklarını gölgelemesi uluslararası kamuoyunun da tepkisini çekmeye devam ediyor.

Kaynak: BBC


Yapay zekanın yeni evresi: Sınır tanımayan robot işçiler mi geliyor?

No comments

26 May 2025

Nvidia’nın Eğittiği İnsansı Robotlar, Geleceğin Proleteryasını Oluşturabilir mi?





Teknoloji devi Nvidia, yapay zeka ve robotik alanındaki son çalışmalarıyla insansı robotların gelecekteki iş gücünün önemli bir parçası olabileceğini öne sürüyor. Ancak bu gelişme, insanlık için yeni bir etik ve ekonomik tartışmayı da beraberinde getiriyor: “Göçmenlerin sınırları aşmakta zorlandığı bir dünyada, sınır tanımayan robotlar yeni bir işçi sınıfına mı dönüşecek?”

Nvidia’nın araştırmacıları, robotların fiziksel becerilerini ve karar alma yeteneklerini geliştirmek için simülasyon tabanlı bir eğitim sistemi üzerinde çalışıyor. Bu sistem sayesinde insansı makineler, gerçek dünyadaki karmaşık görevleri öğrenebiliyor, hatta “uluslararası seyahat” engeli olmadan üretim hatlarına, depolara veya inşaat sahalarına entegre olabiliyor. Oysa aynı dünyada, insan göçmenler sınır duvarları, vize politikaları ve göçmen karşıtı yasalar nedeniyle hareket özgürlüğünden yoksun kalıyor.

Robotların Sınırları Aşma “Ayrıcalığı”
Göçmen işçiler, ekonomik krizler veya savaşlar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarında, hedef ülkelerin katı kurallarıyla karşılaşıyor. Buna karşılık, bir robot işçi, üretici firma tarafından bir ülkeye “ihraç edildiğinde” veya bulut tabanlı bir yazılımla uzaktan kontrol edildiğinde, herhangi bir sınır engeline takılmıyor. Bu durum, şirketlerin ucuz ve esnek iş gücü ihtiyacını robotlarla karşılama eğilimini artırabilir. Nvidia’nın projesi de bu yönde adımlar atıyor: “Eğitilmiş robotlar, lojistikten sağlığa kadar her sektörde insanların yerini alabilir.”

Geleceğin Proleteryası: İnsanlar mı, Robotlar mı?
Karl Marx’ın 19. yüzyılda tanımladığı “proleterya” kavramı, üretim araçlarına sahip olmayan emekçi sınıfını ifade ediyordu. Peki 21. yüzyılda bu rolü, sahiplerinin çıkarları için durmaksızın çalışacak robotlar mı üstlenecek? Uzmanlar, özellikle “yapay zeka + robot beden” kombinasyonunun, sermaye sahiplerine sınırsız bir iş gücü kaynağı sunabileceğini belirtiyor. Bu durum, insan emeğinin değer kaybetmesine ve işsizliğin artmasına yol açabilir. 
Robot işçiler, sosyal haklara, ücrete veya çalışma koşullarına itiraz edemeyecek. Üstelik göçmen işçilerin aksine, “vatandaşlık” veya “oturum izni” de gerektirmeyecek.

Robot teknolojisi ancak sosyalizmle sosyal adalet getirebilir
Nvidia’nın teknolojisi, insanlık için verimlilik vaat ederken, aynı zamanda küresel eşitsizliği derinleştirme riski taşıyor. Bugün sınırlarda yaşanan insani krizler, yarın yerini “robot işçi ordularının hâkimiyetine” bırakabilir mi?

Robot emeğinin işçi emeğinin yerini alması kapitalizmde sadece yoksulluğu daha da derinleştirecek, Bauman'ın deyimiyle geniş güvencesizler bu durumda birer "kusurlu müşteriye" dönüşecektir. Sosyalizm; işçi emeği güzellemesi ve kutsallaştırması olmaktan çıktığında, robotların üretim sürecinde aktif olarak rol aldığı bir dünya tüm insanlığın refaha ermesine ve özgürleşmesine yol açabilir. 











Avrupa Konseyi Lideri: "Göçmen Hakları, AİHM’in Tarafsızlığı İle Doğrudan Bağlantılı"

No comments

25 May 2025

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić, İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) göçmen haklarına ilişkin kararlarının siyasi tartışmalara kurban edilmemesi gerektiğini vurguladı. 25 Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada Burić, özellikle sığınmacıların geri gönderilmesi yasağı ve insani koşullar gibi konularda AİHM’in belirleyici rolünün altını çizdi.




Göçmen Krizi ve AİHM’in Kritik Kararları

Son yıllarda artan göçmen hareketleri, Avrupa’da pek çok ülkenin sınır politikalarını sertleştirmesine neden oldu. AİHM ise, göçmenlerin insan hakları ihlallerine karşı son çare mekanizması olarak devreye giriyor. Örneğin, Yunanistan’daki aşırı kalabalık mülteci kampları veya Polonya-Belarus sınırındaki geri gönderme iddiaları gibi davalarda mahkeme, ulusal hükümetleri uyarıcı kararlar aldı. Ancak bazı ülkelerin bu kararları "iç işlerine müdahale" olarak yorumlaması, AİHM’in otoritesini zedeliyor.

Burić’ten Çarpıcı Uyarı: "Hukuk, Sınır Politikalarının Önünde Olmalı"

Strazburg’daki bir insan hakları panelinde konuşan Burić, “AİHM’in göçmenlerin yaşam hakkı, işkence yasağı ve aile birliği gibi temel haklara dair kararları, siyasi kaygılarla görmezden gelinemez” dedi. Özellikle Macaristan ve İtalya’nın son dönemde sığınmacıları geri gönderme politikalarının mahkeme tarafından defalarca ihlal olarak nitelendirildiğini hatırlatan Burić, “Göç, bir insan hakları meselesidir ve çözümü uluslararası hukukla uyumlu olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Sivil Toplum: "AİHM Kararları Uygulanmazsa Kriz Derinleşir"

Uluslararası Af Örgütü ve Mülteci Hakları Merkezi gibi kuruluşlar, Burić’in çağrısını destekleyerek, AİHM’in göçmenler lehine aldığı kararların uygulanmamasının insani krizi büyüteceği uyarısında bulundu. Örgütlerin hazırladığı raporlarda, Yunan adalarındaki kamplarda çocukların kötü muamele gördüğüne dair AİHM kararlarının hâlâ hayata geçirilmediği öne sürüldü.

Çözüm Önerisi: Diyalog ve Hukuk İş Birliği

Burić, göçmen hakları konusunda yaşanan gerilimlerin aşılması için üye devletlerle daha etkin bir iş birliği çağrısı yaptı. “AİHM, devletlerin egemenlik haklarını kısıtlamak için değil, insan onurunu korumak için var” diyen Burić, yargıçların göçmen davalarında siyasi baskılardan uzak hareket etmesinin şart olduğunu vurguladı.

Sonuç: İnsan Hakları ile Sınır Güvenliği Arasındaki Denge

Uzmanlar, Avrupa’nın göçmen krizi karşısında sınır kontrollerini artırma ihtiyacı ile AİHM’in insan hakları garantileri arasında denge kurmakta zorlandığına dikkat çekiyor. Burić’in uyarılarına rağmen, bazı hükümetlerin mahkeme kararlarını uygulamama ısrarının devam etmesi halinde, hem göçmenlerin hakları hem de Avrupa’nın hukuk birliği risk altında kalabilir. İnsan hakları savunucuları, “Göçmenler siyasi malzeme değil, hakları olan bireylerdir” diyerek acil adım talep ediyor.


Kaynak: The Guardian


© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan