ABD Başkanı Donald Trump'ın yürürlüğe koyduğu yeni göç politikaları, Çinli öğrencilerin eğitim hayallerini tehdit ediyor. Dışişleri Bakanlığı'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Çin ve Hong Kong'dan gelen öğrencilere yönelik vizelerin "agresif" bir şekilde iptal edileceği ve yeni başvuruların daha sıkı denetleneceği belirtildi. Bu karar, özellikle Harvard Üniversitesi gibi prestijli kurumları hedef alarak, Çin ile bağlantılı olduğu iddia edilen okullara uluslararası öğrenci alımını yasaklamayı amaçlıyor.
Bu politika, Çinli öğrenciler arasında büyük bir
belirsizlik ve endişe yaratmış durumda. Örneğin, UCLA'da uygulamalı matematik
eğitimi alan 22 yaşındaki Jerry, Harvard'da sağlık veri bilimi yüksek lisans
programına kabul edilmişti. Ancak Trump yönetiminin Harvard'ın uluslararası
öğrenci kabulünü durdurma girişimi, Jerry ve onun gibi birçok öğrencinin
planlarını altüst etti. Her ne kadar bir federal yargıç bu yasağı geçici olarak
durdurmuş olsa da, Trump yönetimi farklı yasal yollarla bu tür kısıtlamaları sürdürmeye
kararlı görünüyor.
Trump yönetimi, bu kısıtlamaları ulusal güvenlik
gerekçesiyle savunuyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin Komünist Partisi ile
bağlantılı olduğu düşünülen öğrencilerin ve kritik alanlarda eğitim görenlerin
vizelerinin iptal edileceğini belirtti. Ancak eleştirmenler, bu adımların
ırksal profilleme ve ayrımcılık içerdiğini, akademik özgürlüğü zedelediğini ve
ABD'nin küresel rekabet gücünü olumsuz etkilediğini vurguluyor.
Çinli öğrenciler, ABD'deki uluslararası
öğrencilerin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor ve üniversiteler için önemli
bir gelir kaynağı sağlıyor. Ancak 2020'den bu yana Çinli öğrenci sayısında
%25'lik bir düşüş yaşandı. Bu durum, araştırma projeleri ve üniversite
bütçeleri üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Uzmanlar, bu tür politikaların
uzun vadede ABD'nin bilimsel ve teknolojik ilerlemesini yavaşlatabileceği
konusunda uyarıyor.
Trump'ın göçmenlik politikaları, sadece Çinli
öğrencileri değil, genel olarak uluslararası akademik camiayı da etkiliyor.
Öğrenciler ve akademisyenler, artan belirsizlik ve güvensizlik ortamında
alternatif ülkelerde eğitim ve araştırma fırsatları aramaya başladı. Bu
gelişmeler, ABD'nin uzun süredir sahip olduğu "bilim ve eğitimde lider
ülke" imajını zedeleyebilir.
Kaynak: The Guardian
Hiç yorum yok
Yorum Gönder