Showing posts with label ABD. Show all posts
Showing posts with label ABD. Show all posts

Trump yönetimi yıllık mülteci sayısını 7500 ile sınırlandırıyor

No comments

01 November 2025

Trump yönetimi, beyaz Güney Afrikalılara öncelik tanıyacak yeni sığınma politikasını açıkladı. Amerika Birleşik Devletleri, 2026 mali yılı için kabul edeceği mülteci sayısını sadece 7.500 kişiyle sınırlayacağını duyurdu. 



The Guardian’ın haberine göre, bu sayı ülkenin modern tarihinde belirlenen en düşük mülteci kotası olarak kayıtlara geçti. Yeni politika, Trump yönetiminin göçmen ve sığınmacılara yönelik sert yaklaşımının devamı niteliğinde değerlendiriliyor.

Haberde, yönetimin bu kontenjan içinde “beyaz Güney Afrikalı” başvuru sahiplerine öncelik tanıyacağını vurgulayan bir maddeye yer verildiği belirtiliyor. Bu ifade, uluslararası kamuoyunda “ırk temelli ayrıcalık” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İnsan hakları savunucuları, söz konusu politikanın yalnızca hukuki değil, ahlaki açıdan da kabul edilemez olduğunu dile getiriyor.

Trump yönetimi ise kararı “ulusal güvenlik” ve “ekonomik öncelikler” gerekçesiyle savunuyor. Beyaz Saray sözcüsü, “ABD halkının refahını önceleyen dengeli bir göçmen sistemi inşa ettiklerini” öne sürdü. Ancak uzmanlara göre bu yaklaşım, ülkenin geleneksel mülteci kabul misyonuyla taban tabana zıt.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve birçok sivil toplum kuruluşu, Washington yönetimini uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. The Guardian’a konuşan bir yetkili, “Bu politika, küresel sığınma sistemine vurulmuş büyük bir darbe olabilir” ifadelerini kullandı.




New York'ta sınır dışı edilen göçmenler: "Bize hayvan gibi muamele ettiler"

No comments

11 October 2025



New York’taki 26 Federal Plaza binası, ABD’deki göçmenlerin sınır dışı edilme sürecinin en yoğun yaşandığı noktalardan biri hâline geldi. Ekvadorlu Rubén Abelardo Ortiz López’in eşi Monica Moreta Galarza, rutin bir mahkeme duruşması sonrası yaşadıkları şiddet anlarını “Bize hayvan gibi davrandılar” sözleriyle anlattı. 

Galarza, duruşma çıkışında eşiyle vedalaşırken göçmenlik görevlilerinin saldırısına uğradı; yere düşürüldü ve çocuklarının gözü önünde eşi gözaltına alındı. Olayın görüntülerinin sosyal medyada yayılması, kamuoyunda büyük tepki yarattı.

BBC’nin binada yaptığı gözlemler, bunun tekil bir olay olmadığını ortaya koydu. Gazeteciler ve avukatlar, federal ajanların göçmenleri duruşma salonlarından hızla çıkararak avukatlarıyla konuşmalarına izin vermediğini belirtiyor. Bazı tutuklamalar sessizce gerçekleşse de, son haftalarda yaşanan arbede ve şiddet vakaları, göçmenlerin ve yakınlarının travmatik deneyimler yaşamasına neden oluyor.

Ağustos ayının sonlarında yaşanan başka bir olayda, 26 Federal Plaza önünde bir baba, eşi ve küçük oğluyla birlikte beklerken onlarca ICE (Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi) görevlisi tarafından çevrildi. Kadın, eşine sarılarak direnmeye çalışsa da zorla uzaklaştırıldı. Görüntülerde aynı memurun, daha önce Monica Moreta Galarza’yı da yere düşüren kişi olduğu iddia edildi. Olay sonrası İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), memurun geçici olarak açığa alındığını açıkladı.

Geçen hafta ise iki gazetecinin gözaltı anını görüntülemeye çalışırken ICE görevlileri tarafından yere itilmesi, durumu daha da tırmandırdı. Foto muhabiri Olga Fedorova, BBC’ye yaptığı açıklamada “Daha önce federal ajanlarla hiçbir sorun yaşamamıştık. Bu, ilk kez böyle bir şiddetle karşılaşmamız” dedi. DHS Sözcüsü Tricia McLaughlin ise memurların “operasyonlarını engelleyen kişiler” nedeniyle müdahale ettiğini savundu.

Trump yönetiminin “kitlesel sınır dışı” politikası kapsamında, New York bölgesinde gözaltına alınan 3.320 göçmenin yarısının 26 Federal Plaza’da tutuklandığı bildirildi. Bu kişilerin büyük çoğunluğunun herhangi bir sabıka kaydı bulunmadığı belirtiliyor. Avukatlar, mahkemelere gelen göçmenlerin artık büyük korku yaşadığını ve çoğunun duruşmalarına katılmamayı tercih ettiğini söylüyor. Monica Moreta Galarza ise yaşadıklarının ardından “Ekvador’daki adaletsizlikten kaçtım ama burada da aynı muameleyi gördüm. Kendimi değersiz hissediyorum” diyerek çaresizliğini dile getirdi.

ABD'nin sınır dışı ettiği göçmenler Ruanda'ya ulaştı

No comments

01 September 2025

ABD ile Ruanda arasında yapılan tartışmalı sınır dışı anlaşması kapsamında ilk grup göçmen Ruanda’ya ulaştı. 



Göçmen karşıtlarının Ruanda sevdası bitmiyor. Ruanda daha önce de 2022’de İngiltere ile benzer bir anlaşma yapmış, ancak bu plan İngiltere’de hükümet değişikliğiyle iptal edilmişti.

Ruanda hükümet sözcüsü Yolande Makolo’nun açıklamasına göre, ABD’den gönderilen yedi kişi ağustos ortasında Kigali’ye geldi. Bu kişilerden üçü kendi ülkelerine dönmek isterken, dördü Ruanda’da kalıp yeni bir yaşam kurmayı tercih etti.

Ruanda, 5 Ağustos’ta yaptığı duyuruda ABD’den 250 kişiye kadar kabul edebileceğini, ancak her bir başvuruyu tek tek onaylama hakkına sahip olacağını açıklamıştı. İlk gelenlerin, uluslararası bir kuruluş tarafından sağlanan konaklama imkanına yerleştirildiği ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile Ruanda sosyal hizmet birimlerinin ihtiyaç tespitinde bulunduğu bildirildi.

Makolo, anlaşmanın Ruanda’nın kendi göç ve mülteci deneyimlerinden kaynaklandığını söylese de, yerel aktivistler bu adımın esasen ekonomik ve siyasi çıkarlarla bağlantılı olduğunu ifade ediyor. Anlaşmanın, Ruanda’nın hem maddi gelir elde etmesini sağladığı hem de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki (DKC) barış görüşmelerinde Kigali’ye avantaj kazandırdığı öne sürülüyor.

Trump yönetimi ise üçüncü ülke anlaşmalarını, bazı devletlerin kendi vatandaşlarını kabul etmeyi reddetmesi nedeniyle gerekli gördüğünü savunuyor. 

Kaynak: The Guardian

Florida’da göçmen gözaltı merkezlerinde insanlık dışı uygulamalar

No comments

22 July 2025



İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) temmuz 2025’te yayımladığı 92 sayfalık rapor, Florida’da faaliyet gösteren üç ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinde “yürek burkan” kötü muameleleri gözler önüne seriyor. Raporda, Krome North, Broward Transitional Center ve Federal Detention Center (FDC) Miami’de aşırı kalabalık, yetersiz hijyen, tıbbi hizmet eksikliği ve ahlaksız disiplin yöntemleri detaylı şekilde belgeleniyor.

Onur kırıcı uygulamalar ‘psikolojik işkenceden farksız’
Miami’deki merkezlerde göçmenlerin yemek için elleri kelepçeli halde diz çöktürülerek kötü muamele gördükleri, aynı zamanda soğuk, karanlık ve kalabalık bekleme odalarında saatlerce bırakıldıkları ifade ediliyor. Bir göçmen ifadesinde, “Hayatım bitti” diyerek psikolojik yıkım yaşadıklarını, gardiyanların kendilerini “çöp” olarak gördüğünü söylüyor.

Tıbbi ihmal ve ölümcül sonuçlar
HRW raporuna göre hastalara yeterli tıbbi bakım sağlanmamış, bu durum en az bir kişinin ölümüne doğrudan katkıda bulunmuş. Merkezlerde ciddi tıbbi ihmal yaşandığı ve göçmenlerin temel sağlık hakkından yoksun bırakıldığı vurgulanıyor. Ayrıca, kadın göçmenler için mahremiyet yokluğu, hijyen sorunları, çocukların travmaya maruz bırakılması gibi sorunlar da detaylandırılmıştır.

Bağımsız soruşturma ve kamusal denetim çağrısı
HRW, bu tür tutuklamaların istisna değil, politika olduğunu belirtiyor ve gözetimden muafiyet nedeniyle denetim eksikliğine dikkat çekiyor. Raporda, gözetim için bağımsız bir komisyon kurulması, özel şirketlere ödenen teşviklerin kaldırılması ve gözetimin son çare olması gerektiği vurgulanıyor. DHS ise suçlamaları reddederek insan haklarına saygı gösterdiklerini savunuyor.

 

ABD'den sekiz göçmeni zorla Güney Sudan'a gönderme kararı

No comments

06 July 2025

ABD'de yargı kararıyla sekiz göçmenin Güney Sudan’a sınır dışı edilmesinin önü açıldı. Vietnam, Güney Kore, Meksika, Laos, Küba ve Myanmar gibi ülkelerden gelen hüküm giymiş göçmenlerden oluşan sekiz kişinin hukuk mücadelesi sonuç vermedi. Mahkeme, avukatlarının savunmalarını yeterli görmeyerek göçmenlerin son umutlarını da tüketti.



Göçmenlerin avukatları, Güney Sudan’daki iç savaş ve istikrarsızlık nedeniyle müvekkillerinin hayati tehlike ile karşı karşıya kalacaklarını vurguladı. Amerikan hükümetinin kendi vatandaşlarına bile seyahat etmemelerini önerdiği bir ülkeye, sekiz kişinin gönderilmesi, uluslararası insan hakları normlarına aykırı olduğu yönünde eleştirileri beraberinde getirdi.

Seattle Clemency Project’ten avukat Jennie Pasquarella, mahkemenin bu kararını “trajik” olarak nitelendirdi. “Her iki mahkeme de bu insanların iddialarını duyma ve hayatlarını koruma şansını ellerinden aldı. Bu karar, onları potansiyel bir ölüm riskiyle baş başa bırakıyor,” diyen Pasquarella, kararın insani boyutunun göz ardı edildiğini söyledi.

Trump yönetiminin uzun süredir sürdürdüğü yüksek profilli sınır dışı politikaları, özellikle ciddi suç geçmişi olan göçmenler üzerinden kamuoyuna "sert göç politikası" mesajı vermeyi hedefliyor. Ancak insan hakları savunucuları, bu tür uygulamaların göçmenleri cezalandırma amacı taşıdığını ve hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını savunuyor.

Bu olay, göçmen hakları konusunda ABD yargısının sınırlı inisiyatif alanını ve hükümet politikalarının bireylerin yaşam hakkı üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle savaş ve şiddet ortamlarına gönderilen bireylerin durumlarında, uluslararası hukukun gözetilmesi gerektiği yönündeki çağrılar giderek daha yüksek sesle dillendiriliyor. Göçmenlerin birer "yasal sorun" değil, "insan" olduğu gerçeği yeniden hatırlatılıyor.

Formun Üstü

Formun Altı

 

Kaynak: The Guardian

Trump’un hayalindeki göçmen gözaltı merkezi: “Alligator Alcatraz”

No comments

03 July 2025

ABD Başkanı Donald Trump, Florida Everglades bölgesinde inşa edilen ve “Alligator Alcatraz” adı verilen yeni göçmen gözaltı merkezini ziyaret etti. Tesiste 3.000 kadar göçmenin tutulması planlanıyor. Ancak, insan hakları savunucuları ve çevreciler, bu adımın hem göçmenlerin temel haklarını tehdit ettiğini hem de doğaya geri dönülemez zararlar verebileceğini söylüyor.




Trump, tesiste “en tehlikeli göçmenlerin” tutulacağını belirterek, çevredeki timsahlar, yılanlar ve bataklıkların kaçışı imkânsız hale getireceğini söyledi. Göçmen hakları savunucuları, göçmenleri kriminalize eden ve insan onurunu zedeleyen bu zihniyeti eleştirerek insanların doğal yırtıcılardan medet umularak caydırılmasının insan haklarına aykırı olduğunu savunuyor.

Tesiste, göçmenlerin hızla sınır dışı edilmesini sağlamak amacıyla Florida Ulusal Muhafızları’na bağlı askeri hukukçuların “göçmen yargıcı” olarak yetkilendirileceği belirtiliyor. Ancak uzmanlar, bu uygulamanın adil yargılanma ve hukuki temsil haklarını zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu tür hızlandırılmış süreçlerin göçmenlerin bireysel durumlarını yeterince değerlendirmeden sınır dışı edilmesine yol açabileceğini vurguluyor.

Çevreciler ise Everglades gibi hassas bir ekosisteme bu tür devasa yapıların inşa edilmesinin, milyonlarca dolarlık çevre restorasyon çabalarını boşa çıkarabileceğini belirtiyor. Yerel halk ve çevreci örgütler, geçici olarak planlanan bu gözaltı merkezinin kalıcı hale geleceğinden ve çevredeki doğal yaşamın geri dönüşü olmayan şekilde zarar göreceğinden endişe ediyor. 


KAYNAK: BBC

Trump göçmenlerin üzerine Ulusal Muhafız Birimi'ni gönderdi

No comments

08 June 2025

Cuma ve Cumartesi günü federal görevliler ile protestocular arasında yaşanan çatışmaların ardından, Ulusal Muhafız birlikleri Los Angeles’a ulaştı. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Trump’ın asker çağırma kararının yalnızca “gerilimi artıracağını” söyledi. Savunma yetkilileri CBS News’e, gerginlik tırmanırsa aktif görevdeki deniz piyadelerinin de çağrılabileceğini, yüzlercesinin konuşlanma hazırlığına başladığını söyledi.



Görsel: ChatGPT

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, dün gece Paramount'ta yaşanan çatışmaların ardından Ulusal Muhafızların Los Angeles’a "hukuk ve düzeni sağlamak" amacıyla gönderildiğini vurguladı.

BBC’nin ABD’deki ortağı CBS News’e konuşan Noem, Ulusal Muhafız birliklerinin şehirdeki bir federal binada araçlarıyla birlikte görülmesine rağmen, tam olarak nereye konuşlandırılacaklarını belirtmekten kaçındı.

“Onlar başkanın talimatıyla oradalar; amaçları barışı sağlamak ve insanların protesto edebilmesine olanak tanımak,” dedi. “Barışı sağlamak için özel becerilerini kullanabilirler.”

Donald Trump’ın, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un yetkisini aşarak Ulusal Muhafızları göndermesine ilişkin olarak ise Noem, Trump’ın bunu Demokrat Valiyle süregelen anlaşmazlığı nedeniyle yaptığını ima ederek, “Newsom kötü kararlar aldığını defalarca kanıtladı,” dedi.

“Bu yüzden başkan, Vali Newsom’un aklı başına gelmesini beklemek yerine bu toplumun güvenliğini tercih etti,” ifadelerini kullandı.

Los Angeles’ta geçtiğimiz hafta sonu yapılan federal göçmen gözaltı operasyonları, kentte yoğun protestolara neden oldu. Göçmen hakları savunucuları, hukuki ikilemler yaşayan kişilerin haksız şekilde gözaltına alındığını ve bazılarının yasal statüye sahip olmasına rağmen zarar gördüğünü vurgulayarak, “İnsanlık onuruna saygı duyulmalı” çağrısı yaptı.

Göçmen hakları savunucuları, yasal yollarla ABD'de yaşayan ancak göçmenlik uygulamaları nedeniyle gözaltına alınan kişilerin durumunun derinlemesine incelenmesini talep etti. Los Angeles İlçe Göçmen Hakları Koalisyonu’ndan bir yetkili, bazı kişilerin temel haklardan mahrum bırakıldığını ve süreçte hukuki danışmanlık desteğine erişemediklerini belirterek, “Adil süreç ve hukuki savunma, göçmen haklarının merkezidir” dedi .

Kentteki bu gerilim, göçmen haklarının korunması, hukuki süreçlere erişim ve devletin zor kullanımının sınırlarının yeniden tartışılacağı bir dönemi başlattı. Ulusal Muhafız’ın yasal statüye sahip göçmenleri bile kapsayacak şekilde devreye sokulması, hukuk çevrelerinde “anayasal haklara müdahale” olarak değerlendiriliyor.



Trump Yönetiminden Çinli Öğrencilere Vize Kısıtlaması: Akademik Gelecek Tehlikede

No comments

06 June 2025

ABD Başkanı Donald Trump'ın yürürlüğe koyduğu yeni göç politikaları, Çinli öğrencilerin eğitim hayallerini tehdit ediyor. Dışişleri Bakanlığı'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Çin ve Hong Kong'dan gelen öğrencilere yönelik vizelerin "agresif" bir şekilde iptal edileceği ve yeni başvuruların daha sıkı denetleneceği belirtildi. Bu karar, özellikle Harvard Üniversitesi gibi prestijli kurumları hedef alarak, Çin ile bağlantılı olduğu iddia edilen okullara uluslararası öğrenci alımını yasaklamayı amaçlıyor.




Bu politika, Çinli öğrenciler arasında büyük bir belirsizlik ve endişe yaratmış durumda. Örneğin, UCLA'da uygulamalı matematik eğitimi alan 22 yaşındaki Jerry, Harvard'da sağlık veri bilimi yüksek lisans programına kabul edilmişti. Ancak Trump yönetiminin Harvard'ın uluslararası öğrenci kabulünü durdurma girişimi, Jerry ve onun gibi birçok öğrencinin planlarını altüst etti. Her ne kadar bir federal yargıç bu yasağı geçici olarak durdurmuş olsa da, Trump yönetimi farklı yasal yollarla bu tür kısıtlamaları sürdürmeye kararlı görünüyor.

Trump yönetimi, bu kısıtlamaları ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin Komünist Partisi ile bağlantılı olduğu düşünülen öğrencilerin ve kritik alanlarda eğitim görenlerin vizelerinin iptal edileceğini belirtti. Ancak eleştirmenler, bu adımların ırksal profilleme ve ayrımcılık içerdiğini, akademik özgürlüğü zedelediğini ve ABD'nin küresel rekabet gücünü olumsuz etkilediğini vurguluyor.

Çinli öğrenciler, ABD'deki uluslararası öğrencilerin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor ve üniversiteler için önemli bir gelir kaynağı sağlıyor. Ancak 2020'den bu yana Çinli öğrenci sayısında %25'lik bir düşüş yaşandı. Bu durum, araştırma projeleri ve üniversite bütçeleri üzerinde ciddi etkiler yaratabilir. Uzmanlar, bu tür politikaların uzun vadede ABD'nin bilimsel ve teknolojik ilerlemesini yavaşlatabileceği konusunda uyarıyor.

Trump'ın göçmenlik politikaları, sadece Çinli öğrencileri değil, genel olarak uluslararası akademik camiayı da etkiliyor. Öğrenciler ve akademisyenler, artan belirsizlik ve güvensizlik ortamında alternatif ülkelerde eğitim ve araştırma fırsatları aramaya başladı. Bu gelişmeler, ABD'nin uzun süredir sahip olduğu "bilim ve eğitimde lider ülke" imajını zedeleyebilir.


Kaynak: The Guardian

ABD’de göçmen öğrencilerin hakları tehlikede

No comments

28 May 2025

ABD yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik vize süreçlerinde sertleştirmeye gitti. Başkan Donald Trump’ın talimatıyla, ABD büyükelçiliklerinde öğrenci vizesi için yeni randevuların verilmesi durdurulurken, sosyal medya incelemelerinin kapsamı da genişletilecek. Bu gelişme, göçmen öğrencilerin haklarında ciddi bir gerilemeyi ve küresel eğitimde belirsizliği beraberinde getiriyor.



Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan resmi bir talimata göre, öğrenci ve değişim programı vizeleri için sosyal medya hesaplarının daha kapsamlı şekilde inceleneceği bildirildi. Vize görüşmesi için daha önce randevu alanlar işlemlerine devam edebilecek; ancak yeni randevular, ikinci bir talimata kadar askıya alındı. Bu uygulamanın, özellikle Çin’den ve diğer ülkelerden gelen yüzbinlerce öğrenciyi etkilemesi bekleniyor.

Çin hükümeti, ABD’yi uluslararası öğrencilerin meşru haklarını korumaya davet ederken, Amerikan üniversiteleri de bu karar karşısında kaygılarını dile getirdi. Çünkü birçok üniversite, uluslararası öğrencilerin ödediği yüksek öğrenim ücretleri sayesinde mali sürdürülebilirliğini sağlıyor. Harvard gibi önde gelen kurumlar, bu tür kısıtlamaların sadece akademiyi değil, ABD’nin bilimsel ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini savunuyor.

Trump yönetimi ise bu adımları, antisemitizmle mücadele ve ulusal güvenlik gerekçesiyle savunuyor. Özellikle kampüslerdeki Filistin yanlısı protestoların antisemitik eylemlere dönüştüğünü öne süren Beyaz Saray, bazı üniversiteleri federal fonlardan mahrum bıraktı, bazı öğrencilere yönelik sınır dışı işlemleri başlattı. Ancak bu uygulamalardan bazıları mahkemeler tarafından geçici olarak durdurulmuş durumda.

Eleştirmenler, sosyal medya taramasının genişletilmesini ifade özgürlüğüne açık bir müdahale olarak değerlendiriyor. ABD Anayasası'nın Birinci Ek Maddesi ile güvence altına alınan bu özgürlüğün, göçmen öğrencilere uygulanacak dijital incelemelerle ihlal edileceği endişesi dile getiriliyor.

ABD’nin uluslararası öğrencilere kapılarını kısmen kapatması, yalnızca bireysel hak ihlallerine değil, aynı zamanda bilim, kültür ve ekonomik alanda geri dönüşü zor bir boşluğa yol açabilir. Eğitim yoluyla küresel işbirliği ve barışın teşviki hedeflenirken, bu tarz politikaların göçmen haklarını gölgelemesi uluslararası kamuoyunun da tepkisini çekmeye devam ediyor.

Kaynak: BBC


Trump, Ruanda’yla “göçmen anlaşması” yapmaya hazırlanıyor

No comments

06 May 2025

Doğu Afrika ülkesi Ruanda, ABD ile sınır dışı edilen göçmenleri kabul etme üzerine bir anlaşma için görüşmeler yürütüldüğünü doğruladı. Ruanda Dışişleri Bakanı Olivier Nduhungirehe, devlet medyasına yaptığı açıklamada müzakerelerin "erken aşamada" olduğunu belirtti.

 


Bu gelişme, daha önce benzer bir planı uygulamaya koymaya çalışan Birleşik Krallık’ın girişimlerini yeniden gündeme getirdi. İngiltere, 2024 yılında göçmenleri Ruanda’ya gönderme planını son aşamaya kadar getirmişti. Konaklama hazırlıkları dahi tamamlanan proje, İşçi Partisi'nin iktidara gelmesiyle iptal edilmişti. İngiltere’nin bu konuda geri adım atması Ruanda’nın insan hakları karnesi ve uluslararası tepkilerle bağlantılı olarak da değerlendirilmişti.

Ruanda’nın göçmen kabul etme geçmişi sadece İngiltere ile sınırlı değil. Ülke daha önce de Avustralya ile benzer bir plan üzerine çalışmış ancak bu girişim de hayata geçirilememişti. ABD Dışişleri Bakanlığı ise şu aşamada Ruanda ile yapılacak herhangi bir anlaşmaya dair yorum yapmaktan kaçındı.

 

Kaynak: The Guardian

 

Laken Riley Yasası ABD Temsilciler Meclisi’nden Geçti: Göçmenlere Yönelik Sert Önlemler Yolda

No comments

23 January 2025

ABD Temsilciler Meclisi, göçmenlik yasalarının daha sıkı uygulanmasını öngören ve kaçak göçmenlerin hırsızlıkla ilgili suçlardan dolayı gözaltında tutulmasını zorunlu kılan Laken Riley Yasası’nı onayladı.



Yasa tasarısı, Başkan Donald Trump’ın imzasına sunularak, yeni başkanın katı göçmenlik politikaları doğrultusunda ilk yasal düzenleme oldu.

Yasa tasarısı, Temsilciler Meclisi’nde 263’e karşı 158 oyla kabul edildi. Oylamada 46 Demokrat, tüm Cumhuriyetçilerle birlikte tasarı lehine oy kullandı. Bu gelişme, yasanın Senato’da 64’e karşı 35 oyla onaylanmasının ardından geldi. Tasarı, adını geçtiğimiz yıl bir Venezuelalı göçmen tarafından öldürülen 22 yaşındaki hemşirelik öğrencisi Laken Riley’den alıyor.

Yasa, “hırsızlık, ev soygunu, dükkan hırsızlığı” gibi suçlarla suçlanan göçmenlerin ABD Göç ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından zorunlu olarak gözaltında tutulmasını öngörüyor. Ayrıca eyalet başsavcılarına, federal hükümetin göçmenlik yasalarını uygulamaması durumunda dava açma yetkisi veriyor.

Yasa tasarısı üzerine yapılan tartışmalar oldukça hararetli geçti. Demokratlar, bu düzenlemenin ABD’nin göçmenlik krizini çözmeyeceğini, aksine ırk temelli ayrımcılığı ve korku kültürünü artıracağını savundu. Cumhuriyetçiler ise bu yasanın hayat kurtaracağını ve kamu güvenliğini artıracağını iddia etti.

Alabama Senatörü ve yasanın önde gelen destekçilerinden Katie Britt, bu düzenlemeyi “on yıllardır Kongre’den geçen en önemli göçmenlik uygulama yasası” olarak nitelendirdi. Britt, bunun Trump’ın başkan olarak imzalayacağı ilk yasa olacağını vurguladı. Ancak yasa, ICE’ın yeterli kaynaklara sahip olmaması nedeniyle uygulamada büyük zorluklarla karşılaşma riski taşıyor.

Demokrat Parti içerisindeki bazı üyelerin bu yasa için destek vermesi, ilerici grupların sert eleştirilerine neden oldu. İlerici bir grup olan Indivisible’ın yöneticisi Mari Urbina, Demokratların Trump’ın göçmen karşıtı gündemine boyun eğdiğini belirterek, bu tutumu “politik bir yenilgi” olarak tanımladı.

Sivil haklar örgütleri ve göçmen hakları savunucuları, bu yasanın federal otoriteyi zayıflatabileceği ve masumiyet karinesini göz ardı ederek toplu sınır dışı uygulamalarına kapı aralayabileceği uyarısında bulundu. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nden (ACLU) Sarah Mehta, düzenlemenin, çocuklar ve aileler dahil olmak üzere çok sayıda göçmeni kapsayan zorunlu gözaltı politikalarını genişleteceğini söyledi.

Yasa tasarısının yarattığı tartışmalar sürerken, Trump’ın tasarıyı hızlı bir şekilde imzalayarak yasalaştırması bekleniyor. Bu durum, önümüzdeki yıllarda Trump’ın göçmenlik politikaları etrafında daha birçok hukuki mücadelenin yaşanacağının sinyalini veriyor.

 Kaynak: The Guardian

Başpiskopos Budde’den Trump’a “Merhamet” Çağrısı

No comments

22 January 2025

Washington Piskoposu Right Rev Mariann Budde, ABD Başkanı Donald Trump’a göçmenler ve LGBTQ+ bireylere yönelik politikalarında “merhamet göstermesi” için açık bir çağrıda bulundu.

 


Budde yaptığı konuşmada “Demokrat, Cumhuriyetçi ve bağımsız ailelerde yaşayan eşcinsel, lezbiyen ve trans çocuklar var. Bazıları yaşamlarından kaygı duyuyor” dedi.

Budde, Trump’ın Tanrı’nın inayetiyle korunduğu yönündeki konuşmasına göndermede bulunarak, “Tanrı’nın sevgi dolu elini hissettiniz. Ülkemizde şu an korku içinde olan insanlara merhamet etmenizi rica ediyorum,” diye ekledi. Budde’nin bu eleştirisi, Trump’ın yüzünde taş gibi bir ifade bırakırken, tören sonrası gazetecilere konuşan Trump, vaazı “heyecansız” ve “kötü bir servis” olarak nitelendirdi.

Trump, eleştirilerini sosyal medyaya taşıyarak, Budde’yi “Radikal Solcu bir Trump düşmanı” olarak tanımladı ve Budde’nin “kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini” söyledi.

Budde’nin sözleri, Trump’ın görevinin ilk günlerinde aldığı tartışmalı kararlar bağlamında yankı uyandırdı. Trump göreve gelir gelmez transgender Amerikalılara yönelik korumaları geri çeken, doğumla vatandaşlık hakkını kaldırmaya yönelik adımlar atan ve mülteci kabul programını askıya alan yürütme emirlerini imzalamıştı. Budde, konuşmasında göçmenlerin çoğunun suçlu olmadığını, vergi ödeyen ve komşuluk ilişkileri güçlü bireyler olduklarını belirterek, “Tanrımız bize yabancıya merhamet etmemiz gerektiğini öğütlüyor,” ifadelerini kullandı.

Bu, Budde’nin Trump ile ilk karşı karşıya gelişi değil. 2020 yılında George Floyd protestoları sırasında Trump’ın St. John Episkopal Kilisesi önünde İncil tutarak poz vermesine tepki göstermişti. Budde’nin son eleştirileri, Trump müttefiklerinden sert tepkiler aldı. Georgia Milletvekili Mike Collins, Budde’nin vatandaşlığına rağmen “sınır dışı edilmesi gerekenler listesine eklenmesini” talep etti.

Törende yaşananlar, hem dini hem siyasi tartışmaları alevlendirdi ve Budde’nin cesur duruşu kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.


Kaynak: The Guardian

 

Trump, başkanlık görevine göçmenlerle ilgili sert önlemler alarak başladı

No comments

21 January 2025

Oval Ofis’te yeni başkanlık döneminin ilk günlerinde Donald Trump, göç politikalarını sıkılaştırmaya yönelik bir dizi başkanlık kararnamesini imzaladı. Trump, ABD-Meksika sınırındaki yasa dışı göçü ulusal acil durum ilan etti ve sınır güvenliğini artırma sözünü yineledi




Başkan Trump, doğuştan vatandaşlık tanımını değiştirmeyi hedefleyen bir kararname de dahil olmak üzere birçok düzenlemeyi hayata geçiriyor. Ancak, anayasal bir hak olan bu tanımı değiştirme girişimi, güçlü hukuki itirazlarla karşılaşabilir. Trump, Biden yönetiminin "yıkıcı" olarak tanımladığı politikalarını kısa sürede ortadan kaldıracağını yineledi.

Trump yönetimi ayrıca, CBP One adlı göçmenlerin sınırda randevu almasını sağlayan bir aplikasyonu da iptal etti. Biden döneminde kullanılan bu uygulama, sınırdaki tutuklamaları azaltmada etkili bir araç olarak öne çıkmıştı. Şimdi ise uygulamanın kapatılması, sınırda bekleyen binlerce göçmeni belirsizlik içinde bıraktı.

Yeni yönetim, yasa dışı göçü durdurmayı ve milyonlarca "suçlu yabancıyı" sınır dışı etmeyi planladığını duyurdu. Ayrıca Meksika’daki uyuşturucu kartellerini terör örgütü ilan eden bir kararname imzalandı. Bu adımlar, Trump’ın göçmenlik konusundaki sert duruşunun bir göstergesi olarak yorumlandı.

Göçmenlik savunucuları ve insan hakları örgütleri, Trump’ın kararlarına sert tepki gösterdi. Ulusal Göç Forumu Başkanı Jennie Murray, alınan kararların "hayal kırıklığı olduğunu ama şaşırtıcı olmadığını" söyledi. Murray, bu politikaların aileleri ayıracağını ve Amerikan ekonomisini zayıflatacağını dile getirdi.

Tijuana gibi sınır şehirlerinde bekleyen göçmenler ise büyük bir belirsizlikle karşı karşıya. Anlaşılan o ki Trump yönetiminin göçmen karşıtı politikaları önümüzdeki dönemde göçmenlerin sorunlarını daha da yakıcı hale getirecek.


Kaynak: BBC

 

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan