latest

Tiyatro salonunda görmeye katlanamadığımız 7 tip!

16 Mart 2022

/ by Bisikletli Gazete

Bazı insanlar var ki kamusal alana çıktığımız her noktada bizi yaptıklarıyla rahatsız ediyorlar. Rahatsız etmek ne demek, adeta yaşam enerjimizi emip oraya gidip gideceğimize pişman ettiriyorlar. İşte tiyatroda görmeye katlanamadığımız yedi karakter...   




 Tuncay Bilecen

1- ATEŞ BÖCEKLERİ

Oyunumuzun başlamasına on dakika var! Oyunumuzun başlamasına beş dakika var! Oyunumuz başlamak üzere! Bu anonsların onun için hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Gömüldüğü cep telefonundan kafasını kaldırmıyor. Işıklar söndürülse de nafile, o illâ ki telefonunu kurcalayacak. Böylece sahneden bakıldığında ateş böceklerini görebilirsiniz. Ateş böcekleri, ne olursa olsun telefonumdan vazgeçmem diyor. Yaydığı ışık ile sizi rahatsız ettiğinin farkında bile değil. İnsan düşünmeden edemiyor; biz tiyatroya niçin gidiyoruz? Hayatı birkaç saatliğine de olsa akışına bıraksak olmaz mı? Oyun sırasında telefonu çalanlardan veya resim çekmeye çalışanlardan ise hiç bahis açmıyoruz! 




2- TİYATRO BENDEN SORULUR

Onun yanına oturduğunuz vakit yandığınızın resmidir. Yanındakine sürekli engin tiyatro bilgisiyle malumat veren tipten söz ediyorum. Bu oyunu defalarca izlemiştir. Yine de beğenmemiştir. Dramaturjide aksayan taraf, yönetmenin yanlış tercihleri, vasat oyunculuk, olmamış dekor derken bıkmak usanmak bilmeden konuşur. Bu sırada oyun akıp gitmektedir. Eh siz de şimdi bir karar verin sahneye mi odaklanacaksınız yanınızdaki tiyatro dehasına mı kulak kabartacaksınız? 

3- ŞİKÂYET ETMEK BENİM KARAKTERİMDİR

Sadece tiyatroda mı? Hayır, o her yerde. Mutsuz, sinirli, sitemkâr tipten bahsediyorum. Muhakkak oturduğu koltuğu beğenmemiştir. Oradan sahneyi görememektedir. Geç gelmesine içerlemiştir. Kapıda biletçiye bozulmuştur. Oyunu hiç beğenmemiştir. Aslında sinema mı, tiyatro mu derken tiyatroya gelmiştir. Pişman olmuştur. Sinirli hali, oflaması puflaması hep bu yüzdendir. Etrafa yaydığı negatif enerji, huzursuz ve sinirli tavırlarıyla sizde oyun izleme hevesi bırakmaz.

4- SİZİ PARFÜMÜMLE DÖVERİM

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu ılgıt ılgıt koku yeli de nesi? Baharatlı, çikolatalı parfümün içine girip çıkan kadın yanınızdaki koltuğa oturmuş meğerse. Bundan sonra oyunu bu sisli atmosfer içerisinde izleyeceksiniz ne yazık ki… 

5- SON GELİRİM İLK ÇIKARIM

Oyunumuz başlamaz üzere anonsu duyuldu. Işıklar söndü. Tam bu sırada hemen yanınızda bir hareketlilik. Adeta üzerinize basarak oturduğu yeri bulmaya çalışan bu telaşlı kişiyi tanıdınız. Evet, o son dakika golü… Ne yapsa da bir türlü bulamıyor yerini… Merdivenlerden bir yukarı çıkıyor, bir aşağı iniyor.  Dolap beygiri gibi dönüp duruyor salonda. Ara verilir verilmez ilk o fırlıyor yerinden… Oyun bitince de öyle adeta sizi ezer gibi gelip geçiyor yanınızdan. Maçın sekseninci dakikasında stadı terk etmeyen seyirci gibi alkış faslı bitmeden acele acele kaçıp gitmek istiyor salondan.

6. İLGİSİZ YERDE İLGİSİZ TEPKİ

İşte en ilginç tiyatro seyircisi tipi… Hiç gülünmeyecek yerde kahkahayı basan, özellikle müstehcen bir espri duyduğu vakit makaraları koyveren tipten söz ediyorum. Alkışlanmayacak yerde alkışlayan, alkışlanacak yerde alkışlamayan. Her oyunu ayakta ya da oturarak alkışlayan, tepkisinin ölçüsünü ve zamanını bir türlü ayarlayamayan tip işte… İnsan bu ilgisiz ve zaman zaman aşırıya kaçan tepkileri görünce kendisinden şüpheye düşüyor. Acaba ben mi anlamıyorum oyunu, bende mi bir tuhaflık var diye… 

7. GRUP HALİNDE GELDİK, GRUP HALİNDE EZİYET EDECEĞİZ

İnsanoğlu tuhaf bir canlı… Tek başınayken sessiz sedasız duran bir kişi, arkadaş ortamına girdiğinde bir canavara dönüşebiliyor.  İşte o vakit ‘sahne alan’ kişiyi durdurabilene aşk olsun.  Her mevzudan bir espri malzemesi çıkarmak için uğraşacak şen kahkahalarla ortalığı çınlatacaktır. Oyunun sonunda ve başında fotoğraf çektirme telaşı, oyun arasında bağrış çağrış derken sizin de motivasyonunuz uçup gitmiş, ne gam! 


Peki sizi en çok ne rahatsız ediyor? Aşağıya yorum bırakabilirsiniz. 

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan