latest

Wimpy Kralı Ali Salih Usta nasıl iflas etti?

01 Şubat 2022

/ by Bisikletli Gazete

Ahmet Sapaz, bir zamanlar Londra'da dev fast food endüstrisinin sahibi olan Wimpy Kralı Ali Salih Usta’nın nasıl iflas ettiğini anlatıyor.  


Tuncay Bilecen


İlk işinizde ne kadar süre çalıştınız?


Otelde üç ay çalıştım. 13 sterlin haftalık alıyordum. Hesap ettim; bir senede 200 sterlin biriktiremiyorum. Daha önce çıkacaktım. Beni korkuttular. Yugoslav göçmeni ve Kıbrıslı iki Türk vardı. Dediler ki, “çıkamazsın. Çıkarsan senin çalışma iznini iptal ederler. Senin iznin şartlı ve burada üç ay çalışmanı bağlıyor.” Kaldım tabi çıkamadım. 


Bir ara konsolosluğa gittim. “Beni gönderin buradan” dedim. Giderim Türkiye’ye bir memurluk bulurum, diyorum içimden. İyi kötü bir meslek lisesi mezunusun. O yıllarda iş bulunuyordu. Konsolosluk memuru şaşırdı. “Biz bir şey yapamayız kardeşim” dedi. Konsolosa götürdüler beni, “bak arkadaş” dedi, “ben seni gönderemem buradan, aklını başına topla. Bir defa buraya gelince gidilmez, ikincisi ben seni göndermek istesem bile ilkin seni ancak Brüksel’e kadar göndebilirim. Brüksel’de ineceksin, gideceksin Türk konsolosunu bulacaksın. Oradan bir bilet alacaksın, misal Köln’e kadar gideceksin. Oradan bir bilet bulacaksın, bu şekilde dilenci vapuru gibi gidersin” dedi. Sonra da “şu arka sokakta Wimpy dükkânı var, git onlarla konuş, oradakilerin hepsi Türk, sana yardımcı bile olurlar” dedi.


Böylece Wimpy maceranız başladı.

 

Wimpyci Ali Usta meşhurdu o zamanlarda. Yetmişli yıllarda nerede görsen bu Ali Usta’nın dükkânı derdin;  gösterişli, kırmızı-beyaz logolu, fiyakalı dükkânları vardı. Şehrin en gözde caddelerinin en gözde köşelerini tutardı. O zamanlar yeme içme yerleri yok denecek kadar azdı Londra’da. Allah, Ali Salih Usta’ya bir kere ya yürü kulum demişti. Dur durak yok, Ali Salih Usta’nın London Eating Houses Group Ltd. adlı şirketi her yıl beş on yeni restoran açıyordu Londra’nın en gözde semtlerinde. Wimpy, pancake, steak houselardan oluşan yetmişin üzerinde dükkânı vardı. 


Wimpyci Ali Salih Usta’nın dükkânlarından birine gittim. Merhaba dostlar, kimsin, nesin derken bizi bilirsin iki dakikada kaynaşırız. “Hotelde kaç lira alıyordun?” dediler. “13 lira” dedim. “Yav, manyak mısın?” dedi bir tanesi. “Biz 30 lira alıyoruz burada.” Üstelik benim 13 lira da brüt, net de değil. “Bak” dediler. “Bu bölgenin sorumlusu var, patronun kardeşi. Kensington High Street’te orada steak house var, pancake house var, oraya git Hasan Usta’yı gör” dediler. Hasan Usta’ya vardım. “İşten çık, gel” dedi. Üç ay sonra tekrar gittim. Beni Nothinghill Gate’de bir Wimpy’e verdi. Oranın menajeri Hayati Bey’di. Bana da bir kırmızı ceket verdiler, koşturuyoruz artık Wimpy’de. Biz klas yerlerde çalışmışız, bu işin okulunu okumuşuz; fakat orada yaptığımız iş gel-gitten ibaret. Sabah saat 10’da başlıyorsun gece 11’e kadar. Bu 5 gün, 6 gün değil 7 gün. Mola yok. 


Bu yoğun tempoya dayanabildiniz mi?


Bana oda bulmada yardımcı olan Sökeli İrfan Meydan diye bir arkadaş vardı. Beni gördü bir gün, “Ahmet” dedi. “Sen nerelerdesin?” Anlattım işte, “işten çıktım, Wimpy’de başladım” dedim. “Yahu sen nasıl yaptın böyle bir şey?” dedi. “Böyle bir hotelden çıkıp gidip Wimpy’de garsonluk yapmak, inanamıyorum” dedi. Ama benim bacaklar da durmadan koşturmaktan dolayı ağrımaya başlamıştı. 


Ertesi gün geldi, beni Regent’s Street’te kendi çalıştığı Garners Steak House’a götürmek için menajerden izin istedi. “Yok” dedi. “Veremem.” Kendi aramızda konuştuk. İrfan “Ahmet, çıkar ceketi at” dedi. Ceketi attık. Vardık oraya. İngiliz menajer vardı: Mr. Peak. İrfan, beni tembihlemişti hâlâ Grosvenor House Hotel’de çalıştığını söyle, sakın Wimpy’de çalıştığını söyleme diye. Safkan bir İngiliz olan Mr.Peak hızlı konuştuğu için yarı anladım, yarı anlamadım, ama durumu çaktırmadım. “Ertesi gün gel” dedi. Bereket ertesi gün o yoktu. Yardımcısı bir İspanyol vardı. Onunla daha kolay anlaştım. Burada Wimpy’den biraz daha fazla ücret alacaktım ama burası daha rahat. Öğleden sonra boşsun. Dil okuluna gidebilirim. Ve gittim. Bir de buranın müşterisi Wimpy müşterisi gibi değil, oturan müşteri. Burada hem yüzde alıyorsun hem de bahşiş alıyorsun. Böylece bu steak houseta da 7 ay çalıştım. 


Sonra yolunuz yine Wimpy’e mi düştü?


Bu dönemde permi ile İngiliz otellerinde çalışmak için gelip orada tutunamayanların yolu hep Wimpyci Ali Salih Usta’ya düştü. Oralarda tutunmaları mümkün de değildi. Steak houseda işime son verildi. Ali Usta benim için tekrar umut kapısı oldu. İbrahim Salih diye Türkiye’de okumuş, değerli bir supervisor vardı. Onun yanına gittim. “Ahmet seni Pancake’e alacağım dedi. O zaman adı Texas Pancake House diye geçiyor. 


Beni kısa bir süre sonra ikinci menajer yaptılar. Saat ücretimiz çıktı 27,5 kuruşa. Ali Usta’yı Londra’yı bölge bölge 5-6 kardeşi arasında bölüştürmüştü. Kardeşlerin en büyüğü Ali Salih Usta’ydı. West End bölgesinin sorumlusu kardeşi Cahit Usta beni Tottenham Court Road bölgesinin ikinci supervisorı yapacaktı ama olmadı. Çünkü harç bitti yapı paydos.  


Meşhur Wimpy grevi bu dönemde mi başladı?


Evet. O sırada İngiltere Türkiye İlericiler Birliği (İTİB) vardı. Bunlar teker teker Wimpylere girdiler ve beyin yıkamaya başladılar. Ali Usta’nın işçilerine “kardeşim” diyorlar. “Senin şu hakkın yok, bu hakkın yok.”  İnsanların kafalarını karıştırmaya başladılar. Bir de o dönemde İngiltere’de 3 gün kısa gün çalışma olayı başladı. Çünkü kömür madenlerindeki grevlerle ülke kaynıyor. Bunlar örgütlendikçe kafa tutmaya başladılar. Aynı zamanda Transport and General Workers Union ile temasa geçerek sendikayı da arkalarına aldılar. O zamanlar bir işveren için sendikaya kafa tutmak ipini hazırlamak demekti. Sendikaların İngiltere’de en güçlü olduğu dönemler bunlar. 


Bu arada Ali Salih Usta ipin ucunu kaçırmış. Her yere takım halinde restoranlar açıyor. Buralar şehrin en gözde yerleri. Sayıları arttıkça artıyor. Cesarete bak, inanamazsın. Buna deli cesareti derler. Demek güven vermiş ki bankasına istediği kadar kredi alabiliyor. Ama ne stok kontrolü var, ne merkezi kontrol. Şubelerin kârlılık düzeyi ölçülmüyor, bilinmiyor. 


Aynı zamanda şubelerde sendika baskısı artıyor. Ali Salih Usta biz menajerleri ve bazı önemli personeli bir steak houseda topladı. “Çocuklar” dedi. “Ben sendikaya karşı değilim ama burada beni yıkmak isteyen bir çeteyle karşı karşıyayız. Bunlar kendi kafalarındaki düzeni benim üzerimde kurmak istiyorlar.” 


Sonuç olarak bir yandan kardeşleri götürdü, bir yandan personel götürdü, bir yandan personelin içine giren militanlar işleri baltaladı. Bilhassa büyük şubelerde çok büyük yolsuzluklar oldu. Düşünebiliyor musun, 1973’de üç günlük hasılat olarak 2 bin sterlin yatırıyordum bankaya. O zaman bir servet bu. Şu evler var ya, o zaman 4 bin 500 sterlindi. O zamanlar restoran yok, müşterileri sıraya sokardık, 20 metre sıra olurdu. Ama neticesi hüsran oldu. 


1975’te şirketin muhasebecisi demiş ki “hiç çare yok, alacaklılar el koymadan hepsine kilit vuracaksın.” Çünkü son zamanlarda bizden nakit toplamaya başlamışlardı, faturalarını ödeyemedikleri için. Türkiye’deyim memlekete gitmiştim. Orada gazetede gözüme ilişti, baktım “Wimpy Kralı Ali Salih Usta iflas etti” yazıyor. Böylece Ali Salih Usta’nın sonunu Türkiye’de öğrenmiş oldum. Ben bir kez daha işsiz kaldım. 


(Haftaya söyleşinin son bölümünü yayınlayacağız…)



*Fotoğraf: Wimpyci Ali Salih Usta’nın Steak House’u ve J.Lyons Corner House (Fotoğraf Ahmet Sapaz’ın “O Yıllar” kitabından. 


( Hide )
  1. Babam ozaman wimpy de calismis Harun macit siz il’e tanismak interim Babam cok anlatirdi

    YanıtlaSil

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan