latest

Aşı müjdesi üzerinden göçmenlik tartışması

13 Kasım 2020

/ by Bisikletli Gazete

 Aşı müjdesini veren bilim insanlarının göçmen kimliklerinin öne çıkarılması ve bunun göçmen sevici bir kampanyaya dönüştürülmesi artan sınır kontrollerini, güvenlikçi uygulamaları ve göçmenlerin ırkçı siyasetin günah keçisi olmalarını örtbas etmeye yetmiyor.  



Tuncay Bilecen

Aylardır beklenen müjdeli haber nihayet Almanya’dan geldi. ABD ve Almanya merkezli şirketlerin geliştirdikleri aşının korona virüsüne karşı yüzde doksan başarıya ulaştığı haberi tüm dünyaya yayıldı. Her ne kadar aşının uygulanması zaman alacak olsa da bu haberle birlikte birdenbire iyimser bir hava esmeye başladı.

ALMAN EĞİTİM SİSTEMİ VE GÖÇMENLER

Aşının Türkiye’den Almanya’ya göç eden Özlem Türeci ve Uğur Şahin tarafından geliştirilmesi ise göçmenler konusunu bu sefer bir başka boyutuyla gündeme getirdi.

Avrupa Reform Merkezi baş ekonomisti Christian Odendahl Twitter hesabında @aimanMazyek adlı kullanıcıdan aldığı bilgiyi aktararak Uğur Şahin’in babasının Köln’deki Ford Fabrikası’nda çalışmaya gelen “misafir işçilerden” biri olduğunu hatırlattı. Bu tweetlerde Almanya’daki eğitim sisteminin göçmen çocuklara yönelik ayrımcı uygulamaları da gözler önüne seriliyor. Çünkü öğretmenleri tarafından vasat bulunan Uğur Şahin, Gymnasium’a (Almanya’daki en üst lise) ancak Alman bir komşusunun ısrarlı müdahalesi üzerine girebilmiş. Bir başka deyişle duyarlı komşusu olmasa belki de Uğur Şahin Alman eğitim sisteminin kurbanlarından biri olacaktı.



AŞIRI SAĞ VE GÖÇMEN KARŞITLIĞI

Son yıllarda dünya genelinde yükselen aşırı sağ gıdasını çoğunlukla göçmen karşıtlığından alıyor. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasına yol açan Brexit oylamasının propaganda ayağı da tamamen göçmen nefreti üzerine kurulmamış mıydı? Nigel Farage ile işbirliği yapan Boris Johnson “eğer Brexit yapmazsak 80 milyon Türk kapımıza dayanır” şeklinde propaganda yapıyor, Nigel Farage ise trafiğe takılmasını bile göçmenlere bağlıyordu.

Trump’ın 2016’da Amerika’yı tekrar “great” yapmak için başlattığı seçim kampanyasının hedefinde de başta Meksikalılar olmak üzere göçmenler yer alıyordu. En önemli seçim vaadi ise ABD – Meksika sınırına kilometrelerce duvar örmekti. İşin ironik ama bizi şaşırtmayan kısmı ise bu ipe sapa gelmez politik söylemin kahir ekseriyeti göçmen olan Amerikan toplumu tarafından kabul görmesiydi. Oysa Amerika’da meseleyi “yerlilik ve millîlik” boyutuyla irdelersek “yerli Amerikalıların” oranı yüzde iki civarında yani geri kalan nüfus ya göçmen ya da göçmen geçmişi taşıyor.



GÖÇMENLERLE GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK

İki kutuplu dünyadaki “komünizm alerjisi” bugünün dünyasında yerini “göçmen alerjisine” bırakmış gibi görünüyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün; göçmenlere kahretmek Fransa’da Le Pen’den, İtalya’da Salvini, Macaristan’da Orban’a kadar popülist liderlerin hiç değişmeyen gündem maddesi. İngiltere’de UKIP, Almanya’da Alternatif Parti veya İskandinavya’da güçlenen ırkçı partiler kitlelerini hep göçmen düşmanlığı üzerinden mobilize ediyorlar.

Hikâye hepimizin malumu, böylece eriyen orta sınıflar, güvencesizler, umudunu yitiren gençler, işsizler ezcümle sınıfın kendisi kendi gerçek gündeminden uzaklaşmış ve bu yeni düşmanla oyalanmış oluyor. Brexit oylamasında “evet” oyu kullanan ve bunu da “ama Bulgarlar ve Romenler çok gelmeye başladı, yardımların da hepsini alıyorlar” şeklinde açıklayan Türkiyeli göçmenleri görmedik mi?

Velhasıl aşı müjdesini veren bilim insanlarının göçmen kimliklerinin öne çıkarılması ve bunun göçmen sevici bir kampanyaya dönüştürülmesi artan sınır kontrollerini, güvenlikçi uygulamaları ve göçmenlerin ırkçı siyasetin günah keçisi olmalarını örtbas etmeye yetmiyor.  

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan