Irkçıların Covid -19 salgınını fırsat bilerek, bir başka ölümcül virüs olan ırkçılık mikrobunu yaymaya başlamaları, İngiltere’de ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşamakta olan göçmenler ve azınlıklar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Yardaş Serdar Gökcan
yardasserdar@gmail.com
Hepimizin bildiği gibi perşembe
günü bütün İngiltere’de ikinci karantina uygulaması başlayacak. Aralık ayının
ikinci gününe kadar sürmesi planlanan karantinanın uzatılma ihtimalinden
bahsediliyor. Bulaşma oranlarında düşme olmaması halinde bu uzatmadan kaçmak
mümkün olmayacak gibi. Dolayısıyla hükümet yeniden vatandaşlarından fedakârlıkta
bulunarak kurallara uymalarını beklediğini açıkladı. İşçi Partisi ise bu kararı
gecikmiş bulmakla birlikte destekliyor.
Gelir seviyesi ve zenginlik
bakımından % 1’lik kesimi oluşturan aşırı zenginleri saymazsak -ki onlar
gelirlerini ve zenginliklerini bu süreçte arttırmaya devam ettiler- sokaktaki
insanın ekonomik kaybının boyutları henüz bilemiyoruz, fakat yaşıyoruz.
Fakirleşme sadece ekonomik değil, kültür ve sosyal dünyamızda da tam gaz devam
ediyor.
Irkçıların dünya çapında böylesine felaketlere yol açan bir virüs salgınını fırsat bilerek, bir başka ölümcül virüs olan ırkçılık mikrobunu yaymaya başlamaları, İngiltere’de ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşamakta olan göçmenler ve azınlıklar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
DEĞİŞMEYEN GÜNAH KEÇİLERİ
Bugünlerde İngiltere örneğinden
yola çıkarak dünyadaki bütün ulus devletlere uygulayabileceğimiz bir formül
işlemeye başlamış durumda. Ülkeler ne
zaman büyük felaketlerle karşı karşıya kalsalar hemen bir günah keçisi bulunur
ve bu günah keçisi de genellikle göçmenler ve azınlıklar olur. Bu döngü
neredeyse hiçbir ülke de hiç bir dönemde değişmez. Ancak Covid - 19 salgını, bu
alışkanlığa sahip ırkçıların eline pek bir koz vermediğinden yeni bir günah
keçisi buldular; karantina.
Karantina karşıtlığı ve
yandaşlığı olarak toplumu bölebileceklerini anladıkları andan itibaren bu
konunun üzerine gitmeye başladılar. Bunun en son örneği de, AB’den ayrılma
sürecindeki fırsatı iyi değerlendiren Nigel Farage’dır. Brexit Partisi kurarak süreçten nemalanan Farage,
partisinin adını değiştirdi (Reform UK) ve karantina karşıtı politikaları gündemine
almaya başladı. Dünyadaki en sıkı karantina karşıtı olup bunun bedelini halkına
ödetmekten çekinmeyen ABD Başkanı Donald Trump’ın Washington’daki otelinin
lobisinden yeni yol haritasını açıklayan Nigel Farage, bu süreci arkasına Amerika’daki
ırkçıları alarak devam ettireceğini, şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli
etti.
Nigel Farage
IRKÇILARIN
YENİ GIDASI KARANTİNA KARŞITLIĞI
Orta ve kuzey İngiltere’de gün geçtikçe
fakirleşen İngilizlerin, aşırı sağcıların tuzağına nasıl düştüğünü geçen
seçimlerde görmüştük. Şimdi aynı kitle, fakirleşmelerinin ve yaşadıkları sosyal
sıkıntıların tek sorumlusu karantina ve dolayısıyla karantina taraftarlarıymış
gibi bir algıya maruz bırakılıyor. Daha Brexit sürecinde kurduğu partisinin topladığı
yardımların arkasındaki Rus gölgesi kalkmamış olan Nigel Farage, Amerika’daki
ırkçıların dümen suyuna girmiş gibi görünüyor. İspanya’daki ve İtalya’daki
ırkçılarsa Farage’dan önce davranıp sokağa çıktılar bile.
Irkçıların dünya çapında
böylesine felaketlere yol açan bir virüs salgınını fırsat bilerek, bir başka
ölümcül virüs olan ırkçılık mikrobunu yaymaya başlamaları, İngiltere’de ve
dünyanın diğer ülkelerinde yaşamakta olan göçmenler ve azınlıklar için
tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
KOMPLO TEORİLERİNDEN BESLENMEK
Günah keçisi olmaya en müsait
olan bu kesimler, karantina karşıtlığı ve sosyal Darwinci yaklaşımlar üzerinden
sapkın görüşlerin hedefi olabilirler. Kaynakların yetersizliği ve eşit
dağıtılmaması ile zaten gelir seviyesi düşük olan bu kesimler, Covid – 19’dan en
çok ölen ve zarar görenler aynı zamanda. Bütün bu mücadele içerisinde, bir de
ırkçıların saldırılarına maruz kalmaları, zaten yeterince gerilmiş olan
toplumsal kesimler arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmesine neden
olabilir.
Biz göçmenlerin ve azınlıkların, bu ırkçı saldırılara ve komplo teorilerine
karşı her zaman uyanık olmamız ve bilimin yolundan sapmadan, yalan yanlış
yorumlara karşı kendimizi ve çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Irkçılığın
karanlığının yayılmasını ancak bilimin tuttuğu ışığın önleyeceğini unutmadan
hareket etmememiz, geleceğimizi kurtarmamızın tek yoludur. Çocuklarımızı bu iki
ölümcül mikroptan da korumak zorundayız. Aklımızdan hiç çıkarmayalım ki
ırkçılığın sürü bağışıklığı yoktur.
https://www.youtube.com/c/BisikletliGazete
https://twitter.com/BisikletliGaze1
Hiç yorum yok
Yorum Gönder