İnsanlık adına felaketlerle geçen bir yılı geride bırakırken şimdi de gündemi işgal eden absürtlüklerle meşgul oluyoruz. Bütün bu yaşananlar bizi olumsuz etkilemekle kalmadı, gerçeklik duygumuza da tahrip etti.
Yardaş Serdar Gökcan
yardasserdar@gmail.com
KONUMUZ PUBLARDA İÇKİNİN YANINDA NE
YİYECEĞİMİZ
İngiltere
özelinde konuşmak gerekirse, Aralık ayı birçok yeniliği beraberinde getirecek.
Göçmenler açısından Ankara Antlaşması bu ayın sonunda bitiyor. Yeni göçmenlik
uygulamasına geçilecek. İngiltere’de
yaşayanlar içinse aşının bu ay içerisinde efektif olarak yapılmaya başlanacağı
söylenmekte. Christmas ve yeni yıl alışverişlerine bel bağlayan esnafın son
atımlık mermisi de hedefi vurmaktan uzak görünüyor. Üstelik pub müdavimlerinin
içkilerinin yanında ne yiyeceği ve ne yerse ceza almayacağı ile ilgili absürt
tartışma, en son polis şeflerinin de “yav bize bir menü verin de ona göre
kontrol yapalım” anlamına gelecek çıkışıyla iyice komik bir hal aldı.
Medeniyetin
beşiği batının en batısındaki bu adada artık polisler, publara girip biranızın
yanında yediğinizi de kontrol edecekler bu yeni tier uygulamaları kapsamında.
Çünkü tier2 kapsamındaki yerlerde publara girip içki içebilmek için yanında
uygun olan (ne demek olduğu belirsiz) bir yiyecek de söylemeniz gerekiyor.
Ülkeyi her ne kadar 3 tierlar olarak tanımlayacağımız şekilde bölünmüş olsa da aslında
tier1’e dahil olan nüfusun azlığını dikkate aldığımızda fiilen ikiye bölünmüş
İngiltere demek daha uygun olur. Her biri kendine müstesna sınırlamalar taşıyan
bu tierlar konusunda herkesin kafası karışık. Ancak gündem sürekli
değiştiğinden, bir konuyu daha tam anlayamadan bir diğerine geçip duruyoruz.
Polis, publarla uğraşacağına Sağlık Bakanının pub işleten kankasının, test
tüpleri üretmeye başlayıp hükümetten ihalesiz iş almış olmasına bir baksa daha
iyi olur gibi geliyor bana.
İNGİLTERE’NİN TUVALETİNE HOŞ GELDİNİZ!
Bu
ayın sonunda bitecek olan Brexit görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı da
belirsiz. Ortaya çıkacak kaosun yaratacağı etkilerden bir tanesini, özellikle
tır kuyruklarıyla karşı karşıya kalacak olan güneydoğu İngiltere bölgesinde
yaşayanlar karayollarına
yerleştirdikleri “İngiltere’nin
tuvaletine hoş geldiniz” tabelalarıyla gösteriyorlar. Yerel halkta, uzun
sınır kuyruklarında beklemek zorunda kalacak olan tır şoförlerinin hacetlerini
yol kenarlarına yapacaklarına dair büyük beklentiler oluşmuş durumda.
Tabi
ben kapattım oldu denilen ülkelere göre yine de halimize şükretmek gerek
(bakınız Türkiye). Covid 19 darbesinin
etkisiyle yıkılan büyük firmalar küçüklerin gazetelerde haber olmasına engel
oluyor. Öyle büyükler devriliyor ki, gazetede haberinin çıkmasından hemen sonra
batan geminin malları bunlar şeklinde bir koşuşturmayla halk galeyana gelip,
fiyatları düşürülen ürünlere saldırıyor. Dün Debenhams’ın Oxford Street’deki
mağazasında yırtıcıların arasında hayatta kalmayı başarmış olmamın mutluğu ile
korkusu içerisinde evime dönebildim. Homo Alışverişus hayvanı olarak da
tanımlayabileceğim bu canlının arzu nesnesine sahip olmak için gösterdiği
çabayı bilimsel çalışmalara yönlendirebilseydik inanın bu salgınla çok daha önce
baş edebilirdik. Gözü sadece elde etmek zorunda olduğu üründe olan bu canlıyla
karşılaşan herkesin çok dikkatli olmasını öneririm. Covid’den çok önce tüketim
salgınından etkilenmiş bu kitlenin kapitalizmin ürünü olduğunu ve aşısının
henüz bulunmadığını da belirtmeliyim.
THE CROWN DİZİSİ VE KURGU TARTIŞMALARI
2020’nin
acılarına herkes odaklanmış olduğundan ben absürtlüklerin altını bir süre daha
çizmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Hemen taze bir tanesinden daha
bahsetmem gerekirse, Birleşik Krallığın Kültür Bakanının Netflix’de
yayınlanmakta olan the Crown dizisinin kurgu olduğunun yazıyla belirtilmesini
istemesini de buraya ekleyebiliriz. Hey gözünü sevdiğim kültürün beşiği
İngiltere’nin Kültür Bakanı, onca tiyatro, salgın nedeniyle batmış, canlı müzik
erbapları düşen gelirleri nedeniyle açlık sınırında yaşamak zorundayken,
müzikholler, operalar, bale salonları, tiyatroların halleriyle ilgilenmek
yerine, kraliyet ailesini gücendiren bir diziyi hizaya getirmeye çalışman ne
acınası bir durum. Korkma sen, biz izleyenler o dizinin kurgu olduğunu, bir
senaristin yazdığını biliyoruz. Ancak her kurgunun içinde bir miktar
gerçekliğinde saklı olduğunu da biliyoruz.
Bu
ve sonraki yazılarımı absürtlüklere ayırırken, aşı bulundu nasıl olsa diye
tedbiri elden bırakmamamız gerektiğinin de altını çizeyim. Biliyorsunuz ki uzun
yol trafik kazalarının çoğu varış noktasına yakın yerlerde olur. Dikkat edin...
Hiç yorum yok
Yorum Gönder