latest

Bir yılı daha geride bırakırken absürtlükler silsilesi

03 Aralık 2020

/ by Bisikletli Gazete

 

İnsanlık adına felaketlerle geçen bir yılı geride bırakırken şimdi de gündemi işgal eden absürtlüklerle meşgul oluyoruz. Bütün bu yaşananlar bizi olumsuz etkilemekle kalmadı, gerçeklik duygumuza da tahrip etti.

 


Yardaş Serdar Gökcan

yardasserdar@gmail.com

KONUMUZ PUBLARDA İÇKİNİN YANINDA NE YİYECEĞİMİZ

İngiltere özelinde konuşmak gerekirse, Aralık ayı birçok yeniliği beraberinde getirecek. Göçmenler açısından Ankara Antlaşması bu ayın sonunda bitiyor. Yeni göçmenlik uygulamasına geçilecek.  İngiltere’de yaşayanlar içinse aşının bu ay içerisinde efektif olarak yapılmaya başlanacağı söylenmekte. Christmas ve yeni yıl alışverişlerine bel bağlayan esnafın son atımlık mermisi de hedefi vurmaktan uzak görünüyor. Üstelik pub müdavimlerinin içkilerinin yanında ne yiyeceği ve ne yerse ceza almayacağı ile ilgili absürt tartışma, en son polis şeflerinin de “yav bize bir menü verin de ona göre kontrol yapalım” anlamına gelecek çıkışıyla iyice komik bir hal aldı.

Medeniyetin beşiği batının en batısındaki bu adada artık polisler, publara girip biranızın yanında yediğinizi de kontrol edecekler bu yeni tier uygulamaları kapsamında. Çünkü tier2 kapsamındaki yerlerde publara girip içki içebilmek için yanında uygun olan (ne demek olduğu belirsiz) bir yiyecek de söylemeniz gerekiyor. Ülkeyi her ne kadar 3 tierlar olarak tanımlayacağımız şekilde bölünmüş olsa da aslında tier1’e dahil olan nüfusun azlığını dikkate aldığımızda fiilen ikiye bölünmüş İngiltere demek daha uygun olur. Her biri kendine müstesna sınırlamalar taşıyan bu tierlar konusunda herkesin kafası karışık. Ancak gündem sürekli değiştiğinden, bir konuyu daha tam anlayamadan bir diğerine geçip duruyoruz. Polis, publarla uğraşacağına Sağlık Bakanının pub işleten kankasının, test tüpleri üretmeye başlayıp hükümetten ihalesiz iş almış olmasına bir baksa daha iyi olur gibi geliyor bana.



İNGİLTERE’NİN TUVALETİNE HOŞ GELDİNİZ!

Bu ayın sonunda bitecek olan Brexit görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı da belirsiz. Ortaya çıkacak kaosun yaratacağı etkilerden bir tanesini, özellikle tır kuyruklarıyla karşı karşıya kalacak olan güneydoğu İngiltere bölgesinde yaşayanlar  karayollarına yerleştirdikleri “İngiltere’nin tuvaletine hoş geldiniz” tabelalarıyla gösteriyorlar. Yerel halkta, uzun sınır kuyruklarında beklemek zorunda kalacak olan tır şoförlerinin hacetlerini yol kenarlarına yapacaklarına dair büyük beklentiler oluşmuş durumda. 

Tabi ben kapattım oldu denilen ülkelere göre yine de halimize şükretmek gerek (bakınız Türkiye).  Covid 19 darbesinin etkisiyle yıkılan büyük firmalar küçüklerin gazetelerde haber olmasına engel oluyor. Öyle büyükler devriliyor ki, gazetede haberinin çıkmasından hemen sonra batan geminin malları bunlar şeklinde bir koşuşturmayla halk galeyana gelip, fiyatları düşürülen ürünlere saldırıyor. Dün Debenhams’ın Oxford Street’deki mağazasında yırtıcıların arasında hayatta kalmayı başarmış olmamın mutluğu ile korkusu içerisinde evime dönebildim. Homo Alışverişus hayvanı olarak da tanımlayabileceğim bu canlının arzu nesnesine sahip olmak için gösterdiği çabayı bilimsel çalışmalara yönlendirebilseydik inanın bu salgınla çok daha önce baş edebilirdik. Gözü sadece elde etmek zorunda olduğu üründe olan bu canlıyla karşılaşan herkesin çok dikkatli olmasını öneririm. Covid’den çok önce tüketim salgınından etkilenmiş bu kitlenin kapitalizmin ürünü olduğunu ve aşısının henüz bulunmadığını da belirtmeliyim.



THE CROWN DİZİSİ VE KURGU TARTIŞMALARI

2020’nin acılarına herkes odaklanmış olduğundan ben absürtlüklerin altını bir süre daha çizmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Hemen taze bir tanesinden daha bahsetmem gerekirse, Birleşik Krallığın Kültür Bakanının Netflix’de yayınlanmakta olan the Crown dizisinin kurgu olduğunun yazıyla belirtilmesini istemesini de buraya ekleyebiliriz. Hey gözünü sevdiğim kültürün beşiği İngiltere’nin Kültür Bakanı, onca tiyatro, salgın nedeniyle batmış, canlı müzik erbapları düşen gelirleri nedeniyle açlık sınırında yaşamak zorundayken, müzikholler, operalar, bale salonları, tiyatroların halleriyle ilgilenmek yerine, kraliyet ailesini gücendiren bir diziyi hizaya getirmeye çalışman ne acınası bir durum. Korkma sen, biz izleyenler o dizinin kurgu olduğunu, bir senaristin yazdığını biliyoruz. Ancak her kurgunun içinde bir miktar gerçekliğinde saklı olduğunu da biliyoruz.

Bu ve sonraki yazılarımı absürtlüklere ayırırken, aşı bulundu nasıl olsa diye tedbiri elden bırakmamamız gerektiğinin de altını çizeyim. Biliyorsunuz ki uzun yol trafik kazalarının çoğu varış noktasına yakın yerlerde olur. Dikkat edin...



Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan