latest

Birleşik Krallık’ta yaşayan Aleviler «Biz de varız!» diyor

26 Şubat 2021

/ by Bisikletli Gazete

Britanya Alevi Federasyonu (BAF), 21 Mart 2021'de Birleşik Krallık'ın gerçekleştirilecek olan nüfus sayımında Alevilerin « Biz de varız » demeleri için kampanya başlattı.

Doç.Dr. Tuncay Bilecen







Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi topluluğu, BAF şemsiyesi altında yaklaşan nüfun sayımında inanç hanesine «Alevi » yazılması konusunda bir kampanya başlattı.  

En son yapılan 2011 nüfus sayımına göre Britanya’da Türkiye doğumlu 91 bin kişi bulunmaktaydı.  

POLİTİK NEDENLİ GÖÇ

Gelin bu yazıda, Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi topluluğun diasporik nitelik taşımasına yol açan faaliyetlerine bir göz atalım.

Diaspora, travmatik bir olay neticesinde ülke dışına çıkmak zorunda kalan toplulukların anavatanda bıraktıkları kendi topluluklarıyla duygusal, politik ve kültürel bağlarını kesmemeleri şeklinde ifade edilebilir. Dolayısıyla diaspora tanımının içerisine sürgünler, yerinden yurdundan edilenler, politik mülteciler bir başka deyişle yurdundan uzakta yaşayan etnik ve dinsel azınlıklar yer alır.

Bu perspektiften baktığımızda politik sebepli göç Türkiye’den Birleşik Krallık’a göçün ana sebebini oluşturur. 1990’lı yılların başındaki bu düzensiz göç akınlarının Maraş, Sivas, Kayseri, Malatya gibi illerden gerçekleşmiş olması Londra’da hatırı sayılır bir Alevi nüfusunun oluşmasına yol açmıştır. Bu konuda “yahu o gelenlerin hepsi politik nedenlerle gelmedi ki? Çoğu düzmece iltica başvurularıyla tanıdık ve yakınlarının açtığı yolu takip etti” şeklinde görüş beyan eden olsa da esasen göçmenleri “ekonomik göçmen”, “politik göçmen” diye ayırmayı anlamsız buluyorum. Öte yandan politik göçmen olmak için illa ki bireysel olarak politik baskılara uğramak da gerekmez. Örneğin yaşadığınız bölgedeki çatışma ortamından uzaklaşma isteği de pekala politik nedenlere dayanabilir.  

 BİRLEŞİK KRALLIK’TAKİ ALEVİ NÜFUSU

Birleşik Krallık’taki Alevi topluluğu Türkiye ile ilişkisini hiç kesmemiştir. Bu durum, hem Türkiye’deki politik gelişmeleri yakından takip etmek hem de Türkiye’yedeki akrabaları ziyaret etme ve orada yatırım yapma şeklinde tezahür etmektedir.

Londra’da yaşayan Alevi topluluğu topluluk içi dayanışma bakımından birbirine bağlayan en önemli unsur etnik ekonomidir. Etnik ekonomi bir taraftan topluluk için bağları güçlendirirken diğer taraftan Alevi topluluğun ekonomik manada gelişmesine ve İngiltere toplumuna sosyo-ekonomik manada entegre olmasına vesile olmaktadır.



ALEVİ DİASPORASI

Alevi hareketi 1980’lerin sonunda Türkiye’de ve Avrupa’da eş zamanlı diyebileceğimiz bir süreçte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Alevi hareketi dediğimizde sadece ulusal bir hareketten değil ulus ötesi zeminde örgütlenmiş bir sosyal hareketten söz etmekteyiz. Aleviler yurtdışında yaşayan Alevilerin kurdukları, dernek, vakıf ve cemevleri sayesinde daha fazla görünürlük kazanmışlardır. Bu sebeple Alevilerin son 30 yılda özellikle ülke dışında oluşturdukları bu kültürel kimliği diaspora kavramı içerisinde ele almak mümkündür. Alevi kimliğinin Almanya’da başlayan tanınırlığı diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Göçmenler bu sayede kendi kimliklerini yeniden keşfetmişlerdir Öyle ki Avrupa’dan Türkiye’ye geri dönüş yapan göçmenler Türkiye’de Alevi kimliğinin uyanışına ve Alevi hareketinin yaygınlık kazanmasına katkı sağlamıştır.

Bir görüşmeci bu durumu şöyle ifade etmişti:

“Daha önce yaşadığımız olaylardan dolayı göç ettik. İşin açıkçası ne olduğunu tam olarak bilmiyorduk. Çocuktuk. Biraz büyüdükten sonra insan daha iyi anlıyor. Maraş olaylarında ordaydım. Çocuktum. O zaman kafam almıyordu. Buraya gelince daha iyi araştırdım, daha iyi öğrendim. Biz çok ayrımcılığa maruz kalmışız."(44 yaşında, erkek)

 

Birleşik Krallık’taki Alevi topluluğunu ‘diaspora’ olgusu içerisinde değerlendirebiliriz. Örneğin 1978 Maraş[1], 1980 Çorum[2] olayları sonrasında yaşanan göçleri bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. Bu katliamlar nasıl Alevileri göç etmeye zorladıysa, 1993 Sivas katliamı yurtdışındaki Alevilerin örgütlenmesinde bir sınır çizgisi niteliği taşır.

Aleviliğin uluslararası alanda tanınmasına Avrupa Birliği ilerleme raporları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlar da etkili olmuştur. AB raporları 1998’ten itibaren Alevi sorununa dikkat çekmektedir. 2004 yılındaki AB raporunda ise Aleviler ilk kez “Sünni olmayan Müslüman azınlık” olarak tanımlanmıştır. AİHM 2007’de din derslerinin zorunlu olmasına ilişkin başvuruyu haklı bulmuş, 1 Aralık 2014 tarihli kararı ile de Alevilere ayrımcılık yapıldığını onaylamıştır.



BİRLEŞİK KRALLIK’TAKİ ALEVİ DİASPORASI

Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi topluluğun kendi arasında güçlü bir iletişim ağı bulunmaktadır. Bu iletişim ağı özellikle Londra’daki etnik ekonominin gelişmesinde de son derece önemli bir vazife görmektedir. Britanya Alevi Federasyonu çatısı altında örgütlenen Alevi kuruluşları Alevilerin tanınırlığını artırmak, Alevilerin Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek amacıyla yoğun faaliyetler yürütmektedir. Federasyonu’nun etkin lobi faaliyetleri sonucunda Ekim 2015’te İngiltere ve Galler Vakıflar Komisyonu Aleviliği dini bir inanç olarak tanımıştır (Cumhuriyet, 2015). 

Son yıllarda Britanya kamuoyunda görünürlüğü ve tanınırlığı daha da artan Alevi topluluğu Aralık 2015’te İngiltere Parlamentosu Alevi Sekretaryası kurmuştur. Başkanlığını Enfield Labour milletvekili Joan Ryan’ın yaptığı Sekretarya’nın Labour ve Conservative partiden üyeleri bulunmaktadır (Londra Gazete, 2016). Alevi Sekretaryası Birleşik Krallıkta yaşayan Alevilerin sesini duyurmanın yanı sıra, İngiltere kamuoyunun dikkatini Türkiye’de yaşanan politik çatışmalara ve Alevilerin sorunlarına çekmek amacıyla çalışmalar yürütmektedir.  

Alevi toplumunun üzerinde durduğu bir başka konu da Avrupa’daki okullarda Alevilik derslerinin müfredata dahil edilmesidir. Alevilik dersleri daha önce Almanya’da 2006 yılından itibaren çeşitli eyaletlerde okutulmaya başlanmıştır. Başta Almanya olmak üzere, Danimarka, Hollanda ve bazı Avrupa’daki okullarda seçmeli ders olarak okutulan Alevilik dersi, Alevi topluluğunun lobicilik faaliyetleri sonucunda Londra’daki bazı okullarda ilköğretim okullarının müfredatlarına zorunlu din bilgisi dersi olarak dahil edilmiştir (Alevi haber, 2011).

Alevi diasporası yaptığı siyasi lobi çalışmalarıyla başta Enfield Belediyesi olmak üzere Türkiyeli topluluğun yoğun olarak yaşadıkları belediyelerde birçok belediye meclis üyeliği elde etmiştir.

Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, Londra’da Türkiyelilerin kurduğu en etkin faaliyet gösteren kuruluşların başında gelmektedir. Göçmenlerin sosyal ve siyasal alanda etkin hale gelmesinde önemli bir işlev gören Cemevi, dini bir kurum olmanın yanı sıra danışmanlık ve tercümanlık hizmeti verilen, topluluk içindeki sorunların çözüme kavuşturulduğu, çeşitli sosyal, kültürel ve siyasal etkinliklerin düzenlendiği bir merkezdir. Cemevinde, bürokrasi ile yaşanan sorunlar karşısında üyelere ücretsiz tercümanlık ve kolaylaştırıcı hizmetler verilmekte, Alevi göçmenlerin cenazeleri Cemevinden kaldırılmaktadır. Alevi topluluğu dini günlerin yanı sıra her türlü cemiyet toplantılarını da bu merkezde gerçekleştirmektedir.



ALEVİ TOPLUMUNUN TALEPLERİ

Alevi topluluğunun Türkiye’den taleplerini Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil şu başlıklar altında toplamaktadır: “Cemevleri ibadethane olsun, Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın, Alevi katliamları ile devlet yüzleşsin, Madımak utanç müzesi olsun, dergahlarımız iade edilsin, Alevi köylerine cami yapılmasın, Sünni mezhebine göre programlanmış zorunlu din dersleri kaldırılsın, Alevilerin asimilasyonuna son verilsin, laiklik gerçek anlamda uygulansın” (Alevinet,  2016).

Britanya Alevi Federasyonu, sadece Britanya’da yaşayan Alevilerin tanınırlığı ve görünürlüğünü artırmak ve haklarını genişletmek için değil Türkiye’de Alevilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla da son derece aktif bir politika yürütmektedir. Bu bağlamda Federasyon’un faaliyetlerini 3 başlıkta toplayabiliriz.

1)  Alevilerin hukuksal haklarının genişletilmesi için çalışmalar yapmak Avrupa Birliği ile doğrudan kurulan temasları AİHM’e yapılan başvuruları buna örnek olarak gösterebiliriz.

2) Aleviliğin İngiltere’de resmi din olarak tanınması, İngiltere Parlamentosu Alevi Sekretaryasının oluşturması ve okullarda Alevilik derslerinin okutulması örneklerinde olduğu gibi Aleviliğin tanınması ve haklarının genişletilmesi yönünde yapılan lobicilik faaliyetleri yapmak

3) Türkiye siyasetine ilişkin olarak kamuoyu oluşturmak amacıyla doğrudan ve dolaylı olarak kampanya ve faaliyetler yürütmek.

Göçün üzerinden sadece otuz yıllık bir süre geçmiş olmasına rağmen Birleşik Krallık’taki sosyal ve siyasal hayata adapte olmayı başaran Alevi toplumu  şimdi de yaklaşan nüfus sayımında “Biz de varız!” demeye hazırlanıyor.




 

 





Bu yazı, 2016’da Border Crossing dergsinde yayınlanan “Political Participation Aleevi Diaspora in the UK” başlıklı makalemin Türkçeye çevrilmiş özeti niteliğindedir.

 https://journals.tplondon.com/bc/article/view/502



[1] 19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen Alevilere yönelik katliam. Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 105 Alevi öldürüldü. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı.

[2] Çorum'da 1980 Mayıs-Temmuz aylarında meydana gelen, siyasi ve dini temelli olarak ortaya çıkan olaylarda 57 kişi hayatını kaybetmiştir.

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan