Britanya Alevi Federasyonu (BAF), 21 Mart 2021'de Birleşik Krallık'ın gerçekleştirilecek olan nüfus sayımında Alevilerin « Biz de varız » demeleri için kampanya başlattı.
Doç.Dr. Tuncay Bilecen
Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi topluluğu, BAF şemsiyesi altında yaklaşan nüfun sayımında inanç hanesine «Alevi » yazılması konusunda bir kampanya başlattı.
En son yapılan 2011 nüfus sayımına göre Britanya’da
Türkiye doğumlu 91 bin kişi bulunmaktaydı.
POLİTİK NEDENLİ GÖÇ
Gelin bu yazıda, Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi
topluluğun diasporik nitelik taşımasına yol açan faaliyetlerine bir göz atalım.
Diaspora, travmatik bir olay neticesinde ülke
dışına çıkmak zorunda kalan toplulukların anavatanda bıraktıkları kendi
topluluklarıyla duygusal, politik ve kültürel bağlarını kesmemeleri şeklinde
ifade edilebilir. Dolayısıyla diaspora tanımının içerisine sürgünler, yerinden
yurdundan edilenler, politik mülteciler bir başka deyişle yurdundan uzakta
yaşayan etnik ve dinsel azınlıklar yer alır.
Bu perspektiften baktığımızda politik sebepli göç Türkiye’den
Birleşik Krallık’a göçün ana sebebini oluşturur. 1990’lı yılların başındaki bu
düzensiz göç akınlarının Maraş, Sivas, Kayseri, Malatya gibi illerden
gerçekleşmiş olması Londra’da hatırı sayılır bir Alevi nüfusunun oluşmasına yol
açmıştır. Bu konuda “yahu o gelenlerin hepsi politik nedenlerle gelmedi ki? Çoğu düzmece iltica başvurularıyla tanıdık ve
yakınlarının açtığı yolu takip etti” şeklinde görüş beyan eden olsa da esasen
göçmenleri “ekonomik göçmen”, “politik göçmen” diye ayırmayı anlamsız
buluyorum. Öte yandan politik göçmen olmak için illa ki bireysel olarak politik
baskılara uğramak da gerekmez. Örneğin yaşadığınız bölgedeki çatışma ortamından
uzaklaşma isteği de pekala politik nedenlere dayanabilir.
Birleşik Krallık’taki Alevi topluluğu Türkiye ile ilişkisini hiç
kesmemiştir. Bu durum, hem Türkiye’deki politik gelişmeleri yakından takip etmek
hem de Türkiye’yedeki akrabaları ziyaret etme ve orada yatırım yapma şeklinde
tezahür etmektedir.
Londra’da yaşayan Alevi topluluğu topluluk içi dayanışma bakımından birbirine bağlayan en önemli unsur etnik ekonomidir. Etnik ekonomi bir taraftan topluluk için bağları güçlendirirken diğer taraftan Alevi topluluğun ekonomik manada gelişmesine ve İngiltere toplumuna sosyo-ekonomik manada entegre olmasına vesile olmaktadır.
ALEVİ DİASPORASI
Alevi hareketi 1980’lerin sonunda Türkiye’de ve Avrupa’da eş zamanlı
diyebileceğimiz bir süreçte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Alevi hareketi
dediğimizde sadece ulusal bir hareketten değil ulus ötesi zeminde örgütlenmiş
bir sosyal hareketten söz etmekteyiz. Aleviler yurtdışında yaşayan Alevilerin
kurdukları, dernek, vakıf ve cemevleri sayesinde daha fazla görünürlük kazanmışlardır.
Bu sebeple Alevilerin son 30 yılda özellikle ülke dışında oluşturdukları bu
kültürel kimliği diaspora kavramı içerisinde ele almak mümkündür. Alevi
kimliğinin Almanya’da başlayan tanınırlığı diğer Avrupa ülkelerine de
yayılmıştır. Göçmenler bu sayede kendi kimliklerini yeniden keşfetmişlerdir Öyle
ki Avrupa’dan Türkiye’ye geri dönüş yapan göçmenler Türkiye’de Alevi kimliğinin
uyanışına ve Alevi hareketinin yaygınlık kazanmasına katkı sağlamıştır.
Bir görüşmeci bu durumu şöyle ifade etmişti:
“Daha önce yaşadığımız olaylardan dolayı
göç ettik. İşin açıkçası ne olduğunu tam olarak bilmiyorduk. Çocuktuk. Biraz büyüdükten
sonra insan daha iyi anlıyor. Maraş olaylarında ordaydım. Çocuktum. O zaman
kafam almıyordu. Buraya gelince daha iyi araştırdım, daha iyi öğrendim. Biz çok
ayrımcılığa maruz kalmışız."(44
yaşında, erkek)
Birleşik Krallık’taki Alevi topluluğunu ‘diaspora’ olgusu içerisinde
değerlendirebiliriz. Örneğin 1978 Maraş[1], 1980 Çorum[2] olayları sonrasında yaşanan göçleri bu
bağlamda değerlendirmek mümkündür. Bu katliamlar nasıl Alevileri göç etmeye
zorladıysa, 1993 Sivas katliamı yurtdışındaki Alevilerin örgütlenmesinde bir
sınır çizgisi niteliği taşır.
Aleviliğin uluslararası alanda tanınmasına Avrupa Birliği ilerleme
raporları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlar da etkili
olmuştur. AB raporları 1998’ten itibaren Alevi sorununa dikkat çekmektedir. 2004
yılındaki AB raporunda ise Aleviler ilk kez “Sünni olmayan Müslüman azınlık”
olarak tanımlanmıştır. AİHM 2007’de din derslerinin zorunlu olmasına ilişkin
başvuruyu haklı bulmuş, 1 Aralık 2014 tarihli kararı ile de Alevilere
ayrımcılık yapıldığını onaylamıştır.
BİRLEŞİK KRALLIK’TAKİ ALEVİ DİASPORASI
Birleşik Krallık’ta yaşayan Alevi topluluğun kendi arasında güçlü bir
iletişim ağı bulunmaktadır. Bu iletişim ağı özellikle Londra’daki etnik
ekonominin gelişmesinde de son derece önemli bir vazife görmektedir. Britanya
Alevi Federasyonu çatısı altında örgütlenen Alevi kuruluşları Alevilerin tanınırlığını
artırmak, Alevilerin Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşadıkları sorunlara dikkat
çekmek amacıyla yoğun faaliyetler yürütmektedir. Federasyonu’nun etkin lobi
faaliyetleri sonucunda Ekim 2015’te İngiltere ve Galler Vakıflar Komisyonu
Aleviliği dini bir inanç olarak tanımıştır (Cumhuriyet, 2015).
Son yıllarda Britanya kamuoyunda görünürlüğü ve tanınırlığı daha da artan
Alevi topluluğu Aralık 2015’te İngiltere Parlamentosu Alevi Sekretaryası
kurmuştur. Başkanlığını Enfield Labour milletvekili Joan Ryan’ın yaptığı Sekretarya’nın
Labour ve Conservative partiden üyeleri bulunmaktadır (Londra Gazete, 2016).
Alevi Sekretaryası Birleşik Krallıkta yaşayan Alevilerin sesini duyurmanın yanı
sıra, İngiltere kamuoyunun dikkatini Türkiye’de yaşanan politik çatışmalara ve
Alevilerin sorunlarına çekmek amacıyla çalışmalar yürütmektedir.
Alevi toplumunun üzerinde durduğu bir başka konu da Avrupa’daki okullarda
Alevilik derslerinin müfredata dahil edilmesidir. Alevilik dersleri daha önce
Almanya’da 2006 yılından itibaren çeşitli eyaletlerde okutulmaya başlanmıştır. Başta
Almanya olmak üzere, Danimarka, Hollanda ve bazı Avrupa’daki okullarda seçmeli
ders olarak okutulan Alevilik dersi, Alevi topluluğunun lobicilik faaliyetleri
sonucunda Londra’daki bazı okullarda ilköğretim okullarının müfredatlarına zorunlu
din bilgisi dersi olarak dahil edilmiştir (Alevi haber, 2011).
Alevi diasporası yaptığı siyasi lobi çalışmalarıyla başta Enfield
Belediyesi olmak üzere Türkiyeli topluluğun yoğun olarak yaşadıkları belediyelerde
birçok belediye meclis üyeliği elde etmiştir.
Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi, Londra’da Türkiyelilerin kurduğu en etkin
faaliyet gösteren kuruluşların başında gelmektedir. Göçmenlerin sosyal ve
siyasal alanda etkin hale gelmesinde önemli bir işlev gören Cemevi, dini bir
kurum olmanın yanı sıra danışmanlık ve tercümanlık hizmeti verilen, topluluk
içindeki sorunların çözüme kavuşturulduğu, çeşitli sosyal, kültürel ve siyasal etkinliklerin
düzenlendiği bir merkezdir. Cemevinde, bürokrasi ile yaşanan sorunlar
karşısında üyelere ücretsiz tercümanlık ve kolaylaştırıcı hizmetler verilmekte,
Alevi göçmenlerin cenazeleri Cemevinden kaldırılmaktadır. Alevi topluluğu dini
günlerin yanı sıra her türlü cemiyet toplantılarını da bu merkezde
gerçekleştirmektedir.
ALEVİ TOPLUMUNUN TALEPLERİ
Alevi topluluğunun Türkiye’den taleplerini Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil şu başlıklar altında toplamaktadır: “Cemevleri ibadethane olsun, Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın, Alevi katliamları ile devlet yüzleşsin, Madımak utanç müzesi olsun, dergahlarımız iade edilsin, Alevi köylerine cami yapılmasın, Sünni mezhebine göre programlanmış zorunlu din dersleri kaldırılsın, Alevilerin asimilasyonuna son verilsin, laiklik gerçek anlamda uygulansın” (Alevinet, 2016).
Britanya Alevi Federasyonu, sadece Britanya’da yaşayan Alevilerin tanınırlığı ve görünürlüğünü artırmak ve haklarını genişletmek için değil Türkiye’de Alevilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla da son derece aktif bir politika yürütmektedir. Bu bağlamda Federasyon’un faaliyetlerini 3 başlıkta toplayabiliriz.
1)
Alevilerin hukuksal haklarının genişletilmesi için çalışmalar yapmak Avrupa
Birliği ile doğrudan kurulan temasları AİHM’e yapılan başvuruları buna örnek
olarak gösterebiliriz.
2) Aleviliğin İngiltere’de resmi din olarak
tanınması, İngiltere Parlamentosu Alevi Sekretaryasının oluşturması ve
okullarda Alevilik derslerinin okutulması örneklerinde olduğu gibi Aleviliğin tanınması
ve haklarının genişletilmesi yönünde yapılan lobicilik faaliyetleri yapmak
3) Türkiye siyasetine ilişkin olarak kamuoyu oluşturmak
amacıyla doğrudan ve dolaylı olarak kampanya ve faaliyetler yürütmek.
Göçün üzerinden sadece otuz yıllık bir süre
geçmiş olmasına rağmen Birleşik Krallık’taki sosyal ve siyasal hayata adapte olmayı
başaran Alevi toplumu şimdi de yaklaşan nüfus sayımında “Biz de varız!” demeye
hazırlanıyor.
Bu yazı, 2016’da Border Crossing
dergsinde yayınlanan “Political Participation Aleevi Diaspora in the UK”
başlıklı makalemin Türkçeye çevrilmiş özeti niteliğindedir.
[1] 19
Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen Alevilere
yönelik katliam. Resmi rakamlara göre yedi gün süren
olaylar sırasında 105 Alevi öldürüldü. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev
yakıldı.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder