Ramazan Yaylalı
Das Erotik Kapital - 1
2000’lerin başı…
Türkiye’de yine çok sert bir ekonomik krizin
yaşandığı dönem…
Her ekonomik krizden sonra artan işsizlik ve yoksulluk genç nesli daha çok etkilediği için, nüfusun bir bölümü yurtdışına, yani refah seviyesi yüksek ülkelere göç eder.
Yine böyle bir dönemde, Avrupa’ya doğru (illegal ya
da legal olsun) çoğunluğu vasıfsız gençlerden oluşan bir göç akını başlamıştı.
Bunlardan bir bölümü, refah seviyesi yüksek, küçük bir Avrupa ülkesi olan
Avusturya’ya göç etmişlerdi. Fakat Avusturya’ya göç etmekle işler öyle hemen
bitmiyordu. Avusturya devletinin yeni gelen göçmenler için oturum ve çalışma
izni vermesi birçok bürokratik düzenlemelere tabi idi. Çalışma izninin ancak
belli şartlarda verilmesi göçmenlerin işlerini çok zorlaştırıyordu.[1]
Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş, yaşları 20 ile
30 arasında değişen, çoğu ilkokul ve ortaokul mezunu olan bu gençlerin, normal
bir Avusturya vatandaşının sahip olduğu hukuksal haklara sahip olmaları için
önlerinde tek bir yol vardı! O yol da Avusturya vatandaşlığına sahip
bir kadının gönlüne girmekten başka bir şey değildi. Yani resmî anlamda
yapılacak bir evlilik bütün meseleyi kökünden çözüyordu.
Bu evlilikler sayesinde vatandaşlık bile
alınabiliyordu. Fakat Almanca bilmemek, uluslararası bir dil olan İngilizceye
de hakim olmamak çok sorun yaratıyordu, çünkü sonuçta romantik ilişki “gönül-dili” dışında
ortak konuşulan bir “iletişim-dili” gerektiriyordu. Fakat sorun şu ki;
gençler yeni geldikleri için tek kelime Almanca bilmiyorlardı; bu da, romantik
iletişimin oluşmasına büyük bir engeldi.
Neyse uzun zaman sonra gençler, Almancalarını belli
bir seviyeye getirmeyi başardılar (B2 Seviyesi); en azından gündelik
sohbetleri yerine getirecek kadar ya da “short-talking” dediğimiz
düzeyde konuşabiliyorlardı. Geriye kalan tek şey, gelecekleri için ellerinde “Eros’un-okuyla” ortamlara
dalıp sarışın kadınların gönüllerini fethetmekti.
1)
Eksik Modern Flört Deniyimi
(modern-flirting-experience)
2)
Ötekinin farklı “Habitus”u ve farklı kültürel kodlara sahip olmak
3)
Etno-Seksizm ve “Rassenschaende”[1]
1) Eksik Modern-Flört-Deneyimi – bir pre-modern taşra şoku!
2) Ötekinin “habitus”u ve kültürel kodları
Çünkü
belli bir habitus içinde yapılanmış (costructed) kimlikler,
davranış biçimleri, estetik anlayış, aksan... sosyal bir grup
veya toplum tarafından içselleştirilmiş kodlardır. Kısacası, bir
ülkenin kültürel sermayesini tanımak (erkennen)-Bourdieu’nun
kavramlarıyla söylersek; ötekinin “Linguistic Capital”[3]
veya “Cultural-Capital”[4]ına
sahip olmak- o topluma yeni yeni entegre olmaya çalışan bir göçmen için oldukça önemli bir avantajdır. Bu
kodları hızlıca öğrenen ve okuyan biri öteki ile (örneğin karşı cinsle)
ilişki kurmakta asla zorlanamayacaktır, çünkü artık bütün algoritmaları
ezbere bilmektedir. Fakat bu tür kültürel sermayeye ve o kodları okuyacak bilgiye sahip değillerdi
bizim gençler; deneyim ve birikim, çok hızlı bir şekilde elde edilecek
(erwerben) bir şey değildi. Uzun yıllar alan bir süreç...
Diğer bir sorun olan “ethno sexismus”a gelirsek; Alman bir kadınla başarılı bir romantik ilişki kurmak, müslüman orta-doğu erkeği için düşük bir olasılık olabilirdi çünkü “Rassenschande”[5] (racial shame) ve “ethnoseximsus” [6] itiraf edilmese de, Avrupa toplumunun bilinçdışında tarihsel bir olgu olarak yerini almıştı.
“Etnoseksizm” Avrupa’da 11 Eylül 2001 saldırısının
ardından giderek artmaya başladı. ”Orta-Doğulu-Erkek” kimliği Batı
Avrupa’da radikal islam ve kadına dönük şiddetin bir simgesi haline geliyordu.
Bu önyargılar aslında çok daha önce; Türklerin Almanya’ya göç etmesiyle ortaya
çıkmaya başlamıştı. “Macho-erkek” ve geleneksel feodal değerlere sahip olan ilk
nesil Türk göçmenlerin Almanların kafasında yarattığı “imge” çok olumsuzdu. Bu düşük-prestijli
imaj (“symbolic-capital”) gençler için oyuna bir-sıfır yenik
başlamak anlamına geliyordu.
Orient-Erotik-Kapital
Schiwago Dans Lokali: Şehvetli gecelerin cenneti!
Peki, nasıl ve nerede hedef seçilen kadınlarla tanışacaklardı? Malum, genç üniversitelilerin takıldığı ortamlar olmazdı, kim 18 yaşında gençliğinin baharında evlenmek ister ki? Yahut soruyu şöyle soralım; kariyer yapmış, ekonomik durumu iyi, toplum içinde statüsü yüksek, kendine güveni tam, güzel bir Alman kadınla, orta sınıf üstü, beyaz yakalıların takıldığı ortamlarda “A2 seviyesinde” Almancayla flört etmek ne kadar rasyonel bir strateji olabilirdi? Cinsel beraberlik olsa bile neden evlensin ki? Vardır belki istisnalar ama biliyoruz ki istisnalar kaideyi bozmuyor.
Yazının devamını okumak için tıklayın:
👉Bisikletli Gazete: Taşraseksüel erkeklerin cenneti: Schiwago Tanz-Bar!
[1]https://ec.europa.eu/home-affairs/sites/homeaffairs/files/what-we-do/networks/european_migration_network/reports/docs/emn-studies/migration-policies/organisation_of_policies_at_en.pdf
[2] https://www.sinus-institut.de/sinus-loesungen/sinus-milieus-oesterreich/
[3] Sabine Lehner ; Sprachliches Kapital und ›Integration‹ Bourdieus
sprachlicher Markt revisited am Beispiel der österreichischen
›Integrationsbotschafter_innen‹;Wiener Linguistische Gazette (WLG) 80 (2017):
81–107; Universität Wien · Institut für Sprachwissenschaft · 2017
[4] Pierre Bourdieu; „Die feine Unterschiede“, Suhrkamp (1987)
[5] https:/
https://movements-journal.org/issues/03.rassismus/10.dietze--ethnosexismus.html
/
[6] de.wiktionary.org/wiki/Rassenschande
[7] Ahmet Kaya „Neyleyim“; Albüm „An gelir“ 1987
[8] Catherine Hakim; Erotic Capital: The Power of Attraction in the
Boardroom and the Bedroom
[9] A. Mohammed Abubakar et al; Physical attractiveness and managerial
favoritism in the hotel industry: The light and dark side of erotic capital;
Journal of Hospitality and Tourism Management; Volume 38, March
2019, Pages 16-26
Hiç yorum yok
Yorum Gönder