Hatırlamaya değer sözleri olmayan birisinin asla unutamadığım yüzüdür ve bu yüzüncüsü.
Kandela Vivo
Üzücü kısmı
bıraktığım köşede yalnız büyüdü ve bunu taşımak daha da zorlaştı. Yüzlerce
yüzde bir yüzü aramak ve minik benzerlikler yakalayınca oluşan iç gıdıklanması.
Bu bağımlılık
yaratan gıdıklanmanın tekrarı için, yeniden yeni benzerlikler yakalamaya odaklı
bakış. Gülümseyen fotoğrafların çarşambası, sümüklü göz yaşları ve lanet iklim
değişikliği senfonisi...
O an, hiçliğe
düşeceğini bile bile, onca yıl emek verdiğin bir hikâyeyi bitiriyorsun,
kontrolsüz. Her despot bir gün kaybedecekti sen de kaybettin. Anılarında seni
en son hatırladığı şekilde yaşayacaksın, bir despot, despot hatırlanır,
hatırlandıkça nefret edilir, o gün ölmüş bile olsan diri kalıp sonsuzlukta yan
kı la na cak sın.
Senin kafanın o pis
içini sen bileceksin tabi, boka sıkılmış parfümün yan etkisi, depreşen anıların
çan eğrisi.
Hatırlamaya değer
tek bir cümle kurmamışların, sonucu bulunamayan problem çaresizliği, olma vakti
gelmiş kıyamet sessizliği…
Tanrının altın
dokunuşu, ben o burnu nerede görsem tanırım
yüzün ortasından
okurum kıvrımlı hikâyesini. Yüz yüzde yüzüncü defa gördüm yüzünü. Birbirinden
haberi olmayan burunların benzerliğinde ve aynı gökyüzüne bakma ihtimalim.
Dün göz çukurlarına
gömülü şeytan ölüsü ve bugün idam sehpasında yalnızlık. Her benzer parça için
tamamlanmış bir puzzle ve her puzzle'dan bir benzer parça bulup birleştirmek
gerek aynı kafada... Bu senin rüyanda cinayet, benim rüyamda bitmeyen bir dans
olur... Kesintisiz meraklar kendinden çocuklar doğurur hepsini boğdurur bu
senin rüyanda cinayet benimkinde bitmeyen bir dans olur...
VIVO
85217
Hiç yorum yok
Yorum Gönder