Başlık size tanıdık gelebilir; çünkü
dünyanın hangi sağ iktidarıyla yönetilen ülkesinden geliyorsanız gelin bu cümle
tanıdık gelecektir. Covid 19 salgınına harcanan paraların çıkarılması
gerektiğinde İngiltere’de de akla ilk gelen grup her zaman olduğu gibi kamu
çalışanları oldu.
Yardaş Serdar Gökcan
yardasserdar@gmail.com
Sağ iktidarların olmazsa olmazı, sıkıştıkları her durumda kamu personeline
yüklenmeleridir. İngiltere de bu istisnayı bozmazken sağlık çalışanlarını ayırmak
zahmetinde bulunmaları göz yaşartıcı.
KAMU ÇALIŞANLARININ MAAŞLARI
DONDURULDU
Salgınla
mücadele ederken ölmeye devam eden sağlık çalışanlarının maaşlarının dondurulmamasını
bir lütuf gibi sunmaya devam eden yeni muhafazakârlar, her halde bu kesimin
kendilerine minnettar olmasını da bekliyordur. Unutmayalım ki saçma sapan
karantina uygulamalarını gerçekleştirmek için uğraşan güvenlik güçleri, itfaiye
çalışanları, silahlı kuvvetler mensupları ve hatta belediye çalışanları da zam
alamayacaklar bu sene.
Hazine
Bakanı, parlayan muhafazakâr Rishi
Sunak, kamu çalışanlarının haklarını koruyan sendikalara karşı bu uygulamayı
savunurken, ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiğini uyguladı. Sunak, özel
sektörün bu süreçten en çok etkilenen kesim olduğunu, bu sektördeki maaşların
çok düştüğünü ve hatta işsizliğin arttığını, bu nedenle de kamu maaşlarının
aynı kalmasına çok da ses çıkartmamak gerektiğinin altını çizdi.
EMEKÇİYİ EMEKÇİYE KIRDIRMAK
Bakınız
efendim bu taktik her zaman işe yarar. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz
gidin, sağ iktidarlarla yönetiliyorsanız eğer, kamu çalışanlarıyla özel sektör
çalışanları birbirine çarpıştırılır. Yıllarca gittikleri devlet dairlerinde
kendileri gibi emekçi olup işini yapmaya çalışan kişilere, sanki bürokrasinin
ağır işleyişinin sorumlusu bu emekçilermişçesine “senin maaşını ben ödüyorum benim
vergilerimle ödeniyor” diye çıkışan çok esnaf ve zanaatkâr görmüşümdür. Oysa
bilmez ki o emekçilerin maaşları, ellerine verilmeden önce vergileri kesilir de
öyle verilir. Kuş kadar kalan net maaşlarıyla yaşamaya çalışırlarken aynı
İngiltere’de olduğu gibi, özel sektörü kurtarmak için vergi indirimleri,
çalışanların maaşlarının ödenmesi ve hatta vergi affı gibi imkânlardan
yararlanamazlar. Akıllara bile gelmez o çalışanların da böylesine olağanüstü
durumlarda geçim sıkıntısına düşebilecekleri.
İngiltere’nin
her hangi bir bölgesindeki bir belediyede, yetersiz insan kaynağı nedeniyle (gerekli
sayıda çalışana verecek maaş bulunamadığından) üç kişilik iş yapmak zorunda
kalan emekçilerin halini sormak, bu salgın sürecini nasıl geçirdiklerini
düşünmek kimsenin düşünmek isteyeceği bir şey değildir. Üstelik vergi indirimi
alabilecekleri her hangi bir kalemleri olmadığından peşin peşin maaşlarından
yapılan kesintilerle devlete kaynak yaratmaya devam ederler. Devlet de son bir
senede olduğu gibi bu kaynakları ne olduğu belirsiz “danışmanlık” başlığı
altında yandaşlara peşkeş çeker. (İngiltere’den bahsediyorum aklınıza gelen
ülkeden değil ha!)
İŞÇİ PARTİSİNE OY VEREN MUHAFAZAKAR
GÖÇMEN
Bir
göçmen olarak burada yaşananları gördüğümde, gittiğim her yere doğduğum
ülkeyi de mi götürüyorum yoksa? diye sormaktan kendimi alamıyorum. Ancak
biliyorum ki dünyanın bu yapısal açmazı içerisinde hangi ülkede olursanız olun,
ezenle ezilenlerin hep aynı insanlar olduklarını görmeye devam edeceksiniz.
Farklar kimi yerlerde ortaya çıkan direniş hareketlerinde kendini gösteriyor.
Sendikanız ne kadar sağlamsa haklarınızı koruma şansınız da o kadar artıyor.
Sendikan kadar konuş yani...
Yıllar
önce çalıştığım bir lokantanın mutfağında Türkiyeli bir göçmenin şu sözlerini
tek kaşımı kaldırarak dinlemiştim. Kendi ülkesinde aşırı sağcı bir partinin
sempatizanıyken İngiltere’de neden İşçi Partisine oy verdiğini sorduğumda bana
çalışanların haklarını sol partilerin koruduğunu kendisinin de bir işçi olarak
onları desteklediğini söylemişti. Evrensel olarak solun amacının ve işlevinin farkında
olmasına rağmen yerelde bu kadar kötü toslamasını 21.yüzyılın siyaset
bilimcilerine bırakıyorum.
Evrensel
doğruları dünyanın her yerinde savunabileceğimiz günler dileğiyle...
Örgütlenin...
Hiç yorum yok
Yorum Gönder