Caz sanatçısı
Dolunay Obruk 2019’dan beri Londra’da yaşıyor. Çeşitli mekânlarda ve
festivallerde sahne alan sanatçı, cazın dışında, çocuklara ve yetişkinlere
yönelik kişisel gelişim ve sanat eğitimleri de veriyor. Dolunay Obruk’la yaptığı
bütün bu çalışmalar hakkında bisikletli gazete için konuştuk.
Dolunay,
seni başta caz yorumcusu ve sanatın birçok dalında çalışmaları olan biri olarak
tanıyoruz. Bize kısaca kendini tanıtır mısın?
Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Grafik Tasarım mezunuyum. Ardından, Bilgi
Üniversitesi Caz Bölümü ile müzik kariyerimi başlattım. Hem müzik hem de
tasarımla ilgileniyorum. Sanat çalışmalarıma felsefe, psikoloji ve kişisel
gelişimi ekledim. YouTube’da bir teknoloji kanalım var. TRT Müzik TV’de sunuculuk
yaptım, radyo programlarım oldu. Yaratıcı düşünme üzerine eğitimler veriyorum.
Bu
kadar farklı işlerle meşgul olmak seni yormuyor mu?
Beni
hiç yormuyor. Tam tersine ne kadar çok şey üretirsem, problem çözme üzerine ne
kadar çok insanlarla iç içe olursam o kadar motive oluyorum. Daha da çok
çalışmak istiyorum. Bunları birbirinden ayrı değil de bir ağacın dalları gibi
tanımlıyorum.
Sanırım
bu biraz da yaptıklarını “çalışma” olarak görmemekle ilgili bir durum…
Ben
de öyle düşünüyorum. Hep “ben hiç çalışmadım, sadece beni mutlu eden işleri yaptım”
derim.
Seni
Londra’ya hangi rüzgâr attı?
Türkiye’de
şarkılar yazıyor, konserler veriyor, albümler yapıyordum. Caz konserleri derken,
dünya müziğine evrildi durum. Her şey çok güzel giderken, sistem değişmeye
başladı. Suya yazı yazmak gibi oldu emekler… Ve hayatta olabilecek en kötü şeye
dönüştü; kendi değerimi sorgulamaya başladım. Düşündüm. Burada hata bende
değil, şu andaki koşullarda dedim ve koşullarımı değiştirmeye karar verdim.
Global bir insanım; Global Talent vizesine başvurdum, kabul edildim, Londra’ya
geldim. Burada konserlere, özel derslere başladım. Musicians Union’ın Eğitim ve
Canlı Performans Komiteler’ine seçildim. Sanatı ve felsefeyi araç olarak
kullanarak, kişisel gelişim danışmanlıkları vermeye başladım.
Peki, ne umdun ne buldun?
Burada
konser veriyorken, Covid salgınıyla birlikte hayat durdu. Uluslararası uçuşlar
açılınca Türkiye’ye gidip, konserlere online olarak devam ettim, belediyelerle
iş birlikleri yaptım. İngiltere’de ortam toparlandığında da geri geldim.
Maceralı bir başlangıç oldu yani.
Aradaki
farklara gelince; burada bir sistem var. Mesela gov.uk web sayfasının büyük
hayranıyım. E tabii insan, sistemin sistemsizlik olduğu bir yerden buraya
gelince biraz bocalıyor. Burada her alanda rahatça başvurabileceğin kurumlar,
yetkililer var; muhatabın var. En önemlisi, cevap alıyorsun. Ben, kavramsal
olarak, devlet nedir, vergi nedir, vatandaş nedir, vergi ne zaman verilir,
nereye gider, ne zaman geri alınır, bütün bunları burada öğrendim. Üstelik İngiltere
vatandaşı bile değilim. Üreten insanın, planlarını projelerini hayata
geçirebiliyor olması çok büyük bir özgürlük ve yaşam sevinci. Bana bu koşulları
sağlayan her ortamda üretmeye devam edeceğim.
Londra’da
cazla ilgili neler yapıyorsun?
Sistem,
o anlamda da işliyor. Burada bir festivale çok önceden başvuruyorsun. Burası
büyük bir pazar ve çok büyük bir müzik endüstrisinden söz ediyoruz. Farklı
dalların birbirine girmediği, spesifik alanlarda ve net koşullarda çalışılan ciddi
bir ortam var. Bu yıl, Londra Caz Festivali’nde bir konserim olacak. Dünyada, ülkemi
temsil etmeyi hep çok önemsedim. Hindistan, Güney Kore ve daha birçok ülkede
verdiğim konserler ve albümlerim, ödüllerim sayesinde Global Talent Visa ile
burada yaşıyorum. İngiltere’deki son konserim, Wimbledon Tenis Turnuvası’nda
oldu.
Türkiyeli
toplumun mekânlarında konserler veriyor musun?
Evet
ama caz fikri bizim insanımızı bazen ürkütebiliyor. Oysa cazın içine birçok şey
katabilir, her şeyi caza çevirebilirsin. Ben türküleri de caza çeviren bir
insanım. Yazdığım şarkıların çoğu Türkçe. Rahat dinlenebilen bir müzik
yaptığımı bildiğim için “korkacak bir şey yok, sakin olun, kendinize bir şans
verin” diyorum. Dolayısıyla bu cesareti gösteren mekânlarla çalışıyoruz. Benim
konserlerim çok eğlencelidir. Kulüpler, restoranlar, özel organizasyonlar, ev
partileri, ödül törenleri, hepsinde sahne alıyorum.
Bizim
toplumun mekânlarında şöyle bir sorun yaşıyoruz. Maalesef süreklilik arz
edemiyoruz. Burada bizim toplumun en güçlü olduğu yer restorancılık sektörü.
Çin restoranının bile işletmecisi Türk çıkıyor. Demek ki biz bu alanda çok
iyiyiz. Bu çok güzel bir şey. Bunun içine müzik koymak da çok tatlı bir fikir.
Fakat bunun için bir müzik direktörüyle anlaşmalısın. Nasıl mutfaktaki
malzemenin ne olacağına şef karar veriyorsa, müziğin nasıl olacağına da işi
bilenin karar vermesi gerekir. Yani caz gecesi yapıp, ardından dansöz çıkartıp,
bir gün viyolonsel getirtip sonra da fasıl yaparsan, belirli bir konsept
olmadığı için müşterinin de sadakatini bekleyemezsin. Bir mekânda, canlı olmasa
bile günün hangi saatinde hangi tür müziğin çalacağı, çok dikkatli hesaplanmalıdır.
Bu yüzden her hafta şu mekândayım diyemiyorum.
Yeni gelen göçmenlere dair bir şey yapıyor musun caz dışında?
Kişisel
gelişime çok önemi veriyorum, eğitim içerikleri üretiyorum. Yaratıcı düşünme
atölyeleri yapıyorum. Covid’ten sonra insan psikolojisi çok etkilendi her
yerde. Göç de kolay bir süreç değil. Danışanlarımla, bunu toparlamaya
çalışıyoruz. Hayata yeniden başlamak isteyen ve bu konuda ne yapacağını
bilemeyenler için danışmanlık veriyorum. NHS’in resmi sayfasında da yer alan, hamileler
için, anne ve bebek sağlığına olumlu etki edecek ses, nefes ve beden çalışmalarım
var. Bunun yanı sıra Mindful-singing eğitimleri veriyorum.
Bundan
sonrası için neler yapmayı planlıyorsun?
Konserlere,
yeni şarkılar yazmaya ve zaman zaman açtığım, yaratıcı düşünme ve kişisel
gelişim atölyelerime devam etmeyi düşünüyorum. Bu çalışmaları kitaba
dönüştürmeyi planlıyorum.
Açıkçası,
dünya, bizim gezegen… Bugün Londra’dayım yarın başka bir yerde olabilirim. Kendimi
faydalı hissettiğim ve beni besleyen her yerde yaşar; çalışır, üretir,
beslenirim.
https://www.instagram.com/dolunayobruk/
👉Söyleşiyi Spotify'dan dinlemek için tıklayın
*Bu yazı ilk defa 29 Ağustos 2022'de Olay Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder