Yerleşim alanlarındaki trafik yoğunluğunu azaltmak için başlatılan Low Traffic Neighbourhood (LTN) uygulaması özellikle araç sahibi toplum üyeleri tarafından tepkiyle karşılandı. “Trafiği daha da artırdı”, “hiçbir faydası yok” gibi argümanlarla karşı çıkılan LTN uygulamasını Londra Bisiklet Kulübü’nün kurucularından Özgür Korkmaz ile konuştuk.
LTN uygulaması
nedir?
Low Traffic
Neighbourhood (LTN) diye bilinen “Düşük Trafikli Bölgeler" diye
çevirebileceğimiz bu uygulama, bazı geçiş yollarının motorlu taşıt trafiğine
kapatılarak aktif ulaşımın desteklenmesi şeklinde özetlenebilir.
İnsanların
ekonomik ve sosyal nedenlerle büyük kentlere göç etmeleri, nüfusun gittikçe
artması beraberinde ulaşım ve çevre konularında birtakım sorunlar ortaya
çıkarıyor. Örneğin Britanya adasında 1950’lerde motorlu araç sayısı 2 buçuk
milyon kadarken 2021 itibariyle 35 milyondan fazla trafiğe kayıtlı motorlu araç
bulunuyor. İnsanlar, konforlu yaşama alışkanlıklarından kolayca vazgeçmemeleri
nedeniyle artık yakınlarındaki bakkaldan ekmek almaya dahi arabalarıyla gider
oldular.
LTN AKTİF
ULAŞIMI TEŞVİK EDİYOR
Büyük kentlerde
yerel belediyeler sürdürülebilir, güvenli kent yaşamı için yeni birtakım
uygulamaları hayata geçiriyorlar. Toplu taşımanın desteklenmesi, yollarda şehir
içi hız limitlerinin 20 mil sınırına düşürülmesi, okul sokaklarının belli
saatlerde kapatılması ve LTN uygulamalarıyla insanlar aktif ulaşıma (yürüyüş,
bisiklet, scooter) teşvik ediliyor. Bu uygulamalarla; yolların herkes için daha
güvenli olması, orta ve uzun vadede trafiğin azaltılması, çevre ve gürültü
kirliliğinin minimuma indirilmesi hedefleniyor.
LTN
uygulamasına karşı özellikle bizim toplum üyelerinden tepkiler geldi. Bu tepkiler
hakkında ne düşünüyorsunuz?
On beş yıldır
Londra’da sürücü eğitmenliği yapıyorum bu nedenle neredeyse her gün
yollardayım. Bizim toplumun çoğunluğu da taksicilik, catering, dağıtım ve
benzeri işlerde çalışıyor dolayısıyla araba kullanım oranımız oldukça yüksek.
Son olarak yoğunlukla bizim toplumun yolunun düştüğü Haringey bölgesinde yeni
uygulamaya konan St. Ann’s LTN’i nedeniyle yedi ara sokak geçişlere kapatıldı,
haliyle ana yollara yüklenme oldu. Sürücüler yarım saatlik yolu bir saatte
gitmeye başlayınca tepkiler çoğaldı. Buna bir de uyarı işaretlerini okumayıp
LTN caddesine girip para cezası ödemek zorunda kalanlar eklenince isyan
etmeler, tepki göstermeler başladı. Bu tepkilerin bir diğer sebebi de
belediyelere duyulan güvensizlik, anti-LTN gruplarının manipülatif argümanları
ve belediyelerin LTN’nin uygulamalarının faydalarını halka uygun dille anlatamaması
diye düşünüyorum.
HARINGEY’DEKİ
YOĞUNLUĞUN NEDENİ
Örneğin
Haringey belediye sınırlarında yaşayan insanların % 60’nın bir arabası yok ama
buna rağmen diğer bölgeden gelen sürücülerin Haringey bölgesini bir geçiş
noktası olarak kullanmasından dolayı yıllar içinde sürekli artan bir trafik
çilesi yaşanıyor. Buna bağlı olarak da çevre ve gürültü kirliliği, park yeri
gibi sorunlar çoğalıyor. Bu da bölge sakinlerinin yaşam kalitesini düşürmektedir.
Teknolojinin de gelişmesiyle sürücüler artık bir noktadan diğerine hiç
bilmedikleri bir yol dahi olsa navigasyonlar sayesinde gidebiliyor. Böylece bazı
ara sokaklar ve geçiş yolları daha fazla kullanılıyor ki aslında sorun biraz da
burada başlıyor.
LTN İLE SUÇ
ORANI DÜŞÜYOR, BİSİKLET KULLANIMI ARTIYOR
Belediyeler LTN
uygulaması yaparak bölgedeki stratejik geçiş noktalarını araba trafiğine
kapatarak orada yaşayan bölge sakinlerine hayatı daha yaşanılır kılmayı
amaçlıyorlar. İnsanların o bölgede daha fazla yolda yürümelerine, bisiklet
kullanmalarına ve zamanla sosyalleşmelerine örneğin çocukların mahallede
oynamalarına imkân tanıyacak güvenli yeni alanlar oluşturmayı hedefliyorlar. İstatistikler
de bunu doğruluyor. Örneğin LTN’lerin ilk uygulandığı Waltham Forest
bölgesindeki sokaklarda suç oranları % 18 oranında düşüyor. (Metropolitan Polis
2012-2018 datası) Bu bölgede bisiklet kullanımı % 51, yürüme ise % 29
seviyelerinde artarken araba kullanımı ciddi ölçüde azalıyor.
FAYDALARINI
GÖRMEK İÇİN ZAMANA İHTİYAÇ VAR
LTN
uygulamasını orta ve uzun vadede çok fazla kazanımları olan, çok doğru bir
uygulama olarak görüyor ve destekliyorum. LTN’ler ilk uygulandığı dönemlerde
ana caddelerde trafik yoğunluğu oluşturuyor. Dolayısıyla hava kirliliğinin
artmasına yol açıyor, ama eldeki istatistikler bunun bir geçiş dönemi olduğunu
zaman içerisinde sürücülerin bu durumu kabullenerek daha az araba kullanımına
yöneldiğini, böylece yürüme ve bisiklet kullanma oranının arttığını ortaya
koyuyor. Az araba kullanımı demek daha temiz bir çevre demek, daha az gürültü
demek.
Belediyeler
toplu ulaşımı daha fazla desteklemeli ve fiyatları düşürmelidir. Biz sürücüler de
içinde yaşadığımız mahalleye, kente karşı kendimizi sorumlu hissederek
yaşamalıyız. En azından kısa mesafeleri yürüyerek veya bisiklet kullanarak
gidebiliriz.
Londra Bisiklet
Kulübü’nün (LBK) kurucusu olarak toplumumuzun bisikletle ilişkisini nasıl
değerlendiriyorsunuz? LBK olarak bu konuda duyarlılık oluşturmak için neler
yapıyorsunuz?
Londra’da
yaşayan bizim gibi göçmen toplumlarda bisiklet kültürü henüz çok geride. Bunun birçok
nedenleri olmakla birlikte bir de sosyo-ekonomik nedeni var. Örneğin erkeklerde
araba sahibi olmak toplumum gözünde prestijli bir durumken bisiklet kullanmak
tersi bir algı oluşturmaktadır.
“LBK OLARAK
KADINLAR VE ÇOCUKLAR ÖNCELİKLİ HEDEF GRUBUMUZ”
Mayıs 2019’da
temelini attığımız Londra Bisiklet Kulübü sayesinde toplumumuza bisiklet
kültürünü yayma konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Yaptığımız
bisiklet eğitimleri ve projelerin hedef kitlesini kadınlar ve çocuklar olarak
belirledik, çünkü toplumumuzda değişimin ve dönüşümün anahtarının bu iki
kesimde olduğunu düşünüyoruz.
Eylül 2021’de
dünyanın en büyük bisiklet şehir örgütlenmelerinden biri olan London Cycling
Campaign’in (LCC) online konferansına konuşmacı olarak davet edildik. Burada
Londra Bisiklet Kulübü’nün çalışmalarından söz ettik. Sonrasında işbirliğini
geliştirerek “community partnership” olduk ve ortak çalışmalar yürüttük.
Yaklaşık 20.000’e yakın üyesi ve Londra’nın 32 yerel belediyesinde örgütlülüğü
bulunan LCC, yolların bisikletliler ve yayalar için daha güvenli olması için
çalışmalar yapıyor. Biz de hem yerelde Enfield bölgesinde hem de London Cycling
Campaign’in kadın örgütlenmesinde kilit roller alarak yolların herkes için
güvenli olması konularında çalışmalar yapmayı sürdürüyoruz.
“LTN DOĞRU BİR
UYGULAMA”
Son olarak şunu
ifade etmek isterim; 15 yıldır sürücü eğitmenliği yapıyorum 4 yıldır da Londra Bisiklet
Kulübü direktörüyüm. Trafik sorununun kolay bir çözüm yolu yok çünkü Londra’da
trafikte gereğinden çok fazla araç var. İnsanlara bu yoğun trafikte hadi gidin
bisiklet sürün demek hiç gerçekçi ve güvenli değil. O halde bu sorun ancak iki
tarafın da haklarını gözeterek ve aynı zamanda da araba kullanımını azaltarak
çözülebilir. Bir de trafikte hem araba sürücülerinin hem de bisikletlilerin birbirlerine
karşı daha hoşgörülü olması gerekiyor.
LTN konusuna
iki farklı açıdan bakabiliyorum ve bu uygulamanın doğru olduğunu, orta ve uzun
vadede çok fazla kazanımlarının olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle uygulamayı
destekliyorum.
* Bu yazı ilk defa 22 Kasım 2022, Salı günü Olay gazetesinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder