latest

“Bir Kaybın Hikâyesi: Hayaletler” fotoğraf sergisi 28 Nisan'a kadar açık

12 Nisan 2023

/ by Bisikletli Gazete

Geçtiğimiz hafta Newington Green Meeting House’ta açılışı gerçekleştirilen fotoğraf sanatçıları Gülseren Aksoy, Nicola Pritchard ve Zilan İmşik’in eserlerinin yer aldığı sergi ziyaretçilerden tam not aldı. Sergi, 28 Nisan tarihine kadar ziyaret edilebilir.

 


                                                                                        

 

Londra’da bir araya gelen üç fotoğrafçı Gülseren Aksoy, Nicola Pritchard ve Zilan İmşik ilk grup sergilerini açtı. “Bir Kaybın Hikâyesi: Hayaletler”, başlığı ile düzenlenen sergi, 3 Nisan Pazartesi akşamı Newington Green Meeting House’ta saat 18:30’da ziyaretçilere açıldı.  

Kayıp temasına odaklanan, fotoğraflarını sergilemek için bir araya gelen sanatçılar ziyaretçilerden tam not aldı. Newington Green Meeting House adına açılış konuşması yapan Banu Aydınoğlu, üç kadın sanatçıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. “Sergimizde yer alan eserler kendi alanlarında radikal ve farklı disiplinleri barındıran çalışmalardan oluşuyor” diyen Aydınoğlu konuşmasını, sergide bir müzik dinletisi yapan Levent Canen, Zeyno Durar, Dilek Dağdelen ve Sultan Sadak’ı sahneye davet ederek sonlandırdı.

Levent Canen ve Zeyno Durar


Dinletinin ardından Pritchard, Aksoy ve İmşek sahne alarak projelerini tanıttı. Video olarak hazırlanan iki projenin izlenmesinin ardından izleyicilerin soruları yanıtlandı ve katılımcılar sergi salonuna davet edilerek serginin açılışı gerçekleştirildi. Londra’daki sanat camiasının büyük ilgi gösterdiği sergi büyük beğeni topladı.

Sergi 28 Nisan tarihine kadar perşembe ve cuma günleri  12:00 – 18:00 saatleri Newington Green Meeting House’ta arasında gezilebilecek. 

Yer: Newington Green Meeting House

Adres:  39A 39A Newington Grn, Newington Green, London N16 9PR

 

 


 Unutma Ölmelisin

Sergide yer alan Unutma Ölmelisin, ölüm, kayıp yas ve acı üzerine odaklanan bir performas çalışması. Annesini 2020’nin yazında pankreas kanseriden kaybeden Gülseren Aksoy’un yaşadığı bu kaybı insan, ölüm ve fotoğraf üçgeninde anlamlandırma çabasını içeriyor. Kürt gelenekleri ve inanışına göre vefat eden kişinin bedeninin yıkanıp aile üyeleri tarafından öbür dünyaya hazırlandığını söyleyen Aksoy, ‘’Dindar bir insan olmasam da geleneklerimizin bir parçası olarak annemin bedenini Türkiye’deki bir cemevinde yıkadım. Bu annemle aramdaki son fiziksel temasımızdı. Bu proje benim annemin kaybının üzerinden gelmem ve kendi ölümlüğümle yüzleşmem için bir çabam.” diyor. Projesinde yıkama ritüelini kendi bedeni üzerinden gerçekleştiren Aksoy’un hazırladığı video çalışmasına babaannesinin yaktığı bir ağıt eşlik ediyor. Babaannesiyle cenazelere gidip onun yaktığı ağıtları dinlemenin çocukluğunun büyük bir parçası olduğunu ifade eden Aksoy, ‘’Ağıtların iyileştirici bir gücü var ve ağıtlar benim büyüdüğüm bölgede yas tutmanın sağlıklı bir yolu’’ diyor.

Prejeksiyonlar

Projeksiyonlar (1966-2025) Doğu Londra’da devlet tarafından vatandaşlarına konaklama imkanı sunmak için inşa edilmiş bir binanın yıkılmadan önceki son günlerinde mekana özgü yaratılmış bir arşivsel instalasyon video çalışması. Artık evlerinde oturmayan ev sakinleriyle işbirliği yaptığını söyleyen sanatçı Nicola Pritchard, bu çalışmasıyla onların yaşamlarının bir parçasını sunduğunu ifade ediyor. Pritchard çalışmayla ilgili, ‘’Onları 50 yıldır yaşadıkları evlere geri götürüyorum ve onları video projeksiyonuyla tekrar diriltiyorum. Bu çalışma artık var olmayan bir geçmişi alıp terkedilmiş şimdiki zamana yansıtarak ve de ardından onu öngörülen bir gelecekte görselleştirerek, zamansal katmanlar inşa eder. Bu iş savaş sonrası yaratılan sosyal model anlayışının terkedilmesi ve bu uzun soluklu topluluğun yok edilmesiyle kaybedilenlere bir toplanma çığlığı yaratır’’ diyor.

Kaybedilenlerin Şehri

Kaybedilenlerin Şehri, 1980 darbesinden sonra Türkiye’de Kürtlerin ağırlıklı olduğu bölgelerde başlayan zorla kaybedilmelerin atmosferini tekrar yaratan bir multimedya çalışması 1990’larda artan çatışma ortamıyla birlikte birlikte zorla kaybedilenlerin sayısı da giderek artmaya başladı. Kaybedilenlerin çoğu ya siyasetçi, yerel topluluk lideri ya da sol görüşlü insanlardı ancak işin gerçeği herkes kaybedilebiliridi ve kimse güvende değildi. Sanatçı Zilan İmşik, özgün çalışmasıyla bu döneme ışık tutuyor. Kaybedilenlerin Şehri bu dünyayı yaratmak için Kürtler için zorla kaybedilmelerle özdeşleştirilen nesnelere, araçlara ve mekanlara yer veriliyor. Kaybedilenlerin zorla bindirilip bir daha geri dönmediği ve ölüm getiren araç olan bilinen Beyaz Toros bu işin merkezinde yer alıyor. Kaybedilenlerin Şehri ölümün, yaşamın ve normal teriminin anlamının değiştiği, nesnelerin ve araçların ölümün bir unsuruna dönüştüğü parallel bir dünya yaratıyor. Fotoğraflar, zorla kaybedilenlerin bedenlerinin bulunduğu yerleri kaydediyor. Telefon, bilinen ama yokmuş gibi davranılan bir geçmişi temsil ediyor ve her çaldığında mekanı şimdiden koparıyor.

 

Biyografiler

Gazeteci ve fotoğrafçı Gülseren Aksoy, Türk-Kürt toplumu üzerine yazılı ve görsel hikâye anlatıcısıdır.  Çalışmalarında varoluş ve ölüm ile bireysel ya da toplumsal düzeyde kurulan ilişkiyi ele alan Aksoy, modern toplumda kadın erkek eşitsizliğinin yanı sıra engellilerin gibi dezavantajlı bireylerin toplumdaki konumlarına odaklanmaktadır. Aksoy çalışmalarında, bu bireylerin önceden belirlenmiş adaletsiz kurallar bütünü içerisindeki mücadelesine yer veriyor. Farklı disiplinleri bir araya getirme perspektifiyle hareket eden Aksoy, fotoğrafın yanı sıra video, ses ve yazının bir arada kullanımıyla hikayelerini boyutlandırıyor. Ankara Ünüversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü mezunu olan Aksoy, yüksek lisansını Foto-muhabirliği ve Belgesel Fotoğrafçılığı alanında Univercity of Arts London, College of Communication’da tamamlamıştır. Aksoy Hürriyet, Gündem, Dicle Haber Ajansı gibi ulusal gazete ve haber ajanslarında çalışmıştır.

Belgesel fotoğrafçısı ve yönetmen Nicola Pritchard, kar amacı gütmeyen organizyonlar ve kamu sektörü için işler üretmektedir. İşlerinde silinmeye veya kaybolmaya yüz tutmuş toplumlara odaklanır ve mekanları ve insanları birbirine bağlar. Pritchard’ın fotoğrafları fotoğrafın kendisinin en temel özelliğini yansıtır: ışık. Işık fotoğrafları görünür kılar ve Pritchard işlerinde hem fotoğrafı hem hareketli görüntüyü birbirine bağlar. Kendisi Londra’daki farklı topluluk üzerine uzun soluklu çalışmalar üretmiştir ve kamerasını bu toplumları belgelemeye ve haklarında dikkat çekmek için kullanmayı ummaktadır. Projections isimli çalışmasını yapmamış olsa bu mekanın ve insanların hikayeleri kaybolacaktı. Pritchard yüksek lisansını Foto-muhabirliği ve Belgesel Fotoğrafçılığı üzerine London College of Communication’da tamamlamıştır.

Görsel sanatçı Zilan Imsik, mekân ve alana odaklanan işler üretmektedir. Özellikle Kürt toplumunu konu edinen işler üretir ve işlerinde genelliklere fotoğraf, video, ses ve animasyon gibi mecralara yer verir. Lisansını film çalışmaları üzerine yapmış ve yüksek lisansını Belgesel Fotoğraf üzerene London College of Communication’da tamamlamıştır. Kendisi the Prince Claus Seeds Ödülünü kazanan sanatçılardan biridir ve yüksek lisans projesi University of the Arts London’ın sanat koleksiyonunda yer almaktadır. İşleri Tbilisi Fotoğraf Festivali, Angkor Fotoğraf Festivali ve Voies Off gibi uluslararası festival ve galerilerde sergilenmiştir. Imsik Istanbul ve Londra’da yaşamaktadır.

 

 

 

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan