latest

Tiyatro yönetmeni ve oyuncusu Celal Perk’ten topluma çağrı: “Bir tiyatro salonumuz neden olmasın?”

02 Ocak 2024

/ by Bisikletli Gazete

  


Londra’da uzun yıllardır birçok tiyatro oyununa imza atan yönetmen, oyuncu Celal Perk, kaleme aldığı çağrı metninde, Türkiyeli topluma seslenerek Londra’da bir tiyatro salonunun eksikliğini dile getirdi.

 


 

Yıllardır Londra’daki birçok toplum merkezinde sayısız tiyatro oyununu sahneye taşıyan yönetmen, oyuncu ve eğitmen Celal Perk, kaleme aldığı metinle Türkiye toplum üyelerine çağrıda bulundu. Perk, yaptığı çağrıda Londra’daki tiyatro salonu ihtiyacına dikkat çekti.

Çağrı metni şu şekilde:

LONDRA’DAKİ ANADOLULU TOPLUMLARA ÇAĞRI

Birleşik Krallık’ta yaşayan ve sadece kültürel çeşitliliğe değil, ülke ekonomisine de ciddi katkı sunan Anadolu ve Kıbrıs halkları olarak, 65 yılı aşan bir göçmenlik geçmişine sahibiz. Siyasi ve inanç temelli onlarca toplum merkezimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, iş yerlerimiz ve hatta son yıllarda sayıları artan birçok köy derneğimiz dahi var artık. Böyle olması da doğal ve çok önemli elbette. Velakin kültürel faliyetlerimizi sanatın temel gereksinimleriye, disipliniyle uygulayıp sergileyebileceğimiz, tam donanımlı bir küçük sahnemiz/ salonumuz bile yok.

Yıllardır bu konuda ifade edilen, şikâyet ve talepler ısrarla gözardı ediliyor; “olmazı” tartışılıyor da öncelikle derneklerimiz, tekil kişiler olarak pratik-somut bir çaba başlatamıyoruz!... Uzun zaman drama eğitmeni-yönetmen olarak parçası olduğum toplum derneklerinin böyle bir salon için planlanan projeleriyle çabalarının da şahidiyim elbette; fakat ne yazık ki hepsinin düşüncede kaldığını da biliyorum. Sonuçta basık, dar alanlarda, biletli veya biletsiz seyircinin ciddi görme sıkıntısı çektiği, keyifsiz “sahneciklerde” oyunlar sergileniyor ve bu oyunların amaçlanan etkisi en baştan kısırlaştırılıyor! Geniş kitlelere ulaşabilen büyük mekânlarda açılmış bazı dernekler, tiyatro sözkonusu olduğunda dar ve basık, şuncağız bir odaya mahkum ediyor sanatı, uygun zaman verilmiyor. Evet, bir dayanışma seferberliğiyle bazen büyük sahneler kiralanıyor elbette; ama bu da 2-3 gösteriyle sınırlı oluyor ki özellikle bir esere aylarca zaman ayırıp özveriyle ter döken profesyonel-amatör oyuncularda hatta seyircilerimizde bile kalıcı bir deneyime dönüşemeden verilen emekler de boşayazıyor…



İLK GÖREV DERNEKLERE VE TOPLUMUN İLERİ GELENLERİNE DÜŞÜYOR

Derneklerimiz “biz sanat merkezi değiliz!” diyerek çok daha “önemli” eylemler, panelleri önceliyor ki bu da gerekli; fakat boyutlu düşünceyle birçok “işi” aynı zamanda kotarabiliriz. “Önce ekmek gelir, sonra gül!” diyen ozanın, “başka bir hayat mümkün, hemen, şimdi!” diye haykırarak canını veren devrimcinin, "Ene'l-hak" dediği için asılan Hallâc-ı Mansur’un kavrayış olgunluğunda olmamıza da gerek yok. “Ne kadar söz varsa eskiye dair, şimdi yeni şeyler söylemek lazım!” diyen Mevlana’ya kulak verip harekete geçebiliriz.

Burda da ilk görev, birleştirici rolleriyle derneklerimize ve toplumlarımız nezdinde göz önünde olan insanlara düşüyor elbet. Ben de –naçizane– onlardan biri olduğumu düşünüp sorumluluk almak istedim. Değil mi ki meselenin özünün, kafa sayısı değil nitelik ve pratik çaba olduğunu biliyoruz, taşıdığımız bayrakla, attığımız sloganla birlikte kendimize, insanlığa karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz. “Partimizden-bayrağımızdan” önce, çocuklarımıza, gençlerimize, hayata borcumuz olduğunun farkındayız. Bu farkındalıkla, “değişen” dünyanın dayatımlarına eski sözler ve eylemlerle karşı koyabilmemiz artık mümkün değil; sonuçta sermaye her yandan insanı manipüle edip kuşatacak “yeni icadlar yaratmakta” mahir. Bizim de o çeşit mahir olmamıza gerek yok tabi. Fakat gençler başta, insanlara ulaşabilmemizin öncelikli yolu kalıcı-sistematik sanat üretiminde örgütlenmemiz. Bir salon kurarak başlayabilir, alan açabiliriz işte…



200 KİŞİLİK BİR SALONUMUZ NEDEN OLMASIN?

Londra kültürün olduğu kadar kapitalizimin de merkezi elbet, her şeyin parasal-ekonomik güce dayandırıldığı da bir “gerçek”. Gene de biliyoruz ki imece usulü bir dayanışmayla malzemeleri topladığımızda, bir alanı tuğla tuğla örerek yaşanan bir mekân yapabilen birçok ustamız da var. Okumuş, bugün önemli mevkilerde görev almış ikinci kuşak gençlerimizin beceri ve bilgisi var. Üstelik, ille de gıcır gıcır sükseli-gösterişli bir sanat mekânı da değil muradım, “sıradan” insanın da kendine yakın hissedeceği yaşayan, bir tiyatro salonu yeterli ve de mümkün. Maksimum 200 kişilik, başta ses ve ışık, teknik anlamda olabildiğince donanımlı bu salonda, gerektiğinde paneller, sergiler, konserler ve film gösterimleri de olacaktır elbette. Sadece Kürtçe ve Türkçe konuşan toplumlara değil, başta azınlıklar, sistemin dışında kalmış bütün üretken sanat emekçilerine ifade alanı sunacak ve böylece toplumun her kesimine kapılarını açarak katkı sunması da doğal yolumuz olacaktır… İngiltere’deki bütün profesyonel tiyatro topluluklarını dahi zorlayan fahiş salon kiralarına kıyasla makul bir kira karşılığında hizmete açabilir, Türkiye’den gelecek oyunlara, sanatçılara da ev sahipliği yapabiliriz.

Böyle bir örgütlenmeye emek veren her kişi, kurum ve dernek, belirlenecek ortak düşünce ve hedeflerle salonu kullanarak, dönüşümlü yönetcileri, kurul ve kurmayları da belirleyebilir. Olası ilk buluşmamızda fikir alışverişiyle gerekli detaylandırmayı da yapabiliriz.

YENİ NESİLLERE ULAŞMANIN YOLU SANATTIR

Kurucusu da olduğu bir toplum derneğinde, uzun zamandır yöneticilikten, kurmaylığa dek her alanda örgütlü faaliyetlere emek vermiş bir eski dostum, “Londra’daki derneklerin, en fazla 10 senesi var, üçüncü, dördüncü nesilden itibaren artık bizlere ihtiyaç kalmayacak!” diye bir saptamada bulunmuştu. Doğrudur-yanlıştır, fakat her koşulda o nesillere ulaşabilmemiz gerekiyor ve bunun öncelikli-kalıcı yolu da sanat işte. Kişisel olarak kendim için de istiyorum bunu, fakat çıkarım için değil, nitelikli insanın yetişmesine alan açmaya çabalamaktan daha faydalı bir eylem düşünemiyorum. Çünkü sanat emekçisi kendine-inancına, kampına nefer yetiştirmez, muhalefet edebilecek, sakınımsız, olumlu-olumsuz eleştirilerini de boyutlandırıp doğru-gerekli tartışmalara girişebilecek bir yaşam sevincine ihtiyacı vardır. Hepimiz gibi, her canlı gibi...

YAŞASIN TİYATRO, YAŞASIN SANAT, YAŞASIN HAYAT!...

Celal PERK (Oyuncu, Eğitmen)

 

* Bu haber ilk defa 1 Mayıs 2023 tarihinde Olay gazetesinde yayınlanmıştır. 

https://olaygazete.co.uk/turk-toplumu/tiyatro-yonetmeni-ve-oyuncusu-celal-perkten-topluma-cagri-bir-tiyatro-salonumuz-neden-olmasin.html

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan