latest

Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalan Ankara Anlaşmalılar konuşuyor

19 Mart 2022

/ by Bisikletli Gazete

Covid – 19 salgını ve yarattığı ekonomik tahribat en çok Birleşik Krallık’a son zamanlarda gelen Ankara Anlaşmalıları vurdu.







Röportaj: Tuncay Bilecen

tuncaybilecen@gmail.com


Covid – 19 salgını ve yarattığı ekonomik tahribat en çok Birleşik Krallık’a son zamanlarda gelen Ankara Anlaşmalıları vurdu. Yakın zamanda Türkiye’ye geri dönen Ankara Anlaşmalı Gamze ve Erdoğan çiftiyle İngiltere’deki uyum süreçlerini, Türkiye dönme nedenlerini ve döndükten sonra neler yaşadıklarını konuştuk. 

Gamze ve Erdoğan, binlerce Ankara Anlaşmalı çiftten sadece biri. 2018’de Türkiye’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle özellikle kızlarına daha iyi bir gelecek hazırlamak amacıyla Ankara Anlaşması yapıp Londra’ya gelmişler. Erdoğan, anlaşmaya “dependant” olarak başvurmuş ve Türkiye’deki işlerini yapmaya devam etmiş. Bu yüzden Türkiye’deki kurulu düzenlerini de bozmamışlar. Ancak Covid – 19 salgınının yarattığı belirsizlik ve ekonomik zorluklar ailenin geri dönme kararı almasına yol açmış. Gamze ve Erdoğan çiftiyle İngiltere’deki uyum süreçlerini, Türkiye dönme nedenlerini ve döndükten sonra neler yaşadıklarını konuştuk. 



Neden İngiltere’ye göç etme kararı aldınız? 


Aslında yurtdışı düşüncesi aklımıza ara sıra geliyordu. Türkiye’deki belirsizlikten dolayı ciddi olarak gündemimize oturdu. Önümüzü net olarak göremiyorduk, bir de çocuğumuza daha güzel bir gelecek oluşturmak için böyle bir karar aldık. Eylül 2018’de Türkiye’den Ankara Anlaşması yaparak Londra’ya geldik. 


Göç öncesinde umduklarınızla göç sonrasında bulduklarınız nelerdi? 


Sabretmeyi öğrendim en başta. Kızımın okulu için kırk gün bekledik mesela. Şirket adına banka hesabı açmak için ortalama iki ay uğraştım. Bunlar Türkiye’de çok hızlı olan işlemler. Hatta cep telefonunuzdan bile yapabilirsiniz. Ev konusunda şanslıydık. Bir arkadaşımız garantör oldu ve altı aylık peşin verdik. Bu yüzden dördüncü gün evin anahtarını almıştık. 

Kadın olarak orada iliklerime kadar özgürlüğü hissettim. Oranın eğitimini çok beğenmiyorum. Tabii ki çocuğun çocukluğunu yaşaması önemli, bunu istiyorum. Türkiye’deki eğitim de çok ağır çocuklar için ama İngiltere’deki eğitim de çok hafif kalıyor. 


Çocuğunuz nasıl karşıladı bu süreci? İngiltere’ye çabuk alıştı mı? 


Kızım burada devlet okulu mezunuydu, sadece adını soyadını söylemeyi biliyordu. Çok kısa sürede İngilizceyi öğrendi. Bir de Türkiye’nin eğitimi oraya göre çok önde olduğu için matematik, fen gibi ana derslerde çok başarılı oldu.


Londra’daki insan ilişkilerini, sosyal ilişkileri nasıl buldunuz? 


Bencillik olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki dostlukların onda birini orada bulursan şanslısın. Londra’nın şartlarından dolayı mı böyle ben de bilmiyorum sebebini.


İnsanlar çok mekanik yaşıyorlar. Özellikle bizim Türkiye çevresi sadece haftada bir gün yaşamaya çalışıyorlar. Eve sadece uyumak için gidiyorlar. Makine gibiler. Oturup bir dost meclisinde iki kadehi bile hızlı hızlı içip kaçmak istiyorlar. Bana çok sıcak gelmedi. Belki biz Akdeniz ve Ege kültürüne daha yatkın olduğumuz için yaşamı biraz yavaşlatmışız. Onların ise koştur koştur yaşamları var. 


Bir de bizim gurbetçilerin bitmek bilmeyen bir mal edinme dertleri var. Kefenin cebi yok tabirini görmezden gelerek yaşıyorlar. Para kazanıyorlar ama yaşamıyorlar, yaşamayı bilmiyorlar. 


Aile kavramı benim için önemli, çocuğumun anne babasıyla bir arada vakit geçirmesi önemli. Oradayken eşim geç geldiği için benim kızım babasının elini uyurken tutabiliyordu. Bu da benim zoruma giden şeylerden biriydi. Zaten eşimin haftada bir gün izni var. O gün de dinlenecek mi, bize mi vakit ayıracak, market alışverişi mi yapacağız?  Orada çocuklar ebeveynlerinden uzakta büyüyorlar, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. 


Türkiyeli etnik ekonomi içinde sömürüye maruz kaldınız mı? 


Türkiye çevresiyle çalıştığınızda beş – altı pound civarında bir rakama çalıştırılıyorsunuz. Üstelik kaçak değilim, çalışma iznim var, sigortam var. Maalesef orada ciddi bir emek sömürüsü var. 


Londra’da yaşamanın olumlu yanları neydi? 


Oturduğum bölgede eve yürüme mesafesinde üç tane büyük orman vardı. İstanbul’da yaşayan biri için bu büyük bir artı. 

Kuralların, kaidelerin herkes için işlediği bir ülke. Bu insanı güvende hissettiriyor. En olumlu tarafı bu. Yaptırım var. Kimse “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” demiyor. Kurallar herkes için geçerli. İnsanlar da buna genelde riayet ediyorlar. 


Dönme kararını nasıl aldınız? 


Dönme kararını Gamze’den ziyade ben aldım. 43 yaşındayım. İnsanlar hayatlarının belirli dönemlerinde belirli kavgalar verirler. Ben bu kavgayı bir azınlık olarak bu ülkede verdiğime inanıyorum. İşimi, gücümü, eğitimi bir yerlere getirmek için kendimi bu anlamda yıprattım. 43 yaşında kalkıp yeni bir kavgaya girmeyi açıkçası bedenen ve zihnen göze alamadım. Belki kızım için daha iyi olacaktı ama bir gün dışarıda okumak isterse, yine gidebilir. Bunu sağlayacak olanaklarımız var. 

Ben (Gamze) oraya ağlayarak gittim, ağlayarak da döndüm. Orada kendi çapımda düzenimi kurmuştum. Belki oradaki dinginliği sevdim. İki yıldır oradaydım, dostların eksik de olsa anlam veremediğim bir huzurum vardı. Bir şey olduğunda yaptırımın bile olması insanı rahatlatan bir şey. Ama Türkiye’de hâlâ görüyoruz ki kadınlar öldürülüyor, tecavüze uğruyor. Bu psikolojiden Londra’da çıkmıştım. 


Döndükten sonra bir uyum süreci yaşadınız mı?


Hâlâ yaşıyorum. Gece uykum kaçıyor, hâlâ Londra’da ev bakıyor buluyorum kendimi. Oradaki sessizliği sevmişim. Bakalım hayırlısı, daha karar aşamasındayım. Ankara Anlaşması olduğum için gel-git yapacağım. 


Spotify: https://open.spotify.com/episode/551M56ABsRgpw4tWfNeVSo


Hiç yorum yok

Yorum Gönder

© Tüm hakları saklıdır
Tasarım by Orbay Soydan