Bu yazıda, Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı kitabımdan hareketle görüşmecilerin gözünden Ankara Anlaşmalıları ve sahaya ilişkin gözlemlerimi paylaşıyorum.
“GARDAŞ BİZİ DE ARAŞTIRSANA”
2014 – 2015 döneminde akademisyen olarak İngiltere’ye ikinci defa
geldiğimde niyetim Türkiyeli göçmenlerin siyasal katılımı üzerine bir çalışma
yapmaktı. Oldukça bereketli bir dönemde gelmiştim, çünkü hem Türkiye’de hem de
Birleşik Krallık’ta seçimler vardı. Bu sırada sahada sürekli görüşmeler
gerçekleştiriyor, yeni yeni insanlarla tanışıyordum. Onlardan biri olan ve
sonradan arkadaş olacağımız Onur kendine has üslubuyla “gardaş bizi de
araştırsana” diyerek Ankara Anlaşmalılar üzerine çalışma yapmayı aklıma soktu.
YENİ GÖÇ DALGASININ ÖZELLİKLERİ
Böylece, Home Office’ten o zamana kadar anlaşma yapanların sayısını
isteyerek yola koyuldum. Toplumdaki abartılı rakamlara rağmen 2015’e kadar
anlaşma yapanların sayısı 5 bini geçmiyordu. Daha sonra sahada görüşmeler
yaptıkça Ankara Anlaşmalıların, birinci dalga göçle gelen göçmenlerden birçok
bakımdan ayrıldıklarını gördüm. Bu yeni göç
dalgasıyla gelenler hem demografik, sosyo-kültürel ve sınıfsal özellikleriyle
hem de göç etme sebepleri (ekonomik, politik, kültürel, eğitim, ailevi sebepler,
akraba ilişkisi vs.) ve sosyal hayattaki ilişkileri (uyum süreçleri, diğer
toplumlarla ve ev sahibi toplumla ilişkileri, yaşadıkları bölgeler vs.)
bakımından farklılık gösteriyordu.
ANKARA ANLAŞMALILARA KÖRÜN FİL
TARİFİYLE BAKMAK
Körün fil tarifi örneğinde olduğu gibi toplum olarak meselelere durduğumuz
yerden bakmayı seviyoruz. Ankara Anlaşmalılar meselesinde de aynı bakış açısına
sahada çok sık rastlıyorum. Hal böyle olunca devreye çeşitli önyargılar giriyor.
Çok duyduğumuz; “Ankara Anlaşmalılar var ya, bunların alayı aslında cemaatçi”, “Ankara
Anlaşmalılar çok zenginler hepsi Richmond’da oturuyor” örneklerinde olduğu
gibi. Oysa anlaşma yapanlar arasında Türkiye’nin politik ikliminden kaçanlar olduğu
gibi kariyerinde yeni bir sayfa açanlar da var ya da en uygun göç yolu olduğu
için zincir göçün devamı olarak hemşerilerinin veya ailesinin yanına gelmek
isteyenler de var.
RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?
TÜİK verilerine göre;
2016’da 69.326, 2017’de 113.326, 2018’de 136.740’ı, 2019’da ise 84.863 Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı yurtdışına göç etmiş. Bu göçlerin önemli güzergâhlarından biri de
Ankara Anlaşması nedeniyle İngiltere. Sadece 2019’da anlaşmaya başvuranların
sayısı 12 binden fazla. Göç edenlerin yaş dağılımlarına baktığımızda ise yüzde
elliden fazlasının 20-39 yaş aralığında olduğunu görüyoruz. Bu yaş dağılımı
aslında dünyadaki ortalama göç etme yaş aralığından farklı değil. Ankara
Anlaşmalılarla ilgili bir başka hususu da ekleyelim, göç son yıllarda gittikçe “aile
göçü” görünümü kazanıyor. Yine de başvuru yapanların üçte ikisi erkek ki bu
da dünya göç parametreleriyle örtüşen bir veri.
ANKARA ANLAŞMALILAR NASIL
ALGILANIYOR?
Yaklaşık iki hafta önce Politik Sığınmacılardan Ankara Anlaşmalılara – Türkiye’den Birleşik Krallık’a Göçler başlıklı bir kitap yayımladım.
Bu kitabın odağında başlığından da anlaşılacağı gibi Birleşik Krallık’ta
yaşayan Türkiyeli göçmenler yer alıyor. Görüşmeler sırasında sorduğum “Türkiyeli
toplum dışarıdan nasıl görünüyor” sorusuna verilen yanıtlardan Ankara
Anlaşmalıların nasıl algılandığı az çok görülebilir.
“Açık söyleyeyim, son iki yıldır bir değişim
var. Buranın göç geçmişinde köyden, tarımdan kopmuş gelmiş olanlar vardı. Şimdi
ise beyin göçü var. Seksenlerdeki göç ile şimdiki göç farklı, özellikleri de
farklı. Kent hayatını yaşamış insanlar şimdi geliyorlar. Eğitim daha yüksek.
Gelip burada kafe barlarda çalışıyorlar ama mecburlar. Çünkü başka bir
ilişkileri yok. Nasıl bir etki yaptı diye düşünecek olursam yeni gelenler,
pozitif ve negatif yönlerinin olacağını düşünüyorum. Buraya bir nitelik
katıyorlar bir kere bu pozitif yönü. Ancak bunu yaparken de eziliyorlar,
sömürülüyorlar bu da negatif yönü. Hayat mücadelesi kısmını çok ağır yaşıyorlar.”
SINIF DÜŞMEK
Türkiye’de beyaz yakalı olup da Birleşik Krallık’ta hizmet sektöründe ucuz
işgücü olarak çalışmak birçok görüşmeci tarafından dile getirilen, Ankara
Anlaşmalıların çoğu için alışılageldik bir örnektir. Bir görüşmeciye göre, ilk
dönemlerde iyimser bir ruh halinde olan göçmenler zamanla acı gerçeklerle
karşılaşmaktadır.
“Benim gözlemim, bu insanlar ilk üç
ay ütopyayı yaşıyorlar. Her şeyin çok güzel olacağını düşünüyorlar. Ondan
sonraki üç dört aylık süre boyunca gerçekle yüzleşiyorlar. Bu sefer nereden
para kazanabiliriz? derdi başlıyor. Bu sefer üniversite mezunu, doktora yapan,
çok iyi yerlerde çalışan insanlar restoranlarda, off licencelarda çalışmaya
başlıyor. Para gelirse nereden gelirse gelsin yani benim tanıdığım vardı, adam
Türkiye’deki bir bankada iyi derecede bir yöneticiyken en son patates soyuyordu
restoranda. Gelir gideri karşılamak zorunda.”
SUÇ ORANI EN DÜŞÜK GRUPLARDAN BİRİ Mİ?
Yukarıda Ankara Anlaşmalılara ilişkin yazılanlar alandaki gözlemlere ve
yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Elbette bu, her Ankara Anlaşmalının zorluk
yaşadığı veya etnik ekonomi içinde sömürüldüğü manasına gelmemektedir. Uyum
sürecini son derece hızlı atlatan, dil yeterliliği ve profesyonel bir işi
olduğu için bu tür zorluklar yaşamayan birçok Ankara Anlaşmalı da bulunmaktadır.
Son yıllarda Ankara Anlaşması yapanlarda Londra dışında yaşama konusunda bir eğilim bulunmaktadır. Bunda Londra’nın pahalı bir şehir olmasının önemli bir payı bulunmaktadır. Birleşik Krallık’ın çeşitli şehir ve kasabalarına yayılan Ankara Anlaşmalılar, ıssız kasabalarda gördüğümüz dönerci aile ya da kafe shop işleten Türkiyeli göçmen profili dışında yeni bir Türkiyeli göçmen kategorisi oluşturmaktadır.
Yazının başlığını bir gözlem olarak ifade ederek yazıyı sonlandırayım.
Sahada gözlemlediğim kadarıyla Ankara Anlaşmalılar vizelerine bir halel
gelmesin diye o kadar dertleniyorlar ki bu temkinlilik hali onlarda kurallara
kayıtsız şartsız uyma yönünde bir temayül oluşturuyor. Elimde bu konuya ilişkin
bir data yok, ama Ankara Anlaşmalılar İngiltere’de suç oranı en düşük
gruplardan biri olabilir.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder