Müge Çetinkaya’nın pandemi döneminde tuttuğu notlardan oluşan; arkadaş ilişkilerini, yalnızlığı, kültür-sanat olaylarını konu alan “Londra Notları” adlı kitabı Londra merkezli yayınevi Press Dionysus tarafından Türkiye'de ve İngiltere'de yayımlandı.
Yirmi yılı
aşkın bir süredir Londra’da yaşayan Müge Çetinkaya, geçtiğimiz günlerde “Londra Notları” adını taşıyan ilk kitabını yayımladı. Yazarla, kitabının yazılış
serüveni ve içeriği hakkında sohbet ettik.
Müge, seni
kısaca tanıyabilir miyiz?
Özümde çocukluğundan beri dünyayı güzelleştirmeye, değiştirmeye çalışan birisiyim. İyi yürekliyim. Bu özelliklerimle doğmuş olmalıyım ki etrafımda ne yaşanırsa yaşansın onları hiç kaybetmedim ve bunu yakın bir geçmişte aldığım bir eğitim sırasında fark ettim.
Ben bir
yazarım. Bunu kitabımın resmî olarak yayınlandığı 28 Mart 2023 tarihinde önce
kendime sonra da başkalarına yüksek sesle söylemeye başladım. Hatta o gün
bisikletime atlayıp, yakınlardaki Pophams Kafe’ye gittim, kendime güzel bir
çörek ve kahve söyledim. Önünde dalları bahar çiçekleri açmış tarihi St.James
Klisesi’nin manzarası ve mavi gökyüzünün altında keyifle kahvemi yudumlayarak bunu
kutladım.
Beni gerçekten
tanıyan ve seven arkadaşlarıma sorsanız “deli kız” derler. Onlar, içimdeki
iyilik ve güzel enerjiyi açıkça ve özgürce ortaya koymama fark etmeden alan
açan dostlarımdır. Yanlarında kendim olabildiğim, neşeme ortak olan, kendi
iyilik ve enerjilerinden beni mahrum etmeyen arkadaşlarım. Akışta olmak tam da
böyle bir yer.
Kendimi toplum
kural ve kurumları tarafından kabul edilmek, onlara uyum sağlamak kaygısıyla
alınmış ve verilmiş statü ve kimliklerimden ayrı düşünmeyi öğrendim. O nedenle
bu soruya klasik bir cevap vermiyorum. Fakat soran olursa benim için, eğitimini
aldığım ve aktif olarak devam ettirdiğim roller üzerinden; sosyolog,
nöromindfulness koçu, kriz müdahale gönüllüsü, aktivist, yazar ve iyi bir
arkadaş diyebilirsiniz. Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şeyden
biri de olabilirim.
Londra Notları kitabının yazılma öyküsünden
kısaca söz eder misin?
Aslında Londra Notları kendi yazılma sürecini de anlatan bir kitap.
Yazmayı
sevdiğimi ve bu konuda yetenekli olduğumu henüz ilkokuldayken öğrenmeye
başlamıştım. Bu, eğitim hayatım boyunca taçlanarak devam etti. Cinedergi
ve Aktivist Dergisi’ne yazılar yazdım. Okuyucularım tarafından daha
fazlasını yazmaya teşvik edildim. Bilgisayarımın başına oturup bir kitap
yazmaya başlamam ise tam anlamıyla bir ilham perisinin omuzuma dokunmasıyla
oldu. Ya da başımdan aşağıya o sihirli tozdan döktü sanırım. Bir anda bundan ne
kadar keyif aldığımı anımsadım ve düzenli olarak yazmaya devam ettim. Yazma
sürecim de benim için akışta olabildiğim bir dönem oldu. 20 seneyi aşkındır
Londra’da yaşıyorum. O nedenle bu kitabı yazmak, benim için hem hatırlamak hem
de yeni bilgilere erişmek ve onları işlemek açısından muazzam bir tecrübeydi.
Pandemi süreci
seni ve bu kitabın yazılma sürecini olumlu/ olumsuz nasıl etkiledi?
Pandemi
sürecinde ne kadar da mutluymuşum!
Büyük kayıplar
verildi, büyük acılar çekildi. Dünyanın herhangi bir yerinde belki de binlerce
insan hâlâ yas tutuyor. Ama şu an yani depremden sonra hissettiğim acıyı, o
zaman bu kadar yoğun hissetmemiştim. Adını bilmediğim, yüzünü görmediğim
insanlar ve diğer canlılar için canım çok acıyor. Pandemi dönemindeki
kısıtlamalar sebebiyle kontrolümüz dışındaki olaylar yüzünden çaresizlik
yaşıyorduk. Yer değiştiremedik. Bizlerin yapabileceği işleri, bizim yerimize
başkaları yaptı. Bir yandan da belki de ilk defa, kısıtlanmış hayatlarımız
sebebiyle hemen hemen eşit şartlarda yaşadık. Ama deprem ve sonrasında
yaşadığım çaresizlik hissi çok başka. Evlerimize kapandığımız o günlerde bile
bu kadar izole olmuş, bu kadar yalnızlaşmış hissetmemiştim. Bunları söylerken
bile boğazım düğümleniyor. Türkiye’deki eşitsizlik yüzümüze hiç bu kadar sert
çarpmamıştı.
Pandemi süreci
yazma konusunda bana ihtiyacım olan vakti sağladı. Yazmaktan keyif alıyor olmam
da başka şeylerle oyalanma isteği olmadan motive olmamı. Ayrıca yazmak zorlayıcı
duygularla baş etme metotlarından biri. Koçluk seanslarımda danışanlarıma da
bunun pratiğini yapmalarını söylüyorum. Evlerimize kapandığımız o günlerde bana
da destek oldu. Kitabımın gündelik hayata yer verdiğim bölümlerinde pandemi
sebebiyle tekrara düşmeye başlayacağımı hissettiğim anda, hafızamdaki ve
dosyalarımdaki arşivlerime dönerek devam ettim. Pandemi süreci içimdeki
araştırmacı ruhu da besledi. Merak kediye kitap yazdırdı.
Kitabın bir
günlük gibi ama öte yandan sohbet eder gibi yazılmış deneme tadında bölümler de
var. Sen kitabını hangi kategoriye koyuyorsun?
Hayatı çok
ciddiye alan biriyim. Biriydim. Pandemi süreci bana bunu yumuşatmamı ve
yaratıcı yanlarımla kendimi ortaya koyma cesaretini öğretti. Yazı aracılığıyla…
Kitabımın
taslak halini okuyarak benimle değerli fikirlerini paylaşan dostlarım ikiye
ayrılmıştı; “Daha iyisini yazabilirsinciler” ile “Sana bravo, mutlaka
tanıtmalısın, İngilizceye de çevirmelisinciler.” İlk grup Türkiye’den,
diğeri ise İngiltere. Daha fazlasını söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama
kısaca iki kültür arasındaki farkı burada görebilirsiniz. Şu ana kadar tecrübe
ettiğim kadarıyla İngiltere hep yeniliğe, bir sonrakine, herkesin kendi yöntemleriyle
kendini ifade etmesine açık bir kültür olarak öne çıkıyor. Bizim kültürümüz
kalıplara uymayı ve uyanları daha çok sever.
Bu ilk kitabındı.
Bir sonraki için planlarını merak ediyorum.
Umut veren kitaplar yazmak
istiyorum.
Pandemi başlangıcından beri
travma konusu ile çalışıyorum. Eğitim arkadaşlarım, danışanlarım, dayanışma
gruplarım ve son olarak da psikolojik ilk yardım gönüllüsü olduğum dernek
aracılığıyla ulaştığım insanlar arasında travma, kaygı bozukluğu ve depresyon o
kadar yaygın ki. Sosyal medyanın olumsuz etkileri sebebiyle acı çeken gencecik
insanlar var. Beden imajı, yeme bozuklukları, okullarda akran zorbalığı. Bu
sorunlar yaşamlarını sonlandırma arzusuna kadar gidebiliyor. Yolda yürürken
yanınızdan geçen kişilerden pek çoğunun zorlayıcı duygularla baş ettiğini
bilmek, bir o kadar da özgürleştirici.
Bu insanların şifalanmasına
destek olmak beni çok mutlu ediyor. Bana yalnız olmadığımı hatırlatıyorlar.
Onlara yalnız olmadıklarını hatırlatan satırları yine onların hikayeleri ile
yazmayı düşünüyorum. Yeni bir kişisel gelişim kitabı yazmayı düşünmem ama
kütlesel birleşime hizmet etmeyi ve bunun anlaşılabilmesini çok isterim. Olumlu
yönde değiştirmek istediğim dünyanın yolu aslında buradan geçiyor. Umarım bu
ilk kitabım beni, benim gibi düşünen insanlarla buluşturur.
Türkiye'de yola çıkmayı, yani
gerçekten bir şehirden diğerine giderek gözlem yapabileceğim bir yola çıkmayı ve onları
yazmayı çok istiyorum. Başkalarının hikayelerini duymak beni çok
heyecanlandırıyor. Örneğin, geçenlerde Hyde Park’ta birlikte yürüyüşe gittiğim
grupta tanıştığım bir Kolombiyalıdan, onların daha yedi yaşındayken kahve
içmeye başladıklarını öğrendim. Yeni bir bilgiye hem de ilk ağızdan ulaşmak
beni mutlu ediyor.
Aslında bir senaryo yazmak ve
film çekmek hayalim de var ama şu anda en iyi bildiğim, dışavurumcu yazmak.
Kitabınla ilgili
en çok sevdiğini şey nedir?
Zamansız olması.
En azından benim için.
Yayına hazırlarken titiz çalıştık. Bu süreçte ekip arkadaşlarımı; editörüm ve
tasarım ekibimi beklerken belli aralıklarla kitaptan uzak kaldım. Aldığım bu
molalar sonrasında kitabımı pek çok kez baştan sona okudum.
İkisi arasında
geçen epey bir zaman var ama ilk okumamda da sonuncuda da hep “Iyl ki
yazmışım” dedim. Tarihe benden küçük bir not, bir saygı duruşu.
Kendime, okuyucuma
ve evrene benden hediye.
👉Müge Çetinkaya'nın Londra Notları Türkiye'de kitap yurdu'ndan ve Dionysus Yayınları sayfasından, İngiltere'de ise Press Dinoysus'un sayfasından ve Amazon, Barnes and Noble ve Waterstones gibi platformlardan edinilebilir.
Müge Çetinkaya kimdir?
Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Eğitimine Londra’da Ravensbourne College of Design and Communication ve Arts Marketing Association’da aldığı kurslarla devam etti. BBC London, MTV Europe gibi medya kurumlarında, ardından da sanat, kültür alanında uluslararası PR etkinlik ve koordinasyonunda 17 yıl görev yaptı. Aktivist Dergisi ve Cinedergi’ye yazılar yazdı. Green Peace ve British Lung Foundation’da gönüllü olarak çalıştı. 2020 yılında kendisi için dönüştürücü, iyileştirici birer tecrübe olan nefes, mindfulness pratikleri ve yoga felsefesiyle tanıştı. Yoga, mindfulness ve öz şefkatli farkındalık konularında uzmanlaşarak önce Yoga Alliance, ardından International Coaching Federation, ICF Mindfulness Koçluk sertifikalarını aldı.
Yazar halen Neuro-Mindfulness Koçu ve kriz müdahale gönüllüsü olarak çalışmakta, yazılar yazmaya devam etmektedir.
* Bu yazı ilk defa 13 Nisan 2023'te Olay gazetesinde yayınlanmıştır.
Müge Çetinkaya’nın “Londra Notları” kitabı yayımlandı | Olay Gazetesi Turkish Newspaper in London
Müge Çetinkaya'ya dair yazdığınız içerikler web sitenizin değerini arttırıyor. Diğer ünlüler hakkında yazılarınızı da merakla okuyacağım. Yazıyı hazırlayan arkadaşların emeğine sağlık. Eğer başka ünlüler hakkında bilgilere ulaşmak isterseniz de kimdirkim.com bloğumuza da ziyaret edebilirsiniz.
YanıtlaSil